Category Archives: Siyaset

Mobilizasyona Karşı Sansür ve Türkiye

Ülke genelinde gözetim ve sansür yapılan Libya, Mısır ve Suriye gibi, Arap Baharı ile özellikle siyasi olarak motive olmuş ülkelerde İnternet’in rolü, nüfusun kontrolünü sağlayan ve mobilizasyonu engelleyen bir araç olarak ifade edilmektedir. Ülke çapında yaşanan trajediler dışarıdan rahatça gözlemlenebilirken, ülke içindeki gözetim ve sansürde uygulanan daha gizli yöntemler ülkelerin sansür konusunda seçici-transparan olmalarından dolayı (örneğin, ülke içinde basına baskı uygulayıp, dışarıda “basın özgür” demeleri) ve dünya çapındaki ağların mevcut durumundan dolayı daha zor gözlemlenebilir.

Bu çalışma, Türkiye’de yaşanan gelişmeler ışığında sansürün stratejik adımlarla nasıl uygulanabileceği, ve basit bir ‘karartma’dan ziyade neye karşı kullanılabileceğini genel hatlarıyla ifade etmektedir.

Çalışmanın daha çok anlam kazanabilmesi için, Çin’de uygulanan sansür hakkındaki bir akademik çalışmadan faydalanılmıştır; Türkiye için yapılacak ayrıntılı bir araştırma için, o örnek çalışmadaki gibi daha özel girdilerin toplanması ve analiz edilmesi gerekmektedir.

Çin’de yapılan bir akademik çalışmada (King, Pan ve Roberts, 2012) 85 farklı konu hakkında yaklaşık 1400 sosyal medya sitesinden toplanan milyonlarca girdi bilgisayar destekli metin analiz sistemleri ile analiz edilmiştir. Bu analize göre, Çin hükûmeti negatif yorumları ve hatta hükûmete, siyasilere ve politikalara ağır eleştiriler yönelten içerikleri sansürlememekte, fakat içerikten bağımsız olarak, toplumu mobilize eden veya gelecekte etmesi muhtemel durumları seçerek sansürlemektedir. Çin hükûmetinin seçici sansürü ve filtre sisteminin, toplumu bir araya getirecek toplumsal aktiviteleri engellemeye yönelik olduğu ifade edilmiştir.

İlk olarak, mobilizasyonla kast edilenin ne olduğunun daha iyi anlaşılabilmesi için sansür çerçevesinde tanımı yapılmalıdır. Sansür açısından mobilizasyon, bireylerin herhangi bir görüş, parti, dernek vb. topluluklar haricinde, bir olay karşısında bir araya gelerek potansiyel toplumsal bir hareket ve tepki haline dönüşmelerini ifade etmektedir. Bu bakış açısıyla mobilizasyon, birçok bireyin sosyal medya üzerinde aynı konularda iletişim kurmaları ve bilgi akışı içine dahil olmaları, henüz toplumsal bir hareket haline dönüşmese dahi, ileride dönüşebilecek olmasını da belirtmektedir.

Tüm bunlar dikkate alındığında genel anlamıyla İnternet, sadece çevrimiçi politik bir iletişim aracı değil, aynı zamanda açık bilgi akışı ile sınırlar ötesi akademik tartışmalar için de bir aracıdır. Ayrıca, bu teknoloji bazı ülkelerde demokratikleşmenin yolunu açarken bazı ülkelerde (özellikle otoriter rejimlerde veya otoriter rejime kayan ülkelerde) de monopoli oluşturmuştur. İnternet, tüm bunların ortasında, kendi akademik ajandası olan, küresel ve kolay erişime sahip bir teknolojidir. Bununla birlikte, birkaç özel mülkiyet alanında veya devlete ait devasa iletişim kanallarında sesini duyuramayan bireylerin susturulamayan sesidir. Böyle bir ses karşısında iktidar sahipleri, vatandaşların sesini susturabilmek ve toplumsal duyguları harekete geçirebilecek herhangi bir olay karşısında mobilize olmalarını engellemek için stratejik adımlarla sansür yolunu tercih etmektedir.

Sansür için uygulanan genel stratejik adımlar şunları içermektedir (Shadmehr ve Bernhardt, 2013):

  1. Sansür için strateji oluşturabileceği bir sansür yasası hazırlamak. (örnek, Türkiye’de 5651 sayılı kanun)
  2. Stratejiye uygun olarak sansür maliyetlerini artıracak iletişim teknolojilerine yönelmek. (örnek, Erişim Sağlayıcıları Birliği, otonom veya omurgaya eklenen/eklenmesi planlanan donanımlar)
  3. Elinin altında bulundurduğu iletişim kanalları ile hakkındaki olumsuz iddiaları veya toplumsal duyguları harekete geçirecek olayları hasır altı etmek/sansürlemek. (örnek, TRT ve havuz medyası)

Otoriter rejimlerde iktidar sahipleri, ellerindeki güç ile vatandaşları mobilize edebilecek bilgi akışını kontrol etmek istemektedirler. Çünkü, bir içeriğin yayımlanmasının yaratabileceği mobilizasyon etkisi, o içeriğe getirelecek sansür (yayın yasağı) ile minimize edilmektedir. Böylece, sansürlenmeyen bir içeriğin yaratabileceği büyük çaplı bir etki, daha az bir tepki çekecek doğrudan sansür yolu ile azaltılmaktadır. Böylece, sansürün maliyeti azaltılan toplumsal tepkiye eşit olur. Birçok birey, bilgi akışı kesildiğinde kötü olan değil kötü olabilecek haberlerin gizlendiğini düşünür. Bu şekilde boşluğa düşen birey, toplumsal bir tepkiye dönüşmekten hızla uzaklaşır.

Türkiye’de normal şartlarda mobilizasyon etkisi yaratacak yaşanmış olayları ve iktidarın sansür önlemlerine dair kronolojik bir sıralama aşağıdaki gibidir:

28 Aralık 2011 Roboski katliamı:

  • Yazılı ve görsel medya ile İnternet üzerine getirilen yayın yasağı
  • Fırat Haber Ajansı, Roj TV, Amed Haber Ajansı, Ajansa Kurdi gibi bağımsız Kürt haber sitelerinin sansürlenmesi

11 Mayıs 2013 Reyhanlı bombalı saldırısı:

  • Yazılı ve görsel medya ile İnternet üzerine getirilen yayın yasağı
  • Ktunnel, Vtunnel gibi proksi siteleri, Dailymotion ve Halkınsesi TV gibi sitelerin sansürlenmesi

17 – 25 Aralık 2013 yolsuzluk skandalı:

  • Yazılı ve görsel medya ile İnternet üzerine getirilen yayın yasağı
  • Vimeo, Vagus, Soundcloud, Twitter‘ın ardından çeşitli hesapların sansürlenmesi, bağımsız haber sitelerine gönderilen içerik kaldırma kararları, çeşitli WordPress siteleri ve YouTube‘da yer alan ses kayıtlarına ait içeriklerin URL-bazlı sansürlenmesi

1 Ocak 2014 MİT tırları skandalı:

  • Yazılı ve görsel medya ile İnternet üzerine getirilen yayın yasağı
  • MİT tır’larına ait görüntüleri paylaşan ana akım medya ve bağımsız haber siteleri ve içeriklerine uygulanan URL-bazlı sansür

13 Mayıs 2014 Soma maden faciası:

  • Yazılı ve görsel medya ile İnternet üzerine getirilen yayın yasağı

7 Haziran 2015 Türkiye genel seçimleri sonrası Doğu illerinde uygulanan sokağa çıkma yasakları ve katliamlar:

  • Bağımsız Kürt gazetecilere, içeriklere ve haber sitelerine uygulanan seçici sansür

20 Temmuz 2015 Suruç bombalı saldırısı:

  • Yazılı ve görsel medya ile Internet üzerine getirilen yayın yasağı
  • Özgür Gündem, Sendika.org, Anha, Ajansa Kurdi, Med Nuçe, Öteki Haber, Dağ Medya, ANF, DİHA, Halkınsesi TV gibi çok sayıda bağımsız haber sitesinin ve bağımsız gazetecilerin, bireylerin Twitter hesaplarının seçicilik yerine toplu şekilde sansürlenmesi

10 Ekim 2015 Ankara bombalı saldırısı:

  • Yazılı ve görsel medya ile İnternet üzerine getirilen yayın yasağı
  • Jiyan.org, Sendika.org, Dicle Haber Ajansı, Sterk, Nokta, DİHA, JİNHA, Direnişteyiz.org gibi çok sayıda bağımsız haber sitesinin ve bağımsız gazetecilerin, bireylerin Twitter hesaplarının toplu şekilde sansürlenmesi

1 Kasım 2015 Türkiye genel seçimleri sonrası Doğu illerinde devam eden sokağa çıkma yasakları ve katliamlar:

  • Çok sayıda bağımsız haber sitesinin devamı niteliğinde olan sitelerin ve bağımsız gazetecilerin, bireylerin Twitter hesaplarının toplu şekilde sansürlenmesi

Yukarıda bulunan kronolojik sıralamadaki sansürlenen siteler, hesaplar ve içerikler dikkate alındığında, AKP iktidarının öncelikle, toplumun tüketim alışkanlıklarını dikkate alarak yazılı ve görsel medya üzerine yayın yasağı getirerek toplumsal tepkiyi azaltma yoluna gittiği görülecektir.

Daha sonra ise, bilgi akışının daha zor kontrol edebileceği bir alan olan İnternet üzerinde geliştirdiği stratejiler ile sansürleme yolunu tercih etmektedir. Özellikle, sosyal medya sitelerini tamamen engellemenin yaratabileceği küresel tepkiden kaçmak için yıllar içinde geliştirdiği stratejiler ve edindiği yeni teknolojiler ile içerikleri hedefleyerek engellemektedir. İnternet üzerinde yer alan belirli bir içeriğin sansürlenmesi, sansürün maliyetini ve doğacak toplumsal ve küresel tepkiyi azaltmaktadır.

Sadece dünya çapında bilinirliği olan web siteler içerik sansürlemesi yöntemiyle hedef alınırken, yerli web siteler tamamen sansürlenmektedir. Bunun nedeni, küresel tepkinin toplumsal tepkinin altında kalacağı ve toplumsal tepkinin de parçalı olacağıdır. Bu tarz bir sansür, AKP iktidarına daha az maliyetli olacaktır.

AKP iktidarı yaşanan bu olaylar karşısında toplumun bir araya gelerek tek bir güce dönüşmesini ve elinde bulundurduğu gücü kaybetmesini engellemek adına yazılı ve görsel medya ile İnternet üzerine sansür getirerek toplumsal tepki maliyetini düşürmeye çalışmaktadır. Diğer taraftan, sosyal medya üzerine uygulanan içerik sansürleri sosyal medya sitelerinden herhangi birinin tamamen sansürlenmesinden daha az tepki çektiği için daha az maliyetlidir. Son dönemde muhalif, Kürt basın ağırlıklı hesaplar, içerikler ve web sitelere uygulanan toplu sansürler de bu yüzden AKP iktidarı için daha az maliyetli ve ülkedeki bölünmüşlük nedeniyle toplumsal bir tepkiye dönüşmekten ziyade bireysel veya kontrolü kolay olan küçük parçalı kitlelerden öteye geçememektedir.

Yukarıdaki bilgiler ışığında Çin ile Türkiye’nin sansür stratejisi benzer olarak, Çin içerikleri hedef alırken Türkiye sosyal medya üzerinde içerikleri, yerli websitelerde ise websitenin tamamını sansürlemeyi tercih etmektedir. Özellikle Çin’de hükûmet, siyasiler ve politikalar hakkındaki olumlu veya olumsuz geniş çapta paylaşımlara izin verilirken burada yatan esnekliğin asıl sebebinin kötü bir haberin ellerinde bulundurduğu gücü tehdit etmemesinden ileri gelmektedir. Tehdit ettiği anda da sansürlenmektedir. Bu da Çin vatandaşlarının bireysel olarak özgür fakat topluluk olarak zincire vurulu olduklarını göstermektedir. Türkiye’de durum ise Çin’e paralellik göstererek ve biraz da acemice içerik veya içeriği paylaşan hesap ve websitelerin toplu olarak tamamen sansürlenmesine kadar gitmektedir.

