#O20 #küreselGÜRÜLTÜ – İNSANA VE DOĞAYA AÇILAN SAVAŞ KARŞITI KÜRESEL EYLEM GÜNÜ

 “Her biri içinde onlarca hikaye olan bu güzel insanlar yürümeye devam ediyorlar… 20 Ekim’de Ankara’da olacaklar. Barış dolu yürekler ile buluşmak için 20 Ekim’de Sakarya Meydanı’nda olalım.”
http://bianet.org/bianet/vicdani-ret/141461-barisa-yurumek

Ölüm yolunda barışa yürüyen kardeşlerimizi, şiddete karşı en şiddetli şekilde sesimizi çıkartarak karşılayalım! 20 Ekim 2012’de saat 14:00’de, hem ülke içinde hem de ülkeler arasında elitlerin insana ve doğaya karşı yürüttüğü kirli savaşlara, emperyalist savaşlara hayır, barışa evet demek için Sakarya Caddesini bir kere daha Tekel direnişi ruhu ile isgal edelim!

http://www.facebook.com/globalNOISEturkey?fref=ts

http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=e1XDAmpAkGA

#O20 #küreselGÜRÜLTÜ

(İNSANA VE DOĞAYA AÇILAN) SAVAŞ

KARŞITI KÜRESEL EYLEM GÜNÜ

%1‘in saldırdığı, ezdiği, sömürdüğü,

ve yok ettiği her bir can için…

Suriye halklarından yükselen barış ve dayanışma çağrılarına,

Bahreyn halklarının direnişine,

Londra ve Paris’den gelen kemer sıkma saldırılarına karşı ayaklanma çağrısına

hep beraber yanıt veriyoruz!

20 EKİM 2012 GÜNÜ

TÜM DÜNYADA 24 SAAT BOYUNCA

KÜRESEL GÜNEYİN EZİLEN HALKLARININ

ULUSÖTESİ DAYANIŞMASI

Suriye’de, Bahreyn’de, ABD’de, İngiltere’de, Çin’de, Rusya’da, Türkiye’de, İran’da, Filistin’de, İsrail’de, Yunanistan’da, İspanya’da, Portekiz’de, İtalya’da,… bütün dünyada

20 Ekim’de bir kere daha diğerlerinin sesine katılın

%1’e karşı hep beraber küreselGÜRÜLTÜ çıkartalım

Gerçek Demokrasinin sesini duyuralım

Sokakları ve meydanları işgal edelim!

Bizler %99’uz

Biraradayız

Buradayız

Asla unutmaz

Asla affetmeyiz

%1, kork bizden

Posted in General | Leave a comment

ULUSÖTESİ KAPİTALİST SINIF OLUŞUMU Türkiye ve Koç Holding Örneği

 

 

 

