Trans Kadınlar Hakkında 13 Mit ve Yanılgı: 3. Kısım

Bu yazı Queereka.com‘da kendisi de trans bir kadın olan Natalie Reed tarafından yazılan13 myths andmisconceptions about transwomen” isimli makalenin üçüncü ve son kısmıdır (diğer kısımlar Skepchick.org‘da yayınlanmıştı).

 

Yazının Out for Beyond’daki ilk kısmı burada, ikinci kısmı da şurada.

 

     8. Kadın bedenini sahipleniyorsunuz

Bunu yapmak için önce başka birinin kimliğine sahip olmamız lazım. Biz kadın bedenine el koymuyoruz. Biz kendi kimliğimizi ifade ediyoruz. Bu kendimizi “Öteki” olarak ifade etme ya da öykünme çabası değil, bizler “Kendi”mizi daha dürüst ve doğru ifade etmeye çalışıyoruz. Yeni ya da başka bir insana dönüşmüyoruz. Daha çok kendimiz oluyoruz. Bir maske takmıyoruz, bir maskeyi çıkarıyoruz.

Sahip çıkılan ya da etkilenen SİZİN bedeniniz ya da cinsiyetiniz değil. Biz sadece kendimizi biraz daha ait olduğumuz yerde hissetmeye çalışmak için kendi bedenlerimiz, kendi cinsiyetimizle ilgili kararlar alıyoruz… Bunlar bizim yapacağımız seçimler. Beden bizim seçim bizim, değil mi ama?

 

     9. Neden kendinizi olduğunuz gibi kabul etmiyorsunuz? Neden olduğunuz gibi yaşamayı öğrenmiyorsunuz?

 

Bu yanılgının ardında genellikle durumumuzu estetik operasyon ya da yeme bozukluklarına benzetmek yatıyor.

İnsanlara, bedenlerini kabul etmeleri ve kendilerinden nefret etmemeleri için ellerinden geleni yapmaları gerektiğini öğretiriz. Kişinin kendini kabul etmesinin, akıl sağlığı ve iç huzuru bakımından ne kadar önemli olduğunu gösteririz. Fiziksel görünümle ilgili sorunlarla başa çıkmanın en uygun yolu terapi ve kişinin kendini kabullenmeye çalışmasıdır, estetik operasyonlar ya da yeme bozuklukları gibi takıntılar geliştirmesi değil.

Ama cinsiyetten duyulan rahatsızlık bir “fiziksel görünüş sorunu” kadar basit değildir, ayrıca terapi ve psikotropik ilaçlara cevap vermediği kanıtlanmıştır. Bir insanın bedeniyle ilgili belli makul beklentileri olabilir ve benlik saygısıyla fiziksel görüntüsü arasında tıbbi çözümlere başvurulması gereken uyuşmazlıklar da olabilir.

Örneğin vücudu ciddi bir şekilde yanmış birine yapılan deri naklini, psikolojik ve sosyolojik olarak aşırı rahatsızlık yaratan bir biçim bozukluğuna sahip birinin olduğu estetik ameliyatı ya da bir uzvunu kaybetmiş biri için kullanılan protezi düşünün. Bu gibi durumlarda sadece kendini olduğu gibi kabul etmesini öğretmeyiz. O da sürecin bir parçası elbette (cinsiyet değiştirmede olduğu gibi), ama tıbbi müdahaleyi de sağlarız ve bunu sorgulamaz ya da buna duydukları arzuyu küçümsemeyiz. Tek istedikleri görece daha makul bir bedensel bütünlük. Bu makulluk kişisel bakış açıcıyla ilgili olsa da yine de yadsınamaz.

Kendinize şunu sorun: bir kaza sonucu genital organlarınızı kaybetseniz ya da biçimi bozulsa, protez ya da estetik operasyon istediğiniz için sizi eleştiren birilerinin olmasını ister miydiniz? Bir insanın içsel cinsiyet ve cinsellik algısıyla uyumlu bir bedene sahip olmak istemesi son derece anlaşılır ve sahip olmadan yaşaması çok zor bir şeydir.

