[Baharda Yaprak Dökümü yazısının giriş bölümünü, Oğuzhan Müftüoğlu, Kemal Okuyan ve Aydemir Güler, Metin Çulhaoğlu bölümlerini okumak için ilgili sözcüğe tıklayın.]

Bu tarihsel seçim dönemi için akılda tutmamız gerekenleri özetliyoruz:

Olay HDP’ye oy verip vermemekten ibaret değildir. HDP barajı aşarsa baraj çökecektir. Yüzde onluk seçim barajı, 12 Eylül rejiminin en dayanıklı mirasıdır, faşist darbelerin gerekliliğini azaltarak burjuva demokrasisini kalıcı biçimde daracık bir alana sıkıştırmaya yaramaktadır. Rejimin temel payandasıdır. HDP yerine AKP’ye oy verilmesini isteyen soytarılar, barajın önemini anlamamışlar. Çünkü baraj kendilerini hiç ilgilendirmiyor, yüzde bire bile inse ilgilendirmiyor. Sosyalist hareketin bir partisi yüzde 10’u yakalasaydı zaten HDP’yle birlikte mecliste ana muhalefeti oluştururdu. Yani hem sen %10’a yaklaşama, hem de yaklaşana çelme tak. HDP’ye oy vermek, hem toplumsal gerilemenin durdurulması açısından önemlidir hem de seçim baraj HDP üzerinden yıkılacağı için önemlidir.

Ortada hiçbir veri yokken, tam aksi yönde bol veri varken, HDP’nin mecliste AKP’yle uzlaşacağı varsayımıyla HDP’ye oy vermemek, HDP’yle köprüleri şimdiden atmak, ilerde şu veya bu nedenle HDP’yi eleştirme hakkını şimdiden kaybetmek demektir. En kritik anında oy bile vermediğin bir partiyi ilerde, hem de artık sana ihtiyacı kalmadığında eleştirebilir misin? Biz HDP’ye oy vereceğiz, hem barajın çökmesine katkı yapacağız hem de gerekli gördüğümüz her konuda, her durumda ve her an oyumuzun hesabını HDP’den soracağız. Özellikle, oy almak için kolayı seçen, halkın din duygularını okşayarak din simsarlığını seçen HDP’lilerle savaşacağız, HDP’de laikliğin kökleşmesi için elimizden geleni yapacağız. “Ya nasıl olsa başarılı olamayız, onun için şimdiden HDP’ye oy vermeyelim, AKP’ye oy verelim” diye bir saçmalık olabilir mi?

Bugün HDP’ye oy verilmesini istemeyen sağ oportünist cephe, geçen yıl da Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı adaylığını boykot etmişti. Böylece, seçilmiş olsa da, Recebin tir tir korktuğu başına gelmiş, rejim meşruiyetini kaybetmişti. Aradan geçen bir yıl, boykotun ne kadar doğru bir politika olduğunu gösterdi, meşruiyetini kaybeden Recep geriledi, hukuk kazandı, demokrasi kazandı, insanlar geleceklerine daha güvenle ve huzurla bakar oldu. Ülke kendine geldi. Toplumsal ilerleme açısından bu yıl geçen yıldan daha iyidir. Şimdi bu aynı cephe “HDP’ye oy vermeyin” diyor. Demek gelecek yıl, bu yıldan daha iyi olacak, bir bildikleri var zahir …

*

Kendi siyasi aklına ve vicdanına göre davranacağına bu kişiliksiz ve çapsız insanların peşinden giden birisi zaten sadece “evet efendimci” bir apparaçiktir. Apparaçikler ne devrime ne de devrimden sonra yeni bir toplumun kurulmasına, isteseler de katkı yapamazlar. “Etrafta bunlar var, idare edeceğiz” de diyemeyiz. Odun yarmak için balta yoksa, tornavidayla idare edilmez. Balta aramak şarttır. Ve Gezi baltanın nerelerde aranacağını bize gösteriyor.

Daha derine inersek, rönesansı, aydınlanmayı, yüzlerce yıl süren ağır sınıf savaşlarını, devrimleri kaçırmış bir toplumun tarihsel boşluğunu doldurmaya böyle küçük adamlarla devam edilemiyor. HDP’ye oy verdikten sonra defolup gitmeleri iyi olur. Bu bahardaki yaprak dökümünü Haziran’da açacak yaz çiçeklerinin habercisi sayalım.

Coşkun Adalı, 7 Nisan 2015

EK: Alper Taş ve 7 Hazİran

DEMIRTAS OY