Partnerinin ses çıkarması, hırıldaması falan hoşuna gidiyor mu? Çığlık mığlık gibi porno taklidi şeyleri demiyorum. Daha insani, ne bileyim nefesinin hızlanması veya kaslarının gerilmesi gibi şeyleri kast ediyorum.
Soruyorum ama, benim yanıtım hazır. Hatta bak yanıtı 2014’te vermişim, sonra bir de utanmadan seçilmiş yazılar kutusuna koymuşum. Başka yazı okumana gerek yok: yanıtım evet.
Ama aslında yanıtım tam o kadar Evet olmayabilir. Biraz zor olacak anlatmam, ama tane tane anlatmayı denersem belki becerebilirim. Durum şu durum:
Benim yaptığım ve benim hoşuma giden ve beni heyecanlandıran bir etkinlik bulalım. Bak şu güzel. Ben üstteyim; aynadan her ikimizin de bedenlerimizi tamamen görebiliyorum; sol kolumun dirsek içiyle partnerimin bir bacağını kaldırmışım. (Daha yazarken bile heyecanlandım ayol. Sükunetimizi koruyalım lütfen, ciddi bir blog bu, sululuğa yer yok.) Bu pozisyondayız ve yavaş ritmik hareketlerle sevişiyoruz. Penetrasyona gerek bile yok, sürtünüyor olabiliriz, hatta iç çamaşırlarımızı çıkarmamış dahi olabiliriz. Şimdi, bu pozisyonda partnerim diyelim ki sırtımı kavrıyor veya zevk aldığını gösteren bir ses çıkarıyor. İşte bu beni çok heyecanlandırıyor (ve bu aslında bir problem çünkü benim erken boşalmayı çağrıştıran bir kaygı sorunum var). Bir çeşit pozitif geri bildirim döngüsüne giriyoruz böyle olunca. Eğer o anda boşalma gibi bir sorunun yoksa, gayet de eğlenceli bir cinsellik yaşayabilirsin.
Şimdi başka bir örnek vereyim.
Benim yaptığım ve benim hoşuma giden ama beni heyecanlandırmayan bir etkinlik bulalım. Partnerim sırt üstü yatmış; ben yanında diz çökmüş oturuyorum; bir elimle onun cinsel organına dokunuyorum, diğer elimle de saçına, göğüslerine falan. Şimdi bu pozisyonda diyelim ki partnerimin bedeni kasılıyor veya nefes alış verişleri hızlanıyor veya ses çıkarmaya başlıyor. Bu beni daha çok heyecanlandırmıyor. Bunu görmek ve izlemek hoşuma gidiyor tabii ki, zaten partnerime zevk vermek (partnerin tanımı gereği) arzu ettiğim bir şey. Ama onun duygularındaki değişim bana yansımıyor.
Bu ikinci durumda da negatif geri bildirim oluyor. Bir noktada partnerim beni görüyor ve benim ruh halimin sevişmeye ilk başladığımızdaki gibi olduğunu fark ediyor. Yani sakinim, şefkatliyim, sevgi doluyum falan ama gaza gelmiş değilim, muhtemelen ereksiyonum bile yok. Böyle olunca partnerim kaygılanıyor: bunu bir görev olarak mı yapıyorum acaba? sıkıldım mı? yoruldum mu? Bu düşünceler de onun heyecanını öldürüyor. (Bu yıllarca devam edince, artık cinselliğe başlamak bile gelmiyor içinden.)
Oysa onun duyguları bana bulaşsa, onun hissetiklerini yavaşça da olsa hissetmeye başlasam, bu sorunlar hiç olmayacak. Üstelik onun hissetiği şeyler bayağı eğlenceli duygular, ben de hissetmek isterim.
Onun hisleriyle doğrudan bir bağ kursam bunun performans açısından da faydası var bana. Ne zaman hızlanıp ne zaman yavaşlamam gerektiğini, ne zaman sert ne zaman hafifçe dokunmam gerektiğini doğru tespit edebilirim.
Empati deyip geçme, bak iki seksi önemini keşfettik dandik blogun kısacık yazısında.
Birincisi, bu geri bildirim olayları yüzünden, empatik bir ilişkinin cinselliği daha “sürdürülebilir” oluyor.
İkincisi, empati kurarsan, performansını arttırabilirsin.
Bunları diyorum da sanki ben yapıyormuşum gibi olmasın. Öyle yap böyle yap, demiyorum sana. Ay keşke şöyle böyle yapabilsem, diyorum kendime.