Tag Archives: tecavüz

Sen de tacizcinin tamamlayıcısı rolünde misin benim gibi?

Ben erkeğim. Bildiğin düz erkek.

Erkek doğdum erkek yaşarım. Kime ne, kime ne?

Neyse ki kimsenin sorduğu sorguladığı yok.

Ama böyle olunca, ne yaptığımın farkına varmıyorum zaman zaman. Yani, ne yaptığımı biliyorum, ama yaptığımın anlamını bilemiyorum. İki örnek vereyim sana:

Evdesin sevgilinle. Belki oturma odasında bir şeyler yapıyor, diyelim ki raflardaki kitapları kurcalıyor ayakta. Arkasından yavaşça yaklaşıp sarılıyorsun beline. Belki boynunu kokluyorsun sonra.

Ne romantik, değil mi?

Bilmem ki… Devam edelim örneğe.

Belki geçen hafta iş yorgunu eve dönüş yolunda, metrobüste kitap okurken fortçunun biri tam da bunu yaptıysa? Ve belki sevgilin uzaklaşmaya çalışınca adam ısrarla arkasından geldiyse? Ya bu deneyimi ona akşam vakti evinin ortasında (güvenli saydığı bir yerde) ona yeniden yaşatıyorsan?

“Belki” diyorum ya, aslında “muhtemelen” demem lazım. Geçen hafta değilse geçen ay. Sor bak etrafındaki kadınlara dolu metrobüste bunu yaşamayan var mı diye. Ben kategorik olarak dolu metrobüse binmeyen kadınlar tanıyorum.

İkinci örneğim seksle ilgili olacaktı, ama yazdım yazdım sildim. Dilimi döndürüp düzgünce yazamadım işte, anla. İkinci örneği sen yaz aslında. Sevişirken o çok sevdiğin şey var ya, artık bilemiyorum özel bir pozisyon mudur, oral mı olur, alengirli bir fantezi mi olur. Şimdi onu ilk kez yaparken hayal et kendini. Yataktasınız ve olayın heyecanıyla inisiyatif alıp deniyorsun.

Sonra şuna bak bir: Kız çocukların yüzde 11’i, veya yüzde 20’si, veya yüzde 33’ü cinsel tacize maruz kalmışlar. Üstelik bunlar Türkiye istatistiği değil. Dünya ortalaması hiç değil. O severek yaptığın seksi şeyi bir dayının, amcanın, kuzenin ona yapmış olması ihtimali çok yüksek.

Bu hikayeleri sana “ay erkek egemen toplum ne berbat bir şey, değil mi yoldaşlar?” diye vahvahlanalım diye anlatmıyorum. Berbat bir şey, evet, ama biz bu berbat şeyin aktif üyeleriyiz. Hayatında hiç kimseyi hiç taciz etmediğini dahi varsaysam, durum değişmiyor.

Ben bu yukarıda verdiğim gibi örnekleri yaptım partnerlerimle. Bu örnekler onlarda geçmiş deneyimi tetikledi. Ve onların iyileşme sürecini baltaladım. Bu baltalama kısmını ben yaptım, başka kimse değil: aktiften kastım bu. Üstelik evin oturma odası, yatağımız gibi ilişkimizde düzenli paylaştığımız yerleri şimdi taciz deneyimiyle ilişkilendirmiş oldum. Bu ilişkilendirmeyi de ben yaptım, metrobüsteki hıyar değil: aktiften kastım bu.

Halbuki insan sorabilir önce. Evet, benim gibi öküzsen ve bu konuları nazikçe açıp kapatmayı bilmiyorsan, sormak çok garip ve münasebetsiz olabilir. Üstelik romantizmin de içine etme riski var.

Neden bunları önceden tahmin edemiyorum? Yüzlerce haber, binlerce forum iletisi okudum, onlarca şahsi hikaye dinledim. Duyarsız bir hödük de değilim sanki. Peki neden bunları etrafımdaki gerçek kadınlarla ilişkilendirmiyorum? İlişkilendiremiyor muyum yoksa? Bak yine empatiye geldik.

Önceki yazıda hatırlarsan empatiyi engelleyen konulardan birinin mesafe olduğundan bahsetmiştim. Kadınla erkek arasındaki toplumsal cinsiyet mesafesi gerçekten de Mars’la Venüs arasındaki mesafeyi andırıyor.