AKP iktidarı, yazılı ve görsel medya ile Internet üzerindeki kontrol gücünü test etmek için medya sansürleri ile birlikte Türkiye’de giderek artan, kitleleri mobilize edecek açık bilgi akışı ihtiyacını, otonom oluşumları ve bireyleri hedef alarak sansürlemektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, bireysel hak ve özgürlükler gibi konularda detaylı maddeler içerse de AKP devlet sırlarının ifşası gibi benzer nedenlerle medyaya, otonom yapı ve bireylere saldırarak kontrol gücünü test etmektedir. Ayrıca, Erişim Sağlayıcıları Birliği gibi bir yapı İSS ve telekomünikasyon operatörlerinin zorunlu olarak AKP ile sansür konusunda işbirliği yapmalarına neden olmaktadır. Özellikle neyin “sır” olduğuna karar vermenin tartışmalı olduğu durumlarda (kamu yararı güden ifşalarda), sansür, bu ve benzeri yapılar üzerinden ekonomik, politik ve özellikle iktidar çıkarlarını koruma yönelik stratejik bir metod olmuştur.

Sosyal medya, muktedir için toplumsal bir tepkiye dönüşmediği sürece birçok konuda bireylerin görüşlerine, olumlu veya olumsuz eleştirilerine dair efektif ölçümler sunan harika bir araçtır. Ayrıca, hükûmetler için de kitleleri tatmin etmek ve yatıştırmak için de güncel bir araç halini almaktadır. Teorik olarak, rejimler için sosyal medya kullanımı ellerinde bulunan gücü korumaya yönelik bir stratejiyi de içermektedir. Tüm bunlar dikkate alındığında AKP iktidarı bireysel olarak daha dar bir çapta olumsuz eleştiriyi kabul ederken, son dönemde hem kontrol gücünü test etmek hem de baskıyı artırarak muhalefetin kökünü kazımak için daha düşük maliyetli bir yol olarak sansürü tercih etmeye yönelmiştir. Bu şekilde muhalefet daha küçük ölçekte parçalara ayrılacak ve mobilize olmakta giderek güçlük çekeceği bir noktaya ilerlemektedir.

Son olarak, AKP’nin ve yandaş yazarların yaşadığı “şizofren” hali basın özgürlüğü ve bilgi akışının gitgellere rağmen bir ihtiyaç olduğu noktasında birleşirken, aynı özgürlüğün toplumsal bir tepkiye dönüşerek -yani mobilize olarak- AKP iktidarının da sonunu getireceği endişesinde yatmaktadır. Bu yüzdendir ki, yandaş köşe yazılarından açık oturumlara, medya üzerine uygulanan baskıdan ve sansürden gazeteci tutuklamalarına kadar birçoğunun haksız kararlar oldukları yönünde ve basın özgürlüğü çerçevesinde birleşmektedirler. Basın, özgür ve sansürsüz olmalıdır ama bu özgürlük onların verdiği/belirlediği kadar olmalıdır. Yoksa AKP açık ve sansürsüz bir bilgi akışı içinde kaybeden taraf olacaktır. Çünkü, bilgi akışı içinde aynı hızla bir bilginin yanlışlığı/yalan olduğu ispat edilecek ve toplumu bir araya getirecek tehlikeli bir güç halini alacaktır.


Kaynaklar:

Shadmehr, M. ve Bernhardt. D. (2013). State Censorship.

King, G., Pan, J. ve Robers, M. (2012). How Censorship in China Allows Government Criticism but Silences Collective Expression.

Tagged , , , , , , , , , , , , ,

Sansür Dinamikleri ve Değersizleştirme

Türkiye’de özellikle Internet haberciliği ve yazılı-görsel basına uygulanan son dönem sansürleri dikkate alındığında, web sitelerinin veya içeriklerin sansürlenmesi yanında bu web sitelere veya içereklere başlatılan bir değersizleştirme kampanyası da dikkati çekmektedir. AKP’nin özellikle totaliter bir rejime kayıyor oluşu da dikkati alında bu kavramın açıklanması ile yaşanan sansürlere ve değersizleştirme çalışmalarına bir ışık tutulabilir.

Totaliteryanizm, genellikle her alana nüfuz eden bir ideolojik manipülasyona ve açık bir terör ve zorbalığa dayalı olarak tesis edilen, her şeyi kapsayıcı bir siyasî yönetim sistemidir. Totaliteryanizm, bireysel ve sosyal hayatın her boyutunu politize ederek “total ikditar”ı amaçlar. Bununla birlikte, totaliter rejimlerde dikkati çeken iki husus aşağıdadır [1]:

  • Genellikle her şeye muktedir bir lider tarafından yönetilen tek-parti devleti.
  • Kitle iletişim araçlarının tekeli.

Türkiye, son 13 yıldır tek parti (AKP) iktidarlığında ve bu parti de tek bir lider (Tayyip Erdoğan) tarafından yönetilmektedir. Bireysel ve sosyal hayatın tamamına hükmetme amacıyla kürtajdan, alkollü içeceklere, inanç sistemlerinden bireyin gizliliğine, yazılı ve görsel basından edebi içeriklere kadar birçok alanda baskı kurmaya çalışılmış ve bu söylemler aynı lider tarafından büyük bir kısmı kendi kontrolünde olan kitle iletişim araçlarıyla iletilmiştir. AKP, kendilerini konumlandırdıkları muhafazakâr demokratlık ile muhafaza etme arzusunu yerine getirmek ve bunun için bireylere sosyal ve tarihsel bir aidiyet hissi vererek bir istikrar geliştirmiş ve tüm bunları da topluma bir hayat görüşü olarak aktarmayı tercih etmiştir. Diğer taraftan, karşısına sürekli bol komplo içerikli anti karakterler yaratmış, toplumun belirli bir kısmını muhafazakârlık temasında birleştirmiş ve birlik yoluyla güçlülük inancını yaymıştır. Bu açılardan bakıldığında, AKP için birey hiçbir şeydir. Bireysel kimliği bu topluluk tarafından absorbe edilmeli ve bu topluluğa ait olmalıdır. Kendini ideal, ödev, şeref ve feda etme duygusuyla güdülenen, sosyal ve tarihsel aidiyet etrafında birleşmiş birey, hayatını bu uğurda feda etmeye ve liderine sorgusuz sualsiz bağlı olmaya adamalıdır. Özellikle, Tayyip Erdoğan’ın yapmış olduğu konuşmalarda zorla dayatmaya çalıştığı ahlak anlayışını “Bunlar bizim hayat görüşümüzdür.” diyerek kendisine bağlı olan topluluğun aidiyet hissini pekiştirmektedir [2].

Tüm bunlar, AKP’nin giderek totaliter bir rejime kayması da dikkate alındığında, yazılı-görsel basın ve Internet haberciliğinin sansür dinamikleri açısından bir değerlendirmesi aşağıdadır:

  • Sansürlenen içeriklerin (websitelerin vd.) yalanla, iftirayla, suçlayarak, manipüle ederek vb. değersizleştirilmesi.

Bu, sadece sansürlenen belirli bir içeriğin değersizleştirilmesi değil, aynı zamanda bunu yayınlayan kurumun da değersizleştirilmesini içermektedir. Örneğin, Zergele Köyü’nde yaşananlar, sansürlenen Özgür Gündem haberinin değersizleştirilme çalışması ve tweet aşağıdadır (Soldaki Özgür Gündem manşeti, sağdaki sahte haber) [3]:

zergele

Bir başka değersizleştirme çalışması aşağıdadır (Soldaki sahte, sağdaki ise gerçek habere ait görsel.)

zergele2

  • İktidara ait ve yakın iletişim kanalları (yazılı, görsel, Internet) kullanılarak değersizleştirme yapılan sansürün ve içeriğinin sanki adaletin tecelli ettiğini gösterir gibi bu topluluğa aktarılması.

MİT tırları görüntüleri ve haberi için sansür gelmesi, sonrasında Can Dündar ve Cumhuriyet Gazetesi için soruşturma açılması [4] ve, iktidara yakın Star Gazetesi yazarı Cem Küçük’ün bu haberin vatana ihanet olduğunu belirtmesi [5] örnek olarak gösterilebilir. Özellikle, haberin doğruluğu veya yanlışlığı bir yana, bu topluluğun birleştiği ana nokta bunun bir “vatana ihanet” olmasıdır.

Bir diğer örnek ise Star Gazetesi’nin 09 Ağustos 2015 manşetidir.

zergele2

  • Değersizleştirilen ve sansürlenen içeriklerin (veya websitelerin vd.) bu topluluk tarafından –özellikle sosyal medyada– yeniden yorumlanmasının sağlanması.

Bununla birlikte, 09 Ağustos 2015 itibariyle Türkiye’den erişime engellenen (sansürlenen ve içerik itibariyle haber sitesi olarak sınıflandırılan) haber siteleri aşağıda bulunmaktadır [6]:

  • Ajansa Nûçeyan a Firate: anfajans.com
  • BestaNûçe ANF ve DİHA Haberleri: bestanuce3.com, bestanuce4.com
  • Dağ Medya: dagmedya.net
  • Devrimci Haber: devrimcihaber.com
  • Bitlis Aktüel: bitlisaktuel.com
  • Denge Azad: dengeazad.com
  • Güncel Yorum: guncelyorum-canadil.blogspot.com.tr
  • Ajansa Nûçeyan a Dicleye: dihanews.net
  • Türkistan İslam Bülteni: turkistanbulteni.com
  • Ümmet-i İslam: ummetislam.net
  • Newededersim: newededersim.com
  • Haber Dersim: rojamunzur.com
  • Ajansa Kurdî: haberajansakurdi.com
  • Halkınsesi TV: halkinsesitv-2.blogspot.gr
  • Amed Times: amedtimes.com
  • Kurdistan Haber Postası: kurdistanhaberpostasi.blogspot.com.tr
  • Med Nûçe: mednuce.com
  • Öteki Haber: otekihaber.blogspot.com.tr
  • Peyama Azadî: peyamaazadi.com
  • Etkin Haber Ajansı: etha.com.tr
  • Xqw News: xqwnews.com (Sunucu erişimi yok.)
  • Ajansa Nûçeyen Kurdî Haber: ajansakurdi.net
  • Ajansa Nûçeyan Fırate: ajansanucayanfirate.com (Sunucu erişimi yok.)
  • Ajansa Nûçeyan a Firate: anfturkce.net
  • Ajansa Nûçeyan a Firate: anf.com (Site yapım aşamasında.)
  • Avaşîn: avasinweb.com
  • Avesta Kurd: avestakurd.net
  • Avrupa Halkın Sesi: avrupahalkinsesi.com (Sunucu erişimi yok.)
  • Azadiya Welat: azadiyawelat.net (Site yapım aşamasında.)
  • Azady: azady.nl
  • BasNews: basnews.com
  • Besta Nûçe: bestanuce.org, bestanuce1.com
  • Ajansa Nûçeyan a Firate: firatnews.com
  • Anha: hawarnews.com
  • Ajansa Kurdî: ku.ajansakurdi.com
  • Kurdinfo Platform: kurdinfo.com
  • Cizre Postası: cizrepostasi.com
  • Dicle Fırat Haber Ajansı: diclefirathaber.com
  • Ajansa Nûçeyan a Dicleye: diclehaber.com
  • Kurdish Question: kurdishquestion.com
  • Kurdistan Aktuel: kurdistan-aktuel.org, kurdistanaktuel.com
  • Navenda Lekolinen: lekolin.net, lekolin.org
  • Gelawej: m.gelawej.net
  • Kurdistan Media: kurdistanmedia.com
  • The Kurdistan Tribune: kurdistantribune.com
  • Kurdiu: kurdiu.org
  • Rojeva Kurdistan: rojevakurdistan.org
  • Rojhelat: rojhelat.info
  • Rojname: rojname.com
  • Rojnews: rojnews.net
  • Rûdaw: rudaw.net
  • Sendika: sendika.org
  • Sendika: sendika.tv
  • American Kurdish Information Network: kurdistan.org
  • Kurdistan Post: kurdistan-post.eu
  • Kurdistan Haber Portalı: kurdistan24.info (Site yapım aşamasında.)
  • Maverahaber: maverahaber.net (Alan adı durdurulmuş.)
  • Özgür Gündem: ozgur-gundem.com
  • Pirtûkxane: pirtukxane.org
  • Rast Haber: rasthaber.net
  • Rojaciwan: rojaciwan.com
  • Serokatî: rojbas1.wordpress.com, rojbas2.wordpress.com
  • The Sham News: theshamnews.com
  • Risgari Online tr.rizgari.com
  • Ümmet-i İslam ummetislam.info
  • Xendan: xendan.org
  • Yeni Demokratik Gençlik: yenidemokratgenclik.net, ydg-online.com
  • Yeni Özgür Politika: yeniozgurpolitika.info, yeniozgurpolitika.org
  • Ypg News: ypgnews.blogspot.com
  • Yüksekova Haber: yuksekovahaber.com
  • Inca News: incanews.com

