Tag Archives: kadınlar

#MeToo. Bu iş döner dolaşır bizi de bulur mu?

Trump’ın Yargıtay çoğunluğunu elde etmek için aday gösterdiği Kavanaugh tecavüzle suçlandı ve özel bir oturumda tanık olarak dinlendi. Tüm iddiaları reddetti. Açıkça yalan söylüyordu. Onu dinleyen tüm senatörler de yalan söylediğini biliyorlardı. Ama bu suçu kabul etmenin ne anlama geldiğini de gayet iyi biliyorlardı. Kavanaugh Yargıtay üyeliğine seçildi. Beyaz Saray’a yakın bir avukat Politico gazetesine verdiği bir röportajda şöyle konuştu:

“If somebody can be brought down by accusations like this, then you, me, every man certainly should be worried.”

Yani, Eğer bu gibi ithamlarla birinin adaylığı düşürülebilirse, her erkek kesinlikle endişelenmelidir.”

Aynı hafta, Cristiano Ronaldo’nun ABD’de bir kadına tecavüz ettiği ardından da “konuyu kapatmak için” kadına 375 bin dolar ödediği ortaya çıktı. Portekiz’in ünlü simalarından Marco Costa, Instagram’da yazdığı bir notla Ronaldo’yu savundu. Sonradan düzeltmek zorunda kaldığı mesajında, “Todos nós já violámos alguém…” yani “Hepimizin birinin ırzına geçmişliğimiz vardır.” yazmıştı.

Bu erkekler haklı olabilir mi?

Yani, #NotAllMen diyenlere verilecek feminist yanıt “Konu ataerkil sistem ve bu sistemin yarattığı meşruluk zemini.” vb. söylemler yerine doğrudan #YesAllMen olabilir mi?

Hepimizi, tüm erkekleri korkutacak bir dalga mı bu?

Benim yanıtım, evet.*

Nasıl ki tüm kadınlar şu veya bu şekilde cinsel saldırıya maruz kalmışlarsa, tüm erkekler de şu veya bu şekilde bir kadının rıza göstermediği cinsel hamleler yaptılar.** İnsanı şok edecek kadar çoğumuz kadınlara tecavüz ettik. Birçoğumuz kadınları sokakta veya iş yerlerinde (veya otobüste) taciz ettik. Bazılarımız bunu yaptığında ergendi, kimimiz hala yapıyor. Daha medeni olanlarımız, bu gibi cinsel zorlamaları yalnızca kendi partnerlerimize uyguladık. Açık ve net bir rıza ifadesi yokken, varmış gibi davrandık.

Tek tek bakıldığında belki sen ben travmatik bir deneyim yaşatmadık kimseye. Ama o kadın seni de beni de hatırlıyor. Çünkü yaptığımız şey diğer yaşadıklarıyla birlikte yığılarak yarattı #MeToo’nun açığa çıkarttığı sosyal travmayı. Ve çünkü muhtemelen sana bana daha çok güveniyordu o kadın ve bu yüzden kafasında yer etti o yaptığın, yaptığım.

Hepimizi hatırlıyorlar.

Peki ne olacak?

Şanslı olanlarımız, stratejik sebeplerle affedilecekler. Yani, kadınlar, sırf başka hedeflere saldırmanın daha etkili olacağını düşündükleri için bizim yaptıklarımızı sümen altı edecekler.

Çok şanslı olanlarımız gerçekten affedilecekler. Belki değişmiş olduğumuzu gördükleri için, belki zamanla onlara insan gibi (“kadın gibi” değil yani) davrandığımız için, ve eğer yaptığımız çok derin bir iz bırakmamışsa, yeni bizi teşvik etmek adına eski defterleri kapatacaklar.

Çok çok şanslı olanlarımızla ise kadınlar gelip konuşacaklar. Yapmış olduğumuz şeyi ve onlara nasıl bir etki bıraktığını doğrudan bize anlatacaklar. Belki birlikte, bu noktadan sonra durumu telafi etmek ve o kadına saygı duyduğumuzu göstermek için ne yapabileceğimizi konuşacağız. Yani af falan değil, adil bir barış yapacağız.

Şans dediğime bakma. Bu kadınların bizimle nasıl ve ne zaman hesaplaşacakları, büyük ölçüde, bizim şu anda ve bugünden itibaren ne yaptığımıza bağlı.

Hiçbir erkek muaf değil bu dersten.

#YesAllMen


* Bu cümlenin sonundaki nokta önemli. Virgül değil, noktalı virgül değil, üç nokta değil. Nokta.