Bu mesafeyi kapatmak için (ve daha genel anlamda empati kurmak için) geliştirilebilecek alışkanlıklar var. Biraz bunlardan bahsedesim var bugün. (Günün kitabı, Roman Krznaric’in yazdığı Empathy.)

Deneyimsel maceralar

Başkalarının neyi nasıl deneyimlediğini onlarla birlikte öğrenmek ve empati becerilerimizi geliştirmek için üç yöntem varmış.

  • İçine gömülme / Immersion: Hani aktörlerin canlandırdıkları karakteri anlamak için bütün hayatlarını değiştirdikleri örnekler var ya, öyle şeyler bunlar. Mesela kör bir karakteri canlandıracaksa set dışındaki bütün hayatını da gözleri kapalı geçiren insanlar var aylarca. Yani o kişinin içine gömülüp, onun deneyimini doğrudan yaşamaya çalışmaya dayalı bu yöntem.
  • Keşif / Exploration: Bu yöntemde, deneyimini doğrudan yaşamak için değil, farklı deneyimleri ve insanları kendi bağlamları içinde keşfediyorsun. Belki de en güzel örnek Che’nin motosikletle Latin Amerika gezisi. Halkla doğrudan temas ederek toplumsal gerçeklikle tanışıyor.
  • İşbirliği / Cooperation: Senden farklı insanlarla bir şeyler yaparak da onları tanıyabilirsin. Bunun en güzel örneği, bir felaketin sonunda bir araya gelip sorunlarını çözen insanlar.
    Bunu New York’taki ikiz kule saldırısı sonrasında gözlemlemişler. O kriz anını anlatan insanlar kimin kime nasıl su verdiğini, yarasına merhem sürdüğünü, yoldan geçen birinin abur cubur dağıttığını falan anlatırken mutlu oluyorlarmış. Trajik bir durum ama bir çeşit bir araya gelme ve dayanışma hissi aslında insanlara insanlıklarını hatırlatıyor. Benzer örnekler deprem ve yangın anlarında Türkiye’de de oluyor sanki.

Toplumsal cinsiyet mesafesini bu deneyimsel maceralarla aşmama imkan yok.

Belki kadınlarla birlikte aktivizm yapınca bir şeyler öğrenebilirim, ama aktivizmden öğrendiklerimden romantik ve seks hayatımı geliştirmeye giden yol uzun.

Sohbet zanaati

Muhabbet açma ve karşındakini dinleme becerisi hepimizde biraz var, bunu bir alışkanlık haline getirerek çeşit çeşit insanlar hakkında birçok şey öğrenebilirmişiz.

Bu da pek uymuyor durumuma. Çünkü denedim ve çuvalladım.

Etrafımdaki kadınlarla öylesine konu açıp nelerin travma tetiklediğini öğrenmek bir mayın tarlası. Öncelikle, kadının bunu konuşmak isteyip istemediğini anlamak zor, ve ısrar ediyor pozisyonda kalmak istemem. İkincisi, bunu konuşmanın kendisi travmayı tetikleyebiliyor. Bunları böyle “olabiliyor” diye anlatıyorum ama yanıltmayayım seni. Bunlar olabildiler, oldular, bizzat benim başıma geldiler. Daha doğrusu, ben bizzat bunu başkalarının başına geldirttim.

Oturduğun yerde geziye çıkmak

Son çaremiz, kimseye bulaşmadan sanat sepete bulaşmak. Tiyatro, sinema, fotoğraf, edebiyat ve internetteki zımbırtılar empatiyi güçlendirebilirler. (Bak sen bu blogu okuyarak erkek cinselliği hakkında benimle empati falan kuruyor olabilirsin mesela.)

Burası sağlam liman.

İlk aklıma gelen, Naomi Alderman’ın The Power romanı oldu. Ama biraz daha düşününce, yıllar önce okuduğum Orhan Kemal’in Tersine Dünya‘sını hatırladım. Konuları birbirine çok uzak değil. Henüz okumadıysan, Tersine Dünya’da erkek ve kadın rolleri değişmiştir ve gündelik hayattan kesitler verilir.

Bu iki kitap arasında iki ciddi fark var. İlki drama, ikincisi komedi. İlkinin yazarı kadın, ikincisininki erkek.

Erkek yazarın konuyu mizah unsuruyla yumuşatması aslında erkeklerin birbirine karşı nazik ve hoşgörülü olmalarının bir sonucu olabilir gibi. Ben ergendim o kitabı okuduğumda. Onlarca yıl geçmiş, hala hatırladığıma göre beğenmişim üstelik. Ama hiç de şahsen bana dokunmadı. Komedinin böyle bir kolaya kaçar yanı var. Sanki seninle ilgili değilmiş gibi bir izlenim uyandırıyor.