Dahası bu tip prosedürlerin ve cinsiyet dönüşümünün, özel, tanımlı varış noktaları ve amaçları vardır. Yeme bozuklukları ve estetik operasyonların öyle değil. Ciddi psikolojik fiziksel komplekslere sahip biri tahminen asla yeterince güzel ve yeterince zayıf hissedemeyecektir. Mutsuz kalmaya devam edecektir ve fiziksel değişimler altta yatan sorunu çözemeyecektir. Yanıklar veya biçim bozuklukları için geçirilen kozmetik süreçlerin ve cinsiyet dönüşümünün bir sonu vardır ve bu süreçler hastaya kalıcı ve büyük bir psikolojik ve duygusal yarar sağlayarak hastanın sağlığını belirgin şekilde iyileştirirler.

Çoğu tıbbi süreç sadece yaşamı devam ettirmek için değildir. Kişinin refahını ve yaşam kalitesini arttırmakta da işe yararlar. Dönmenin de sağladığı budur … bir bireye isteyebileceği makul kalitede bir yaşam sağlamak. Diğer başka hiçbir işlem ya da tedavinin, Cinsiyet Kimliği Rahatsızlığının kişinin zihinsel sağlığında neden olduğu zarara yardımı ya da etkisi kanıtlanmamıştır.

 

     10. Gerçekten bir kadın olmadın. Bu işlem sadece kozmetik. Teknik olarak hala bir erkeksin.

 

Buna dair yazdığım daha uzun bir yazıyı şurada bulabilirsiniz. (İngilizce)

Özetlemek gerekirse: cinsiyetin genetik tanımını, fiziksel tanımının diğer tüm yönlerinin (hormonlar, ikincil cinsel karakterler, genital biçim vb.) ötesinde önemsemeyi gerektirecek geçerli bir neden yok. Aslında kromozomlar insanların cinsiyet farklılıklarında düşündüğümüz kadar fazla rol almıyorlar. Y kromozomu DNA’sının tek gerçek fonksiyonu eşey organlarını testise çevirmek. XX hücrelerde, X kromozomlarından biri deaktive edilir. Yani, bir “dişi” ve “erkek” hücresi arasında gerçek bir işlevsel fark yoktur. İnsanlardaki cinsiyet farklılığı genetik bazlı değil hormonal bazlıdır.

“Kozmetik” olarak kadın olmaya gelince… bir trans kadının ikincil cinsiyet karakteristikleri cis [Doğumlarından itibaren sahip oldukları cinsiyetle cinsiyet kimlikleri uyumlu olan kişiler. – çev.n.] bir kadınınkinden temelde farklı değildir ve tamamen aynı fiziksel süreçle oluşurlar. Eğer benim göğüslerim “kozmetik” olarak addedilecekse, herhangi bir kadının göğüsleri için de aynı şey söylenebilir.

Birinin “gerçekten” kadın olup olmadığını söyleyebileceğimiz tek bir değişken yok. Böylesi herhangi ayrı bir özellik, kimi cis kadınların da kategori dışına itilmesini gerektirebilir. Trans kadınların taşımadığı, cis kadınların taşıdığı bazı özellikler olacaktır ama o özellikleri taşımayan cis kadınlar da olacaktır her zaman. Tüm cis kadınların içinde olup trans kadınları dışarıda bırakacak öyle bir “kadın” tanımı yok. Tabi “sadece cis kadınlar gerçekten kadındır çünkü trans kadınlar gerçekten kadın değildir” gibi totolojiler hariç. “Kadın”ın anlamlı ve tutarlı tüm tanımlarına trans kadınlar da dahildir.

 

     11. Zenneler, transeksüeller, transgenderlar, karşı cinsin kıyafetlerini giymekten hoşlananlar, ne fark var?

 

Öncelikle “transgenderlar” demeyin. Sıfatı isimleştirmek kategoriyi kişinin üzerine koyuyor. “Trans kadın/erkek/kişi” diyin.

Transgender kavramı, cinsiyet ve cinselliğin normlarından belirgin şekilde farklılaşanların altında toplandığı bir şemsiyedir. Zenneler, transeksüel kişiler, karşı cinsin kıyafetlerini giymekten hoşlananlar, transvestik fetişistler, trans-erkeksi ya da trans-kadınsı olarak tanımlananlar, cinsiyetini sorgulayanlar vb. bunların hepsini kapsar.

