Gıdayı kontrol eden tüm yaşamı kontrol eder.

Noam Chomsky, yüzde 1’lik ayrıcalıklı sınıf yerine binde 1‘den bahsetmemizi öneriyordu bir konuşmasında. Gerçekten de, Oxfam’ın geçtiğimiz Ocak ayında yayınladığı “Working for the Few” raporunda vurgulandığı gibi, en zengin 85 kişinin sahip olduğu zenginlik, dünya nüfusunun yarısının sahip olduklarına eşit. Dünyadaki tüm zenginliğin neredeyse yarısını ise nüfusun sadece yüzde 1’lik kesimi elinde tutuyor.

Sermayenin bir avuç insanın elinde birikmesiyle “serbest pazar” vb. laf salataları da anlamını yitiriyor. Toplamda 44 milyar dolarlık böcek ilacı piyasasının yüzde 90’ını 10 şirket kontrol ediyor. Hayvan yemi pazarının yüzde 52’sini 10 küresel hayvan yemi şirketi kontrol ediyor. 10 kimya şirketi, tüm kimya pazarının yüzde 40’ına tekabül ediyor. Ve dünya genelinde tohum sektörünün yüzde 70’ini altı üstü 10 ulus ötesi şirket kontrol ediyor.

Sonra bize “seçme özgürlüğümüz” olduğunu söylüyorlar.

Karl Marx’ın “Baylar! Soyut özgürlük sözcüğünün sizi aldatmasına izin vermeyin. Kimin özgürlüğü? Bu, bir kişinin bir başka kişi karşısındaki özgürlüğü değil, sermayenin işçiyi ezme özgürlüğüdür” sözlerinin üstünden 166 yıl geçmişken, tüm tarımsal üretim birkaç şirketin kâr hırsına emanet ediliyor.

Bunlardan en büyüklerinden ve en tehlikelilerinden biri de Monsanto.

Monsanto, en büyük gıda şirketlerinden biri. Ayrıca, genetiği değiştirilmiş gıda piyasasının da açık ara en büyük aktörü.

Monsanto’nun suçları saymakla bitmiyor; ama herhalde en önemli suçu, genetik mühendisliği marifetiyle tohumları patent altına alması. Yani Monsanto, doğrudan doğruya yaşamı patentliyor. Üstelik bu patentlediği genetiği değiştirilmiş tohumları hepimize dayattığı yetmiyormuş gibi, bu konuda bağımsız araştırmalar yürütülmesini de engelliyor.

Böylece Monsanto’nun özgürlükleri arasına “bilimden özgürlük” de katılıyor. Bizler de ne yediğimizi ne içtiğimizi bilmekten özgürleştirilmiş oluyoruz.

İşte tüm bu anlattıklarımızdan dolayı:

24 Mayıs 2014 Cumartesi günü Monsanto Karşıtı Yürüyüş gerçekleşecek. Şimdiye kadar 50’den fazla ülkede yaklaşık 600 eylem duyurusu paylaşıldı.

Biz de bu ay gıda tekellerine özel bir yer ayırmaya karar verdik Out for Beyond‘da. Tüm okuyucularımızı bize katılmaya davet ediyoruz.

Konuyla ilgili aklınıza gelen her türlü fikri, yazıyı, öneriyi, blogda yayınlanmak üzere outforbeyond@riseup.net adresine yollayabilirsiniz.
“Her türlü” derken ciddiyiz:

• Gıda tekellerinin hayatımızı istila edişiyle ilgili ister siyasal analiz, ister kişisel deneyimlerinizi anlatan bir yazı yazabilirsiniz.
• Döner-ekmek neslinin bir üyesi olarak, en sevdiğiniz yemeği anlatabilirsiniz.
• GDO’larla ilgili düşüncelerinizi yazabilirsiniz.
• Normal bir gününüz boyunca toplam kaç gıda şirketi logosunu gördüğünüzü sayıp bizimle paylaşabilirsiniz.
• AVM cinnetinin içinden, dışarıda zaman geçirirken karnınız acıktığında makul fiyata ne yiyebildiğinizi anlatabilirsiniz.
• Bir hipermarkete gidip, gıda alışverişi yapan tüketicilerin bakışlarındaki boşluğu tasvir edebilirsiniz.
• Gıda politikaları konusunda okuduğunuz bir kitap ya da makaleden bahsedebilirsiniz. Ya da izlediğiniz bir filmi anlatabilirsiniz.
• Bizlere “yiyecek” diye dayatılan plastik endüstriyel gıdalardan sizi en çok öfkelendiren birinin fotoğrafını çekebilirsiniz.

Yazılarınızı, yorumlarınızı, katkılarınızı bekliyoruz.

outforbeyond@riseup.net

Bu tema kapsamında yayınladığımız yazılar:

– Nijerya: Okomu Palmiye Yağı Şirketi kâr için toplulukları yok ediyor. (6 Mayıs 2014)

– Bombalara Karşı Sofralar ! (13 Mayıs 2014)

– ABD biyodizel ithalatı 2013′te 8 kat arttı. (20 Mayıs 2014)

– Liberya: Topraklarımızın özgürlüğü, bizim özgürlüğümüzdür. (21 Mayıs 2014)

– Foto-analiz: Lizbon’da Monsanto’ya Karşı Yürüyüş (24 Mayıs 2014)