Okumanın izlemenin kendisi otomatik olarak empatiyi geliştirmiyor, çünkü o kitapları okuyup o filmleri izlerken hala erkek olarak izliyorum. Yani neyin bana dokunup dokunmayacağına hala ben karar veriyorum.

Neyin nerede ters gittiğini anlamam lazım. Okumaya ve yazmaya devam öyleyse.

#MeToo. Bu iş döner dolaşır bizi de bulur mu?

Trump’ın Yargıtay çoğunluğunu elde etmek için aday gösterdiği Kavanaugh tecavüzle suçlandı ve özel bir oturumda tanık olarak dinlendi. Tüm iddiaları reddetti. Açıkça yalan söylüyordu. Onu dinleyen tüm senatörler de yalan söylediğini biliyorlardı. Ama bu suçu kabul etmenin ne anlama geldiğini de gayet iyi biliyorlardı. Kavanaugh Yargıtay üyeliğine seçildi. Beyaz Saray’a yakın bir avukat Politico gazetesine verdiği bir röportajda şöyle konuştu:

“If somebody can be brought down by accusations like this, then you, me, every man certainly should be worried.”

Yani, Eğer bu gibi ithamlarla birinin adaylığı düşürülebilirse, her erkek kesinlikle endişelenmelidir.”

Aynı hafta, Cristiano Ronaldo’nun ABD’de bir kadına tecavüz ettiği ardından da “konuyu kapatmak için” kadına 375 bin dolar ödediği ortaya çıktı. Portekiz’in ünlü simalarından Marco Costa, Instagram’da yazdığı bir notla Ronaldo’yu savundu. Sonradan düzeltmek zorunda kaldığı mesajında, “Todos nós já violámos alguém…” yani “Hepimizin birinin ırzına geçmişliğimiz vardır.” yazmıştı.

Bu erkekler haklı olabilir mi?

Yani, #NotAllMen diyenlere verilecek feminist yanıt “Konu ataerkil sistem ve bu sistemin yarattığı meşruluk zemini.” vb. söylemler yerine doğrudan #YesAllMen olabilir mi?

Hepimizi, tüm erkekleri korkutacak bir dalga mı bu?

Benim yanıtım, evet.*

Nasıl ki tüm kadınlar şu veya bu şekilde cinsel saldırıya maruz kalmışlarsa, tüm erkekler de şu veya bu şekilde bir kadının rıza göstermediği cinsel hamleler yaptılar.** İnsanı şok edecek kadar çoğumuz kadınlara tecavüz ettik. Birçoğumuz kadınları sokakta veya iş yerlerinde (veya otobüste) taciz ettik. Bazılarımız bunu yaptığında ergendi, kimimiz hala yapıyor. Daha medeni olanlarımız, bu gibi cinsel zorlamaları yalnızca kendi partnerlerimize uyguladık. Açık ve net bir rıza ifadesi yokken, varmış gibi davrandık.

Tek tek bakıldığında belki sen ben travmatik bir deneyim yaşatmadık kimseye. Ama o kadın seni de beni de hatırlıyor. Çünkü yaptığımız şey diğer yaşadıklarıyla birlikte yığılarak yarattı #MeToo’nun açığa çıkarttığı sosyal travmayı. Ve çünkü muhtemelen sana bana daha çok güveniyordu o kadın ve bu yüzden kafasında yer etti o yaptığın, yaptığım.

Hepimizi hatırlıyorlar.

Peki ne olacak?

Şanslı olanlarımız, stratejik sebeplerle affedilecekler. Yani, kadınlar, sırf başka hedeflere saldırmanın daha etkili olacağını düşündükleri için bizim yaptıklarımızı sümen altı edecekler.

Çok şanslı olanlarımız gerçekten affedilecekler. Belki değişmiş olduğumuzu gördükleri için, belki zamanla onlara insan gibi (“kadın gibi” değil yani) davrandığımız için, ve eğer yaptığımız çok derin bir iz bırakmamışsa, yeni bizi teşvik etmek adına eski defterleri kapatacaklar.

Çok çok şanslı olanlarımızla ise kadınlar gelip konuşacaklar. Yapmış olduğumuz şeyi ve onlara nasıl bir etki bıraktığını doğrudan bize anlatacaklar. Belki birlikte, bu noktadan sonra durumu telafi etmek ve o kadına saygı duyduğumuzu göstermek için ne yapabileceğimizi konuşacağız. Yani af falan değil, adil bir barış yapacağız.

