Tag Archives: gnupg

Kriptografi’ye Giriş – I

Kriptografi çok geniş ve hem tarihsel hem de teknik anlatım açısından uzun bir konu olduğu için giriş kısmını iki parçadan oluşturdum. Bu ilk kısımda eski dönemlerde neler yapıldığı ve nasıl yapıldığı basit örneklerle anlatıldı.

Yüzyıllardır krallar, kraliçeler, generaller ülkelerini ve ordularını yönetebilmek, toprak bütünlüklerini koruyabilmek için etkili ve güvenli bir iletişimden destek aldılar. Aynı zamanda, mesaj içeriklerinin düşmanların eline geçmesi ile gizli bilgileri ortaya çıkartabileceği, ülke çıkarlarını tehlikeye sokabileceğini ve bunların yaratacağı tehlikenin de farkındaydılar. Bu yüzden mesaj içeriğini sadece mesajı alanın okuyabilmesi için kodlar ve şifreleme yöntemleri geliştirildi. Gizliliğe olan tutku, ulusların iletişimin güvenliğini sağlamak içn en iyi şifreleme yöntemlerini oluşturmak ve uygulamak için kod üreten bölümler oluşturmalarına neden oldu. Bu aynı zamanda da düşmanların şifreleri kırabilmek için uğraşmalarını ve gizli içeriği çalabilmelerini de sağladı (Singh, 2002).

Kriptografi, eski Yunanca’dan (kryptos ve graphien) gelmektedir. Genel olarak, birinin mesaj içeriği sade bir şekilde gizlemeye çalışması pratiği anlamına gelen “gizli yazı“‘dır. Temel anlamda, kriptografi; orjinal mesajı dönüştüren bir formül olan anahtara ya da gizlice kodlanmış mesaja denir. Bu kodlamının yapılması sürecine şifreleme, tersi işlemine de şifre çözme denmektedir (Curley, 2013). Mesajın bir anahtar ile şifreli koda dönüştürülmesi çok basit olabilir, fakat bu konuda birçok teknik mevcuttur. Ayrıca, bu dönüşüm işlemi daha karmaşık ve şifreli kodun çözülmesi ise daha zor olabilmektedir. Kriptografi’ye kısa bir giriş açısından bu yazıda ise sadece belirli bazı tarihsel olaylara bakacağız.

Romalı ünlü bir filozof ve devlet adamı olan Cicero‘ya göre gizli yazışmalar Herodot dönemine kadar uzanmaktadır. Herodot yazılarında İ.Ö. 5.yy’da Yunan şehirlerininin özgürlüğünü ve bağımsızlığını tehdit eden Pers saldırılarından bahsetmektedir. Bu konudaki yazılarından dikkati çeken bir şey de gizli yazışmaların Yunan şehirlerini depotik Pers imparatoru Xerxes‘ten kurtardığıdır. Xerxes, imparatorluğu için yeni başkent olarak Persepolis‘i inşaa etmeye başladığında Atina ve Sparta hariç tüm imparatorluktan ve komşu devletlerden hediyeler almıştı. Bu durum ise Yunanistan ile Pers İmparatorluğu arasındaki düşmanlığı bir krize çevirmişti. Kendini aşağılanmış hisseden Xerxes, “Pers İmparatorluğu’nun sınırlarını Tanrı’nın sahip olduğu gökyüzü, güneşin üzerine bakamayacağı uzunlukta topraklar kadar olmalı.” diyerek ordusunu toplamaya başladı.

İlerleyen 5 yıl içerisinde Xerxes tarihin gördüğü en büyük savaş gücünü gizlice oluşturdu ve İ.Ö. 480’de süpriz saldırı için hazırdı. Bununla birlikte, aynı zamanda Yunanistan’dan sürülmüş ve Susa adında bir Pers şehrinde yaşayan Demaratus, Pers ordusunun hazırlıklarına şahit olmuştu. Sürülmesine rağmen hala Yunanistan’a bağlılık duyan Demaratus, Sparta’yı Xerxes’in işgal planı hakında uyarmıştı. Bunu ise ağaç tabletlerin içine mesajlarını kazıyıp üzerine ise balmumu ile kapatatarak yapmış, böylece kontrolden geçen ağaç tabletler boş gibi gözükmüşlerdi. Demaratus’un bu gizli iletişim stratejisi basitçe mesajı gizlemeye dayanmaktadır. Ayrıca, mesajı gizlemeye benzer olarak aynı dönemlerde Histiaeus, Miletus’u Pers imparatoruna karşı ayaklandırmak için elçisinin başını kazıyıp mesajı kafasına kazımış ve elçi Miletus’a ulaşana kadar saçları uzadığı için mesaj gizli kalabilmişti (Singh, 2002).