Dikkati çektiği üzere sansürlenen web sitelerinin ve içeriklerin büyük bir çoğunluğu –neredeyse tamamı– Sol/Kürt Basın ağırlıklıdır. Diğer taraftan, bu web sitelere uygulanan sansürde ilk olarak içeriklerin -veya doğrudan web sitelerin- değersizleştirilmesi –sosyal medya ağırlıklı olarak– (terörizm, yalan habercilik vb.) yoluna gidilmiştir. Değersizleştirilen web siteleri ve içerikler, sosyal medya üzerinde iktidara yakın bireyler veya iktidar kontrolü altında hesaplar üzerinden paylaşılarak topluluğu tarafından yeniden yorumlanması sağlanmıştır [7]. Buradaki en önemli noktalardan biri, içerik sansür için gerekçe olsun veya olmasın, değersizleştirme üzerinden web siteye uygulanan sansür için bir altyapı oluşturmakta ve haklı bir gerekçe gibi sunulmaktadır. Topluluk da -sözde haklı olan- bu gerekçeleri onayladığında, sansür için gösterilen tepkiler savunulması zor bir tarafa çekildiği görülmektedir. Böylece, sansüre karşı gösterilen tepkiler sanki bir yanlış savunuluyor algısı yaratmaktadır.

Sonuç olarak, sansür dinamikleri çok çeşitli ve içeriklere göre şekillenebilirler fakat, genel itibariyle çok da farklılaşmayacaklardır. Burada önemli olan değersizleştirmeye karşı etkili yolların bulunması [8] ve bunların en hızlı bir şekilde kullanılmasıdır. Çünkü, değersizleştirme sonrasında bireyler kendilerini sanki yanlış bir şeyi savunuyor algısında bulabilirler. Diğer taraftan, hem bu algının değiştirilmesi hem de değersizleştirilen içeriğin tekrar doğrulanması ve paylaşılması süreci de giderek uzayacak ve daha yorucu bir hal alacaktır. Ayrıca, özellikle başa gelmeden tepki gösterilmesi ve başkalarının da haklarının savunulması değersizleştirmeyi kıracak etkili yollardan bir tanesidir.

[1] Heywood, A. 2014. Politics 3rd Edition, Palgrawe Macmillan.
[2] Doğrulama için kaynak gereklidir.
[3] Anonim
[4] http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/287703/Silahlari_MiT_tasidi__sorusturma_Cumhuriyet_e_acildi.html#
[5] http://www.milatgazetesi.com/can-dundar-vatana-ihanet-etti/70128/
[6] http://engelliweb.com
[7] https://twitter.com/yasaryzzet/status/627856204241502208
[8] Eleştiri ve önerilere açığım.

Tagged , , , , , , , ,

Türkiye’de Internet Sansürünün Son 6 Yılı

Bu çalışma, 2007’de çıkan 5651 sayılı kanun ile Türkiye’de Internet sansürünün genel hatlarıyla ne noktaya geldiğini, sansürlemede gerekçe olarak gösterilebilecek ve literatür tarafından kabul edilmiş kategoriler ve içerikler çerçevesinde belirlemek ve ileri çalışmalar yapacak olanlara bir klavuz olmaktır. Türkiye’de 07.07.2015 tarihi itibariyle sansüre maruz (engelleme yerine yazıda sansür kelimesi tercih edilmiştir) kalmış “bilinen” 81530 web sitesi bulunmakta, TİB’in 2009 yılından bu yana bilgi vermeyi kesmesi ile gerçekte kaç web sitesinin sansürlendiği tam olarak belirlenemektedir. Fakat, 2008 yılından bugüne gerçeğe en yakın verilerin bulunduğu Engelli Web, bu web sitelere ait karar tarih, alan adı, karar makamı ve karar noları yayımlamaktadır. Tüm bu veriler doğrultusunda hazırlanan bu çalışma, Türkiye’de en çok sansürlenen kategorilerin ve (yüzeysel) içeriklerin, sansürlemede kullanılabilecek yöntem veya donanımların neler olabileceğine dair ön bilgiler sunarken, basit ve tartışmaya açık bir önerme mantığı üzerinden istatistiksel olarak sonuçlar sunmaktadır.

Veriye Ulaşım

Çalışmanın temel veri kaynağı Engelli Web veri tabanıdır. Bununla birlikte, kendi tanımlarıyla; “Türkiye’deki internet sansürünün boyutunu gözler önüne serme amacıyla 2008 yılında kurulan Engelli Web, erişime engellenen web siteleri, IP adresleri ve URL/nesne tabanlı erişim engellemelerini detaylarıyla birlikte listelemekte ve istatistiğini yayınlamaktadır.” Engelli Web, site üzerinde yayımlamış olduğu sansürlenen web siteleri bir JSON üzerinden sayfa başına 25 veya en fazla 50 girdi ile listeler halinde paylaşmaktadır. Bu listelerden 0, kategorisel ayrım yapmadan sansürlenen tüm web sitelerini içermekte ve bu yaklaşık 07.07.2015 tarihi itibariyle 2009’dan bu yana –tarih bilgisi içermeyenler dahil– 81530 web sitesine ve 1632 sayfaya denk gelmektedir.

İlk olarak, bu sayfaları çekebilmek için basit bir Bash betiği yazılmıştır. Bu betik, sayfaları JSON formatını bozmadan ve otomatik olarak aktarılmasını sağlamaktadır. İkinci olarak, oluşturulan 1632 JSON dosyasının daha iyi analiz edilebilmesi ve verilerin okunurluğunun artırılabilmesi için CSV formatına dönüştürülmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, birden fazla CSV dosyası ile uğraşmanın zorluğu da dikkate alınarak bütün JSON dosyaları bir başka Bash betiği ile tek bir JSON dosyasına dönüştürülmüştür. Fakat, birleştirilen JSON dosyalarının toplam boyutunun 16mb’ı aşması ve JSON’dan CSV’ye aktarılmasında ortaya çıkan kodlama hataları ile çevrimiçi çözüm aranma yoluna gidilmiştir.

Son olarak, kodlama hataları ve dosya boyutuna rağmen çevrimdışı denemeler sonucunda JSON’dan CSV’ye dönüşüm için en iyi çevrimiçi çözümün https://json-csv.com * web sitesinde olduğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan, dönüşüm aşaması bu web sitesinin ücretsiz üyelikler için günlük 1mb’lık sınırına takılmıştır. Web site yönetimine e-posta üzerinden çalışmanın içeriği anlatılarak herhangi bir ücret ödemeden üyelik hesabı açılması sağlanmıştır. Dönüşüm sonucunda, toplam 76578 web sitesi ve bilgileri alınmış, yaklaşık 5000 web sitelik eksikliğin nedeni ise bulunamamıştır.

Verilerin Sınıflandırılması

Toplumlar, ifadeleri her zaman sakıncalı ve kabul edilebilir olarak ikiye bölmüşlerdir. Bilgi akışını sınıflandırmak içinse Internet, bu tartışmayı kategoriler üzerinden keskinleştirmiştir (Crandall, R., J., Zinn, D., Byrd, M., Barr, E. ve East, R. 2007). Verilerin daha iyi analiz edilebilmesi ve daha anlaşılır kılınabilmesi için kategoriler ve kategoriler için de içerikler belirlenmiştir. Bu kategoriler (Faris, R., ve Villeneuve, N. 2008):

  • Siyaset ve Güç
  • Sosyal Normlar ve Ahlak
  • Ulusal Güvenlik
  • Ekonomik Çıkarlar ve Telif Hakları
  • Ağ Araçları
  • Diğer

Siyaset ve Güç: Otoriter ve baskıcı rejimlerde iktidarın muhalefeti baskı altında tutması için uygulanan sansürleri içermektedir. Bunlar, siyasi bloglar, dini siteler, silahlı/silahsız örgütler, sırları ifşa eden siteler, haber siteleri gibi çeşitli içerkleri barındırmaktadır.

Sosyal Normlar ve Ahlak: Toplumsal normlara uymayan veya baskıcı rejimlerde zorla dayatılmaya çalışılan ahlaka aykırı sitelere uygulanan sansürleri içermektedir. Bunlar, erotizm, pornografi, fetiş, LGBT, kumar, şiddet, nefret söylemi, siyasi taşlama gibi çeşitli içerkleri barındırmaktadır.

Ulusal Güvenlik: Birçok işletme, hükûmet ve birey daha derin bir güvenlik sağlayabilmek ve kendilerini zararlı yazılımlardan koruyabilmek veya hack saldırılarıyla mücadele edebilmek veya aşırı radikal gruplar için sansür uygulamaktadır. Bu siteler, dünya’da Müslüman Kardeşler’den sızıntı sitesi Wikileaks’e veya hack gruplarına kadar çeşitli içerikleri barındırmaktadır.

Ekonomik Çıkarlar ve Telif Hakları: Ucuz Internet üzerinden telefon hizmeti (VoIP), dosya paylaşımı, P2P siteleri, müzik paylaşımı, vergi dışında kalan bahis siteleri gibi çeşitli içerikleri barındırmaktadır.

Ağ Araçları: Sansürü aşabilmek için anonimlik araçları, proksiler, VPN, blog siteleri, sosyal medya siteleri, çevrimiçi oyun siteleri, tercüme siteleri, hosting siteleri, e-posta sağlayıcıları, arama motorları ve medya paylaşım siteleri gibi çeşitli içerikleri barındırmaktadır.

Diğer: Yukarıda bahsedilen içeriklerin dışında kalan, zamanında sansürlenen ama sansürlenmesiyle ilgili olarak kesin bir fikre varılamayan siteleri içermektedir.

Veriler kategorilendirildikten sonra içeriklerinin belirlenmesi için sansürlemede kullanılan filtreleme mantığına benzer bir önerme mantığı kullanılmıştır. Bu örneme mantığının temel prensibi aşağıdadır.

Eğer alan adı α içeriyorsa, β kategorisinde ve γ içeriğine sahiptir.
α => β ˄ γ

Bu önerme ile ilgili çeşitli örnekler verilmek gerekirse:

  • Eğer alan adı “porn” içeriyorsa, “sosyal normlar ve ahlak” kategorisinde ve “pornografik” içeriğe sahiptir (porn => sosyal normlar ve ahlak ˄ pornografik).
  • Eğer alan adı “gay” içeriyorsa, “sosyal normlar ve ahlak” kategorisinde ve “LGBT” içeriğe sahiptir (gay => sosyal normlar ve ahlak ˄ LGBT).
  • Eğer alan adı “mp3” içeriyorsa, “ekonomik çıkarlar ve telif hakları” kategorisinde ve “paylaşım” içeriğine sahiptir (mp3 => ekonomik çıkarlar ve telif hakları ˄ paylaşım).

Sansürlenen 76578 web sitesini tek tek inceleyerek kategorilendirmek çok uzun bir zaman alacağı için temel bir mantık üzerinden hareketle otomize edilmiştir. Fakat, bu yöntem çeşitli kısıtları ve belirli bir düzey hata oranını da beraberinde getirmektedir. Örneğin, http://luxor.com sitesi Las Vegas’ta yer alan ve MGM‘e bağlı bir kumarhane/oteldir. Fakat, sansürlenen web siteler içerisinde yer almaktadır. Diğer taraftan, çevrimiçi bir kumar hizmeti de vermemektedir. “Lux” kelimesi üzerinden bir sansüre maruz kaldığı düşünülmektedir ama bunun %100 bir kesinliği de bulunmamaktadır.