Şans dediğime bakma. Bu kadınların bizimle nasıl ve ne zaman hesaplaşacakları, büyük ölçüde, bizim şu anda ve bugünden itibaren ne yaptığımıza bağlı.

Hiçbir erkek muaf değil bu dersten.

#YesAllMen


* Bu cümlenin sonundaki nokta önemli. Virgül değil, noktalı virgül değil, üç nokta değil. Nokta.

** Burada “cinsel saldırı”nın ardından “cinsel hamle” diyerek lafı yumuşatmış gibi olmuşum. Amacım sadece aynı sözcük öbeğini tekrar etmekten kaçınmaktı.

Yaşanmış bir fantezinin öyküsü

Kadın kapıyı açtığında üstünde yeşil elbisesi vardı. Elbisenin kısa eteğinin altına normalde yaptığı gibi tayt giymemişti. Erkek, konuşmadan, doğrudan kadının dudağına yapıştı. Birbirleriyle sarmaş dolaş, duvarlara çarpa çarpa kadının yatak odasına gittiler.green dress

Kadın yatağa oturdu.

Erkek yavaşça geriledi, sırt çantasını çıkarıp yere koydu, çantayı açtı, içinden iki kumaş kemer çıkardı. Kadının sağ ayak bileğini kavradı, yatağın köşesine kemerlerden biriyle bağladı. Düğümü atarken duraksadı, kadına döndü, düğümü ona bakarak sıkıştırdı. Böylece canını yakmadığından emin olmak istemişti, kadın başıyla onayladıktan sonra ayağını bıraktı ve kadının üstüne çıktı.

Pantolonunu ve donunu indirdi, kadını sırt üstü yatırdı ve penisini kadının ağzına soktu. Kadın onu emip yalarken sol kolunu kavradı, yatağın üst kısmına uzandı ve kadının sol el bileğini yatağın üst demirlerine bağlamaya başladı. Kadın bu arada sol eliyle yumurtalıklarını okşuyor ve ağzını (bu pozisyonda yapabildiği ölçüde) ileri geri oynatıyordu.

Kalçasını yavaşça yukarı kaldırdı ve artık sertleşmiş olan penisini kadının ağzından çıkardı. Düğümü tamamlamak üzereydi ve kadına tepki verme fırsatı sağlamak istemişti. Sakince düğümü sıkılaştırdı ve yataktan kalktı.water

Mutfağa gitti, büyük bir bardağa su doldurdu. Tuvaletten tuvalet kağıdını aldı, ikisini de yatağın yanındaki komodine koydu. Gözlüğünü çıkardı. Kadın onun tüm bu hareketlerini sabırsızlıkla izliyordu. Gözlüğünü de tuvalet kağıdının yanına koyduktan sonra teklifsizce eğildi ve kadının iç çamaşırını indirdi.

Sağ bacağı ve sol kolu bağlı kadının vajinasına kafasını gömdü ve hiç ön hazırlık yapmadan hızlı ve sert bir biçimde yalamaya başladı. Bunu bir çeşit tecavüz fantezisi olarak düşünmüştü. Kadının vajina dudakları açıldı ve ıslanmaya başladı. Bu sırada da kadın eliyle erkeğin saçlarını okşamaya başladı. Bunun üzerine erkek durdu, kadının elini tuttu ve kendinden uzaklaştırdı. Ayağa kalktı ve bir dakika boyunca kadını seyretti.small

Sonra tekrar başladı onu yalamaya. Bu sefer önce yavaş, sonra eliyle kasıklarını ovuşturarak, ardından da kademeli olarak hızlandı. Kadının hırıltıları çığlıklara dönüştü ve kadın orgazma ulaştı. Erkek durdu, dizlerinin üstünde doğruldu, komodine uzandı, bardaktaki suyun yarıya yakınını içti, tekrar yumuldu.

Kadın bu pozisyonda iki orgazm daha yaşadı.