Mesajın içeriğinin saklanarak yapılan gizli iletişime Yunanca’dan gelen steganografi denmektedir. Önemli bir nokta olarak bu bir “şifreleme” değildir. Steganografi’ye ait birçok örnek bulabilmek mümkündür. Eski Çinliler kaliteli ipeğe yazdıklarını balmumu ile top haline getirip elçiye yuttururlarmış. Kurt sütü olarak anılan tithymalus bitkisinden elde edilen sütü Romalı Gaius Plinius Secundus, görünmez mürekkep olarak kullanmıştır. Özelliği ise kuruduktan sonra transparanlaşan yazılar, yazıldığı yerin belirli bir oranda ısıtılması ile kahverengiye dönüşmektedir. Karbon açısından zengin birçok organik sıvının da buna benzer özellikler taşıdığı bilinmektedir.

Kriptografi’nin kendisi iki kola bölünebilir; yerini değiştirme ve yerine koyma. Yerini değiştirmede mesaja ait harfler yeniden düzenlenir, harflerin yerinin değiştirilmesine anagram da denilmektedir. Bu yöntem, özellikle tek bir kelime için göreceli olarak güvensizdir, çünkü sadece birkaç harfin yeri değiştirilerek yeni bir kelime oluşturulacaktır. Örneğin; kame, kmea, kmae, kema… Diğer yandan, harf sayısı arttıkça oluşuturulabilecek yeni kelime sayısı da artmaktadır. Örneğin, 10 harften oluşan bir kelime veya cümle sayısı 10! gibi büyük bir sayıya ulaşmaktadır. Harflerin rastgele yerine konulması göreceli olarak daha yüksek bir güvenlik sağlamaktadır. Fakat, herhangi bir yöntem veya neden olmadan oluşturulan yeni kelimeler alıcı için de çözülmesi imkânsız hale gelebilmektedir. Bu yüzden yerini değiştirme belirli bir sistemi takip etmektedir. Buna bir örnek olarak ray dizilimi verilebilir.

BU GİZLİ BİR MESAJDIR

B  G Z İ  İ  M S J I
 U  İ L  B R  E A D R

BGZİİMSJIUİLBREADR

İ.Ö. 4.yy’da da Sparta’da skytale adı verilen çokgen şeklinde bir sopa da yerini değiştirmeye örnek olarak verilebilir. Bu çokgen sopanın her bir yüzeyine yazılan yazılar çevrilerek okunur. Örneğin altıgen bir sopa:

       |   |   |   |   |   |  |
       | K | A | M | E | G |  |
     __| İ | Z | L | İ | K |__| 
    |  | V | E | G | Ü | V |
    |  | E | N | L | İ | K |
    |  |   |   |   |   |   |

KAMEG, İZLİLİK, VEGÜV, ENLİK = KAME GİZLİLİK VE GÜVENLİK

Yerini değiştirmenin alternatifi ise yerine koymadır. Yerine koymaya ait şifrelemenin ilk olarak Kâma-sûtra‘da, İ.S. 4.yy’da Brahman öğrencisi Vatsyayana tarafından kadınlara ahçılık, masaj, parfüm hazırlama, giyim gibi şeyleri öğretmek için oluşturulan 64 Kâma-sûtra resimden oluşmaktadır. Bu resimlere marangozluk, satranç ve büyü gibi resimler de dahildir. 45 numaralı resim mlecchita-vikalpa adında, gizli yazışma sanatı olan ve kadınlara gizli ilişkilerini saklamayı tavsiye eden bir resimdir. Temel olarak yerine koymaya dayanır. Örneğin:

A E M K
| | | |
Q P W O

Bu yöntemle biri sizlere “KAME” için “OQWO” yazması gerekecektir. Bu yöndemin ilk kullanılması Julius Caesar‘ın Galya Savaşları dönemine kadar gitmektedir. Tarihte kriptografi ile ilgili önemli olayardan biri de 7 Şubat 1587 yılında İskoç Kraliçesi Mary‘nin idamıdır. İdam kararının gerekçesi tacı kendine alabilmek için Kraliçe Elizabeth‘e suikâst girişimi ile vatana ihanettir. Kraliçe Elizabeth’in baş sekreteri olan Francis Walsingham, diğer komplocuları yakalamış, idam etmiş ve komplonun kalbindeki ismin Kraliçe Mary olduğunu kanıtlamak istemişti. Bu yüzden de Kraliçe Elizabeth’e Kraliçe Mary’nin suçlu olduğuna inandırması gerekmekteydi. Kraliçe Mary’nin direkt idam edilmemesinin sebesi ise eğer bir kraliçe idam edilirse isyancılar da cesaret bularak bir başka kraliçeyi öldürmek isteyebileceklerdi. Diğer yandan, Kraliçe Elizabeth ve Kraliçe Mary kuzenlerdi. Komplocular İngiliz Katolikleri’ydiler ve Protestan olan Kraliçe Elizabeth’i Katolik olan Kraliçe Mary ile değiştirmek istiyorlardı. Kraliçe Mary ile komplocular arasındaki gizli yazışmalar belirli bir şifreleme ile olmaktaydı ve Walsingham bu mektupları yakalasa bile kelimelerin ne anlama geldiği bilemeyecek algısı vardı. Fakat, Walsingham sadece baş sekreter değil ayrıca İngiltere gizli servisinin başındaki isimdi. Walshingman’ın Kraliçe Mary’e ait olan ve tarihte kanlı mektuplar olarak anılan gizli mektupları ele geçirmesi ile ülkenin şifre çözmesiyle ün yapan ismi Thomas Phelippes, bunları çözerek Kraliçe Mary’nin idam edilmesi önündeki engel de ortadan kaldırmıştır.

İslâm dünyasında ise tıp, astronomi, matematik, etimoloji ve müzk alanlarında toplam 290 kitap yayınlayan Al-Kindi‘nin şifre çözme üzerine olan “Şifrelenmiş Mesajların Şifresini Çözme Üzerine Bir El Yazısı” adlı 850’lerde yazdığı kriptoanaliz üzerine eseri, 1987 yılında İstanbul Osmanlı Arşivi’nde keşfedilmiştir. Özellikle istatistik ve Arapça üzerine yoğunlaşmış olsa da Al-Kindi’nin devrimsel keşfi “Şifrelenmiş bir mesajı çözmenin bir yolu; eğer biz yazının dilini biliyorsak o dile ait bir sayfa dolusu yazı bulur ve her harfin görülme sıklığına bakarız. En çok tekrarlanan harfin ilk harf şeklinde bütün farklı harfleri ve sırasını bulana kadar sıraya dizeriz. Daha sonra çözmek istediğimiz şifreli mesaja bakar ve ayrıca sembolleri sınıflandırırız. En çok tekrarlanan sembol daha önce oluşturduğumuz sıradan ilk harf olacak şekilde bütün sembolleri tamamlayana ve şifreli mesajı çözene kadar devam ederiz.” demektedir (Singh, 2002).

800 -1200 yılları arasında Araplar entelektüel ilerlemenin keyfini sürerken ve Al-Kindi’nin kriptoanaliz üzerine eserine rağmen, Avrupa basit kriptografi ile uğraşmakta idi. Fakat, 15.yy’dan sonra Avrupa’da Rönesans ile kriptografi de büyüyen bir endüstri haline dönüştü. Rönesans’ın kalbi olduğu için özellikle İtalya’da her şehirde şifreleme ofisleri kurulmuştu ve her büyük elçi bir şifreleme uzmanına sahipmişti. Aynı zamanda şifreleme bir diplomasi aracı haline gelmiş ve kriptoanaliz bilimi de Batı’ya entegre olmaya başlamıştı. Bu dönemlerde kriptologlar alfabetik harfler ile şifreleme yaparlarken, kritoanalistler ise tekrarlanma sıklıkları ile şifreleri çözmeye çalışmaktaydılar. Ayrıca, uluslar bu yöntemin çözülme kolaylığının ve yaratacağı tehlikelerin farkına kısa sürede vararak daha farklı şifreleme yöntemleri arayışına girmişler, boşluk, sembol ve harflerde oluşan yöntemler de geliştirmişlerdir. Örneğin; A = Kame, Ω = Internette, 30 = Gizlilik ve Güvenlik ise A Ω 30 = Kame Internette Gizlilik ve Güvenlik olmaktadır.