Kısıtlar daha da detaylı incelenmek istenirse; yukarıda kurulan önerme mantığı, sansürün arkadasında yatan nedeni tam olarak ifade etmenin karşılığı olmayabilir. Bununla birlikte, siteler kategori ve içerik olarak sınıflandırılsalar bile artık hizmet veriyor, sunucuyla erişim sağlanmıyor da olabilir. Hatta, buna rağmen sınıflandırılmış bile olabilmektedirler. Tüm bunları daha anlamlı hale getirebilmek için sonuçlar doğrultusunda, belirli bir örneklem grubunun içerikleri %95 güven aralığında ve %5 hata payı ile elle kontrol edilmiştir. Diğer taraftan, yazının başında da belirtildiği üzere %100 doğru ve çok kapsamlı bir analiz sunmaktan ziyade, genel sansür kategorilerinin ve bu kategorilere giren içeriklerin Türkiye’deki ön çalışmasını oluşturmaktır.

Kategori Analizi ve İstatistiksel Sonuçları

Elde edilen veriler doğrultusunda, Türkiye’de sansürlenen sitelerin kategorik olarak dağılımı aşağıdadır.

kategorik

07.07.2015 itibairyle, siyaset ve güç kategorisinde toplam 140, sosyal normlar ve ahlak kategorisinde 71064, ulusal güvenlik kategorisinde 12, ekonomik çıkarlar ve telif hakları kategorisinde 3350, ağ araçları kategorisinde 25, bu kategorilerin dışında kalan 14 ve artık çevrimdışı (erişilemeyen, alan adı süresi dolan, silinen) 1963 site tespit edilmiştir. Bununla birlikte, sansürlenen websiteler sosyal normal ve ahlak kategorisi dışında kalan tüm kategorilerde toplam %7.2’lik bir alanı kaplarken, sosyal normlar ve ahlak %92.8 gibi çok ciddi bir fark atmaktadır. Bu farkın temel nedeni 2009 ile Türkiye Internet deneyimini son derece derinden etkileyen filtre sisteminin kelime/URL tabanlı bir filtreleme sunmasıdır.

Siyaset ve Güç Kategorisi ve Sansürlenen İçerikler

Siyaset ve güç kategorisinde sansürlenen içerikler itibariyle, bloglar, dini siteler, forumlar, haber siteleri, 17 Aralık yolsuzluk sürecine dair ifşaların yapıldığı siteler, metin paylaşım sitesi, sosyalist örgütler, partiler, siyasi hivic siteleri, televizyon ve tarihe sahiptir.

siyaset

İçerikler sayı itibariyle, 30 blog, 11 dini web site, 5 forum, 45 haber sitesi, 32 ifşa sitesi, 1 metin paylaşımı sitesi (http://pastebin.com), 7 örgüt sitesi, 1 parti sitesi, 1 siyasi hiciv sitesi (http://shockhaber.com), 4 TV (Roj TV, Halkınsesi ve Newroz), 3 resmi tarih dışında tarih anlatan site şeklindedir. Özellikle, Kürtçe haber sitelerinin yoğunluğu (yaklaşık 35 haber sitesi ve 3 TV kanalı) da dikkate değer başka bir bulgudur. İfşa sitelerinde ise ağırlık 17 Aralık yolsuzluk süreci sonrasıda ortaya çıkan anonim grupların paylaymış oldukları ses kayıtlarını veya milletvekillerine ait video kayıtlarını içermektedir. Pastebin.com’un sansürlenmesinde ise RedHack’in duyularını/yazı paylaşımlarını buradan yapması etkili olmuştur.

Sosyal Normlar ve Ahlak Kategorisi ve Sansürlenen İçerikler

Sosyal normlar ve ahlak kategorisi sansürlenen içerikler itibariyle, bloglar, alış-veriş siteleri (sex-shop), çizim (anime, manga, hentai vb.), erotik siteler (erotik hikayeler vb.), eşlikçi hizmeti sitesi (eskort, masöz, jigolo vb.), falcılık, fetiş, hosting hizmeti (porno sitelere hosting hizmeti verenler), mizah siteleri (aynı anda erotik/pornografik -karma- içeriğe de sahip), ilaç tanıtım ve satış siteleri (cinsel, zayıflama vb.), LGBT siteleri (erotik, pornografik, forum, arkadaşlık vb.), cinsel içerikli bilgisayar oyunlara ait siteler, pornografi (video, porno yıldızlarının kişisel siteleri, listeler, gif, fotoğraf, bloglar vb.), şiddet teşhirciliği siteleri (gore), sosyal ağlar, tasarım sitesi, uyuşturucu satış siteleri (marijuana -çoğu ülkede uyuşturucu olarak değerlendirilmese bile temel mantık Türkiye-) ve zoofili siteleridir.

sosyalnorm

İçerikler sayı itibariyle, 6 blog, 46 alış-veriş sitesi, 926 çizim, 747 erotik site, 2275 eşlikçi hizmeti sitesi, 2 falcılık sitesi, 322 fetiş temalı site, 2 hosting sitesi, 2 mizah sitesi, 56 ilaç tanıtım ve satış sitesi, 4155 LGBT sitesi, 72 cinsel içerikli bilgisayar oyun sitesi, 62346 pornografik site, 2 şiddet teşhirciliği yapan site, 9 sosyal ağ, 1 porno web sitesi tasarlayan site, 4 uyuşturucu satış sitesi ve 101 zoofili sitesini içermektedir. LGBT’nin özellikle pornografi içeriğinin dışında tutulmasının sebebi Türkiye’de sansürlenen web sitelerin özellikle sürekli artan nefret söylemleri ve şiddetle beraber LGBT içeriğin ağırlığını ortaya koyabilmek ve buna göre değerlendirebilmektir. Diğer taraftan, aynı mantıkla fetiş, zoofili, anime, manga ve hentai siteleri de bu yüzden pornografi altında yer almamaktadırlar. Penis büyütücü veya yasaklanan diyet haplarına dair satış sitelerinin yanında yasayla işletmelerin zorunlu web sitelerine sahip olmaları zorunlu tutulmuşken sex shoplara ait web siteleri (özellikle yerli) de sansüre maruz kalmıştır. Daha önce de belirtildiği üzere, pornografik sitelerin bu denli fazla çıkmasının nedeni kelime/URL tabanlı filtreleme sistemi ile listelerin daha kolay ve hızlıca sansürlenebilmesidir.

Ulusal Güvenlik Kategorisi ve Sansürlenen İçerikler

Ulusal güvenlik kategorisinde sansürlenen içerikler itibariyle bir hack grububa ait (RedHack) blogları ve sanatsal eserlerinin (çizim, 3d vb.) paylaşıldığı bir çevrimiçi topluluk sitesini (Deviantart) bulundurmaktadır.

ulusal

Sansürlenen içerikler sayı itibariyle, 10 blog ve 2 sanatsal siteden oluşmaktadır. Sansürlenen 12 site de RedHack’e aittir.

Ekonomik Çıkarlar ve Telif Hakları Kategorisi ve Sansürlenen İçerikler

Ekonomik çıkarlar ve telif hakları kategorisinde sansürlenen içerikler itibariyle, bahis siteleri (yasal olmayan veya Türkiye’ye vergi vermeyen), bulut hizmeti veren siteler, alış-veriş siteleri, kütüphane siteleri (Scribd), foreks siteleri, ücretsiz forum kurulmasını sağlayan hosting sitesi, kumar siteleri, P2P (torrent vb.) paylaşım siteleri, ücretsiz SMS gönderilmesine olanak sağlayan siteler, sosyal ağlar ve canlı maç yayını yapan siteler içermektedir.

ekonomik

Sansürlenen içerikler sayı itibariyle, 864 bahis sitesi, 3 bulut hizmeti sitesi, 10 çevrimiçi alış-veriş sitesi, 2 çevrimiçi kütüphane (Scribd ve tr.scribd.com), 27 foreks sitesi, 1 hosting sitesi (ücretsiz forum servisi), 214 kumar sitesi, 14 P2P sitesi (torrent), 154 ücretsiz SMS servisi sitesi, 1951 paylaşım sitesi (çevrimiçi film, dizi, albüm, müzik paylaşımı vb.), 19 sosyal ağ (sohbet servisleri) ve 91 Internet üzerinden canlı maç yayını yapan sitelerdir. Bununla birlikte, foreks siteleri, Lig TV ile özellikle Blogspot‘a (Google araçlarına) uygulanan IP bazlı sansür, vergi vermediği için Türkiye’de yasal olmasına rağmen sansürlenen bahis siteleri, son olarak da çevrimiçi fim ve dizi servisi sunan sitelerin ekonomik çıkarlar ve telif hakları doğrultusunda engellenen sitelerin büyük bir ağırlığını oluşturduğu dikkati çekmektedir.

Ağ Araçları Kategorisi ve Sansürlenen İçerikler

Ağ araçları kategorisinde sansürlenen içerikler itibariyle, DNS hizmeti veren site, çevrimiçi oyunlar ve oyunlara ait hile yapılmasına olanak sağlayan uygulamalar, anonim olarak Internette gezinmeyi sağlayan proksiler, sosyal ağlar ve URL kısaltma servisleridir.

ağ

Sansürlenen içerikler sayı itibariyle, 1 DNS servisi, 16 oyun ve oyun hilesi sitesi (Ogame, KoXP vb.), 3 proksi (tunnel), 3 sosyal ağ (VK, digg ve MySpace) ve 2 URL kısaltma servisi (bit.ly ve dld.bz)’dir. Bit.ly TİB’in yapmış olduğu açıklamaya göre yanlışlıkla yaplımıştır fakat, aynı şekilde hizmet veren dld.bz de engellenen URL kısaltma servislerinden bir tanesidir. Burada yanlıştan çok, filtrelemede kullanılan listenin bu iki alan adını içermesi ve bit.ly’nin çok kullanılan bir URL kısaltma servisi olduğundan dolayı kamuoyunun dikkatini çekmesi ve hızlı bir tepki dalgasının oluşturulmasıdır. Diğer taraftan, aynı tepki dld.bz’de görülmemiştir.

Diğer Kategorisi ve Sansürlenen İçerikler

Diğer kategorisinde sansürlenen içerikler itibariyle, bloglar, hiçbir kategoriye giremeyen siteler (diğerin diğeri), otel ve siyasi parti sitesidir.

diğer

Kırılma Dönemleri ve Sansürlenen Site Sayısı

5651 sayılı kanun ile Internet sansüründeki ivmenin giderek hız kazanması ve seçici sansürden daha radikal bir sansüre doğru kayması beraberinde AKP hükûmetini bir içeriğin sansürlenmesinde daha hızlı ve kolay çözümler için yeni teknoloji arayışlarına itmiştir. Özellikle, 28 Mayıs 2013 tarihinde başlayan Gezi Parkı protestoları ve 17 Aralık 2013 tarihinde yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ile iki büyük ve Türkiye tarihi açısından çok önemli kırılma dönemleri yaşanmıştır. Bu kırılma dönemlerinde sosyal ağların bir mesajın paylaşılmasında en etken araç olarak kullanılması, Internet üzerinde paylaşılan ve yolsuzluğa ait ses kayıtlarının veya görüntülerin en hızlı ve kolay şekilde engellenmesi istendiğinde yaşanan teknik yetersizlikler, 5651 sayılı kanunda yeni düzenlemeye gidilmesini yol açarken, basına da sansür ve gözetim araçlarının alınacağına dair haberlerin yansımasına neden olmuştur.

Bu dönemlerin daha iyi incelenmesi ve sansürlenen sitelerin istatistiksel verilerinin belirlenmesi de bu çalışmanın önemli bir basamağını oluşturmaktadır. Bu yüzden, Gezi Parkı protestoları için 28 Mayıs 2013 – 30 Ağustos 2013 ve yolsuzluk operasyonu için 17 Aralık 2013 – 24 Mart 2014 tarihleri inceleme aralığı olarak seçilmiştir.