Sunuş

M. Gürsan Şenalp’ın elinizdeki kitabı, 2012 dünyası ve Türkiyesi’nde iyiden iyiye karmaşıklaşan iktidar ve sınıf ilişkilerini ve beliren yeni toplumsal çelişkileri temellerinden kavrama bağlamında çok önemli bir katkı. Giderek daha da yoğunlaşan acılara gebe tarihi bir sürece akademik ve politik mecralardan en etkili şekilde müdehale etmek ve onu radikal şekilde değiştirmek isteyen herkes için kesinlikle dikkate alınması gereken bir başucu analizi.
Kitapta ilk olarak belli başlı eleştirel uluslararası politik iktisat kuramları içerisinde emperyalizm, ulus-devlet, devletler-sistemi ve ulusötesi toplumsal sınıf oluşumları üzerine yapılmış geçmişten gelen ve günümüzde yoğunlaşan tartışmalar derli toplu bir şekilde okuyucuya sunuluyor. Bu vesileyle Türkiyeli okur kendisi için çok da tanıdık olmayan bazı kuram ve kuramcıları tanıma fırsatı buluyor.
İkincisi bu kuramcılar arasından Robert W. Cox, William I. Robinson ve Kees van der Pijl çizgisinin, yüzyıllık Lenin-Kautsky teorik gerilimini aşabilmek adına, Gramsci’yi izleyerek fakat ‘sınıftan kaçmadan’ ve postmodernizme bulaşmadan nasıl olup da güçlü ve verimli bir tarihsel materyalist çözümleme ortaya çıkarabildiği başarı ile gösteriliyor. Kitap, bu hattı sadece en iyi şekilde izlemekle kalmıyor; özgün katkıları ile onu geliştiriyor. Ulusötesi bir burjuvazinin ya da bir sermaye fraksiyonunun izlerini takip etmeye yarayan bir pencere açarak oradan Türkiye’ye bakıyor. Oldukça yoğun teorik tartışmalara düşülen notların yanında çok ciddi bir ampirik materyal elden geçiriliyor. Bu anlamda çalışma ulusötesi sınıflar üzerine mevcut uluslararası yazın için de çok önemli bir katkı sayılabilir.
‘Ulusötesi kapitalist sınıf oluşumu’ kavramı/süreci yukarıda anılan kuramsal hattın ve kitabın temel sorunsalını teşkil ediyor. Şenalp, bugüne değin genellikle komplo meraklılarının, ırkçı ya da dinci radikallerin ilgilendiği Dünya Ekonomik Forumu, Dış İlişkiler Komisyonu, Bilderberg ve Üçlü Komisyon gibi sermayenin özel forumlarının ve burjuvazinin küresel ağlarının tarihsel materyalist bir perspektiften ve bu kavram/süreç ile ilişki içinde nasıl çözümlenebileceğini ortaya koyuyor.
Üçüncü olarak ortaya koyulan bu perspektif, 11 Eylül 2001 sonrasında Türkiye’de iç ve dış dinamiklerin örtüşmesi ile ele ele giden şiddetli güç mücadelelerini anlamaya çalışan akademik ve akademi dışı okur için şüphesiz büyük bir katkı. Özellikle elimizde Türkiye kapitalizminin yönetici sınıflarını bu türden bir soruşturmaya tabi tutan fazlaca çalışma bulunmadığı hatırlanırsa bu katkının önemi daha iyi anlaşılır.
Son olarak kitapta Türkiye finans kapitalinin en önemli parçası olarak Koçlar’ın geçirdiği dönüşümün bugüne kadar değinilmeyen yönleriyle ayrıntılı bir çözümlemesi sunulmaktadır. Özellikle Topluluğun ulusötesi yönetim kurulu bağlantılarını ve ulusötesi burjuvazinin küresel platformlarındaki ayrıcalıklı konumunu inceleyen bölümlerin okurun bir hayli ilgisini çekeceğini sanıyorum
İyi okumalar dileğiyle…

Örsan  Şenalp
Ankara – Ağustos, 2012

http://savportal.org/index.php?option=com_content&task=view&id=158&Itemid=1

Posted in General | Leave a comment

“21. Yüzyılın İlk Devrimci Dalgası” üzerine birkaç söz – Ulaş Taştekin

“21. Yüzyılın İlk Devrimci Dalgası”, Foti Benlisoy’un Nisan ayında çıkan kitabının adı. Kitabın alt başlığı ise “Fransa ve Yunanistan’dan Arap Devrimi, ‘The Occupy’ Hareketleri ve Kürt İsyanına”. 3 bölümden oluşan kitapta Benlisoy’un çoğu son bir bir buçuk sene içerisinde çeşitli sol gazete, dergi ve internet sitelerinde yayınlanmış yazılarından oluşuyor. Ayrıca kendisi tarafından kaleme alınan pek de kısa sayılmayacak prolog kitabın bütününde yer alan görüşlerin derli toplu bir özeti niteliğinde.

Kitabın ilk bölümü, yazarın Fransa’daki 2005 banliyö ayaklanmalarından başlayarak Avrupa’da özellikle son aylarda Yunanistan merkezli gelişen toplumsal hareketi ve gelişmeleri analiz ettiği makalelerini kapsıyor.

“Arap İsyanı: Tahrir Kuşağı- Devrim Köstebeği Harekete Geçiyor” başlıklı ikinci bölümde ise dünyanın Aralık 2010’dan bu yana hareketlenen bir başka coğrafyasını, Arap İsyanlarını analiz eden yazılar yer alıyor.

