Küre ısınıyor, iklim adaleti mücadelesi kızışıyor.

(Küresel iklim krizi – güncel gelişmeler 14)

2014’ün ikinci yarısında küresel iklim krizi açısından birçok önemli ana tanık olduk.

IPCC (Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli) 5. Değerlendirme Raporu’nun son kısımlarını yayınladı ve karbon emisyonlarında acilen köklü kesintilere gidilmesi gerektiğini vurguladı.

Bu rapordan hemen önce, 23 Eylül’de, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un çağrısıyla New York’ta bir iklim konferansı düzenlendi. Küresel karbon emisyonlarının gidişatı en az 3.5°C ısınmayı garanti ederken, konferans boyunca büyük şirketlerin şovunu izledik. Yıllardır alıştığımız üzere hükümet temsilcileri birçok vaatlerde bulundular ve hiçbir taahhüdün altına imza atmadılar. Bunu bilen iklim aktivistleri de, aynı tarihlerde tarihin gelmiş geçmiş en büyük iklim protestosunu, sadece New York’ta 400 bin kişinin katıldığı, dünya genelinde 162 ülkede 2600’den fazla eylemin gerçekleştirildiği Halkların İklim Yürüyüşü‘nü örgütlediler.

NY Sep20

Ardından, Aralık’ın ilk iki haftasında Peru’nun başkenti Lima’da COP-20, yani 20. Taraflar Konferansı düzenlendi. Bu toplantıda sözde Kyoto Protokolü’nü takip edecek yeni bir anlaşmanın ana hatları çizilecek, sonrasında bu anlaşma Aralık 2015’te Paris’te yapılacak COP-21’de sonuca bağlanacaktı. Öyle bir şey olmadı.

Yani uzun lafın kısası, uluslararası siyasette pek çok gevezelik, pek az iş gördük. Politikacılar ve iş dünyası fizik ve kimyayla pazarlık ededursun, biz bu yazıda son aylarda iklim gündeminde neler olduğunu özetlemek istedik.

Paris’te yapılacak iklim zirvesi için tüm dünyada iklim adaleti aktivistleri hazırlıklara başlamışken, küresel iklim krizindeki son gelişmelerle ilgili bu güncellemenin faydalı olacağını umuyoruz.

Bilim Cephesinde Yeni Çok Şey Var.

Öncelikle, iklim hakkında her zamankinden daha bilgiliyiz: NASA, atmosferde ölçümler yapan on yaşındaki Aura uydusuna ek olarak yeni bir uzay aracı daha gönderdi. OCO-2 (Yörüngeli Karbon Gözlemevi – 2) özel olarak atmosferdeki karbondioksit miktarını ölçecek ve gezegenin nefes alıp verişlerini takip edecek. Her gün 100 bin adet yüksek kalitede ölçüm yollayacak OCO-2’nin yanı sıra İngiltere Meteoroloji Ofisi de dünyanın en büyük meteoroloji süper-bilgisayarını inşa ediyor.

OCO2

Uzun lafın kısası, Yerküre şimdiye kadar sandığımızdan daha hızlı ısınıyor ve ısınma aralıksız devam edecek – eğer hemen harekete geçmezsek tabii. Şimdi lafın uzununa bakalım.

Artık Antarktika’nın en kapsamlı haritasına, iklim modellerinin işini çok kolaylaştıracak bir “zaman makinesine”, sera gazı ölçümü yapan lazer tabanlı teknolojilere ve okyanus döngülerini hassas biçimde hesaba katan modellere sahibiz.

Peki, tüm bunlar bize ne anlatıyor?

Sıcaklıklar Yükseliyor, Aşırı Hava Olayları Artıyor.

Küresel aylık sıcaklık değerleri, Haziran 1976’dan beri (!) yani 350 küsur aydır ortalamanın üzerinde seyrediyor. Bu yetmezmiş gibi 2014 yılında kayıt altındaki en sıcak Nisan, en sıcak Mayıs, en sıcak Haziran, en sıcak Ağustos, en sıcak Eylül ve en sıcak Ekim (tek tek yazıyoruz bak tehlikenin farkına varasınız diye) ayları yaşandı. Bu arada 2014 yılı da en sıcak yıl olma yolunda ilerliyor.

Bu ısınmayı hem küresel ölçekte toprak neminde, hem de Avustralya’dan ABD’ye kadar, Japonya’dan Alaska’ya kadar dünyanın dört bir yanında görüyoruz. Isınmanın dolaylı etkileri arasında, yıldırım düşmelerinde (her 1°C için yüzde 12) ve çalı yangınlarında artış da var, ancak muhtemelen etkileri en iyi aşırı hava olaylarında görülebilir. İklim değişimi 2013’teki sıcak hava dalgalarının sorumlusu, üstelik daha da fazlası bekleniyor.