Artık klitorisi acıyordu, çünkü erkek orgazm anında da hemen sonrasında da azıcık dahi ara vermiyordu. Bu üçüncü orgazmı sırasında kadın sol bacağıyla erkeğin sırtına vuruyor, eliyle saçlarını çekiştiriyor, bir yandan da bedenini çevirerek onun dilinden kurtulmaya çalışıyordu.sweaty-woman-in-bed

Erkek tekrar doğruldu, bir parça tuvalet kağıdıyla ağzını sildi, bardağa uzandı. Bir yandan bardaktaki suyu içerken bir yandan da sol elinin iki parmağıyla kadının klitorisini okşamaya başladı. Kadın erkeğe uzanmaya çalışıyor, eliyle penisini kavramaya uğraşıyordu. Erkek üç parmağını vajinaya, girebildiği kadar içeri soktu ve hızla çıkardı. Parmaklarının ıslaklığını inceledi, sonra tekrar soktu ve kadının içinde gidip gelmeye başladı. Bir yandan da diliyle klitorisi uyarıyordu. Kadın bu pozisyonda bir kez daha orgazm olduğunda artık bacakları titriyor, bedeni sarsılıyordu.

Erkek tuvalet kağıdıyla parmaklarını sildikten sonra kadına uzandı ve onu dudaklarından öptü. Kadın, nefes nefese, yatakta öylece takatsiz bir şekilde uzanıyordu. Erkek kadının canını yakmamaya özen göstererek düğümleri çözdü, kemerleri çantasına koydu, bu arada çantasından bilgisayarını çıkardı. Gözlüklerini takıp bilgisayarıyla birlikte mutfağa gitti; bir yandan bilgisayar açılırken, bir yandan o da buzdolabını kurcaladı. Önce masanın üstüne koyduğu bilgisayardan müzik açtı, sonra dolaptan çıkardığı kabakları yıkayıp doğramaya başladı.

Bu sırada kadının nefesi düzene girmişti.

Kadınlar ne ister: Orgazm, tecavüz fantezileri ve tehlikeli sularda bilim

Daniel Bergner’in “What Do Women Want?” kitabıyla ilgili düşüncelerimi ve kadın arzusu hakkındaki bir noktayı şurada anlattım. Şimdi kitaptan öğrendiğim başka bir şeyi anlatmak istiyorum.secondbergner

Kadınlara pornografik videolar izletip vajinalarını takip ederek ne kadar heyecanlandıklarını ölçmüşler. Ayrıca kadınların ne kadar heyecanlandıklarını yazılı olarak belirtmeleri de istenmiş. Görüntüler şöyle: Bir erkekle bir kadın cinsel birleşme yaşıyor, V şeklinde vücudu olan çıplak bir erkek plajda yürüyor, bir kadın başka bir kadına oral seks yapıyor, bir erkek başka bir erkeğe oral seks yapıyor, bir kadın mastürbasyon yapıyor, iki erkek cinsel birleşme yaşıyor, falan filan… ve son olarak iki bonobo çayırda seks yapıyor. (s.3-5) Continue reading

“Kimsenin ölmediği bir günün ertesiydi”den hareketle: Rektal Uyarılma ve Tecavüz Fantezisi

Altıdan Sonra Tiyatro‘nun “Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi” oyununda trans bir seks işçisini canlandıran Sumru Yavrucuk, kazandığı tüm ödüllerin hakkını fazlasıyla veriyor. Müthiş sahne performansıyla, doğaçlama ile metni birleştiriyor ve bir solukta izleyeceğiniz bir oyun sahneliyor.

Sumru Yavrucuk. Hiç Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi.

Sumru Yavrucuk. Hiç Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi.

Geçen yazıda tecavüz, tecavüz fantezisi ve birine tecavüz ettiğimi hayal etmek üzerine sesli (yazılı?) düşünmüştüm. Konu “sadece hayal etmek” olunca rıza vb. hususların detay haline geldiğini ve bunu sorunlu bulduğumu falan söylemiştim. Şimdi, oyundaki Umut karakterinden hareketle, aynı konunun başka bir boyutuna değineceğim: Tecavüz etmemin fantezisi var da tecavüze uğramamın fantezisi neden yok?

Trans seks işçilerine gidip kendini siktiren erkekler, genellikle ne erkekliklerinden ne de cinsel yönelimlerinden şüphe duyuyorlar. Zaten niye duysunlar ki? Rektal uyarılma, “normal” cinselliğin parçası olabilir gayet.*

Bu soruyla ilgili bir çırpıda aklıma gelen iki şey var.

TECAVÜZ EDİLME FANTEZİSİ

Öncelikle, tecavüze uğradığıma dair fantezilerim var ve hatta onları kısmen gerçekleştirdiğim de oldu. Kurgu, benim şu veya bu sebeple o anda cinsel ilişkiye girmek istemediğimi ancak partnerimin ısrarla beni uyardığını varsayıyor. İki örnek vereyim.