28 Mayıs 2013 – 30 Ağustos 2013

Bu dönem aralığında toplam 3475 web sitesi sansürlenmiştir. Sansürlenen web sitelerine ait kategoriler, ekonomik çıkarlar ve telif hakları (125 web sitesi), siyaset ve güç (2 web sitesi), sosyal normlar ve ahlaktır (3225 web sitesi)’dir. 123 web sitesi ise çevrimdışıdır. Ekonomik çıkarlar ve telif hakları kategorisinde içerik olarak, 35 bahis sitesi, 6 çevrimiçi alış-veriş sitesi, 2 kumar sitesi, 57 paylaşım sitesi ve 25 ücretsiz SMS sitesini içermektedir. Bununla birlikte, siyaset ve güç kategorisinde içerik olarak, 1 tarih sitesi ve 1 dini site bulunmaktadır. Son olarak, sosyal normlar ve ahlak kategorisinde içerik olarak, 5 çevrimiçi alış-veriş sitesi, 66 anime, manga ve hentai sitesi, 134 erotik site (erotik hikayeler vb.), 156 eşlikçi hizmeti sitesi, 6 fetiş sitesi, 52 ilaç tanıtım ve satış sitesi (cinsel, diyet vb.), 108 LGBT sitesi, 5 cinsel içerikli oyun sitesi, 2681 pornografik site, 3 uyuşturucu sitesi (marijuana) ve 9 zoofili sitesini içermektedir.

Sonuçlar dikkate alındığında, dönemin hükûmetinin sahip olduğu filtreleme sistemi ve bu sistemin sahip olduğu anahtar kelime/URL listesi üzerinden içerik sansürlemeye devam ettiği gözlemlenmekte ve Internet üzerindeki hakimiyet ve baskı eksikliği dikkati çekmektedir. Bu dönem aralığında sosyal ağlardaki paylaşımları nedeniyle gözaltına alınanlar olsa da anlık ve hızlı bir sansür tepkisi veremediği, kontrolü altında bulunan medyanın (gazete, TV vb.) ise açık bir sansür uyguladığı gözlemlenmektedir. Buradan hükûmetin Gezi Parkı protestolarını ve protestolarda yaşananları ilk olarak kendi halkına duyurmak istemediği ve bunun için de Türkiye’de hükûmetin yaygın olarak başvurduğu TV’nin sansürlenmesi ve baskı altına alınmasını tercih ettiği -zorlama bir sonuç da olsa- söylenebilir.

17 Aralık 2013 – 24 Mart 2014

Bu dönem aralığında toplam 3645 web sitesi sansürlenmiştir. Sansürlenen web sitelerine ait kategoriler, ekonomik çıkarlar ve telif hakları (207 web sitesi), siyaset ve güç (9 web sitesi) ve sosyal normlar ve ahlak (3318 web sitedi)’dir. 111 web sitesi ise çevrimdışıdır. Ekonomik çıkarlar ve telif hakları kategorisinde içerik olarak, 14 bahis sitesi, 1 bulut servisi, 1 çevrimiçi kütüphane (Scribd), 20 foreks sitesi, 1 kumar sitesi, 141 paylaşım sitesi, 7 ücretsiz SMS servisi, 12 sosyal ağ (sohbet servisi) ve 8 Internet üzerinden canlı maç yayını sitesidir. Bununla birlikte, siyaset ve güç kategorisinde içerik olarak 1 TV (Halkınsesi TV), 2 blog ve 2 ifşa (yolsuzlukla ilgili olarak), 4 sosyal ağ (Twitter) sitesi bulunmaktadır. Son olarak, sosyal normlar ve ahlak kategorisinde içerik olarak, 2 çevrimiçi alış-veriş sitesi, 30 anime, manga ve hentai sitesi, 114 erotik site, 233 eşlikçi hizmeti sitesi, 9 fetiş sitesi, 2 ilaç tanıtım ve satış sitesi, 158 LGBT sitesi, 1 cinsel içerikli oyun sitesi, 2763 pornografik site ve 6 zoofili sitesini içermektedir.

Özellikle, yolsuzluğa dair bilgi, belge ve ses kayıtlarının yoğun olarak paylaşımında kullanılan Twitter, dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın 20 Mart 2014 tarihindeki Bursa mitinde “Twitter mivitır hepsinin kökünü kazıyacağızçıkışıyla beraber toplamda 4 kez sansürlenmiştir. Diğer dikkati çeken bir nokta ise yeni 5651 sayılı kanun düzenlemesinin 15 Ocak 2014 tarihi itibariyle meclisten geçmesi ile Twitter, Şubat ve Mart 2014 tarihlerinde 4 kez sansürlenmiştir. Fakat, 17 Aralık 2013 ve 3 Şubat 2014 tarihleri arasında hükûmetin yasal ve teknik yetersizliği bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Bu aralık sonrası ise Soundcloud, Vimeo, Vagus.tv, T24 ve soL Haber portallarına yayılmaya başlayan bir sansür dalgası gözlemlenmiştir. Ardından Tayyip Erdoğan ve Bilal Erdoğan arasındaki telefon konuşması Youtube’a aktarılmış ve URL tabanlı engelleme yapılmış, dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanı olan Yusuf Gül’ün açıklamaları doğrultusunda Türkiye’deki Internet kullanıcılarının sadece metadata bilgilerinin paylaşılacağı söylenmiş ve 8 Ocak 2014 tarihinde Wikileaks’in paylaşmış olduğu tweetler ile Türkiye’nin URL tabanlı engelleme sistemi olan Netclean’i satın alacağına yönelik bilgiler paylaşıldı. Gene aynı dönemde Necdet Özel’in sosyal medyanın denetim altına alınması için bir yazılım alınması gerektiğine dair haberler de paylaşılmıştı.

Sonuç

Türkiye, Internet sansürü konusunda son 6 yılda sayısal olarak sürekli artan bir filtreleme sistemi ile Internet’i, mevcut iktidarın ahlak anlayışına göre şekillendirirken diğer yandan da bu yığınların içerisine fazla dikkati çekmeden çok çeşitli web siteleri ve servisleri de “yanlışlık” bahanesiyle eklemektedir. Özellikle, haberleri çıkan URL engelleme/filtreleme sistemleri de dikkate alındığında -muhtemelen bu donanımı ve hizmeti verenler tarafından- düzenli güncellenen bir liste üzerinden yığınlar halinde (özellikle sosyal normlar ve ahlak kategorisinde) siteleri sansürlemektedir. Öte yandan, Gezi Parkı protestolarında basını ve TV kanallarını baskı altında tutup sansürleme yolunu tercih ederken, 17 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonu ile başlayan süreçte de en etkili doğrulama ve paylaşım ortamı olduğu için Internet’i baskı altında tutup sansürlemeye çalışmış ve 5651 sayılı kanununda radikal değişikliler yapma yoluna gitmiştir.

Diğer taraftan, Arap Baharı da dikkate alındığında, baskıcı rejimlerin Internet üzerinde bir sansür uygulamak yerine web siteleri ve bu web sitelere olan trafikleri monitörlemeyi tercih etmişler, diğer bir deyişle DPI ile gerçek zamanlı olarak trafiği analiz etmişlerdir. Öte yandan, bu monitörleme/analiz işlemleri için de çeşitli donanımlar satın aldıkları bilgisi sızdırılmıştır. İlerleyen süreçte ise bu ülkelerde radikal bir sansür döneminin başladığı ve devam ettiği bilinmektedir. Aynı şekilde Türkiye’ye bakıldığında, Gezi Parkı protestoları döneminde de benzer olarak Internet’i radikal bir şekilde sansürlemek yerine trafiğin analizi yoluna gidildiği, 17 Aralık 2013’ten sonra radikal bir sansürleme sitemine adım atıldığı Arap Baharı dönemine paralellik göstermektedir.

Ayrıca, sosyal normlar ve ahlak kategorisinin bu denli yüksek bir sonuç vermesinin temel nedeni listenin dışarıdan güncellenmesi ve genel olarak pornografi, zoofili, fetiş, LGBT vb gibi içeriklerin global olarak bu donanım/yazılım hizmeti alan ülkelerde de ortak olarak engellenmesinden kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan, Türkiye’nin kendi iç sorunlarına dair içeriklerin sansürlenmesinde ilk aşamada pasif veya geç kalınmasının temel nedeni de bu olarak gözükmektedir. Çünkü, filtreleme sistemi bu içerikleri tarayamayacak veya bu sistemi Türkiye’de yönetenler tarafından URL’lerin elle girilmesi gerekecektir.

Akademi çerçevesinden bakıldığında ise ULAKBİLİM veya üniversitelerin kendi içinde nasıl bir sansür uyguladığı, hangi sitelerin neye dayanarak sansürlendiği veya veritabanlarında hangi akademik içeriklere sansür uyguladığının da herhangi bir verisi bulunmamaktadır. Bu konuda şeffaf bir bildirim de yapılmamıştır. Bununla birlikte, Orta Doğu’da yaşanan trajedi de dikkate alındığında şiddetin bu kadar teşhir edilmesine rağmen sansürlenen içeriklerde yer bulamaması da bir başka düşündürücü noktadır.

Bu çalışmanın daha anlamlı ve daha iyi sonuçlar verebilmesi için geriye yönelik daha derin taramalar yapılması ve sansürlenen içeriklerin ve sansürlenme nedenlerinin bir önerme mantığı üzerinden sınıflandırmak yerine tek tek araştırılması gerekmektedir. Sansürlenen site sayısının 90000’e yaklaşması ve birçok sansürlenmiş sitenin ise artık çevrimdışı veya silinmiş olması yüzünden de gerekçesinin tam olarak netleştirilememesi, bir diğer zorluk olarak gözükmektedir. Öte yandan, Türkiye’deki sansürlenen URL’lere dair bilgilerin bulunmaması, sansür bilgilendirmelerinin devlet kurumları tarafından kamuoyuyla paylaşılmaması da analizi (ve gelecek analizleri) rasyonellikten uzaklaştırmaktadır. Ama her şeye rağmen, genel hatlarıyla Türkiye’de uygulanan Internet sansürüne dair web sitelere ait veriler ışığında Türkiye’nin gelmiş olduğu noktayı, kırılma dönemlerinde izlemiş olduğu baskı ve sansür yollarını, temel kategoriler ışığında genel bir sınıflandırma yapılabileceği gibi teorik bilgilerin de ortaya konabileceği görülmektedir.

Son olarak, ileri çalışma yapmak veya mevcut veriyi tekrar analiz etmek isteyenler için ODT formatında hem yalın hem de işlenmiş haliyele yazının altında verilen bağlantıdan indirip incelenebilir.

Yalın veriler
İşlenmiş veriler
* Thank you so much Brendon! I wouldn’t make this happen without your great support!
Crandall, R., J., Zinn, D., Byrd, M., Barr, E. ve East, R., ConceptDoppler: A Weather Tracker for Internet Censorship, 2007.
Faris, R., ve Villeneuve, N., Measuring Global Internet Filtering, 2008.

Tagged , , , , , , ,

Sansürün PR Çalışması: Bir Analiz

Yıllar boyunca, Internet bilgi akışını demokratikleştirmiştir. Öte yandan, paralelinde, otoriter rejimler kendi çıkarları doğrultusunda bu akışı kısmen veya tamamen sansürleyerek kısıtlamışlardır. Sansürde uygulanan kural, sistem ve kapsam ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir (Nabi, Z., 2013). Sansür sistemleri ise baskıcı otoriter rejimlerle oto-sansürü ortaya çıkartmıştır. Oto-sansür, diğer bir ifadeyle kendi kendine sansür (self-censorship) bir bireyin kendini ifade etmekten alıkoymasına denilmektedir. Bu, yüzyüze konuşmalarda olduğu gibi sosyal medya sitelerinde de görülmektedir. Bu tarz alanlar üzerinde, oto-sansür eşsiz sebeplerden ortaya çıkabilmekte ya da sosyal medya üzerinden şiddetlenebilmektedir (Das, S. ve Kramer, A., 2013). Özellikle, Türkiye gibi seçici sansürden (düşük sayıda web sitesi ve konunun engellenmesi veya filtrelenmesi) 5651 sayılı kanun ile baskıcı sansüre evrilen bir ülkede, bireylerin herhangi bir düşünceyi hem yüz yüze hem de sosyal medya üzerinde özgürce ifade etmekten kaçınmaktadırlar. Diğer taraftan, sosyal medya üzerinde baskının şiddetlenmesi, kendini bu otoriter rejime ait hisseden bireylerin mevcut sansür kural, sistem ve kapsamlarından destek alarak keyfi yaptırımlarını da ortaya çıkartmaktadır.

