Küresel İklim Krizi – güncel gelişmeler: 2

 
  1. Giriş
Ekosistemler yıkılıyor. Avrupa’da en soğuk kışlardan biri yaşanırken küresel ortalama sıcaklıklar en yüksek değerlere ulaşıyor. Ülkelersu altında kalırken su kıtlığı ile ilgili raporların ardı arkası kesilmiyor. Bütün bunlar size çok normal geliyorsa elimizden bir şey gelmez. Biraz olsun şüphelenenler için; geçtiğimiz Kasım ayındaki birinci derlememizden beri yayınladığımız iki yazının ardından, sistematik olarak unutturulan küresel iklim krizini gündemde tutmak amacıyla, son dört ayda yaşanan gelişmeleri iki bölüm halinde sunuyoruz.1
  1. Vay başımıza gelenler !
Aşağıda, NASA/JPL ve Caltech’ten bilim insanları tarafından hazırlanan, Climatic Change‘de yayınlanmış olan 21. yüzyıl ekolojik duyarlılık haritasını bulabilirsiniz. Harita, küresel ısınmayla beraber bitki türlerindeki değişiklikler sonucu ekosistemlerdeki hareket yüzdesi öngörülerini belirtiyor.
 
 
 
Haritayı dikkatle inceleyin. Başımızın belada olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yok herhalde. Ancak bizi aptal yerine koyanlar da var:
 
Filipinler’de yaşanan sel felaketinde 1000 kişi hayatını kaybederken, 50 bin kişi evlerinden oldu. Belçika’nın Ostend kentinde kıyı şeridini sel felaketlerine ve fırtınalara karşı korumak için özel bir savunma mekanizması inşa ediliyor. Bangladeş halkı halen 2009’da yaşanan Aila kasırgasının yaralarını sarmaya çalışıyor. Pasifik ada ülkesi Kiribati, su altında kalacak adalardan tüm ulusu taşımak üzere toprak satın almak için Fiji hükümetiyle müzakere ediyor. Nature Climate Change‘de yayınlanan bir araştırma, tropik kasırgaların 2100 itibarıyla yılda 109 milyar dolar kadar hasar vereceğini açıklıyor. Birileri de çıkmış hala küresel ısınmayı unutmamızı falan söylüyor.2
Değinmeden geçmeyelim:Bilimsel şüpheciliklerini koruyan bilim insanları, temkini elden bırakmıyorlar. Environmental Research Letters‘da yayınlanan bir çalışmada iklim bilimciler küresel sıcaklıklarla ilgili verileri yeniden inceleyerek, küresel ısınmada hiçbir yavaşlama ibaresinin olmadığını teyit ettiler. Ayrıca Met Office‘in yaptığı bir araştırma da güneş faaliyetlerindeki değişimlerin küresel ısınmayı fark edilebilir derecede yavaşlatmasının muhtemel olmadığını gösterdi.
  1. Dünyanın dört bir yanı için alarm çanları
Global Change Biology‘de yayınlanan bir araştırma, sıcaklık artışının balıklardaki parazit miktar ve etkisinde artışa sebep olacağını gösterirken;Nature Climate Change‘de yayınlanan bir çalışma, özellikle sıcak denizlerde, su sıcaklıklarındaki artış ve okyanusların asitlenmesi sebebiyle balıkçılığın olumsuz etkileneceğini ortaya koydu. Tam da bu bağlamda, Climate and Development dergisinde yayınlanan bir araştırma, Karayipler’de iklim değişimi sebebiyle habitatların yok olması, balıkçılıkta çeşitlilik ve miktar düşüşü ve mercan beyazlaşması beklendiğini raporladı.
 