Ortaokuldayken (yani yaklaşık 13 yaşındayken, yani cinsellikle yeni yeni tanışıyorken), kendi başıma oynadığım bir oyun vardı. Bu oyuna göre, sağlam karakteri olan bir dövüşçü olmaya çalışıyordum. Bir kadın antrenörüm vardı. Bir çeşit direnç testi olarak, kendi sırt üstü uzanıyor ve beni de kendi üstünde yüzü koyun olarak zincirliyordu. İkimiz de çıplaktık. Görevim zincirlerden kurtulmaktı, kural ise sürtünmelerden falan tahrik olmamaktı. (Böyle anlatınca, amma da acayipmiş oyun. Bugün bu yaratıcılığın onda birine sahip olsam başka bir şey istemem.) Kendimi daha çok utandırmadan, konunun özüne geleyim: Birçok gece kendi kendime oynadığım bu oyuna göre, bir kadın benim rızam ve isteğim dışında benimle cinsel ilişkiye girmeye çalışıyordu.

Belki ikinci örnek size daha yakın gelebilir. Önemli bir işi yetiştirmeye çalışırken partnerimin beni önce eliyle sonra ağzıyla uyardığını hayal ediyorum. (Ay ay ay, bu cümleden iki anlam çıkıyor! İş yaparken cinsel hayaller kurmuyorum, merak etmeyin. Hayal, hem benim bir işim olduğunu hem de partnerimin beni uyardığını varsayıyor. Tüm bunlar ben odamda boş boş otururken hayal dünyamda yaşanıyor.) Hayale göre, bir noktadan sonra ben de işi gücü bırakıyorum, falan filan.

public seduction

Dolayısıyla, evet, benim (bir anlamda) tecavüze uğradığımı kurguladığım fantezilerim var. Üstelik bu ikinci örneğe benzer şeyleri bazı insanlarla denedim ve ikimiz de çok eğlendik.

Ama bu dediklerim “Tecavüz etmemin fantezisi var da tecavüze uğramamın fantezisi neden yok?” sorusuna biraz kaçamak bir yanıt oldu gibi. Mesela, neden o “usta”nın bir strap-on takıp bana tecavüz etmeye çalıştığını, eğitimsel görevimin ona direnmek olduğunu ama sonra keyif almaya başlayıp direnmeyi bıraktığımı falan hayal etmemişim?

Demem o ki, verdiğim örneklerde, kadının yaşadığı anlamda bir “ırza geçme” yok.** Fiziksel acı yok. Zaten, en nihayetinde, karşımdaki insan beni heyecanlandırmadığı sürece ortada herhangi bir cinsel ilişki yaşanamıyor. Oysa, doğrudan tanım itibariyle olmasa da, penetrasyonun tecavüzün kilit bir bileşeni olduğu söylenebilir.

Bunlar da bizi, sorunun bende çağrıştırdığı ikinci noktaya getiriyor.

REKTAL UYARILMA

Yıllardır gayet açık fikirli bir şekilde rektal uyarılma konusuna kafa yoruyorum ve kendi üzerimde deneyler yapıyorum. Tabularım sebebiyle mi yoksa doğal olarak mı bilmem ama, rektal temasın beni gerdiğini söyleyebilirim. Hem kendi başımayken hem de bazı partnerlerimleyken, rektal bölgemi el, ağız veya herhangi bir nesne yoluyla uyarmayı denedim. İmkansız. Katiyen keyif almıyorum. Temas fikri bile beni soğutmaya yetiyor.

İşin bilimini merak edenler için: Prostat uyarılıyor rektal bölgeye temas edildiğinde.

İşin bilimini merak edenler için: Prostat uyarılıyor rektal bölgeye temas edildiğinde.

Bu denemelerde nasıl hissettiğim üzerine çok düşündüm. Gıdıklanmak gibi değil. Acı falan da yok. Bulabildiğim en yakın benzetme şu oldu: Hani beline doğru elinizi uzattığınızda yerinden zıplayan insanlar vardır ya, işte öyle hissediyorum.

Yani, her ne kadar birinin benimle isteğim dışında cinsel ilişki yaşadığını hayal ediyorsam da, bu hayal, benim keyif alamayacağım bir aşamaya, anal penetrasyon aşamasına gelmiyor.

Bunda tuhaf bir şey yok. Geçen yazıdaki tecavüz fantezilerimde de, karşımdaki kadının normal şartlar altında istemeyeceği bir şey yapılmıyordu.

