ETİK SÜRTÜK, ALIŞTIRMA #17. Partnerinizle anlaşamadığınız bir konuyu tartışmak için 20 dakika ayırın. Odaklanabileceğiniz, hemen ardından bir şeye yetişmeniz gerekmeyen (belki sonrasında bir film izlemeyi planlayabilirsiniz) bir zaman dilimi olmasına dikkat edin.
Bunu önce küçük bir anlaşmazlıkla deneyin; pratik olması açısından, başa bela bir konu seçmeyin. Yirmi dakika dolunca ama tartışma bitmeyince, nasıl duracaksınız? En zorlu anlaşmazlıklarımız, saatlerce konuşmayla, bağrışmayla, tartışmayla dahi çözümlenmeyecek – hatta belki haftalar, aylar sonra bile. Zor konular zaman isterler. Bu yüzden önemli becerilerden biri çelişkiyi açmak ve ardından bir sonraki tartışmaya kadar kapatmayı becermektir.
İyi iletişim araçları kullanın ve alarmı kurun. Yirmi dakika dolunca, birkaç derin nefes alın, ve bırakın gitsin. Tartışmanın neresinde olursanız olun, bırakın gitsin. Nasıl duracağını bilmek, muhteşem faydalı bir beceridir. Bir anlaşmazlık hakkında konuşmak, birbirinizi helak edene kadar bağrışmayacağınıza ortaklaşa karar verdiğinizde çok daha güvenlidir. Konuşma bittikten sonra, söyledikleriniz veya partnerinizin söyledikleri hakkında düşünürken bulabilirsiniz kendinizi. Ve birkaç gün içinde, neyin işe yarayabileceğiyle ilgili yeni fikirler gelebilir aklınıza. Haftayaki Yirmi-Dakikalık-Kavga raunduna gelene kadar birbirinizin pozisyonunu ne kadar iyi anladığınızı ve kabul ettiğinizi görerek şaşıracaksınız.
Kitapta birçok çatışma çözümleme yöntemi sunuluyor. Ben bu alıştırmayı yapmadım. Böyle bir alıştırma yapmamı gerektirecek bir durum oluşmadı, ben de sırf yapmış olmak için tartışma uydurmak istemedim.
Ama şununla ilgili başka bir şey deniyorum:
Bir anlaşmazlık hakkında konuşmak, birbirinizi helak edene kadar bağrışmayacağınıza ortaklaşa karar verdiğinizde çok daha güvenlidir.
Benim tartışmalarımda hiç bağırış çağırış olmuyor. Genellikle sakin geçiyor, hiç “kavga” boyutuna ulaşmıyorlar. Ama bu, iletişimi sağlıklı biçimde sürdürebildiğimiz anlamına gelmiyor. Dahası, çoğunlukla iletişimi tıkayan ben oluyorum.
Tartışmayı asla yarıda kesmiyorum, mekanı asla terk etmiyorum, asla karşımdaki insanı aşağılamıyorum. Ancak onun söylediklerine odaklanıp söylemek istediklerini görmemeye başladığım anlar oluyor. Dinliyorum sözde, ama mesajı almıyorum, söylediklerini duymuyorum.
Tartışma kızıştığında, haklı çıkma dürtüsüyle iletişimi verimsiz düzlemlere taşıdığımı gözlemledim.
Gerçi bunu bana defalarca söylemişti partnerlerim de arkadaşlarım da. Biraz ciddiye almıştım, ancak yakın zamanda, bunun sandığımdan daha sık gerçekleştiğini fark ettim.
Böylece bir partnerime bir güvenlik sözcüğü (safeword) kullanmamızı önerdim:
Herhangi bir konuşmayı sürdürmek için kendini rahat hissetmediğinde “X” de. [Burada X’in ne olduğunu yazmak istemiyorum.] Sadece “X!” diyebilirsin. Başka insanlar varsa ve onların yanında X demek çok saçma olacaksa, X’i bir cümle içinde kullanabilirsin. Ben mesajı alacağım, kendime çeki düzen vereceğim.
Partnerimle sohbet ve tartışmalarımızda BDSM muamelesi yapmak biraz absürt olsa da, bir ölçüde (yani, iletişim kanallarımı kapattığım ölçüde) BDSM’ye benzediğini söyleyebiliriz.
Böylece bir soluk alma arası, yani ilk anlamıyla “teneffüse çıkma” yöntemi denemeye karar verdik.
Birkaç nokta önemli:
- Bu güvenlik sözcüğü tek taraflı çalışıyor, çünkü partnerlerimin beni dinlemekle sorunu olduğunu düşünmüyorum.
- Sözcüğün varlığı bile içimi rahatlatıyor. Dilediğim gibi tartışabilirim, çünkü biliyorum ki partnerimin, haddimi aştığımda beni uyandırmasını sağlayacak bir aracı var.
- Güvenlik sözcüğünü söylediğinde ne yapacağımızı tam netleştirmedik. Bir ara verebiliriz, birer çay içebiliriz, belki gider yüzümüzü yıkarız, belki bulaşıkları aradan çıkarmaya karar veririz. Önemli olan, alıştırmada geçtiği gibi, “birbirimizi helak etmemeye” odaklanmamız.
- Belki bu teneffüsün ardından konuşmamızı başka bir şekilde sürdürmeyi seçeriz. Mesela 13. alıştırmadaki gibi bir dinleme egzersizi yapabiliriz, veya 14. alıştırmadaki kazan-kazan yöntemini deneyebiliriz.
Şimdilik bunun ne ölçüde işe yarayacağını bilmiyorum. Alıştırma hakkında düşünürken uydurdum bu yöntemi. Uymazsa, başkasını uydururuz.