Oto-sansürün daha da iyi anlaşılabilmesi için konuyla ilgili birkaç örnek verilmesi önemlidir. Sosyal medya sitesinde kendi gerçek kimliği –veya anonim- ile yer alan bir kullanıcı, kendini takip edenlerin veya bu topluluğun sosyal normlarına aykırı paylaşımlardan kaçınabilir veya spam yapmamak için bile peşpeşe bir şeyler paylaşmaktan kendini engelleyebilmektedir. Bir diğer örnek, Beykoz Ortaçeşme Bağüstü Camii İmamı Azmi Koç aracını sattığı kişiler tarafından dolandırılmış ve bir kafede arkadaşına “Beni dolandıran bu adamlar, hem hırsızlık hem dolandırıcılık yapıyor hem de elini kolunu sallayarak geziyor.” dedikten sonra aynı kafede bulunan iki kişi tarafından Cumhurbaşkanı’na hakaretten müftülüğe şikayet edilmiş ve sonra da meslekten ihraç edilmiştir. Son örnek, şiddetlenen baskının ne boyuta ulaştığını, bireylerin kamuya açık ortamlarda kendilerini ifade ederken neleri söylememeleri –sansürlemeleri- ve söylerlerse –sansürlemezlerse- başlarına neler gelebileceğinin bir örneğidir.

California Coastal Records Project, veritabanında California sahile ait binlerce fotoğraf barındıran ve ödüllü bir projedir. Bu fotoğraflardan bir tanesi de Barbra Streisand’a aittir. 2003 Şubat’ında Streisand, fotoğrafçı Kenneth Adelman ve çevrimiçi fotoğraf satış sitesi olan pictopia.com‘a gizliliğin ihlali gerekçesiyle 50 milyon dolarlık bir bir tazminat davası açmıştır. Davadan önce fotoğraf sadece altı kez indirilmiş, bunun ikisi ise avutkatlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Kamuya yansıyan yasal müdahale ile fotoğraf bir Internet fenomeni olmuş ve bir ayda 420.000 kez indirilmiştir. Aralık ayında ise dava kapanmıştır. Eğer, Streisand fotoğrafa bu denli ilgiyi çekmeseydi belki de fotoğraf çok daha az kişi tarafından bilinecekti. Ama onun bu hareketi ile istemeden kamuyu etkilemiş ve fotoğrafın reklamını yapmıştır. Bu, daha sonra kendi adıyla anılan paradoks olarak Streisand etkisi adıyla tarihe geçmiştir. Bununla birlikte, Streisand’ın açtığı davanın Internet ile herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır. Onun istediği, gizliliğinin ihlal edildiğini düşündüğü fotoğrafı ortadan kaldırmaktır. Öte yandan, tarihte ise çok daha önce ve aynı mantığa sahip Herostratus’un M.Ö. 356’da Artemis Tapınağı’nı yakması Streisand etkisine örnek olarak gösterilmektedir (Jansen, C., S. ve Martin, B., 2015).

Streisand etkisine ait dinamikleri daha iyi anlayabilmek için aşağıda beş önemli taktik bulunmaktadır. Bunlar:

  1. Sansürün varlığını gizlemek (sansürü sansürlemek)
  2. Sansür hedeflerini değersizleştirmek
  3. Yalan söyleyerek, başkalarını suçlayarak, tesadüfleri azaltarak sansürü tekrar yorumlamak
  4. Resmi kanalları kullanarak adaletin tecelli ettiğini göstermek
  5. Bireylerin gözünü korkutmak

Streisand etkisi, Türkiye’de de birçok sansürde gözlenmektedir. Diğer taraftan, Streisand etkisi ile Barbra Streisand’ın aksine kendi reklamını bilinçi olarak yapmaya çalışan bireyler de görülmektedir. AKP’den milletvekili aday adayı olup seçilemeyen avukat Meltem Banko, ekşi sözlük üzerinde bazı girdilere aldırdığı erişim engeli önce sözlük, daha sonrada diğer sosyal medya kanalları üzerinden kendinden bahsettirmeye başlamıştır. Kişisel eski sitesine girildiğinde aşağıdaki resimde görülen bir içerik karşılamaktadır:

mel1

Bununla birlikte, eski kişisel site olan meltembanko.com, http://www.meltembanko.av.tr adresine doğru yönlendirilememiş olmalı ki  tamamlanmamış veya düzgünce yayından kaldırılmamış sitesi hala aktiftir. Bu yüzden, her iki siteye ait iletişim bilgilerinin tutarlığı açısından aşağıda örnek olarak gösterilmiştir.

mel6

meltembanko.com whois bilgileri ise:

Domain Name: MELTEMBANKO.COM
Registry Domain ID: 1719392561_DOMAIN_COM-VRSN
Registry Registrant ID: GKG-C000034113
Registrant Name: Meltem Banko
Registrant Organization: Banko Hukuk Burosu
Registrant Street: Sezenler Caddesi No:10/12 Kat: 3
Registrant Street: Sihhiye
Registrant City: Ankara
...

Bir bilişim hukuku avukatının web sitesinde yer alan ilk bilginin Internet’ten haber kaldırma olması, 5651 sayılı kanunun ne kadar büyük bir ifade özgürlüğü düşmanı olduğunun ve kişisel reklam olarak sunulabileceğinin bir göstergesidir. Diğer taraftan, 11 Haziran’da Twitter’da yer alan uyari_var ilk olarak aşağıdaki tweeti girmiştir:

20 Haziran tarihinde ise:

girerek Meltem Banko hakkında yazılanlarla ilgili yasal işlem başlatılacağına dair bir uyarıda bulunmuştur. Bu, bir uyarıdan ziyade Twitter kullanıcılarına Meltem Banko hakkında oto-sansür uygulamaları için bir baskı aracıdır. Ayrıca, Streisand etkisini daha da çok artırabilmek için mesajın daha çok kişiye ulaşabileceği ve daha çok dikkat çekebileceği Twitter, tercih edilme sebebi olarak gözükmektedir. uyari_var hesabı, parayla satın alınmış ve muhtemelen belirli bir algoritma ile otomatik mesaj gönderen bir hesap gibi durmaktadır. Gerekçesine gelince, bu hesaba ait 24 gün öncesine ait bir tweet aşağıdadır:

mel8

2 yıl öncesine ait iki tweet ise:

mel3

Görülen o ki, bu hesap bir bireysel hesaptan zaman içerisinde bir reklam hesabına dönüşmüş, daha sonra kullanıcıları oto-sansür yapmaları için baskı uygulayabileceği bir bot halini almıştır. Dahası, uyari_var hesabı seri olarak Twitter kullanıcılarına “Avukat Meltem Banko hakkında yazdığınız hukuka aykırı iletiyi silmediğiniz takdirde hakkınızda yasal işlem başlatılacaktır!” şeklinde tweet göndermektedir.

mel4

Bununla birlikte, atılan bu tweetlerin kullanıcıların hangi tweetlerine istinaden söylendiğine dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Hesap, Meltem Banko ile ilgili paylaşımlarda bulunanlara veya bir havuz içerisinde toplanan hesaplara belirli bir algoritma ile bunu göndermektedir. Açıkçası, tweetlerde geçen “Meltem Banko“, uyari_var hesabını bu içeriğe sahip tweet’i gönderen kişiye otomatik cevap attığı görülmektedir. Böyle bir şeyin oluşumunun ardında yatan ise; otoriter bir rejim altında paramparça edilmiş ifade özgürlüğünün, 5651 sayılı toptan sansürcü ve baskıcı yasayla beraber kendini rejime yakın veya parçası hissedenler tarafından ucuz bir PR’a –reklam aracına– dönüştürülmesidir. Bunun için de Streisand etkisi temel alınmış, ama Streisand davasının Internet’le bir ilgisinin olmadığı da unutulmuştur. Diğer taraftan, yukarıda saymış olduğum taktiklerden bireylerin gözünü korkutmak yapılanlarla doğrudan ilişkilidir. Hesabın parodi/troll hesap olup olmadığı da kesin değildir. Elbette, bu yönde olduğu iddia edilebilir fakat, neden 2000+ RT alan bir hesap 30 günde tüm eski tweetlerini silip böyle bir bot hesabına dönüşmüştür, belki de en doğru cevabı bunun sonucu verecektir. Ancak, Streisand etkisi hesabın troll veya gerçek hesap olup olmadığından etkilenmemektedir. Dolaylı veya doğrudan bir reklam aracı olarak kullanılmaktadır.

Kötü bir sosyal medya yönetimi, ilk olarak bir hesabın geçmişe yönelik tweetlerinin silinse bile sosyal medyayı arşivleyen başka sitelerden takip edilebileceğini atlamaktır. Tıpkı, uyari_var hesabına ait olan eski tweetlerin basit bir aramayla ortaya çıkabileceği gibi. Öte yandan, bir bilişim hukuku avukatının anayasayla doğrudan çelişen (basın hürdür sansür edilemez) Internetten haber kaldırmayı bir yetenek olarak sunması, kendi adından söz ettirebilmek için basit hesapların peşinden koşabilmesi (örneğin, ekşi sözlük’te girdileri mahkeme kararı ile sildirmek), ve tüm bunları bireylerin kendilerini oto-sansüre almaları için bir baskı aracına dönüştürebilmesinin ve bireylerin gözünü korkutarak sansür yoluyla yapmasının hiçbir kabul edilebilir yanı bulunmamaktadır. Bir bilginin doğruluğu veya yanlışlığı günümüzde Internet üzerinden çok hızlı bir şekilde gerçekleştirilir –bilim etiği de bunu söylerken-, ve birey kendisi hakkında ortaya atılan iftiralar için kamuoyuna duyuruda bulunabilmek veya kendi kişisel web sitesinde bu iddiaları çürütülebilmektedir. Fakat, tüm bu mantıksal yollar yerine, reklam amacıyla sansürü de kullanarak çok daha yanlış bir yol tercih edilmiştir. Meltem Banko’nun demokrasiden fersah fersah uzak ve anlamından bi’haber olduğu ortadadır. Demokrasi, fikirlerini beğenmediğin, kabul etmediğin, nefret ettiğin veya azınlıkların, zayıfların, şeytanların kendilerini en az senin kadar özgürce ifade edebilecekleri, eleştirebilecekleri –ve haber paylaşabilecekleri– bir anlayıştır.

Tüm bu analizle birlikte Streisand etkisin beş taktiği de dikkate alındığında, sansürün Türkiye’deki yaygın ve iyice yerleşmiş kullanımı, bilim etiği çerçevesinde kırılacak ve demokrasiden uzak her birey de demokrasinin ne anlama geldiğini istese de istemese de öğrenecektir.

Nabi, Z. The Anatomy of Web Censorship in Pakistan, 2013.
Das, S., ve Kramer, A. Self-Censorship on Facebook, 2013.
Jansen, C., S. ve Martin, B. The Streisand effect and censorship backfire, 2015

Tagged , , , , , , , , , , , , , , , ,

Yeni Türkiye’nin Twitter Aşkı

Geçen hafta BirGün gazetesinin MİT tırlarına ilişkin Twitter üzerinden yayımlamış olduğu gizli belgeler mahkeme kararıyla Twitter tarafından engellendi. BirGün’ün bu gizli belgeleri Twitter’da yayımlasının gerekçesi ise MİT tırlarına ilişkin getirilen yayın yasağı olmuştu. Twitter, hesabı askıya almak yerine mahkeme kararı çıkartılan tweetleri engellemeyi tercih etmişti. Aradan birkaç gün sonra, daha önce de defalarca tartıştığımız, içeriğinin ifade özgürlüğünü tamamen engelleyecek –zaten engellenmedik bir kulak arkamız kaldı– ve sansür sürecini ciddi bir şekilde hızlandıracak olan “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Kanunu” cilalanarak yeniden meclise taşındı. Üzerine en sık kullanılan bahanelerden biri olan “yaşam hakkı ile kişinin can ve mal güvenliği, milli güvenlik ve kamu düzeni ile genel sağlık açısından tehlike oluşturan, suç işlenmesine sebebiyet vererek vatandaşların hak ve özgürlüklerini tehlikeye atan” ibaresi getirildi. Benzer şekilde, anayasada bireyin hak ve özgürlüklerine ilişkin maddelere paralel olarak ön plana halkın korunması, gizliliğinin sağlanması, ifade özgürlüğünün desteklenmesi bahane edilmiş oldu. Buradaki temel maksat şudur; anayasada bireyin haklarını koruyan maddelere paralel olarak alınacak bu ve benzer sansür kararlarında, toplumun tepkisini çekmek yerine bireylerin devlet tarafından kötülüklerden, dış mihraklardan, paralel yapılardan, gâvurlardan vb şeylerden korudukları hissiyatı verilmeye çalışılır. Bununla birlikte, bugüne kadarki söylemler de toplumun ahlakının korunması üzerinden şekillenen baskıcı yapıtırımlardı.

