Sıçrayan Salyangozlar, Bilim ve Vurdumduymazlığımız

Yandaki resimde gördüğünüz, bir deniz salyangozu, sıçrayan salyangoz. Daha önce hiç gördünüz mü bilmiyorum ama ben görmedim, herhalde görme şansım da olmayacak. Çünkü normal şartlarda avcılardan kaçmak için sıçrayan bu deniz salyangozları, denizlerdeki karbondioksit oranının artması nedeniyle bu yüzyılın sonuna doğru artık sıçrayamayacak ya da sıçramak için hazırlanması daha uzun zaman alacak.

İklim konusundaki tek sorunumuz sıçrayan salyangozlar değil elbette. İmparator penguenleri eriyen ve küçülen buzullar nedeniyle yumurtlama alanlarını değiştirmek zorunda kalıyorlar. Okyanus asitlenmesi ve yayılmacı avcılar nedeniyle ABD’nin batı kıyılarındaki istiridyeler ciddi tehdit altında. Kutup ayıları ise buzulların erimesi ya da incelmesi nedeniyle artık buz üzerinde avlanamadığı için daha fazla karada kalmak ve avlanma çeşitlerini değiştirmek zorunda kalıyor ve daha fazla stres hormonu salgılıyorlar. Yırtıcı kuşlar yıllık göç mesafelerini 7-8 kilometre kısaltıyorlar. İklim değişimi doğrudan Macellan penguenlerinin yavrularını sıcaklık ve şiddetli yağmurlar gibi etkenler sonucu doğrudan ölüme sürüklüyor. Birçok tür daha kuzey enlemlere doğru hareket ederken zaten Kuzey Kutbu’nda olan kutup ayıları gibi türler daha da kuzeye gidemeyecekleri için nesillerinin tamamen tükenmesi tehdidi ile karşı karşıya.murchos

Sadece hayvanlar değil, bitkiler de ciddi şekilde iklim değişiminden etkileniyor. Bilim insanları “böyle gelmiş böyle gider” şeklinde devam edersek yerel türlerin özellikle yüksek enlemlerde artık yetişmeyeceğini söylüyor. Ayrıca Hükümetler Arası İklim Değişimi Paneli’nin (IPCC) son raporu da bunu doğruluyor. Geçtiğimiz 20 yılda Avrupa’nın tamamında bitki ve hayvan nüfusları 37 ile 114 kilometre kuzeye kayarken, İsviçre’de de 2003-2010 yılları arasında bitkiler, kelebekler ve kuşlar 8 ile 42 metre yükseğe kaydı.

Aslında bunlar sadece birer örnek ve orkide arılarından orman ekosistemlerine, yayılmacı türlerin yarattığı tehditlere kadar pek çok şekilde iklim değişimi dünyamızı ciddi anlamda tehdit ediyor ve yine IPCC’ye göre bunlar sadece başlangıç.

Ama iklim değişiminin neden olduğu bu sorunlar hızla yayılıp çoğalırken, bilim insanları da bu konuda yeni gelişmelere imza atıyor. Hava durumlarını anlamanın artık eskisi gibi karmaşık ve zor olmamasına yardım edecek, insanların gerçekleştirdiği değişikliklere toprağın tarım üzerinde nasıl cevap vereceğini anlayabileceğimiz ve buzulların erimesi ya da artışının ölçümünü gerçekleştirebilecek çalışmalar yapılıyor. Bilim insanları artık havadaki karbondioksit ve metan gazlarını doğru olarak ölçmeyi başarabilecek bir yöntem geliştirmeyi başardı, böylece iklim değişimini anlama konusunda daha fazla yol kat edebileceğiz. Daha önce iklim değişimi konusunda hesaba katılmayan ya da detaylı veri alamadığımız konuları artık detaylıca inceleyip iklim değişimini anlamada daha net adımlar atabilir haldeyiz. Sonra artık dünya buzulların ölçüleri ve yerlerini dahi ayrıntılarıyla biliyoruz.

worldograph

Çizim: Jared Rodriguez / Truthout

Ama bilimsel gelişmelerin yanında yukarıda sıraladığımız türlerin can çekişiyor olması maalesef ilgimizi bir türlü çekemiyor ki bu yılın Nisan ayında 350 ppm (milyonda parçacık) olması gereken atmosferde karbondioksit yoğunluğu 400 ppm’de uzunca bir süre kaldı ve daha önceki 800.000 yıl görülmüş bir durum değil bu.

Aslında kısaca durum şu: Elimizde iklim değişiminin kesinlikle var olduğunu kanıtlayan yeterince bilimsel veri var, üstelik değişimin etkilerini inceleyebileceğimiz bilimsel olanaklar da mevcut. Şimdi iki seçeneğimiz var: Bütün bunlara rağmen nesli tükenen hayvanlarla bitkilere ve iklim mültecilerine üzülüp – eğer onların farkındaysak ve/veya onları umursuyorsak tabi – Uruguay’a taşınma hayalleri kurmakla yetinebiliriz. Ya da, bu yazı ve daha önceki yazılarımızda anlattıklarımızı aklımızda tutarak Uruguay rüyası dışında bir şeyler yapmaya girişebiliriz. Bir ipucu verelim: Uruguay hepimizi alacak kadar büyük bir yer değil ve maalesef iklim değişikliği konusunda da kırılgan yerlerden biri.

uruguay

Emel Türker

[Bu yazıyı “Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine: Küresel iklim değişimi dosyası” kapsamında hazırladık.]

Leave a Reply

Your email address will not be published.