İlk öpüşmesinin ortasında duraklayıp “İlk kez öpüşüyorum ben.” demiş ve sonra da bu bilgiyi vermiş olmanın rahatlığıyla öpüşmeye devam etmiş bir insanın deneyimlerini okuyorsunuz. Dolayısıyla, bir başkasıyla yaşadığım ilk cinsel deneyimi anlatmaya kalksam sayfalar sayfalar süreceği aşikar. Ben şimdi “çocukluğuma gidip” kendi başıma yaşadığım ilk cinsel deneyimleri anlatayım.
Dün ne yemek yediğini bilmeyen insanın the ilk cinsel deneyimini hatırlamasına imkan yok. Ben daha ziyade ortaokul hazırlıkta ergenliğe bodozlama girişimle beraber cinselliğimi keşfetme sürecimi anlatayım diyorum. Düşündükçe yüzüm kızarıyor aslında ama yüzüme bir gülümseme de yayılmıyor değil.
Kadınların cinsel organının nerede olduğunu biliyordum yaklaşık olarak, bu tamam. Esasında şekli hakkında da bir fikrim vardı. Fen dersinde cinsel organlarla ilgili bir ünite vardı. Tam hatırlamıyorum ama kabaca yandaki iki şekildeki gibi bir şeyler öğrenmiştik.
Eğer gerçek dünyada hiç vajina görmediyseniz iç organları detaylıca tarif eden bu şekiller pek yardımcı olmayabilir.
Bilmiyorum benden başka kimse aynı kafa karışıklığını yaşadı mı, ama şunlara dikkatinizi çekerim:
– Bu şekillere bakarak vajinanın bedenin neresinde olduğunu anlamanız kolay değil. Ben gerçekte olduğundan daha yukarıda hayal etmiştim. Yani cinsellik için kadının bacaklarını açmasına hiç gerek yoktu benim hayallerimde. (Hangi pozisyonları hayal ettiğimi ise malesef hiç hatırlamıyorum.)
– Ayrıca bu çizimler vajinanın dışarıdan şeklinin nasıl olduğuna dair de hiçbir şey söylemiyor. Benim ilk aklıma gelen (ve neredeyse bir sene kadar hayallerimi idare eden) fikir, penisin gireceği şekilde yuvarlak bir delikti. Bu deliğin şekli şemali hakkında çok fikir yürütmemiş olduğumu kabul etmeliyim. Zaten kızların yüzlerini ve bacaklarını hayal etmek tahrik olmaya yetiyordu, penetrasyon üzerine pek kafa yormamıştım.
Böylece, 18 yaşında insanların da öğrencilik yaptığı bir okulda (o zamanlar ilköğretim 8 yıl değildi, böylece liselerde ortaokul ve lise eğitimi veriliyordu) ergenliğe girmiştim ve cinsellik el şakalarından küfürlere kadar hayatın normal bir parçası olmuştu.
Cinsel faaliyetim, cinsel organımı yatağa sürterek keyif aldığımı fark etmemle başladı. Sınıftaki, mahalledeki, okuldaki kızları birer birer değerlendiriyor, hoşuma gidenleri hayal ederek yatağa veya yastığa sürtünüyordum. Geriye dönük olarak o günleri düşündüğümde ilginç anekdot olarak şunlar geliyor aklıma:
* Çok tuhaf. Aylarca (belki bir yıldan daha uzun bir süre) hiç ellerimi kullanmadan masturbasyon yaptım. Sürtünme gayet yeterliydi, üstelik krem/sabun vb. teknolojileri akıl etmediğim için elimi kullanmak canımı yakıyordu. Bununla bağlantılı olarak:
* O gün “zevk suyu” dediğimiz (bilimsel olarak ne dendiğini – nedense – hiç merak etmemiş olduğum) sıvının boşalmasını takiben zaman içinde spermin oluşumunu net bir şekilde gözlemleme imkanım oldu. Bu üsttekiyle bağlantılı, çünkü iç çamaşırımlayken sperm gelmeye başladığı zaman (her masturbasyon bir donu kirletmeye mal olamayacağına göre) artık olay teknik olarak basit bir “şeyimle oynuyorum”un ötesinde komplikasyonlara yol açmıştı. [mesela bkz. Masturbasyon çok meşakkatli bir şeydir.]
* Farklı bir görüntüde de olsa bugün bile devam eden enteresan bir izlek dikkatimi çekiyor. (Aslında yazıya da bunu anlatmak için başladım.) Önce hatırlayalım: Masturbasyon sürtünmeden ibaretti, bir noktada bir deliğe girileceğini biliyordum ama bu deliğin şekli hakkında pek az şey biliyordum. Bu durumda cinsellik hayalim de dokunma, okşaşma, öpüşme, sürtünme ve en sonunda bir tür (tam anlamadığım ama gerçekleşmesini by default verili kabul ettiğim) penetrasyondan ibaretti. Dikkat ediyorum da, penetrasyon boşalmaya çok yakın devreye giren bir olaydı.
Ay konuya gelemedim bir türlü. Enteresan izlek dediğim şu: Karakterini beğenmediğim, ukala, bencil ve şımarık olup buna rağmen bedenini çekici bulduğum kızlar vardı. Ve bu kızlarla penetrasyonun benim canımı yakacağına dair bir önkabulüm vardı. Fiziksel bir acıyı kast ediyorum. Darlık, batma vb. hisler anımsıyorum bu masturbasyon deneyimlerinden.
Üstelik tersi de doğruydu. Hiç popüler ve “güzel” olmayan kızların da eğer beğendiğim bir yanları varsa bunun sevişmeye yansıyacağını düşünüyordum. (Tekrar edeyim: Fiziksel olarak yansıyacağını.)
Bunu bugün, saçma sapan bir yorum yapıp muhabbetin içine eden kadınların, tahrik olmuşsam onu da aynı anda yok etmeleriyle eşleştiriyorum. (Dindar ve/veya muhafakar çıktıklarında, solculara sağdan sağdan laf sokmaya çalıştıklarında veya çok kötü bir filmi övdüklerinde olabiliyor bu mesela.) Cinsellikten alınan (daha doğrusu almayı beklediğim) fiziksel zevki karakterle ilişkilendirmiştim.
Bu son dediğimle alttan altta “Ay ne hassasmışım bak ta o yaştan” mesajı vermek değil amacım. Bir bakıma, bugün açıktan çekici bulduğum kadınların aslında beden ölçüleri sağlamaktan çok daha öte (fazla değil, öte) bir anlamı olduğunu söylemiş oluyorum galiba. Bu kadınların içini rahatlatır mı bilemem, ama benim içimi rahatlatıyor gayet.
Lafı daha fazla uzatmadan, sırf aklıma geldi diye biraz dağılıp yazmak üzereyken başka yazıya ertelediğim konuları da söyleyeyim de en azından kendime bir not olarak burada dursun: Bir başkasıyla ilk cinsel deneyimim, ilk penetrasyon deneyimim, ilk cinsellik eğitimim ve pornografik materyallerle ilk karşılaşmam.
Pingback: İlk sevişme | Bir Şey'in Anıları
Pingback: Bakir olmak ne demektir? | Bir Şey'in Anıları