Bu sabah karga geldi, kondu, “Mübeccel” dedi, “Samiye” dedi, uçtu gitti. Biz bu söylediklerinden şunları çıkardık:

Bir trafik kazasında hayatını kaybeden altmış yaşındaki gencecik oğlu Selahattin’in yasını tutan, daha önce hiçbir seçimde oy vermemiş Mübeccel nine bir sabah kalkıyor ve “HDP’ye oy vereceğim” diyor, daha sonra görüştüğü bütün ahiret arkadaşlarına da “HDP’ye oy vereceksiniz, yoksa iki elim ahirette yakanızda olur” diyor. Niçin? Çünkü bu kararını aldığı sabahtan önceki gece uykusunda yıllar önce kaybettiği eşi İsmail Hakkı dede ona “Mübeccel, oyunu Selahattin’e vereceksin”, demiş.

SORU: Kestane pazarının girişinde, yerde, kaldırım üstünde satılan yazarı belirsiz “Rüya Tabirleri ve Tefsirleri” kitabından dahi habersiz Mübeccel ninenin eylemi mi devrimcidir, yoksa HDP’ye oy vermememin haklı olduğuna kendini ikna etmek için aylardır kendi kendine konuşan, aylardır kendi kendine yazan, sanki bugünlerde bir seçim yokmuşçasına, mezarlıktan geçerken ıslık çalar gibi aylardır abuk sabuk yazılarıyla okurunu kandıran, eğitimi için emdiği devasa boyutta toplumsal kaynağı sadece ve sadece, küçük ama küçücük kariyer hesapçığı için çarçur eden bir oportünistin eylemi mi devrimcidir ?

*

İlk oyunu 1950 seçimlerinde Adnan Menderes’e karşı İsmet İnönü için kullanmış ve o gün bugündür, kapatıldığı dönem hariç, her seçimde CHP’ye oy atmış olan 84 yaşındaki Samiye nine, hiç kimse kendisine tek bir sözcük dahi söylemediği halde dupdururken bugün “Kılıçdaroğlu tamam, ben Demirtaş’a oy vereceğim, yoksa bu adam gene kazanacak” dedi.

SONUÇ: Recebin komünistlerine layık oldukları küfürü bulabilmek olağanüstü bir hayal gücü istiyor. Onlar için, “artık bu kadarını da haketmiyorlar” denebilecek düzeyde bir hakareti bulabilmek olağanüstü bir hayal gücü istiyor. Ne yazık ki o da bizde yok.