İlk iki bölüm her ne kadar farklı coğrafyaları ele alsa da söz konusu ülkelerde gerçekleşen kalkışmaların ortak doğasını analiz etme çabası bu iki bölümü aslında bir bütün kılıyor. Benlisoy’un “Akdeniz’in güneyi ve kuzeyi” arasında tespit ettiği benzerlikler özellikle gençliğin proleterlaşma ve prekaryalaşma süreci sonucunda yaşadığı dönüşümde odaklanıyor. İmtiyazlı aydın karakteri nedeniyle işçi sınıfıyla ilişkisi “dışsal” bir bağ olarak tanımlanan öğrenci gençlik özellikle Arap İsyanı ve Avrupa’daki eylemlerin(daha belirgin olarak İspanya, Yunanistan ve Fransa’da) işaret ettiği üzere “yeni” bir siyasal özne olarak tarih sahnesine çıkıyor.

Continue reading

Posted in General | 1 Comment

Paris ve Barcelona’dan Avrupa’ya yayılan çağrı: 1 Mayıs İşçi Genel Meclisleri!

1 Mayıs işçilerin uluslararası dayanışma ve eylem günüdür! O gün dünyanın yüzlerce şehrinde milyonlarcamız haklarımızı almak ve savunmak için yine meydanlarda toplanacağız.

30’u aşkın yıldır sosyal ve refah devletinin yerle bir edilmesine tanık oluyoruz. Birbirinin yerini alan her hükümet finansal piyasalarla, dev şirketlerle el ele çalıştılar, onlara boyun eğdiler ve bizi de boyun eğmeye zorladılar.

 

Kar maksimizasyonu adına artan bir eşitsizliğe, işsizlik korkusuna, inanılmaz streslere maruz bırakıldık. Birbirimize kırdırılmaya çalışıldık ve kemerlerimizi sıkmaya zorlandık. İşten çıkarmalarla işgücü azalttılar, üretim daha ucuz işçilik yapmak zorunda kalan kardeşlerimizin üzerine yıkıldı, mevcut işler daha da güvencesiz hale geldi ve işsizlik normal bir hal oldu.

 

Her gün, daha fazla insan için geçim imkansız hale geliyor, daha çok işçi bildiği tek işinden uzaklaştırılıyor ve bir daha ona geri dönemiyor.

 

Özgürlüklerimiz ve haklarımız her geçen gün saldırganca elimizden alınıyor. En önemlisi kolektif olarak geleceğimiz hakkında karar verebilme şansımız tamamen ortdan kaldırılıyor. Artık demokratik bir toplum olasılığından bile yoksun bırakılıyoruz.

 

Bir çok ülkede isyanlar başladı.

 

Problemlerin kökü ile yüzleşmek için zorluklara karşın toplumsal hareketler, vatandaş girişimleri ortaya çktı ve bunlar yeryüzünün farklı bölgelerinde farklı boyutta geliştiler.

 

Vatandaşlar toplanarak kendi kendilerine örgütlendiler ve umuda yeniden hayat verdiler. Geçen aylar içerisinde Avrupa ve Dünya çağında bir çok genel grev patlak verdi.

 

Şu anda uluslararası örgütlü ağlar aracılığı ile 12 ve 15 Mayıs günleri için büyük protesto ve eylemler örgütleniyor. Benzer bir çağrı da 1 Mayıs’da meydanlar işgal edilmişken genel işçi meclisleri toplamak için yapılıyor. 1 Mayıs’da ayrıca ABD tarihinde ilk kez bir Ulusal Genel Grev gerçekleştirilecek.

 

Örgütlenerek bu uluslararası eylemliliği destekleyin!

 

Gelin kendi kendimize örgütlerek harekete geçen ünsanlığın büyük çoğunluğu olarak güçlerimizi birleştirelim. Zaferi sokaklarda kazanacağız!

 

1 MAYIS’DA MİTİNGLERDEN SONRA ALANLARI TERK ETMEYELIM

 

İŞÇİ GENEL MECLİSLERİNİ KURALIM

 

İNTERNET ÜZERİNDEN CANLI YAYINLA MEYDANLARI VE MÜCADELELERİMİZİ BİRBİRİNE KENETLEYELİM

 

BAŞKA BİR DÜNYAYI ŞİMDİ BİRLİKTE İNŞA ETMEYE BAŞLAYALIM!