Yine de, “benim rektal uyarılmadan rahatsız olduğumu” söylemekle, önemli bir konuyu geçiştirmiş oluyorum. Evet, beni rahatsız eden bir şeyin fantezilerimde yer almaması gayet normal. Evet, eğer rektal uyarılmadan keyif alsaydım, fantezilerimde ve hayallerimde onun da yeri olurdu. Ve fakat: Rektal uyarılmadan kesinkes rahatsız olmam veri kabul edilip geçilecek bir şey midir, yoksa derinliklerinde homofobik*** ön yargılar yatan bir tabu mu?

Bugüne kadar birçok homofobik ön yargımı kırdığımı veya en azından sorguladığımı söyleyebilirim. Bu rektal uyarılma meselesi ise sapasağlam duruyor yerinde. Belki de sorgulanacak bir şey yoktur, belki de bu benim cinselliğimle ilgili normal bir durumdur. Bu konu, ayrı bir yazıyı hak ediyor.

Şimdilik, önceki yazının kapanış tümcelerini genişletmekle yetineyim: Rıza ve istek dışı yaşanan cinsellik, sadece benim bir başkasına uyguladığım değil, başkasının bana uyguladığı bir şey olarak da hayallerimde yer alıyor. Dolayısıyla, kafam, önceki yazıda zannettiğinizden de daha karışık.

***

sumru yavrucuk umut

Bitirirken, oyunun künyesini de vereyim:

Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi

Altıdan Sonra Yapım

Yazan: Ebru Nihan Celkan
Yöneten ve Oynayan: Sumru Yavrucuk

"Partneriniz tecavüz fantezisi istese yapar mıydınız?" diye sormuşlar, Avrupa'da yanıtlar böyle çıkmış. Kaynak: http://blog.okcupid.com/index.php/rape-fantasies-and-hygiene-by-state/

“Partneriniz tecavüz fantezisi istese yapar mıydınız?” diye sormuşlar, Avrupa’da yanıtlar böyle çıkmış.
Kaynak: http://blog.okcupid.com/index.php/rape-fantasies-and-hygiene-by-state/

Notlar:

* Buradaki sorun, bu adamların gündüz olunca “Götünü sikeyim” lafını küfür saymaları. Dikkat edin, bu lafın “Sana tecavüz ederim”den daha kapsamlı bir anlamı var.

** Tecavüz sadece kadınların değil, erkeklerin de maruz kalabilecekleri bir sorun elbette. Burada sadece kendi hayallerimdeki asimetriyi incelediğim için kadın deyip geçiyorum.

*** Burada homofobik sözcüğünü birincil anlamıyla, yani eşcinsel ilişkiden duyulan rahatsızlık anlamında kullanıyorum, vatandaşlık hakları vb. toplumsal anlamlarında değil.

“Porn in Christmas” ve düşündürdükleri

“Geçmişleriyle hesaplaşmak ve kaybettiklerinin bedelini almak için Amerika’nın en ünlü porno yıldızını kaçıran dört kişi.” Chuck Palahniuk’un Ölüm Pornosu kitabından esinlenerek hazırlanan Porn in Christmas oyununu İstanbul Çıkmazı sahneliyor.porn in christmas 1

“Gülümseyin, intikam vaktiniz geldi…
Maskelerinize ihtiyacınız yok artık, sizi seyreden kimse yok!”

Tanımadığım birine tecavüz edebileceğimi zaten düşünemiyorum. Ama tanıdığım birine tecavüz etme meselesi ilginç bir soru.

Öncelikle, bilerek ya da bilmeyerek, tanıdığım birçok insanı (en en azından, sözlü olarak) taciz etmiş olduğumun farkındayım. Bunu, savunmak için söylemiyorum, sadece bunun geçmişte yaşandığını kabullendiğimi ifade etmeye çalışıyorum. Ayrıca, bugün çok daha dikkatli olmamın da sorunu tam olarak çözmediğinin farkındayım: Ben sonsuz bir farkındalıkla hareket etsem bile, her kadının iltifat, flört ve sözlü taciz olarak gördükleri şeyler farklı olduğu için işler karışabiliyor.

Bu genel tümcelerden sonra, asıl mevzuya, tecavüze, yani fiziksel olarak bir başka kişinin (bu yazı dahilinde, bir kadının) bedensel bütünlüğüne şiddetli bir müdahalede bulunarak onunla cinsel ilişkiye girme eylemine odaklanalım.

