Tersine gittik, ama burada havalar oldukça kötü.

[Bu yazıyı “Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine: Küresel iklim değişimi dosyası” kapsamında hazırladık.]

Türkiye’nin durulmak bilmeyen gündemi içinde iklim değişiminin kendine bir yer açacağı, iklim değişimine karşı Türkiye’de bir şey yapılacağı, iyimser olmaya çalışırsak en azından ufukta görünen bir şey değil. Ama iklim değişimi bizi beklemeden şu anda tam biz bu yazıyı hazırlarken gerçekleşmeye devam ediyor. Bizim iklim değişimi üzerine yazamadığımız zaman diliminde pek çok şey oldu. O yüzden son zamanlarda neler olduğuna biraz bakmamız gerekecek. Bu yazı geride bıraktığımız zaman dilimi için bir güncelleme serisi olacak olan serinin, iklim değişiminin son zamanlarda neler yaptığını anlatacak ilk yazısı olacak. Öyleyse buyurun:

İklim değişimi kendini dünyaya birçok şekilde hissettirmeye devam ediyor. Küresel ısınma bağlantısı nedeniyle aklımıza ilk gelen şey sıcaklık artışı ve kuraklıklar oluyor. Bu konuda, Dünya Meteoroloji Örgütü kayıtların tutulduğu 160 yıldır en sıcak 14 yılın 13’ünün 21. yüzyılda yaşandığını, 2010’un kayıtlardaki en sıcak yıl olduğunu ve 2013’ün ise en sıcak 6. yıl olduğunu belirtti.

temperatures

Küresel ortalama sıcaklık değişimi

Avrupa Komisyonu Birleşik Araştırma Merkezi ve Almanya Kassel Üniversitesi’nin birlikte gerçekleştirdiği bir çalışma Avrupa’nın, özellikle de Güney Avrupa’nın iklim değişimi ve artan nüfus nedeniyle ciddi bir kuraklık ile karşılaşılacağını gösteriyor. Başka bir araştırma ise, yüzyılın ortasında İngiltere ve Galler’de sıcak nedeniyle ölümlerde %257 artış olacağını belirtiyor. ABD’nin bir numaralı meyve-sebze üreticisi olan Kaliforniya büyük bir kuraklıkla mücadele ediyor. Teksas’ta sıcaklık artışları sebebiyle yetkililer yılanlara karşı dikkatli olunması yönündeki çağrılarını arttırdı. Bütün bunların yanında, Avustralya’nın son iki yılı tarihinin en sıcak yılları olarak kayda geçti ve bu sıcaklıklar kendini sadece yazın değil, kışın da hissettiriyor. Avustralya için 2030 için tahmin edilen en sıcak gün sayısı ise şimdiden geçildi. Amazon, Orta Amerika, Endonezya ve bütün Akdeniz iklim kuşağında ise iklim değişimine bağlı olarak kurak gün sayısı yılda 30 güne kadar artacak. Araştırmalar ABD’nin yarısının kuraklıkla karşı karşıya olduğunu, neredeyse %15’inin ise ‘aşırı kuraklık’ ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Kuraklıklar ise ciddi orman yangınlarına neden oluyor.

Wildfires in California, America - 14 May 2014

Kaliforniya’da bu sene gerçekleşen yangınlardan bir kare. (Kaynak: ZUMA/REX)

Diğer yandan kuraklık sorunu sadece yağış rejimlerinin değişmesi ile ilgili değil; araştırmalar kuraklığın aynı zamanda buharlaşmanın artmasıyla da ilgili olduğunu gösteriyor. Yani bazı bölgelerde yağışlar artsa bile sıcaklık artışı ve buharlaşma nedeniyle kuraklık sorunu varlığını sürdürecek. Yağış rejimi değişiklikleri nedeniyle toprakların %12’si kuraklık sorunu ile karşı karşıya gelirken, buna buharlaşma da eklenince bu oran %30’a çıkacak.

Bir yandan da iklim değişimine yol açan nedenler ve iklim değişiminin kendisi dünya tropik kuşağının genişlemesine neden oluyor. Kuşağın genişliyor olması bazı bilim insanları tarafından ‘doğal’ bir sürecin sonucu olarak görülse de yapılan araştırma bunda insanlığın da parmağı olduğunu gösteriyor. “Bu kuşak genişlese n’olur canım” diyorsanız hemen ekleyelim ki bu bize fırtınalar, kuraklık gibi şekillerde geri dönecek. Örneğin, özellikle Akdeniz bölgesi gibi yarı kurak bölgelerde kuraklığın şiddeti de artabilecek.