Continue reading

Posted in General | Leave a comment

1 Mayıs 2012 Küresel Genel Grevi ve Dünya Baharı

2011 yılında insanlık ilk defa, dünya çapında eşanlı olarak tabandan örgütlenen ve milyonlarca kişinin katıldığı ayaklanmalara tanıklık etti. Mısır’da, İzlanda’da, Ispanya’da, ABD’de, Yunanistan’da ve bir çok başka yerde patlak veren isyanlarda işçi sınıfı ve devrimci-ilerici sendikalar önemli bir rol oynadılar.

2012 emeğe, insana ve doğaya saldırıların şiddetlendiği, sermayenin açık baskıya dayalı neoliberal bir devlet kapitalizmi modeli üzerinde uzlaşmaya vardığı bir yıl olarak başladı. Bu durum işçiler ve sermaye saldırılarına direnen, kapitalizme alternatif barışcıl, demokratik, adil ve pozitif bir dünya kurmaya çabalayan herkes adına 1 Mayıs 2012’ye farklı bir anlam yükledi.

Böyle bir momentte, Tahrir ve Puerto del Sol olaylarından sonra 17 Eylül 2011’de başlayan Wall Street İşgali eylemi ile ifadesini bulan genel isyanlık halini stratejik anlamda ileriye taşıyacak önemde bir şey gerçekleşti. ABD’de ilk kez federal ölçekte bir genel grev dile getirilmeye ve halk tarafından örgütlenmeye başlandı.

Continue reading

Posted in General | 2 Comments

Bosch’tan Sonra BOCSH REXROTH’ta da Çoğunluk Birleşik Metal-İş’te! | Birleşik Metal-İş

Bosch’tan Sonra

BOCSH REXROTH’ta da

Çoğunluk Birleşik Metal-İş’te!

Geçtiğimiz hafta örgütlenerek çoğunluğu sağladığımız Bosch’un işletme kapsamında olmayan ve yaklaşık 1.000 kişinin çalıştığı BOSCH REXROTH ünvanıyla üretim yapan fabrikada da 22 Mart 2012 tarihi itibariyle çoğunluk sağlanmıştır…


Bosch’ta Çoğunluk Sendikasıyız!

Bosch çalışanlarının %75’i

Sendikamıza üye oldular ve üyelikler devam ediyor!

 

Bosch İşçileriyle;

ULUSLARARASI DAYANIŞMA!

28 Mart 2012 tarihinde; Sendikamız üst kuruluşu ve dünya çapında metal işçilerinin örgütü Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu (IMF) Otomotiv Sektörü Sorumlu Uzmanı HELMUT LENSE;

30 Mart 2012 tarihinde; Bosch Şirketi İşyeri Konsey Üyesi TOBİAS MÖHLE 

Bursa Şubemizde; Bosch işçileriyle buluşacaklar….

Bosch işçilerinin Bursa’da 14 Mart 2012 tarihinde başlattığı T. Metal’den istifa ederek Sendikamıza üye olma süreci büyük oranda tamamlandı.

Bosch’ta Çoğunluk Sendikasıyız! Bosch çalışanlarının %75’i Sendikamıza üye oldular ve üyelikler devam ediyor…

Continue reading

Posted in General | 1 Comment

Emek hareketi ve sendikal hareketin geleceği için yeni nesil öz-örgütlenmeler

by Örsan Şenalp, May 2011

[slideshare id=11505564&doc=labourcommsunus-120209173112-phpapp01]

Posted in General | Leave a comment

31 Mart 2012 Avrupa Kapitalizme Karşı Eylem Günü

Eylem Çağrısı

31 Mart 2012
Avrupa Kapitalizme Karşı Eylem Günü

Avrupa Birliği (AB) durulmak bilmeyen bir karışıklığın içerisinde: Aylardan beri süren ve sonu görülmeyen kredi ve borç krizleri ardı ardına hükümet konferansları ve kurtarma programları gerektirirken, bu sayede Avrupa’da sözüm ona kapitalizm bir tadilattan geçiriliyor. Siyasetçilere ve medyaya inanılacak olursa, bu tadilat olmazsa ekonomik durgunluk ve çöküşle birlikte yeni bir yoksulluk da yaşanacakmış. Felâket edebiyatıyla birlikte, piyasa mantığını yücelten, toplumumuzu da hayatlarımızı da on yıllarca etkileyecek kökten değişiklikler uygulamaya konuyor. Başkaldırmanın zamanı geldi geçiyor! Krizin ilk yıllarında kapitalizmin frenlenmesi gerektiği öne sürülüyordu. Bankaların ve büyük şirketlerin, sorumlu oldukları sorunların yükünün bir kısmını taşımak zorunda olduğu ileri sürülüyordu. Ama görünen o ki, bunun tam tersini yaşıyoruz: AB’de üye ülkeleri de özel sektöre ve kâr ekonomisine «güvence»’yi arttırmak için daha fazla «rekabete» oynuyor ve acımasız kesintiler uyguluyor… Bunu yaparken de, kapitalizmin yıkıcı mantığını tasdiklemiş oluyor. Kapitalizm, kriz demektir, güçsüzlük demektir, özel zenginlik içinde sefalet demektir. Daha iyi bir toplum için örgütlenelim!