Transeksüel, özellikle, genelde hormon yenileme tedavisi ve/veya genital biçimlendirme ameliyatı, isim ve belgelerini değiştirmek gibi yasal ve sosyal değişimler geçirerek, cinsiyet ifadesini (kıyafetlerinni, makyajını vs.) değiştirerek, ses eğitiminden geçerek ve saire tamamen bir cinsiyetten öbürüne geçen kişiler için kullanılır.

“Trans kadın”da olduğu gibi “trans” sıfatı genellikle transeksüel anlamına gelir ama zaman zaman trans gender için de kullanılır. Genelde içerikle beraber netleşir. Örneğin bu makalede transeksüel kadınlar için kullanılmıştır.

Zenneler performans amaçlı ya da eğlendirmek için abartılı ve yapay biçimde kadın gibi giyinen (her zaman değil ama kimi zaman gey olan) erkeklerdir. Genelde fiili olarak kadın oluşa çok az vurgu vardır, onun yerine gösterişli ve eğlenceli bir kılık söz konusudur. Bu bir cinsiyet rolleriyle oynama eylemidir, kişinin daha derindeki benlik algısının ifadesine dayanan bir eylem değildir. Bir zenne kadın karakteri geliştirebilir ama (neredeyse her zaman) cinsiyet kimliği olarak erkektir.

Karşı cinsin kıyafetlerini giymekten hoşlananlar, çeşitli sebeplerle kimi zaman kadın kıyafetleri giymeyi ve kadın aksesuarları kullanmayı ve kendini kadın gibi takdim etmeyi tercih eden erkek cinsiyet kimliğine sahip erkeklerdir. Kendini karşı cins olarak takdim etme eylemi geçicidir ve kendi “gerçek kimliklerini” yansıtmaz.

Transvestik fetişistler ise, kendilerini karşı cins olarak sunmaktan erotik bir haz alıp bu şekilde uyarıldığından cinsel arzuları doğrultusunda kadın kıyafetleri giymekten hoşlananlardır. Onlar da erkek cinsiyet kimliklerini korurlar ve karşı cins sunumu geçicidir.

Bunlar önemli ayrımlardır. Cidden.


     12. Transeksüellik sadece modern tıbbın bir uydurması, Batı kültürünün bir semptomu.

 

Hormon yenileme tedavisi ve genital biçimlendirme ameliyatı, uzun süreli bir insan problemine cevap vermek ve iyileştirmek için geliştirilmiş modern tıbbi tedavilerdir.

Cinsiyet değişkenliği, her zaman sosyal olarak kabul edilen ve yer verilen bir olgu değildir. Bazı toplumlarda bazen çok özel şekillerde yeri vardır ve insanlık tarihi boyunca hemen hemen her kültür ve toplumda gerçekleşmiştir.

Birçok kültür aslında oldukça toleranslı ve kabul edici olmuştur. Hatta bazılarında trans kimliklerin özellikle kutsanmış, şanslı veya güç sahibi olduğu bile düşünülür. Örneğin Kuzey Amerika’nın kimi ilk uluslarındaki şamanik “iki ruhlu” varlıkların rolü, antik Yunan’daki Kibele’nin rahibeleri, Tayland’daki hem saygı duyulan hem de istenmeyen Kathoey, İngiliz kolonisi olmadan önce (ki bu cinsiyet değişkenliğine karşı İngiliz tavırlarını da beraberinde getirmiştir) Hjira’nın Hindistandaki olumlu sosyal konumu vb.

Cinsiyet değişkenliği insanlar varoldukça var olmuştur. Transeksüellik buna karşılık gelen ve fiziksel cinsiyeti ile cinsiyet kimliği arasındaki güçlü ahenksizliğin mağdur ettiği insanların ihtiyaçlarına cevap veren görece yeni bir seçenektir. Transeksüellik bizi yaratmadı, bize dolu, mutlu, anlamlı yaşamlar yaşama ve bedenlerimizle mutlu olma imkanı verdi.


     13. Kadınların alanlarına sızıp güvensiz hissetmelerine neden oluyorsunuz.

 

Bir kere, bizler de kadınız. Bunda bir anlaşalım.

