Saklandığımız yerden, ortaya çıkıyoruz. Bir süredir sözlerimizi kendimize saklıyorduk. Haddimize olmayarak, sürmekte olan tartışmalara katkı koyabileceğimizi hissediyoruz. Katkımız küçük olacaksa da, çorbada bizim de tuzumuzun bulunması gerektiğini hissediyoruz.
Sesimizi çıkarıyoruz. Şu anki toplumsal sistemin neden olduğu tüm acılardan bıkmış usanmış olan bizler için sesimizi çıkarıyoruz. İnsanların doğaya, diğer insanlara ve kendilerine yabancılaşmasına neden olan tüm mekanizmalara karşı durmak isteyen bizler için sesimizi çıkarıyoruz.
Elimizi uzatıyoruz. Her şeyin bundan ibaret olduğundan kuşkusu olanlara elimizi uzatıyoruz. Görüp görülebilecek en iyi dünyanın bu olduğuna dair söylenen ninnilere şüpheyle yaklaşanlara elimizi uzatıyoruz. Özel mülkiyet, ekonomik büyüme, milliyet, din, cinsiyetçilik vb. dokunulmazları sorgulama ihtiyacı hissedenlere elimizi uzatıyoruz.
“Bizim payımıza düşen, eski dünyayı gün ışığı altına sürükleyip, bir yenisini olumlu yönde şekillendirmektir. Tarih, düşünen insanlığa kafa yormak ve acı çeken insanlığa gücünü toplamak için ne kadar zaman tanırsa; bugünün rahminde taşıdığı meyve o kadar mükemmel olacaktır.” [Karl Marx, Arnold Ruge’a mektup, Mayıs 1843]
Sistemin bizi ezberlemeye zorladığı tanımların ötesine bakmayı hedefliyoruz. Özgürlüğü araba reklamlarından öğrenmeyi reddediyoruz. Eşitliği dini otoritelerden öğrenmeyi reddediyoruz. Birlik ve beraberliği milliyetçi gazetelerden öğrenmeyi reddediyoruz. Bu devasa hapishanenin ötesinde, çok güzel bir dünya olduğunu biliyoruz. Bize yaşam diye kakalanan bu zaman israfının ötesinde, kendimizi gerçekleştirmek için büyük bir potansiyele sahip olduğumuzu biliyoruz.
1 comments
Sizi çok geç keşfettim, yayını kesmenize üzüldüm. Harikasınız. Şu dünyada insanın içine ümit serpiyorsunuz.
Sayfanızı bookmarkladım, bir gelişme olursa haberim olsun diye.
Dostça, sevgiler