** Burada “cinsel saldırı”nın ardından “cinsel hamle” diyerek lafı yumuşatmış gibi olmuşum. Amacım sadece aynı sözcük öbeğini tekrar etmekten kaçınmaktı.

Evet, porno izliyorum: Orgazm

Porno izlemeye başladığımda henüz internetim yoktu, oradan buradan bulduğum VCD’leri izliyordum. Sonra internet geldi ve bolluk devri başladı. Ama fark ediyorum ki o zamanlar çok daha az kategori vardı porno sitelerinde. Hatta iki yıl önce ben bu bloga başlarken dahi “orgazm” diye bir kategori hatırlamıyorum – gerçi şimdi de çok dolu bir kategori sayılmaz.

Kadınların orgazm videolarını izlemenin birçok avantajı var:when_harry_met_sally

1) Haz alan bir kadın görmek beni acayip tahrik ediyor. Mastürbasyon yapmak ve/veya boşalmak için porno izliyorsam bundan daha etkili bir yöntem bulmak zor.

2) Çok az partnerimin penetrasyon sırasında orgazm oluyor. (“Onlar penetrasyonla orgazm olmuyor/olamıyor.” demiyorum bak, “Benimleyken penetrasyonla orgazm olmuyorlar.” diyorum)

Çoğunlukla, cunnilingus sırasında orgazm oluyorlar; yüzlerini ve göğüslerinin ve kollarının hareketlerini izleyemiyorum.

Orgazm videoları sayesinde onları hayal etmem kolaylaşıyor, bu da beni daha çok tahrik ediyor sevişirken.female orgasm

3) Daha önemlisi: Sevişirken bir kadının orgazma yaklaşmakta olduğunu anlayamıyorum. Hatta uzunca bir süre (partnerimle iyicene tanışana kadar yani) doğru şeyler yapıp yapmadığımdan ciddi kuşku duyarak sevişiyorum gergin gergin… Orgazm videoları sayesinde birçok kadının orgazm öncesinde, esnasında ve hemen sonrasında nasıl bedensel tepkiler verdiklerini öğrenebiliyorum.

  • Öncesinde: Orgazm öncesinde partnerimin orgazma yaklaştığını bilmek, tam o anda sevişmeye ara verip aklıma gelen bir hikayeyi anlatacağım varsa özellikle, olaya yoğunlaşmamı sağlıyor.
  • Esnasında: Partnerimin orgazm yaşadığı andaki hareketlerine uyum sağlamaya çalışıyorum çünkü tam boşalırken yanlış bir şey yapmanın ne kadar sinir bozucu olduğunu ben de biliyorum.
  • Sonrasında: Evet, partnerimin orgazm olup olmadığını anlamıyorum. Yani mesela durmam, gevşemem, yavaşlamam falan gerekiyorsa bunu ya hiç fark etmiyorum ya da çok geç fark ediyorum.

4) Orgazm kategorisi, diğer birçok kategoriye kıyasla daha “doğal” bir kategori. Yani diğer kategorilerde olduğu kadar “orgazm taklidi”, bağırış çağırış, “ay sik beni evet tam oradan” vb. normal hayatta hiç olmayan şovlar, profesyonel aktrisler falan yok. Yine var tabii bunların hepsi, ama birçok da amatör çekim var: Mastürbasyon yaparken yüzünü kameraya çeken kadınlar çok enteresan bir alt kategori mesela.

Bu doğallık, videolara yabancılaşmamı bir nebze önlüyor.

*

Aklıma bir kalemde bu avantajları geldi “orgazm” kategorisindeki videoların. Mutlaka daha da vardır… Yukarıdaki listeye direkt eklemek istemedim, ama burada yedek olarak eklemek isterim:

n) Orgazm videolarını partnerimle beraber izleyebilirmişim gibime geliyor. Bu, diğer birçok kategori için geçerli değil; oralarda benim hoşuma giden şeylerin onu rahatsız etmesinden, onun hoşuna giden şeylerin bana sıkıcı gelmesinden çekiniyorum.

Demet Akalın ve İbrahim Kutluay ayrılığı hayatımızda neler değiştirdi? – G.Y.