Atlas Okyanusu’nun ısınması Pasifik Okyanusu’ndaki ticaret rüzgarlarını kuvvetlendiriyor. Öte yandan bu, Kuzey Kutbu’nun erimesi yüzünden, jet rüzgarlarıyla birleşince aşırı hava olaylarına yol açıyor ve örneğin hortumların sıklığını arttırıyor. Üstelik bu gibi dinamiklerin etkileri çeşitli olabiliyor: Önümüzdeki birkaç on yıl için Avrasya’da bunun anlamı aşırı sert kış mevsimi olurken aynı anda dünya genelinde sıcak hava dalgalarında artış bekleniyor ve kuvvetli yağışların yüksek enlemlere kayması öngörülüyor.

Bunların arka planındaki bilim kabaca şöyle: Okyanuslardan gelen atmosferik dalgalar sıcak karayla karşılaşınca tıkanıklıklar oluşturuyorlar ve şiddetli hava olaylarına yol açıyorlar. (örneğin kasırgaların şiddetini arttırıyor veya ani su baskınlarını sıklaştırıyor.) Filipinler’deki Luis tayfununu ve Japonya’daki Neoguri tayfununu geçmişteki tayfunlardan ayıran işte bu.

Isınmanın ve Aşırı Hava Olaylarının Etkileri

Elbette küresel iklim değişiminin başka yönleri de var (buzullar, deniz seviyelerinde artış gibi); ancak şimdilik ısınmanın doğrudan etkilerine odaklanalım yoksa – tüm yazı boyunca kendimizi sadece son altı ayda yayınlanan makalelerle sınırlamamıza rağmen – bu yazının sonu gelmeyeceğe benzer.

Küresel ısınma orman ekosistemlerinde dengesizliğe yol açıyor. Bunun sonuçlarını Avrupa’daki orman yangınlarında ve Amazonlar’da görebiliriz. Tüm bu karamsar tablonun içinde iyi sayılabilecek tek haber, Orta Doğu ve Akdeniz bitkilerinin görece dayanıklı olduklarının ortaya çıkması olabilir – gerçi bölge için ciddi kuraklık uyarıları yapılmaya devam ediliyor.

amazonin

Hayvanlar üzerindeki etkileri ise, örneğin, tropik bölgelerde yaşayan türlerde, kurbağalarda, kuzeye göç etmekte olan işgalci türlerde, tatlı su balıklarında, timsahlarda, keçilerde ve kuşlarda gözlemlendi son aylarda. “Tazmanya canavarı” da tehlikede ! WWF’nin raporuna göre son kırk yılda dünyada vahşi yaşamın yarısını kaybettik.

Isınmanın doğrudan insanlara etkileri ise şehir merkezlerinde aşırı sıcaklık artışıyla başlıyor ki bu da kalp kaynaklı ölümleri arttırıyor. Kamu sağlığı sorunlarının (mesela böbrek taşı, dang humması, Buruli ülseri, kalp ve damar hastalıkları, şark çıbanı ve Batı Nil humması gibi salgınlar ve sıtmada artış) yanı sıra tarım da büyük zarar görüyor ve gıda güvenliği tehlike altına giriyor. (Aynı anda hem ABD’de hem Hindistan’da buğday üretiminde düşüşler kaydedildi geçtiğimiz aylarda.)

Sırada Ne Var?

New York’taki Halkların İklim Yürüyüşü iklim krizini tekrar gündeme getirmeyi başardı. Sıcaklık artışını 2°C’nin altında tutma şansımız gün geçtikçe azalıyor. Bunu başarmak sanılandan çok daha kolay olsa da, şirketlerin yönettiği bir dünyada şirket temsilcilerinin ele geçirdiği toplantılardan medet ummak için pek az sebebimiz var. İklim adaleti mücadelesi açısından, sırada Paris’teki iklim zirvesi var.

Öte yandan, altı aydır elimizde biriken iklim makalelerinin yarısına bile değinmedik henüz. Dikkat ettiyseniz ne buzullardan, ne okyanus asitlenmesinden, ne de deniz seviyelerinden bahsettik. İklim derlemelerimiz açısından, sırada bunlar var. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

1 ping

  1. […] terk ediyor, zira okyanus her geçen gün evlerine daha da yaklaşıyor. Dünyanın pek çok yeri yanıyor, yerli halkların mücadeleleri devam […]

Leave a Reply

Your email address will not be published.