Porn in Christmas oyunundaki bağlamıyla, yani birini cezalandırmak için ona tecavüz edebileceğimi hiç düşünemiyorum. Öyle ki, erekte bile olamayacağıma neredeyse yüzde yüz eminim. “The Hite Report on Male Sexuality” araştırması için hazırlanan ankete yanıt veren erkeklerden birinin de söylediği gibi, “Tecavüz seksin tüm keyfini kaçırırdı. Gayet, yüzüne bir yumruk da atılabilir sonuçta onun yerine.” (sayfa 733)porn in christmas2

Ama bu tecavüz eyleminin çift taraflı rızaya dayalı olarak yaşanması da mümkün: Örneğin birçok çift böyle senaryolar yazıp role-play yapabiliyor. Daha da çok insanın böyle fantezileri olduğunu söyleyebiliriz.

Burada, sözlü olarak açıkça dile getirilen, her iki tarafın da isteğine ve rızasına dayalı bir eylemi kast ediyorum. “E ama buna tecavüz denmez.” diyebilirsiniz. Evet, denmez. Dilerseniz, “tecavüz fantezisi” diyelim. Ama bence, benim böyle hayallerim olmasının yine de bir anlamı olabilir. Üstelik, birden fazla ilişkimde partnerimin benden böyle bir role-play talep ettiğine de dikkatinizi çekmek isterim.

Şimdi, şunları varsayalım: Hem ben hem de partnerim bu senaryoya seve seve dahil olduk. Senaryo cinsel olarak uyarılmamıza olumlu bir etkide bulundu. Başından sonuna kadar, bizi rahatsız eden hiçbir şey yaşamadık. Dahası, hiçbir zaman kontrolümüz dışında veya tuhaf olarak niteleyeceğimiz bir şey olmadı.

Bu varsayımları doğru kabul edince, ortada pek bir sorun yokmuş gibi görünüyor. Aklımı kurcalayan mevzu ise bundan sonra başlıyor:

Eğer (cinsellik başlamadan önce) partnerimin tecavüz gibi bir kurguya rızası olduğuna eminsem, başka bir gün, o yokken, ona tecavüz ettiğimi hayal etmekte herhangi bir sıkıntı yok. İşin iyi yanı, eğer sadece mastürbasyon sırasında hayal kurmaksa olay, benim hayalimde ona buna tecavüz etmemin de ahlaki veya toplumsal herhangi bir zararı yok.

Bir diğer yandan da, bir insanın başka bir insana tecavüz ettiğini düşünerek orgazm olmasında tabii ki bir sorun var. Eğer böyle bir role-play’i önceden de oynadığım bir kadını düşünüyorsam, zaten mesele yok. Ama eğer herhangi başka bir kadını hayal edeceksem, “böyle bir kurguyu istediğini ve buna rıza gösterdiğini hayal edip” (daha doğrusu, hayal ettiğimi varsayıp) sonra da eylemin kendisini hayal etmek, tehlikeli denizlere yelken açmak demek olabilir sanki.

Sonuçta, hayallerimiz ile gerçek dünyadaki davranışlarımız arasında hiçbir bağlantı olmadığını, kurduğumuz hayallerin davranışlarımızı (veya örneğin, benim bir kadına bakışlarımı) etkilemediğini düşünmek saçma olur.

Bu konuda kafam bayağı karışık. Keyif aldığım, gayet zararsız bulduğum ve hatta bazen cinselliğimi olumlu etkilediğini düşündüğüm bir konu, bir yandan son derece tehlikeli ve zararlı bulduğum bir yaklaşımı besliyor gibi. Dediğim gibi, bu konuda kafam bayağı karışık.

do it without

Yani diyorum ki, sonumuz bu meme’deki gibi olmasın sakın?!

***

Gördüğünüz üzere, burada yazdıklarımın, Porn in Christmas oyunuyla doğrudan bir alakası yok. Yine de, merak edenler için oyunun künyesi şöyle:

İstanbul Çıkmazı
Yazan : Sinan Koşan
Yöneten : Elif Küçükkoyuncu
Dekor : Deniz Karalar
Oyuncular : Elif Küçükkoyuncu, Gökay Müftüoğlu, Kemal Burak Alper, Murat Barış Kavrukkoca, Salih Usta

Oyunla ilgili diğer bilgilere ve gösterim tarihlerine Kadıköy Sanat Tiyatrosu Salonu‘nun internet sayfasından ulaşabilirsiniz.