Son olarak, yukarıda yazanlar doğrultusunda gizli yazının bilimsel olarak dallarını inceleyecek olursak:

                                         ,_ Kelime
           ,_ Steganografi              /
	  /              ,_ Yerine koyma
Gizli Yazı              /               \,_ Harf
          \,_ Kriptografi
                        \,_ Yerini değiştirme

Her farklı kod, algoritma anlamına gelen bir şifreleme yöntemi olarak düşünülür ve her anahtar belirli bir şifrelemenin tam detayını belirler. Bu bağlamda, algoritma alfabedeki harflerin kod bloğundaki harflerle yerinin değiştirilmesi ve kod bloğu ile yeri değiştirilen harflerin tersi işlemle şifresinin çözülmesi ile gerçekleştirilir. Bir mesajın şifrelenmesi mesajı gönderinin sahip olduğu anahtar ve algoritma ile şifreleyerek, tersi işlemi gerçekleştirecek anahtara ve algoritmaya sahip olan alıcının şifreli mesajın şifresini çözmesi olarak da kısaca özetlenebilir. İletişimin arasına giren saldırgan anahtar ve algoritmaya sahip değilse mesajı ele geçirse bile şifresini çözeyemecektir. Buna günümüzden bir örnek istenirse gizli ve açık anahtar ile GnuPG‘yi gösterebiliriz.

—–
Singh, S. (2002). The Code Book: How to make it, break it, hack it, crack it. New York: Delacore Press
Curley, R. (2013). Cryptography: Cracking Codes. New York: Britannica Educational Publishing

Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Tarayıcılar ve Eklentiler

E-postalar üzerinden de bu sorular devamlı sorulduğu için kısa bir rehber hazırladım. Umarım işinizi görür.

İlk olarak belirtmeliyim ki bu rehberin %100 anonimlik veya güvenlik sağladığı yanılgısına kapılmak veya burada yazan tarayıcı ve eklentileri kullanarak gizliliğin sağlandığı, anonim kalındığı ve güvenli olunduğu kullanıcıyı büyük riskler içine çekebilir. Bu kavramların içi iyi bir şekilde doldurulmadığı sürece, bir tarayıcıdan veya eklentiden bir şeyler beklemek hata olur. Buraya kadar her şey anlaşıldıysa bana sıkça sorulan sorulara geçelim.

Hangi tarayıcıları kullanıyorum?

Neden Firefox Aurora ve Tor Browser kullanıyorum?

Öncelikle bu iki tarayıcıyı şu şekilde ayıralım: Firefox Aurora benim anonimliğe ihtiyaç duymadan, güdenlik işlerimi yüksek bir güvenlik sağlayarak gerçekleştirdiğim, eklenti desteği yüksek, stabil ve hızlı bir tarayıcıdır. Diğer yandan Tor Browser, anonim kalmamı sağlayan ve bunu en iyi şekilde yapan, benimle ilgili, gerçek kimliğime veya trafiğime ait en düşük bilgiyi sızdıran (İSS trafiğinizi şifreli bile görse %100 anonimlik diye bir şey yoktur!) bir tarayıcı olup, anonimliğe ihtiyaç duyduğum zamanlarda kullandığım diğer tarayıcıdır. İki tarayıcının kullanım amaçlarını ayırdıktan sonra diyeceğim bir diğer şey de, evet Firefox Aurora veya Google Chrome veya Opera veya başka bir tarayıcı da Tor ağı üzerinden Internete çıkabilir. Fakat, anonimlik açısından bakarsak Firefox’un Tor ağı üzerinden Internete çıkması sizinle ilgili belirleyici bir bilgi sızdırır. Kaldı ki çeşitli ayarları (useragent vs) değiştirseniz dahi sizinle ilgili bilgi toplayan servisler Tor Browser’dan farklı bir tarayıcı kullandığınızı parmak izleri (fingerprinting) üzerinden görebilir.

Hangi eklentileri kullanıyorum?

Tor Browser; HTTPS-Everywhere, Tor Button ve NoScript eklentileri ile birlikte gelmektedir. Bunun dışında başka bir eklenti kurmaya gerek yoktur. Diğer yandan, kurulacak eklentilerin anonimlik derecesini etkileme olasılığı da mevcuttur. Tor Browser’ı olduğu haliyle korumak en iyisidir.

