Liberya: Topraklarımızın özgürlüğü, bizim özgürlüğümüzdür.

Not: Silas Kpanan’Ayoung ve Jacinta Fay tarafından hazırlanan bu röportajı bu ayki “Gıdayı kontrol eden tüm yaşamı kontrol eder.” temamız kapsamında paylaşıyoruz. Yazının orijinali “When our land is free, we’re all free.” başlığıyla 7 Mayıs 2014’te Friends of the Earth International internet sayfasında yayınlandı.

Tarım ve sanayi, kırsal ile kent arasındaki “çelişki” ulus-ötesi şirketlerde çözümlenmişe benziyor. 24 Mayıs’taki Monsanto Karşıtı Yürüyüş’e konu olan Monsanto, aynı anda hem tarımda kullanılan kimyasalları, hem de tohumları üretiyor. Tohumlar, daha çok kimyasala ihtiyaç duyacak şekilde üretiliyor; kimyasallar sadece belirli tohumlarla kullanılmak üzere üretiliyor. Buna “endüstriyel tarım” deniyor. Bu çelişkinin diğer çözümünü ise, bundan önce paylaştığımız “Nijerya: Okomu Palmiye Yağı Şirketi kâr için toplulukları yok ediyor.” haberinde de gördüğümüz gibi, “tarım endüstrisi” oluşturuyor. Devasa tarım şirketleri, sanayi kuruluşlarının ihtiyaçlarını karşılamak için doğal ve kültürel tüm ekosistemleri ortadan kaldırmayı kendilerine misyon biçmişe benziyorlar.

Susu-cooperative-palm-oil-production-2-610x259

6-8 Mayıs 2014’te tarım endüstrisi şirketleri Nijerya’nın Abuja kentinde “Afrika’da sürdürülebilir tarımsal büyümeyi daha da ivmelendirmek” amacıyla yapılacak “Grow Africa Investment Forum”da Afrika hükümetlerine kur yapacaklar. Şirketlerin çıkarları kesinlikle Afrika tarımında şirketlerin toprak ve tohum kontrolünü arttırdı, ama kıtanın beslenmesi açısından aynı şey söylenemez. Özel sektör yatırımları, aile çiftçiliğini ve küçük ölçekli köylü çiftçiliğini desteklemek yerine, şirketlerin toplulukların topraklarına el koymasıyla sonuçlandı.

Sürdürülebilir tarım yapan ve hayatta kalmak için bu topraklara ihtiyacı olan topluluklar, bu ele geçirme sürecine direniyorlar ve kazanıyorlar. Afrika’nın dört bir yanından halklar hükümetlerine net bir mesaj iletiyorlar: Afrika’yı şirketlere satmayı bırakın. Liberya’dan Jogbahn Kabilesi de bunlardan biri. Ve işte onların hikayesi.

Blayahstown’da bayram havası var. Civar köylerden gelenlerle birlikte köy şarkılı türkülü bir kutlamaya sahne oluyor.

Jogbahn kabilesi, Liberya Başkanı’nın kabilenin Equatorial Palm Oil‘i (EPO) reddetme haklarını tanımasıyla gelen zaferi kutluyor. (EPO, kabilenin topraklarını almaya çalışan bir İngiliz palmiye yağı şirketi.) Bu az buz bir başarı değil. Hele ki ülke arazilerinin yarıdan fazlasının o toprakta yaşayan halka dahi danışmadan bir şirkete peşkeş çekildiği düşünüldüğünde.liberia

Kabile şefi Chio Johnson’ın yüzünden zafer hissi okunuyor. Sanki Liberya Başkanı’yla yaptığı ve başkanın onlara topraklarını EPO’dan korumalarına yardımcı olacağı sözü verdiği görüşmeden beri yüzündeki gülümseme devam ediyor. “Şirketin biri neden bizim geçimimize el koyacakmış?” diye soruyor Chio. “Biz bu toprakların insanıyız. Atalarımızın bize bıraktığı her şey ormanlarda korunuyor. Neden ormanlarımızdan vazgeçecekmişiz?”

Kabile şefinin eşi Deyeatee Kardor ormanda yürürken yerdeki yaprakları topluyor ve hangilerinin hangi ilaçların yapımında kullanılabileceğini anlatıyor. Savaş zamanlarında ailesiyle beraber nasıl ormanda saklandıklarını, bitkiler ve çalılarda yetişen meyveler sayesinde hayatta kalışlarını anımsıyor. Toprak her ne kadar yakın geçmişin yaralarını taşısa da, kabilenin atalarının yurdunu temsil ediyor ve topraklarıyla bu derin bağlarının çatlatılmasına rıza gösterecek değiller.

liberia2

“Toprak bize her şeyi veriyor.” diyor Chio bölgeyi gezerken; sebzeler, palmiyeler, şeker kamışları dört bir yanda büyüyorlar. Liberya’nın diğer kırsal toplulukları gibi, onlar da geçimlerini kolektif olarak idare ettikleri topraktan sağlıyorlar. Kabile kendi kendine yetiyor ve toprağı sürdürülebilir biçimde idare ediyor. Kabile için toprağı kaybetmek her şeyi kaybetmek demek.