Ne kadar aklımıza ilk gelen doğrudan sıcaklık ile ilgili değişimler olsa da iklim değişimi yağış rejimlerini de ciddi olarak etkiliyor. Kurak alanlar için kuraklık daha can alıcı bir hal alırken, dünyanın başka bir yerini eşzamanlı olarak ama hiç de normal olmayan şekilde sel götürüyor, başka bölgeler ise tayfunlar ve fırtınaların pençesinde kıvranıyor.

Bir araştırma Avrupa Birliği’nin 2000-2012 yılları arasında seller nedeniyle 4.9 milyar Euro’luk bir kayıp yaşadığını ama 2050 yılına kadar bu kaybın 23.5 milyar Euro’ya kadar çıkabileceği belirtiliyor. Ayrıca sellerin sıklığı da 16 yılda bir kereden her on yılda bire yükselecek 2050 yılına kadar deniyor. 2100 yılına kadar güney İngiltere’de sağanak yağışlar günümüze göre 5 kat daha fazla gerçekleşecek, bu da daha fazla ani su baskını anlamına geliyor. Bu sorun sadece İngiltere için değil dünyanın birçok yeri için de geçerli bir sorun haline gelecek.

ingilterede yüzenler

Öte yandan deniz yüzeyi sıcaklığının artışı ve kıyı bölgelerinde atmosferdeki sirkülasyon yapısının değişimi nedeniyle daha güçlü hortumlar meydana geliyor. Tropik hortumlar sayıları artmamakla birlikte yüzlerini güney okyanuslarına doğru çeviriyorlar. İklim değişimi nedeniyle Kuzey Kutbu üzerinde atmosfer basıncının azalmış olması bu bölgede şiddetli fırtınaları berberinde getiriyor. Bu fırtınalar ise zaten tehdit edici olan kıyı erozyonu ve kıyılarda bulunan permafrost (yarı erimiş) tabakanın erimesini artırıyor.

Amanın halimiz kötü galiba diyorsanız bir de şunu ekleyelim: Isınma nedeniyle Kuzey Kutbu’nda donmuş halde bulunan topraklar da çözünüyor ve bu bize karbondioksit ve metan olarak geri dönüyor, bunlar daha fazla ısınmaya ve elbette o da daha fazla çözünmeye. Unutmamak gereken başka bir nokta ise bu yarı donuk topraklarda tropik ormanlardan 3-7 kat daha fazla karbon tutuluyor olması. Tehlikenin farkında mısınız?

Dünyadan bize ne diyor olabilirsiniz ama Türkiye’de de durum farklı değil. Samsun il sınırlarında bulunan ve Türkiye’nin en büyük barajlarından olan Altınkaya Baraj gölünde balıkların yerinde keçiler otluyor, Kızılırmak’ta akarsuyun debisi 7 kat azaldı. İlkbahar aylarında sürekli sel baskını haberleri almamıza rağmen Türkiye’nin kuraklık haritası su endişe verici halde.

kuraklik

Kuraklık haritası bu haldeyken, pek çok yerden sel haberleri gelmeye devam ediyor. Barajlardaki su oranı korkutan İstanbul’da ise sel nedeniyle ilginç görüntüler yaşanıyor.

boğazda minibüs sefası

Birleşmiş Milletler Dünya Meteoroloji Örgütü son zamanlarda yaşanan aşırı sıcak, soğuk havaların ve yağışlı havaların birbiriyle bağlantılı olduğunu belirtiyor ve verileri incelemek için biraz daha zaman ihtiyaç duyduklarını belirtmek ile birlikte bütün bu olanların iklim değişimi ile ilgili olduğunu söylüyor. Sonuç olarak, evet iklim değişimi şu anda farklı yerlerde farklı şekillerde yaşanıyor ve Profesör Anders Hammer Strømman’ın dediği gibi “1000 yıl boyunca bizim saldığımız CO2 %15-40 oranında atmosferde kalmaya devam edecek”. Yani iklim değişimine bağlı bu zarar ve yıkım gerçek anlamda çok uzun bir süre devam edecek gibi. Bu etkileri azaltabilecek olan tek şey ise hemen şimdi iklim değişimi ile mücadele konusunda gerekli düzenlemelerin yapılması ve karbon salımı azaltımı ve adaptasyon için harekete geçilmesi.

barajgolu

Baraj gölünde keçiler…

1 ping

  1. […] Tersine gittik, ama burada havalar oldukça kötü. (15 Temmuz […]

Leave a Reply

Your email address will not be published.