Hindukuş-Himalaya bölgesindeki dağ zirvelerinde yapılan kapsamlı bir araştırma, buzulların neredeyse tamamında son otuz yılda ortalama %20 bir azalmanın yanı sıra, buzul yokoluş hızının 1980-2000 ve 1996-2005 arasında yaklaşık iki katına çıktığını belgeledi.* Aynı anda hem ciddi su sıkıntısı ve kuraklık yaşanacağı, hem de sel felaketlerinin artacağı öngörülüyor.
PLoS ONE‘da yayınlanan bir araştırma, Kuzey Amerika’daki çıngıraklı yılanların küresel ısınma kaynaklı bölge değişimlerine uyum sağlayamayacağını gösterdi. Aynı dergide yayınlanan başka bir çalışma ise, Kuzey Atlantik’teki buz örtüsünün azalmasıyla Grönland foklarının yaşam alanlarının daraldığını ve dolayısıyla ölüm oranlarında ciddi bir artış gözlemlendiğini belgeledi.
Journal of Arid Environments‘da yayınlanan bir araştırma, küresel ısınmanın Afrika’nın Sahel bölgesinde her altı ağaçtan birini yok eden bir kuraklığa yol açmakta olduğunu gösterdi. The American Naturalist‘te yayınlanan bir araştırma ise, orman yangınlarının tıpkı salgın gibi eşik değerleri olduğunu ve Kanada’nın artan sıcaklıklarla bu eşiği aşmak üzere olduğunu ortaya koydu.3
  1. Yönetici sınıfa rıza göstermek artık eskisinden de daha saçma !
Her şeyden önce, Carbon Dioxide Information Analysis Center‘ın yayınladığı rapora göre 2010’da karbondioksit salımları rekor kırmakla kalmadı, 2009 yılına göre %5.9 artarak kayıtlardaki en büyük artışı da gerçekleştirdi. Nature Climate Change‘de yayınlanan Global Carbon Project analizi de, bunun 1990’dan beri %49 artış anlamına geldiğini vurguluyor ve yıllık karbondioksit salımlarının 37 milyar tona ulaştığını ifade ediyor. Hızla uçuruma doğru giden bir otobüste şoförün ısrarla gaza basması gibi bir şeyden bahsediyoruz. (The Guardian gazetesinin hazırladığı interaktif haritada hangi ülkenin iklim değişiminden ne kadar sorumlu olduğunu inceleyebilirsiniz.)
 
Yönetici sınıfın küresel iklim değişimini durdurmak için hiçbir şey yapmayacaklarını daha önce de söylemiştik. Ancak onlar bundan bir adım ileri gidip, Aralık ayında Durban’da gerçekleşen iklim zirvesinde gelecek nesillerin durumunu vahimleştirmeyi garanti altına almayı uygun buldular. Protesto gösterileri arasında, hükümet temsilcileri, ortak bir anlaşmaya varmak gerektiğine dair ortak bir anlaşmaya vardılar ve böylece iklim tartışmalarında 20 yıl geriye gittik. Bu arada Kanada süreçten çekildiğini açıkladı ve önceden taahhüt edilen hedeflere zaten ulaşamayacağını da söylemeden geçmedi. Üç gün sonra Rusya da Kanada’yı desteklediğini açıkladı. Yüzsüzlüğün bu kadarını en öfkeli ekolojistler bile tahmin etmemişti doğrusu.
 
İklim değişimi aktivistleri açısından tek görece olumlu gelişme; küresel ekonomik krizde siyasi ve ekonomik gücünü kaybeden AB’nin, bir “yeşil” hamleyle, AB’ye ve AB’den yapılan tüm uçak seferlerine karbon vergisi koyma kararı olabilirdi – eğer Rusya şiddetle karşı çıkmasaydı, eğer Çin ulusal uçak şirketlerine bu vergiyi ödemeyi yasaklamasaydı, ve eğer aralarında ABD, Hindistan, Çin ve Rusya’nın da bulunduğu 25 ülke bu uygulamayı protesto edip “karşı önlemler” alacaklarını açıklamasalardı
 
Bir sonraki yazımızda; dünya turumuza devam edeceğiz, iklim değişimi inkarcılığına değineceğiz ve 2011 yılının iklim politikaları açısından dip yapmasının yanında iklim krizi açısından da rekorlar kitabını baştan yazdığını gözlemleyeceğiz.
1  Bu yazının hazırlanmasında özellikle Science Daily, New Scientist, The Guardian ve Scientific American haber sitelerinden yararlandık.
2  Bu konuya bir sonraki yazıda değineceğiz.
*  Güncelleme: Nature‘da yayınlanan yeni bir çalışma, Himalayalar’daki zirve buzullarının erimesiyle ilgili önceki ölçümlerin abartılı olabileceğini gösterdi. Himalayalar’da alçak rakımlardaki buzulların erimekte olduğu her ne kadar doğru ise de, zirve buzullarında son on yılda kayda değer bir erime yaşanmadığı belgelendi. Çalışma küresel ısınmanın buzullara etkisini analiz etmek için ciddi imkanlar sunuyor; ancak (makalenin yazarları da dahil olmak üzere) iklim bilimciler, bu verilerin küresel ısınma konusundaki endişeleri arttırdığını, çünkü artık önceden farkında olunmayan belirsizliklerle karşı karşıya olduğumuzu vurguluyorlar.
3  Neredeyse tüm kıtalara değindik böylece. Avrupa’yı ise bir sonraki yazıda ele alacağız.

 

Ege M. Diren

Leave a Reply

Your email address will not be published.