Cis bir kadının, trans bir kadınla aynı tuvalette ya da değişme kabininde (ya da her neyse) bulunmaktan ötürü nasıl ve neden bir rahatsızlık duyacağından, ayrıca hissedilen riskin, trans kadınların erkeklere ayrılmış tesisleri kullanmaya zorlanması durumunda duyacakları aşırı rahatsızlığa ve hakiki riske ağır basıp basmaması gerektiğinden emin değilim.

Sürekli denk geldiğim bir argüman da “peki bazı erkek tecavüzcüleri ya da çocuk tacizcilerini ya da sapıkları biraz ruj sürüp transgender olduklarını iddia ederek kızlarınıza cinsel saldırıda bulunmaktan alıkoyan ne olacak!” (burda korkutucu kilise orgu müziği girer!)

Pekala…böyle bir olay hiç ama hiç yaşanmadı. Böyle bir suçu işlemek için hiçbir erkek transgender kılığına girmedi. Ve eğer derdiniz cinsel saldırı ve sapıklıksa hedef almanız gereken bu eylemlerin kendisidir, bunlara karşı politikalar geliştirmeli şeytanlaştıracaksanız o insanları şeytanlaştırmalısınız. Masum trans insanları, vahşi ve varsayımsal bir hayal üzerinden cezalandırmayın.

Lezbiyenlerin kadın tesislerini kullanmasını da sapık olabilecekleri gerekçesiyle yasaklar mıydınız? Hayır, büyük ihtimalle yasaklamazsınız ve istatistiksel olarak lezbiyenlerin böyle bir ortamda cinsel saldırıda bulunmaları hiç olası değildir. Trans kadınlar için de öyle… Yazının önceki kısımlarındaki libidomuzla ilgili kısmı hatırladınız mı? Penisimiz olsa bile erekte olmakta ne kadar zorlanacağımızı?

Eğer cinsel saldırıları engellemek gerçekten çok ilgilendiğiniz bir konuysa lütfen kadınları küçük gören ve bedenlerini insanlıklarının önüne koyan kadın düşmanı kültürü imha etmeye odaklanarak işe başlayın.

Feminist topluluk içerisinde de buna dair pek çok öfke ve tartışma var. Hemen ilk aklıma gelen örneklerden biri “Kadın-doğan-kadın” politikası uygulayarak transları dışlayan Michigan Womyn Müzik Festivali (gerçi trans erkeklerin katılmasına ve performans sergilemesine izin veriyorlar). Gerekçelerinin çoğu bize kadınlar tuvaletine ve soyunma odalarına girmeyi yasaklayan Hristiyan sağınınkilere benziyor: biz gerçekte erkekmişiz ve bu bulunduğumuz ortamı güvensiz yapıyormuş (ve yine, bu iddiayı destekletecek hiçbir veri yok), erkekleri trans kadınlar olarak kılık değiştirip katılmaktan ne alıkoyacakmış vb.

Ama ayrıca daha karmaşık sorunlar da var. Bunlardan bir tanesi feminizmin bazı kollarında genel bir transfobik tavır olması (özellikle radikal feminizmde)… Cinsiyet ikiliğini dayattığımız kanısı (ki bu “neden kendinizi olduğunuz gibi kabul edemiyorsunuz ki” zamazingosu ve cinsiyet kimliğiyle cinsiyet ifadesini karıştırmakla da alakalı), toplumsal cinsiyet dediğimiz şeyin “sadece bir toplumsal sözleşme” olmasına rağmen sahip olduğumuz cinsiyete tamamen bağımlı olduğumuz ve onun ötesine geçemeyeceğimize dair garip iki yüzlü cinsiyet-özcü ısrarcılık, ve daha birçok biyo-özcü iddia (“tecavüz Y kromozomunda kodlanmıştır” gibi…ciddiyim, bu iddiayla karşılaştım), vb.