Firefox Aurora için kullandığım eklentileri ve özelliklerini sıralayarak ilerleyeyim.

Adblock Edge, Adblock Plus’ın forklanmış halidir. Kendi tanımında da yazdığı üzere farkı; Plus  –muhtemelen– maddi kazanç sağlamak için bazı reklamlara (acceptable ads) izin vermektedir, Edge’de ise izin yoktur.

Tarayıcı üzerinden şifreli ve gizli mesajlaşmak ve sohbet (OTR) için –şimdilik– en iyi eklenti. Ayrıca, grup özelliğine sahip olduğu için birden fazla kişi ile bir grupta toplu yazışma yapabilirsiniz. Bilinmesi gereken en temel şey, Cryptocat kullanırken IP adresiniz gizlenmiyor ve bu yüzden takip edilebilme olasılığınız vardır. Tor ağı üzerinden Cryptocat kullanarak bunu da aşabilirsiniz. Bunun için custom server’dan Tor Hidden Service’i seçebilirsiniz.

Eğer tarayıcı üzerinde bir proxy yönetimi ihtiyacı duyuyorsam bunun için kullandığım tek eklenti. Proxy yönetimi ile kastettiğim gerektiğinde örneğin Tor, i2p gibi proxyler veya sahip olduğum shell hesabı ile ssh tünel için kullanmaktır.

Birçok website https yapısına sahip olsa bile ziyaretçileri http üzerinden karşılamaktadır. Bu eklenti ise güvenli olmayan http bağlantısını –eğer website sahipse– https olarak yeniden yazar ve kullanıcıları şifreli bir bağlantı ile karşılamaya zorlar. Olmazsa olmazdır. Bunun örneğini çok yakınlarda bir Youtube videosuna yapılan URL tabanlı engeli aşmada ne kadar işe yaradığını görmüştük. Fakat tek sıkıntı, hala ve ısrarlar birçok website https kullanmamakta ve SSL sertifikası için para ödememektedir. Ayrıca, tavsiye olarak SSL Oberservation özelliğini aktif edin. Bu sizlere eğer bir man-in-the-middle saldırısı varsa bilgi verecek ve eklentinin daha iyi geliştirilmesi için EFF‘ye anonim rapor gönderecektir.

Tarayıcı üzerinden OpenPGP şifreli e-posta göndermek için -bence- en iyi eklenti. Grafik arayüzü, hazır gelen servisler (Gmail, Yahoo vs.), anahtar yönetimi ile son kullanıcıya yönelik ve bu işi de en basit şekilde yerine getiriyor. Artık günümüzde şifreli e-posta göndermek bir zorunluluk olduğu için denenmesinde fayda var.

Websiteleri üzerinde gelen JavaScript, Java, Flash, Silverlight ve diğer çalıştırılabilir eklentilerin kontrolünü ve iznini kullanıcıya bırakarak bu eklentilerden gelebilecek veri toplama ve saldırıları engeller. Hatırlarsanız, Freedom Hosting baskını sonrası zararlı bir JavaScript bulunduğundan Tor Browser’ın bundan etkilendiği –kısa süre içinde bu durum düzeltildi– sözedilmişti.

Bunu kısaca şöyle anlatayım; bir websiteye herhangi bir makaleyi okumak için girdiniz, bu site üzerinde sunulan içerik olarak bir Youtube videosu da var, bu videoyu izlemeseniz dahi tarayıcınız Youtube’dan gelen isteği yanıtladı, ayrıca bir de Analytics mevcut. Böylelikle Google, Analytics ve Youtube ile sizin girdiğiniz siteyi ve okumak istediğiniz makaleyi, bu site üzerinde ne kadar vakit harcadığınızı öğrenerek sizin profilinizi çıkarmaktadır. RequestPolicy ise bu websitelerden gelen istekleri otomatik olarak engelliyor. Yönetim işini kullanıcıya bırakıyor. Diğer yandan XSS veya CSRF gibi saldırıları da bu şekilde engellemektedir. NoScript ile birlikte müthiş bir ikili oluşturur.