Tam olarak kestiremiyorum ilk kez ne zaman “Sen beni aldattın hain seni de oradan bir kaşar çıkıp aldatsın ve o tam bir şerefsiz tıpkı senin gibi hey pislik kapıma gelip sakın ağlama oh yes.” tadında şarkılara maruz kaldığımı. Belki bilinçsiz bir dönemimde bu türden yakarışlara denk gelmiştim fakat bu acımasız furyanın asıl başlangıcı İbrahim Kutluay’la Demet Akalın’ın ayrılığı idi benim nezdimde. Evet, o günden bugüne, “Sen de kendin gibi bir şerefsize aç”tan bugüne çok şey değişti, hatta Demet Akalın bir çocuk bile dünyaya getirdi, fakat o günlerden belki de çok çok önce başlayan bir şey sabit kalmaya devam etti: kadının kadına düşmanlığı.

Aşık olduğum adamlar oldu, aşkla seviştiğim, aşksız seviştiğim, sevişmediğim ama aşık olduğum ve birçok farklı kombinasyon. Bu adamların bana karşı davranışlarını değerlendirdiğimde, neredeyse hiçbiri beni “kaltaklık”la suçlamadı ve düşünülenin aksine birçoğuyla önce sohbet üzerinden doğurduğum bir çekim oluştu aramızda.

Lakin bu adamların eski sevgilileri, yeni sevgilileri, sevgilileri olmayıp platonik olarak onlara aşık olan kadınlar, hatta anneleri ve hatta kız kardeşleri çoğu zaman “aman feminist damarı kabarmış bunun”, “o ne be kazulet gibi 1.80 boyunda kadın mı olur”, “bi kendini beğenmiş kim ki o zaten duyduğum kadarıyla ‘veriyormuş’ “, “ayakları 42 numaraymış oha artık bizimkiyle aynı ayakkabıları giyecek asker arkadaşı misali”, “ben varken bunun neresini beğendi” gibi yalnızca dış görünüşe dayanan desteksiz yorumlarda bulundu. Bazıları ise benimle karakterim üzerinden gelişen tartışmalara girmeye yeltendiler.image1

Şimdi gerçekten soruyorum, mevzu erkeklere gelmeden evvel kadının kadına yapmış olduğu zalimce ve hatta cinsiyetçi eleştirileri ne yapmalı? Galiba çuvaldızı önce bir kendimize batırmanın vakti geldi!

Aldatılan kadının öfkesini kadından ziyade her iki tarafa da yönlendirmesinin, mümkünse bu öfkenin gerekli olup olmadığı hakkında düşünmesinin, vakti geldi. Çünkü “yuva yıkan kadın” yakıştırması bir nevi erkeğin aldatmasını meşru kıldığından (meşru olmadığını iddia etmiyorum yalnız burada bahsettiğim “irkektir yapar, gadın kısmısı bu işlere bulaşamaz” mantığı) ya da korktuğundan partnerinden alamadığı intikamı, karşı taraftaki kendine denk gördüğü kadını aşağılayarak alabileceğini zanneden kadın büyük bir yanlışın içerisindedir. Yalnız kendini sömüren bu sistemi şak şaklamakla kalmaz, kadın mücadelesinde özgür cinsellik vb. konularda atılmış tüm adımları mehteran bir düsturla geriye götürür. Üstelik bunun bir değişik versiyonu olarak gördüğüm “plaza kadını” hali hazırda kendini modernizmin serin kollarına bırakmış sevişmekle konservatif yapıları arasında gidip gelirken , özgürlüğünü seks ve gene steril dış görünüm üzerinden tanımlayıp , geri kalan orta ve altı sınıflara mensup kadınlara “Kezban” sıfatını yakıştırmaktan geri kalmayarak aynı sistemin devamını mümkün kılar.

image3

Kadın kadının neden destekçisi olmaz? Kadın kadını niçin yargılar? Kadın kadını neden bu kısır döngü içerisine sokar?

Her kadının neden hiç veremediği bir beş kilo fazlası vardır ve hatta bu beş kilo fazla neden onun aldatılmayı hak ettiğini düşündüren ve eğer bu karşı taraftaki kadında da varsa içini rahatlatan bir fazladır?

Bence tartışmaya değer bir konu!

Dünyanın bütün kadınları birbirimizi sevsek ya! Birbirimizi eleştirmekten ziyade tekil olarak kendimizi sevmeye ve tanımaya vücudumuzdaki her bir beni, her bir yara izini, her fazlalığı, her noksanlığı sevmeye vakit ayırsak ya. Çünkü kendimizde bunları sevdiğimizde başkasında gördüğümüz, onun sevilmemeyi hak ettiğini düşündüren fazlalık ya da noksanlıklar eleştirilmeye değer olmayacaktır.