Tekrar çok yakın bir tarihte, fuatavni’nin hesabına mahkeme kararı çıkartıldı ve Twitter bu sefer tweetleri engellemek yerine hesabı askıya aldı. Twitter aşkı ile yanıp tutuşan yeni Türkiye, hızını alamayıp çok sayıda tweet için de mahkeme kararı almış ve bu tweetlerin erişime engellenmesine karar vermişti. Aşağıdaki resimde engelleme kararı istenen tweetleri görebilirsiniz (Kaynak: Diken).

twitter-liste

Kısa bir analiz için ilk sayfada yer alan hesapları ve tweetleri sırayla aşağıdaki tabloda bulabilirsiniz.

Tweet İçerik Hesap
 https://twitter.com/ibrahim_balta/status/493447567351742464  Silinmiş  Gazeteci
 https://twitter.com/nvngorgulu/status/493442440032821249  Silinmiş  Bireysel
 https://twitter.com/ibrahim_balta/status/493438264263852033  Silinmiş  Gazeteci
 https://twitter.com/ibrahim_balta/status/493435844867674112  Silinmiş  Gazeteci
 https://twitter.com/ibrahim_balta/status/493435029377134592  Silinmiş  Gazeteci
 https://twitter.com/sahinbeyoglu_/status/493431850837499904  Silinmiş  Bireysel
 https://twitter.com/etkaaslan/status/493425966258327552  Silinmiş  Bireysel
 https://twitter.com/ibrahim_balta/status/493425014499078146  Silinmiş  Gazeteci
 https://twitter.com/gercekgundemcom/status/493424037008125952  Silinmiş  Online Haber Sitesi
 https://twitter.com/sosyaloda/status/493423233165975552  Silinmiş Bireysel
 https://twitter.com/mevlutvakur/status/493416518328127488 Silinmiş Bireysel
 https://twitter.com/nep_yilmazer/status/493410121561944064  Silinmiş  Silinmiş
 https://twitter.com/asimm4th/status/493405545995714560  Silinmiş  Bireysel
 https://twitter.com/poisonlandy/status/493402599094517760 Silinmiş  Silinmiş
 https://twitter.com/senocakselim/status/493397189193109504 Aktif (1)  Bireysel
 https://twitter.com/TABLdotTV/status/493395156172045336  Silinmiş  Online Haber Sitesi
 https://twitter.com/bugun/status/493386361211072512 Silinmiş  Ulusal Gazete
 https://twitter.com/ilyas__55/status/493386261181530112  Aktif (2)  Bireysel
 https://twitter.com/bayrak25/status/493384982778220544  Aktif (3)  Gazeteci
 https://twitter.com/AALIAVCI/status/493382947571904514 Aktif (4)  Bireysel
 https://twitter.com/TrkYavuz/493382826364919808  Aktif (5)  Bireysel
 https://twitter.com/ibrahimince_/status/493380481329545217  Silinmiş  Bireysel
 https://twitter.com/etkaaslan/status/493378610775224321  Silinmiş  Bireysel
 https://twitter.com/aktif_haber/status/493377989892386816  Silinmiş  Online Haber Sitesi
 https://twitter.com/yakupsaglam/status/493377971055775744  Silinmiş Gazeteci
 https://twitter.com/interyayin/status/493375002381541377  Aktif (6)  STK
 https://twitter.com/Erkeles/status/493374427741315072 Aktif (7)  Bireysel
 https://twitter.com/kahtirical/status/493371785312997376  Aktif (8)  Bireysel
https://twitter.com/bulent_korucu/status/493371606949838848 Aktif (9)  Gazeteci
 https://twitter.com/kamilmaman/status/49336866707866009  Silinmiş  Gazeteci
 https://twitter.com/bilalsahin_/status/493366402217439233  Silinmiş  Gazeteci
 https://twitter.com/nevbahar111/status/493365680990089218  Aktif (10)  Bireysel
https://twitter.com/mehmetzengins/status/493360413556219904 Aktif (11)  Bireysel
 https://twitter.com/etkaaslan/status/493359516785082368  Silinmiş  Bireysel
 https://twitter.com/mehmetkolluk/status/493358925190664193  Aktif (12)  Bireysel
 https://twitter.com/busra_erdal/status/493055001984782337 Silinmiş  Gazeteci
 https://twitter.com/yaziciaysun/status/492613998354104320  Silinmiş  Gazeteci
 https://twitter.com/arzuyldzz/status/491622172679733248  Aktif (13)  Gazeteci

Tabloda yer alan bilgilere göre:

  • İlk sayfada toplam 38 tweet’e mahkeme kararı çıkartılmıştır.
  • Bu tweetler toplam 32 eşsiz hesaba aittir.
  • Bu hesapların 18 tanesi bireysel, 9 tanesi gazeteci, 3 tanesi online haber sitesi, 1 tane ulusal gazete resmi Twitter hesabı ve 1 tane STK bulunmaktadır.
  • İncelenen tweetlerden 2 tanesine ait hesap bulunamamıştır.
  • 25 tweet silinmiştir. 13 tweet ise hâlâ aktiftir.

Tweetlerin içeriklerine gelecek olursak:

1. Üzeri kapatılmaya çalışılan Selam-Tevhid dosyasına ilişkin Hakim Bekir Altun ile ilgili skandal bir gelişmeye dair tweet.

Aktif (1)2. Selam-Tevhid dosyası ve Hakim Bekir Altun ile ilgili tweet.

Aktif (2)3. Selam-Tevhid dosyası ve Hakim Bekir Altun’a ilişkin aktifhaber’de yer alan bir habere ilişkin tweet.

Aktif (3)4. Selam-Tevhid dosyası ve Hakim Bekir Altun’a ilişkin Bugün gazetesinin Internet sayfasında yer alan bir habere ilişkin tweet.

45. Selam-Tevhid dosyası ve Hakim Bekir Altun’a ilişkin Bugün gazetesinin Internet sayfasında yer alan bir habere ilişkin tweet.

5

 

6. Selam-Tevhid dosyası ve Hakim Bekir Altun’a ilişkin t24’te yer alan bir habere ait tweet.

6-

7. Selam-Tevhid dosyası ve Hakim Bekir Altun’a ilişkin Radikal gazetesinin Internet sayfasında yer alan bir habere ilişkin tweet.

68. Selam-Tevhid dosyası ve Hakim Bekir Altun ile ilgili tweet.

79. Selam-Tevhid dosyası ve Hakim Bekir Altun’a ilişkin Radikal gazetesinin Internet sayfasında yer alan bir habere ilişkin tweet.

810. Selam-Tevhid dosyası ve Hakim Bekir Altun’a ilişkin Radikal gazetesinin Internet sayfasında yer alan bir habere ilişkin tweet.

911. Selam-Tevhid dosyası ve Hakim Bekir Altun ile ilgili Facebook bağlantısına ilişkin tweet.

1012. Selam-Tevhid dosyası ve Hakim Bekir Altun’a ilişkin t24’te yer alan bir habere ait tweet.

1113. Selam-Tevhid dosyası ve Hakim Bekir Altun’a ilişkin t24’te yer alan bir habere ait tweet.

12

Öncelikle, tweetlerin silinmesi veya Twitter tarafından engellenmesi olasılığını dikkate alarak hepsinin ekran görüntülerini aldım. Diğer taraftan, aktif olan bütün tweetlerin ortak özelliği Selam-Tevhid dosyası ve Hakim Bekir Altun‘dur. Kısaca Selam-Tevhid hakkında bilgi vermek gerekirse, Türkiye’de Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı gibi aydınlara yapılan suikastlerle gündeme gelmiş ve şer-i hükümlerle yönetilen İran modelli bir devlet kurmayı hedefleyen örgüt olarak geçmektedir. Bununla birlikte, Hakan Fidan’ın bir İran ajanı olduğu yönünde Hükümet-Cemaat çekişmeleri olmuş ve buna bağlı olarak ilişkiler kopup bir erk savaşına (17 Aralık ve sonrası) dönüşmüştür.

Tweetlerde verilen haber bağlantıları teker teker incelendiğinde, bütün haber içeriklerinin aktif olarak yer aldığı ve henüz bir engelleme gerçekleşmediği sonucuna ulaşılacaktır. Fakat, her ne hikmetse bu bağlantıları veren tweetlere ilişkin mahkeme kararı çıkartılmıştır. Burada kafa karıştıran noktalardan en önemlisi, bunun Twitter’da yer alan bir içeriğe erişim engelenin denenmesi mi yoksa acemice ve aceleye getirilmiş bir engelleme girişimi mi olduğuna karar vermek çok güç. Çünkü, haber içerikleri engellenmemişken bu haberleri paylaşanların tweetleri engellenmiş durumdadır.

Her iki durumda da yaşam hakkı ile kişinin can ve mal güvenliği, milli güvenlik ve kamu düzeni ile genel sağlık açısından tehlike oluşturacak, suç işlenmesine sebebiyet vererek vatandaşların hak ve özgürlüklerini tehlikeye atacak bir içerik olmadığı gibi keyfi bir yaptırımdan yola çıkılarak Twitter’a mahkeme kararı ulaştırılmış ve kullanıcıların yasal bir içeriği dahi yayınlamamaları için baskı oluşturulmuştur. Her şeyden öte, Twitter’ın buradaki hukuki saçmalığı anlayabilme olasılığı da yoktur. İlgili ülkenin tatbik edilebilir mahkeme kararından yola çıkarak kullanıcılarına karara ilişkin içeriğin kaldırılmasını ve bu içerikle ilgili taraflarına mahkeme kararı ulaştığını tarafına düşen yükümlülük doğrultusunda bildirmiştir.

Mahkeme kararının detayına ve Twitter’a nasıl ulaştırıldığına ilişkin herhangi bir ayrıntıya ulaşılmış gibi görünmüyor. Twitter’a gönderilen kararda, ilgili tweetlerin içeriklerini hangi kapsamda silinmesi/engellenmesi gerektiği de belli değil. Kaldı ki, tweetler haber bağlantılarını içermektedir. Haberler ise engellenmemiş ve içerikleri Internetten kaldırılmamıştır. Burada tweetlere uygulanan yaptırımın hangi hukuksal değerlendirmeye tabi olacağını da kestirmek güç. Twitter’ın bu tweetlerin içeriklerini değerlendirmediği ve mahkeme kararını kullanıcılarına ulaştırmış olabileceği gerçeği de mevcut. Peki, burada sorulması gereken sorular şunlar olabilir mi; Twitter’a yollanan mahkeme emirlerini nasıl bir incelemeden geçirip bunları kullanıcılarına iletmektedir? Diğer taraftan, tweetlerin aslında hiçbir yasayı ihlal etmediğinin ayrımını nasıl yapacaktır? Yoksa Twitter eline ulaşan mahkeme emirlerini kullanıcılarına direkt iletmekte midir? Bu noktada Twitter ifade özgürlüğü açısından çok ince bir çizde yer aldığının da umarım farkındadır.

Anlaşılan o ki, Hakim Bekir Altun meslektaşlarından birine hakkında çıkan ve kendi yalancılığını ispatlayan haberlere ilişkin girilen tweetlerin ortadan kaldırılmasını istemiş ve gözüne kestirdiği tweetler aceleyle seçilerek mahkeme kararı çıkartılmış. Fakat, Avrupa Parlamentosu da dahil olmak üzere birçok müttefikinden basın ve ifade özgürlüğü konusunda azar işiten Yeni Türkiye henüz bu haberler için bir girişimde de bulunamamıştır.

Sonuç olarak, insan sevdiğine kötülük edermiş misali Yeni Türkiye de hıncını biricik aşkı Twitter’dan çıkarmış.

Tagged , , , , , , , , , , , , , ,

Suriye’den Türkiye’ye Internet Sansürü

~Bütün diktatörler aynı yolu izler.