Continue reading

Posted in General | Leave a comment

İşçiler ve Kitle İletişim Araçları | TAREM

Posted in General | Leave a comment

Onur Yolu 2: Eşitlikçi ve küresel bir devrimci öznenin belirişi, 11 Kasım ve 10 Aralık 2011 – Örsan Şenalp

17 Eylül ve 15 Ekim 2011 eylemleri dünya sosyal değişim tarihine “dünya çapında en kısa sürede organize edilen” kolektif eylemler ve başkaldırılar olarak geçecekler. 17 Eylül’de Avrupa ve Amerika’da yaşanan Tahrir benzeri işgaller öncesinde Yunanistan, İzlanda, İngiltere ve İspanya’da hayat bulan eylemliliklerin kenetlenmesi ve takibeden süreçte ulusötesi işbirliği komitelerinin internet üzerinden geliştirdikleri, meydanlardaki halk meclislerini örnek alan, doğrudan demokrasi mekanizmalarını başarıyla kullanmaları, 17 Eylül ve 15 Ekim’de işgallerin dünya çapında hızla yayılması sonucunu doğurdu.

Paris ve Wall Street işgalleri sembolik önem taşyorlardı ve bunların hareketi ileri taşıyacak eylemler olmaları bekleniyordu. 17 Eylül’de Paris’de Wall Street gibi kalıcı bir komün kurulamadı ama İspanya, İtalya ve diğer çevre ülkelerden ve Fransız şehirlerinden yürüyerek gelen eylemciler, 15 Ekim’de Brüksel’i işgal etmek üzere yürümeye devam etme kararı aldılar. Bu yürüyüş sürerken ana akım medya ABD’deki vurucu işgali iki hafta kadar görmezden gelmeye çalıştı. Olay, artık habercilik meşuiyeti açısından bir tehdit noktasına geldiğinde ise medya işgale tanıdık karalama kampanyası ile yer vermek zorunda kaldı. 15 Ekim ‘Dünya Devrimi’ veya ‘Küresel Değişim İçin Birlik‘, eylemi patlak verdiğinde artık iş işten geçmiş ve küresel anlamda %1 olarak sembolize edilen kapitalist seçkinlerin düzeni ve bu düzenin elindeki medyanın ipliği önemli ölçüde pazara çıkmış oldu.

15 Ekim işgalleri ile, artık sonu gelen Batı İmparatorluğu’nun kalbi olan en önemli metropol meydanlarında bir işgal ağı, yaklaşan dünya devriminin alt yapısı olarak kuruldu. Geçtiğimiz üç buçuk haftalık kısa süre içinde bu ulusötesi komün işlevsellik geliştirmeye, yeni bir yaşam deneyimi ve kültür oluşturmaya başladı. Sakarya Caddesinden, Tekel işgalinden bizlere oldukça tanıdık gelen görüntüler Wall Street, Brüksel, Amsterdam, Paris, Roma, Atina, Madrid, Toronto kent meydanlarına yayıldılar ve bir biri ile iletişim içindeki bu komünler, doğması beklenen eşitlikçi bir devrimci öznenin inşasına girişilen yerlere dönüştüler. Bu günlerde bu meclislerde geliştirilen yöntem ve edinilen deneyimlerin daha sistemli bir biçimde, yeni teknolojilerin işgal mekanlarında ortaya çıkan sistemler ile sentezlenmesi ile işleyecek örgütlü küresel bir ağın inşa edilmesi için uğraş veriliyor.

11.11.11 Küresel Meydan ve WikiGrev Continue reading

Posted in General | Leave a comment