Hatta bir başlangıç olarak; hayatımda iliklerime kadar aşık olduğum tek adamın yeni sevgilisini çok sevdiğimi ve taktir ettiğimi yazmak isterim. Kendisi benden altı yaş büyük, mavi gözlü, hafif topluca ve inanılmaz zarif bir kadın. Çok başarılı, dünyanın en çaplı okullarından birinde MBA yapıyor, mükemmel bir özgeçmişi var. Bunun yanında entelektüel ve kendini bilen biri. Onu kıskanıyorum ama onu takdir etmeme engel hiçbir şey yok görünürde. Hatta bir zamanlar beraber olduğum insanın tercihlerine olan güvenimin boşa çıkmadığını hissettiriyor bana bu kadın.

image

Emmanuelle ve erotisizm

Emmanuelle, küçükken herkesin bahsettiği, dur otur Show TV’de yayınlanan ama geç saatte ailemize fark ettirmeden izlemeyi çok azımızın başarabildiği o meşhur “kırmızı noktalı” film. İşte onun kitabı da var. Ve hatta o kitabın ikincisi de var…mış. Şans eseri denk geldim. Filmi daha hala izlemediğimi de hatırlayarak, bari kitabı okuyayım dedim.Emmanuelle Book

Hikaye, Bangkok’ta erotisizmle tanışan Emmanuelle’in başından geçen seks deneyimleri ve sohbetlerinden oluşuyor. Anladığım kadarıyla bir çeşit Taoizm’den bahsediyoruz, ama ilk kitabı okumadığım için pek yorum yapamayacağım. Zaten burada kitabı özetlemem de saçma olur, hele ki Wikipedia’nın icadından sonra.

İlk kez bir erotik romanı kamusal alanda okudum. Gırla seks sahnesini otobüste, metroda, yolda yürürken, kafeteryada falan okumak ilginç bir deneyimdi. (Kapladım tabii kitabı.) Hiç heyecanlanmadım. Yani, birileri bana böyle olaylar anlatsa muhtemelen heyecanlanırdım, evde yalnızken benzer videolar izlesem heyecanlanırdım. Ama kitabı okurken heyecanlanmadım. Oysa sahnelerin tasviri gayet başarılı. Demek ki cinselliği mekansal bağlamdan kopuk olarak deneyimleyemiyormuşum. Bağlam değişince okuduğum şeyin anlamı da değişiyormuş.

Neyse, kitaba döneyim. Continue reading

Kadınlar ne ister: Orgazm, tecavüz fantezileri ve tehlikeli sularda bilim

Daniel Bergner’in “What Do Women Want?” kitabıyla ilgili düşüncelerimi ve kadın arzusu hakkındaki bir noktayı şurada anlattım. Şimdi kitaptan öğrendiğim başka bir şeyi anlatmak istiyorum.secondbergner

Kadınlara pornografik videolar izletip vajinalarını takip ederek ne kadar heyecanlandıklarını ölçmüşler. Ayrıca kadınların ne kadar heyecanlandıklarını yazılı olarak belirtmeleri de istenmiş. Görüntüler şöyle: Bir erkekle bir kadın cinsel birleşme yaşıyor, V şeklinde vücudu olan çıplak bir erkek plajda yürüyor, bir kadın başka bir kadına oral seks yapıyor, bir erkek başka bir erkeğe oral seks yapıyor, bir kadın mastürbasyon yapıyor, iki erkek cinsel birleşme yaşıyor, falan filan… ve son olarak iki bonobo çayırda seks yapıyor. (s.3-5) Continue reading

Kadınlar ne ister: Dişi fareler hamile kalmak istemez mesela.

Daniel Bergner’in “What Do Women Want? Adventures in the Science of Female Desire” (Kadınlar Ne İster? Kadın Arzuları Biliminde Maceralar) isimli kitabını okudum bir arkadaşımın önerisiyle.bergner

Gerçekten bilimin hizasında kalmayı başarmış, değindiği bilimsel araştırmayı yapan bilim insanlarıyla doğrudan görüşüp neden bahsettiklerini (ve neden bahsetmediklerini) doğru dürüst anlayıp yazmış Bergner. Üslup olarak, televizyon dizilerinde de kullanılan paralel anlatı yöntemini kullanmış. Sahneden sahneye atlayıp zıplarken argümanı takip etmekte zorlandığımı söylemeliyim, ama kitabı ikinci kez (bu kez büyük resme, yani ana argümana bakarak) okuduğumda gerçekten birçok şey öğrendim. Continue reading