Kimi zaman kız çocukluğu dönemimiz ve beraberinde gelen sosyal cinsiyet uyumu eksik olduğundan kadınsı deneyimleri muhtemelen anlayamayacağımızda da ısrar ediliyor. Bu bir bakıma doğru…kadın yaşamının belli bazı tecrübe etmediğim ve edemeyeceğim yönleri var. Ama bu her kadın için geçerli. Herkesin tıpatıp aynını tecrübe ettiği evrensel ve değişmez bir kadınlık öyküsü yok. Herhangi belirli bir şeyin eksikliğinin, kişinin “gerçekten” kadın olamayacağı anlamına geldiğini ve kadınlığı anlayamayacağını iddia etmek birçok cis kadını da dışlamak anlamına gelecektir.

Tüm bu sanılar, eğip bükülüp, entellektüel akrobasi sergileyerek, aslında tam da temel feminist ilkelere zıt gidiyor olsalar da feminizmlerinin birer uzantısıymış gibi göstermeye çalışarak transfobilerini gizleme çabası olarak görünüyor bana… Toplumun bize sahip olduğumuz anatomiyle yapmamız gerekenlerin ne olduğuna dair söyledikleriyle uyuşmak için yaşamlarımız, seçimlerimiz, kimliklerimiz ve bedenlerimizle ne yaptığımız dış kuvvetlerce dikte edilmemeli ya da zorla benimsetilmeye çalışılmamalı.

Biyoloji alın yazısı değildir. Hatırladınız mı?

 

Özetle, neredeyse tüm yanılgılar bizlerin gerçekten erkek olduğumuz varsayımından ve bizim, bizim yaşamlarımızın, önerilerimizin ve seçimlerimizin erkek temelli bir bakış açısıyla ele alınmasından kaynaklanıyor. Bir erkeğe ilgi duyan bir kadın gey değildir. Bir kadının kadın olarak var olması geleneksel toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirmez ya da bu rollerin yıkılması o kadının yokolmasını sağlamaz. Bir kadından, basitçe erkek bedenini istemesi beklenemez. Bir kadın kadınlığa el koyuyor ya da kadınların alanlarına sızıyor diye suçlanamaz. Bir kadının bedeni ve onu kadın yapan yönleri sadece kozmetik değildir.

Eğer çürütülmesi diğer tümünün yokolmasını sağlayacak bir mit varsa o da bizim cinsiyetimizin meşru olmadığı sanısıdır. Bizler kadınız. Sadece böyle düşünün, anlayacaksınız.

 

 

EKLEME: Karşı cins gibi giyinmekten hoşlananların kendilerini karşı cins gibi sunma eylemlerinin “gerçek benliklerini” yansıtmadığını söylemiştim, daha açıklayıcı olmam gerekirdi: Karşı cins gibi giyinmekten hoşlananların (trans kadın olup bunu inkar ederek kendisinin sadece karşıt cinsin kıyafetlerini giymekten hoşlandığını iddia edenleri ayrı tutuyorum) kendilerini kadın olarak takdim edişleri/ kadın kişilikleri erkek kimliklerinden DAHA doğru değildir. Her ikiside kişinin kendi benlik algısının bir parçasıdır. Ama hakikaten karşı cinsin kıyafetlerini giymekten hoşlananlarla bir trans kadın arasındaki temel fark, kadın kimliği gerçekken erkek kimliğinin de sahte olmamasıdır. Tersine, erkek kimlik hala kişinin kaçınılmaz olarak döndüğü birincil ifadesidir.

 

Tekzip: Bu yazıda cesaret ve anlaşılırlık adına sadece trans kadınlara odaklanmayı seçtim. Niyetim trans erkeklerin kültürel olarak görmezden gelinişlerine katkıda bulunmak değil ve onların seslerinin, deneyimlerinin ve kimliklerinin de duyulmayı ve anlaşılmayı hak ettiklerine inanıyorum. Cis okurlardan, burada yazılanların çoğunun transeksüeller için genelde geçerli olduğunu akıllarında bulundurmalarını istiyorum.

 

Yazar hakkında: Natalie Reed yalnız gecelerini Skepchick ve Queereka.com için blog yazıları hazırlamakla geçiren bir skeptik. Lisans eğitimini 2007 yılında bitirmiş. İlgi alanları arasında dilbilim, feminizm, sinirbilim, şiir, Doctor Who ve My Little Pony bulunuyor. Twitter adresi @nataliereed84. Y kromozomuyla doğmuş olsa da kıçını tekmelediği kesin.

if

Leave a Reply

Your email address will not be published.