2012’de EPO ekim alanlarını topluluk arazilerine genişletmeye başlayınca toplulukların direnişi de başladı. Liberya hükümeti bir imtiyaz anlaşmasıyla EPO’ya, topluluklara ait 20 bin hektarlık alana ekimlerini genişletme izni verdi. Liberya’nın her yanında topluluklar topraklarının şirketlere verilmesi tehdidiyle yüz yüzeler. Bunun sonucunda topluluklarla şirketler arasında sıklıkla çatışma yaşanıyor.

liberia3

Kabile örgütlendi ve topraklarına el konmasına direndi. Etkilenen 11 köyden erkekler, kadınlar ve gençler direnişe önderlik edecek bir çekirdek grup oluşturmak üzere temsilciler seçtiler. Şirketle ve hükümetle defalarca toplantı yapıp şirketin genişlemesine karşı çıktılar. Tüm bunlara rağmen 2012 yılı sonlarında EPO yıkım ve ekim çalışmalarıyla topluluğun ekinlerini ve tarlalarını yok etmeye başladı.

Eylül 2013’te EPO izinsiz olarak toplulukların arazilerinin haritasını çıkarmaya başladı. Topluluklar bu arazi çalışmalarını durdurmaya çalıştıklarında yarı askeri polis birlikleri bölgeye konuşlandırıldı. Halk, EPO güvenliği ve polis tarafından taciz ve tehdit edildi. Güvenlik güçleri gecenin ortasında acil durum işaret lambalarını açıp araçların üstüne çıkarak köylere girdiler – aynı savaş boyunca isyancıların yaptıkları gibi. Ayrıca barışçıl bir eylem sırasında halk tartaklandı ve 17 kişi keyfi olarak tutuklandı. Ayrıca Kabile Şefi’nin görevi de şirket aleyhinde konuştuğu için hükümet tarafından askıya alındı.

Topluluk tüm bu saldırgan taktiklere direndi. “Roundtable on Sustainable Palm Oil” kuruluşuna bir şikâyette bulundular ve hükümete itirazlarını ileten bir imza kampanyası yürüttüler. “Tek yaptıkları bizi bölmeye çalışmaktı” diyor Deyeatee. “Önemli insanlara biraz para verip onları ikna etmeye çalışıyorlar.” Ama topluluk bölünerek zayıflatılmayı reddetti ve sonunda Liberya Başkanı Ellen Johnson Sirleaf ile kritik bir toplantı yapmayı başardı. Bu toplantıda Başkan halkın şirkete “Hayır” deme hakkını tanıdı.liberia4

“Mücadele bizi hiç olmadığımız kadar güçlendi ve birlik olmanın önemini öğrendik” diyor Anthony Johnson. “Başarımız öyle büyük ki sadece benim değil çocuklarımın da geleceğini güvence altına alıyor. Burada kalacağım ve çocuklarım için bitkiler ekeceğim ki gelecek nesiller de bu topraklarda hayatta kalabilsinler.”

Başkan’ın taahüdüne rağmen EPO hala kabilenin şirket faaliyetlerine hayır deme hakkını tanımadı. Sanki hiçbir şey olmamış gibi işlerine devam ediyorlar ve ormanı açmaya hazırlık olarak kabilenin arazilerinde araştırmalar yürütüyorlar. Arazi açmak ve başka hazırlık faaliyetleri yasaya aykırı, çünkü toplulukların hem ulusal hem de uluslararası hukukta “Free, Prior and Informed Consent” adıyla anılan haklarını çiğniyor. (“Free, Prior and Informed Consent” ile toplulukların özgürce, karar alma sürecine katılarak ve bilgilendirilerek rıza göstermeleri kast ediliyor. – çn)

Ama kabile cesaretini yitirmiş değil ve daha iyi bir gelecek için direnmeyi sürdürüyor. “Biz hükümetin topraklarımızda kendine yeten bir topluluk olmamız için desteklemesini, topraklarımızı parayı alıp gidecek bir şirkete vermemesini istiyoruz. Bunun yerine bu parayı Liberya’da tutabiliriz ve daha iyi yaşayabiliriz.” diyor Garmondeh Benwon.

Her yıl dünyada Liberya’nın toplam arazisinin beş katı boyutunda bir alan topluluklardan alınıyor. Jogbahn Kabilesi, toplulukların birleştikleri, harekete geçtikleri ve direndikleri zaman bunu durdurmanın mümkün olduğunu gösteriyor. Hükümet topluluğun “hayır” deme hakkını tanıdı. Şimdi EPO’nun ve şirketin en büyük hissedarı KLK’nin de aynısını yapması gerekiyor.

Kabileyle dayanışma içinde çalışmak bizim için büyük bir ayrıcalık ve onların enerjisi ve direnci “Sustainable Development Institute / Friends of the Earth Liberya”daki herkese ilham kaynağı oluyor. Kabile mücadele deneyimlerini paylaşmaya ve toprakları elinden alınan diğer kabilelere umut olmaya hazırlanıyor. “Topraklarımız özgür olduğu için çok mutluyum” diyor Deyeatee. “Çünkü topraklarımızın özgürlüğü, bizim özgürlüğümüzdür.” Jogbahn Kabilesi’nin toprağını koruma mücadelesine destek olmak ve EPO’ya dur demek için imza kampanyasına katılabilirsiniz.

liberia5

1 ping

  1. […] Liberya: Topraklarımızın özgürlüğü, bizim özgürlüğümüzdür. […]

Leave a Reply

Your email address will not be published.