Suriyeli yetkililerin Internet kullanıcılarına ait trafiği monitörlemek ve filtrelemek için kullandığı Blue Coat SG-9000 proxylerinin tuttuğu 600GB’lık kullanıcı verisi 2011 yılının Ekim ayında Telecomix isimli hacktivist grup tarafından sızdırıldı. Ardından da bu verilerle ilgili akademik bir analiz yapıldı. Analizin detaylarına çok girmeden Türkiye’nin jet hızıyla onaylanan yeni Internet düzenlemesi ile çok benzer yönlerinin olduğunu farkettim. Bu benzer yöntemler Suriyelilerin sansürü aşmak için kullandığı yöntemler kadar sansür yöntemlerini de içermekte.

Blue_Coat_ProxySG9000_open

Öncelikle ProxySG 9000‘nin ne olduğunu açıklayalım. Blue Coat isimli firmanın ürettiği bu proxyler birleşik güvenlik çözümleri için üretilmiş ve kullanıcı kimliği denetimi, web filtreleme, denetleme, ssl ile şifrelenmiş trafiği görüntüleme, trafik yönetimi gibi web trafiği üzerinde tam bir kontrol olanağı sağlamakta olan araçlardır. Ayrıca, ProxySG 9000’lerin bir tanesi 15000GB kapasitelidir. Makaleye göre Suriye’de bunlardan 7 tane varmış. Ek olarak, sansür sisteminin altında yatan ve gerçek bir sansür sistemi oluşturan bu teknolojiyi de dikkate almanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Hatta, hiç ummadığımız bir yerde ProxySG 9000 bile görebiliriz.

Suriye’deki sansür sistemine kısaca bakacak olursak:

  1. Kategori tabanlı filtreleme: Blue Coat’ın proxysi ilgili URL’ye ilişkin her isteği kategorilendirmekte ve her kategori de farklı filtreleme kurallarına sahip olmaktadır.
  2. Karakter dizisi tabanlı filtreleme: Bunu basitçe şöyle ifade edeyim: A; sansürlü URL’ler B’de erişime açık URL’ler. c karakter dizisinin sıkça A’da gözükmekte olduğunu farzedelim. c karakter dizisinin A ve B’de görülme sıklıklarının da bir sayısı olsun. Eğer A’da 1’den fazla ve B’de hiç gözükmezse A’dan tüm c dizisi içeren istekleri silerek c’yi sansürlü diziler listesine ekliyor.
  3. URL tabalı filtreleme: Twitter’da bir profile erişimi engelleyeceksiniz. Bunun için gidip komple siteyi erişeme engellemek yerine o profile ait URL’ye erişimi engelliyorsunuz.
  4. Kelime tabanlı filtreleme: Çeşitli kelime grupları (haydar, mini etek, liseli gibi) üzerinden bir filtreleme. Bu alışık olduğumuz bir yöntemdir. Tahminen TİB bu yöntemle Türkiye’de 36000 küsür siteyi engelledi.
  5. IP tabanlı sansürleme: Doğrudan IP adreslerinin erişime engellenmesi. Yani kısaca ISS’lerin bu IP adreslerine gelen istekleri hiç ulaştırmaması da denilebilir.

Bu filtrelemeler sonucunda kullanıcının istekleri iki şekilde cevaplanmaktadır. Ya yapılan istek reddedilecek (erişim engellendi, access denied gibi sayfalar) ya da başka bir adrese (… sayılı kararla erişime engellenmiştir) yönlendirilmektedir.

Dikkati çekeceğim noktalardan bir diğeri de Arap Baharı yaşanırken Suriyeli yetkililer Şubat 2011’de Facebook, Twitter ve Youtube gibi sosyal ağlara erişimi engellememişlerdir. Bunun yerine bu siteler monitörlenmekte ve seçici olarak sansürlenmekteydi. Diğer bir deyişle DPI gibi yöntemlerle trafiği gerçek zamanlı olarak incelenmişlerdir. Bununla birlikte, anlık mesajlaşma uygulamaları (Skype), video paylaşım siteleri (upload.youtube.com, metacafe), anti-sansür uygulamaları içeren siteler (Tor vd.), haber ve muhalefet siteleri de seçici olarak sansürlenen trafik içerisinde yer almaktaydılar.

Suriye’deki Internet sansürü yapısını alıp Türkiye’ye uyarladığımızda, yeniden düzenlenen 5651 sayılı kanunun beraberinde getireceği sansürle çok ciddi benzer noktalar içermektedir. Birincisi, Türkiye’de bu yeni düzenleme öncesinde seçici bir sansür vardı. Kelime tabanlı olarak filtreleme uygulanmaktaydı. Diğer taraftan IP tabanlı sansürleme de yapılmıştı. Şimdi, yeni düzenleme ile URL tabanlı filtreleme geldi ve web trafiğinin gerçek zamanlı olarak incelenebileceği bir yapıya kavuşturuldu. İkincisi, bu şekilde Facebook veya Twitter gibi siteler direkt olarak erişeme engellenmeden, Türkiye’deki Internet kullanıcılarının bu sitelere olan trafikleri monitörlenebilecek ve böylelikle de kullanıcı profilleridiğer deyişle fiş dosyalarıoluşturulabilecek. Üçüncüsü, Türkiye tüm bunlara yasal bir zemin hazırlamakla beraber MİT geçmişli bir başkan ve koruma kalkanı ile TİB’i dokunulmaz yapmıştır. Son olarak da yeni MİT yasa tasarısı bu dokunulmazlığı alıp bir korku-baskı-ölüm yapısına dönüştürecektir.

Erdoğan bir zamanlar Esad için kardeşim diyordu. Daha sonra onu katil, diktatör Esed olarak anmaya başladı. Internet sansürü anlamında Türkiye’de yapılanlara baktığımızda Erdoğan Esad ile aynı yolu izlediğini kendi adıma söyleyebilirim. Çünkü, Suriye’deki Internet sansür sistemi Türkiye’nin mevcut yapısına rahatça uyarlanmaktadır. Yapılan yeni Internet düzenlemesi de ortak noktaları çok açık bir şekilde göstermektedir. Umarım bir gün Suriye’de yaşanan trajediyi Türkiye’ye de uyarlamak zorunda kalmayız.

Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Fişlemeyi Normalleştirmek

Özellikle iktidarın devamlı ihbar edin çıkışları, son bulacağını söyledikleri fişmele ile doğrudan çelişmektedir. Epey deneysel bir yazı oldu. Bir eleştiri yazısı olarak yorumlarınızı beklerim.

Gezi sürecinden bildiğimiz üzere insanlar Gezi’ye destek vermek amacıyla geceleri ülkenin birçok ilinde “tencere tava” çalmaya başlamıştı. Çok geçmeden Erdoğan; “Komşuyu rahatsız etmek suçtur. Ben değil yasalar söylüyor. Müracaatınızı yapacaksınız, yargıya bildireceksiniz.” diyerek tencere tava çalanların ihbar edilmesini istemişti. Ardından, bu konuyla ilişkin olarak “Sırdaş Polis İhbar Noktası” projesinden bahsetmişti:

Mahalle aralarına yerleştirilecek bu sistem sayesinde, bir suç işlendiğinde, insanlar ‘kimliğim tespit edilir mi?’ endişesi yaşamayacak. Bu sistem ile ister yazılı olarak, isterse de sesli olarak bu kutulara ihbarda bulunabilecek. Bu kutulara yapılan ihbarlar ise kesinlikle gizli kalacak. Projenin kısa bir zaman diliminde başlatılması hedefleniyor.

Görüldüğü üzere yazılı veya sesli olarak mahalle aralarına yerleştirilmiş bu sisteme insanlar kimlikleri gizli kalacak şekilde ihbarlarda bulunabilecekler. Ek olarak, bu proje sayesinde “polise olan ihbarların artırılması ve ihbar sisteminin işlevlik kazanması” amaçlanmakta olduğu söylenmiştir. Bir süre sonra, gündem değiştirme gücünü iyice kaybeden Erdoğan’ın kızlı-erkekli öğrenci evleri çıkışı olmuştu. “Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor… Vali Bey’e bunun talimatını verdik. Bunun bir şekilde denetimi yapılacak.” demişti. Bu söyleminden sonra epey tepki çekmiş, kızlı-erkekli öğrenci evlerinin ihbarı başlamış, kendilerini ihaber edenler olmuş ve ihbar sonucunda da bir kişi hayatını kaybetmişti. Görüldüğü üzere her iki söylemin de ortak yönleri; neyin suç olduğunun bir kişi tarafından belirlenmesi ve  “ihbar.”

Bu sefer çok yakın bir tarihte, 6 Aralık 2013’te “Trafikte Yeni Dönem! Herkes Polis Olabilecek” başlıklı yeni bir haber yayımlandı. Ayrıca, bu haber tv programlarında da gösterildi. Haberde geçen bölümden bir altıntı yapayım:

Tasarı Meclis’ten geçerse elinde kameralı cep telefonu bulunan herkes trafik casusluğu yapabilecek. Vatandaş aşırı hız, kırmızı ışık ihlali, emniyet kemeri, yasak park, araç kullanırken cep telefonu ile konuşma, hatalı sollama, araçtan sigara izmariti, çöp atma gibi eylemleri ya fotoğraflayarak tespit edecek ya da videoya çekecek.

Alıntıdan da görüldüğü üzere insanlar ellerindeki cep telefonları ile isterlerse trafik casusluğu yapabilecekler. Yani tekrar aynı bahaneyle, yasalara aykırı bir durumun ihbar edilmesi istenmektedir. Bununla birlikte, “casusluk” kelimesi “Sırdaş Polis İhbar Noktası” projesi ile -bence- doğrudan ilişkilidir. Çünkü, her ikisinin de ortak noktası kimlik gizliliğidir (e-posta ile ihbar bu konuda biçilmiş kaftan). Şimdi bir ayrım yapalım. Mobese, devletin kendi eliyle koyduğu bir gözetleme sistemidir. Haberlerde insanlara “evlilik teklif eden çiftler, enteresan kazalar, mobese kameralarına takılan ilginç görüntüler vs.” şeklinde gösterilmekte, asıl çalışma amacı gizlenerek ve normalleştirilerek anlatılmaktadır. Öte yandan, bahsedilen ihbarlar bir sivil muhbirlik olup, ayrıca yasal bir dayanağı olmadan, farklı veya karşıt görüşlerde olanları devletin fişleyemediği noktada fişlenmesine yardımcı olmaktır.

İlk olarak, elinde kameralı cep telefonu olan herkesin trafik casusluğu yapmasını (kurallara uymayan sürücüler için bile) kabul edilemez buluyorum. Trafikteki kural ihlallerinin çözümü “ihbar” sisteminden geçmemektir. Ayrıca, bununla  fişleminin ilerleyen süreç içerisinde daha normal bir algı yaratacağına inanmaktayım. Bunu şundan dolayı söylüyorum; ilk iki ihbar isteğinde neyin suç olduğu bir kışı tarafından belirlenirken bu sefer de yasalara aykırı durumlar bahane edilerek bir ihbar sistemi kurulmaktadır. Çünkü, hem tencere-tava hem de kızlı-erkekli ihbarların toplumun belirli bir kesimi tarafından (iktidar gibi düşünmeyenler diyelim ya da siz ne derseniz) “fişleme” olarak algılanmasına rağmen “kurallara, trafiğe vs. yardımcı olmak” adıyla fotoğraf çekilmesinin ve bununla ihbarda bulunulması gözden kaçırılmaktadır. Tıpkı Mobese haberleri ile yaratılmaya çalışılan algı gibi bu tarz ihbarların da asıl resmin üzerini örttüğünü düşünüyorum. Bu resim de fişlemenin ve devletin fişleme mekanizmasına yardımcı (gönüllü, sivil muhbirlik) olmanın ta kendisidir.

Son olarak, iktidar söz vermesine rağmen fişlemeyi son vermemektedir. Askine, fişlemeyi normalleştirmekte ve bunun için de elinden geleni yapmaktadır. Fişlemenin zeminini hazırlayan ve normalleştiren bu tarz haberler ve ihbarların altında yatanlar iyi görülmelidir. Bugün için makul gelebilecek bir ihbar/ihbarlar ilerleyen süreçte fişleyen bir toplum mekanizmasına dönüşebilir/dönüştürebilir.

Tagged , , , , , , , , , , , , ,