Uzun zamandır Cookieless Cookies, yani çerezsiz çerezler (tercüme benim) nedir, bir sayfayı çerezler ve JavaScript kapalı, VPN üzerinden ziyaret ettiğiniz zaman bile bu yöntemle takip edilebildiğinizi anlatmak istiyordum. Nasip bu yazıya oldu. Kısaca Etag (entity tag) kavramını açıklayayım. Etag, http’nin parçası olan bir protokol olup, bir URL’de gelen içeriklerin (gif, jpeg, js vs.) değişip değişmediğini doğrular ve her içeriğe özgü bir etag (checksum, sağlama toplamı) atar. Eğer URL’deki içerik değişmişse yeni bir etag atanır. Bir örnek vereyim; bir sayfaya girdiniz, sayfada bir jpeg var. Bu jpeg’in kendine ait bir etag’ı mevcut. Tarayıcı jpeg’i açtığı ve etag’ı öğrendiği zaman sunucuya doğrulama için bilgi gönderir. Sunucu jpeg’de bir değişklik olup olmadığını kontrol eder. Eğer yoksa jpeg’i yeniden almaya gerek kalmaz ve böylece gereksiz veri akışından kurtulunur. Ziyaretçilerin takibi ise bu yöntemle olmaktadır. Çünkü sunucu her tarayıcıya has bir etag verecek ve veritabanından da bunu kontrol edecektir. Bunu aşmada Self-Destructing Cookies’in yanısıra Secret Agent eklentisi de işe yaramaktadır. Tarayıcının useragent’ını düzenli olarak değiştirerek devamlı farklı etag’ların oluşturulmasını sağlar ve bunlar üzerinden gerçekleştirilecek takibi aşmaya çalışır. Whitelist’e sahip, böylece güvendiğiniz websitelerini buraya ekleyebilir ve sorunsuz kullanabilirsiniz.

Otomatik olarak kullanılmayan çerezleri temizleyen bir eklenti. Ayrıca bir whitelist’e de sahip. Buraya güvendiğiniz websiteleri girerek diğer sitelerden gelen çerezlerin belirli bir zaman aralığında otomatik ve kalıcı olarak silinmesini sağlayabilirsiniz. Böylelikle farkında olmadan çerezler tarafından gözetlenmenin de önüne geçersiniz.

Bir imajın sahte olup olmadığını anlamanın en iyi yolu bu eklentiden geçiyor. Örneğin Twitter’da paylaşılan bir fotoğrafın o ana ait olup olmadığını merak ettiniz. Bu eklenti ile fotoğrafa sağ tıklayarak TinEye’ın devasa veritabanında aratabilir, daha önce kullanılmışsa hangi sitelerde ve ne zaman kullanıldığını görebilirsiniz. Dezenformasyona karşı ilaç gibi gelecektir.

WebPG’de tıpkı Mailvelope gibi GnuPG/PGP şifreli e-postalar göndermenizi sağlayan gayet kullanışlı bir eklenti. Bazı web arayüzleri ile sıkıntıları giderilebilmiş değil ama basit bir kullanıma sahip. Sisteminizde ekli olan size ve arkadaşlarınıza sahip tüm anahtarları otomatik olarak alıyor. Denemeye kesinlikle değer.

Vim kullanmaktan büyük keyif aldığım bir editör. Kısayolları çok sevdiğim için ve bunları da bir tarayıcı üzerinde fareye ihtiyaç duymadan rahat bir şekilde kullanabilmek için en iyi eklenti Vimperator. Gerçi, VimFx ve Vimium ve Pentadactyl gibi uygulamalar da mevcut. Hepsi de aynı işi yapıyor.

Tüm bunlar gizliliğim, anonimliğim veya güvenliğim için yeterli midir?

Hayır! Öncelikle gizlilik, anonimlik ve güvenlik gibi kavramlar doğru anlaşılmalıdır. Anlaşılmadığı takdirde kullandığınız araçlar elinizde bir çöpe dönüşür. Bu yüzden tekrar ve tekrar tavsiye olarak gizlilik, anonimlik gibi kavramların içini iyi doldurmak ve bu konularda bolca araştırma yapmak gerekiyor.

Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Büyük Birader’le Mücadele Etmek

Çocukluğumda yaptığım yaramazlıklar için en çok duyduğum öğüt, “karda yürü ama izini belli etme” idi. Her anımızın gözetlendiği, bir şekilde kaydı tutulduğu ya da bir şekilde bize ait özel dediğimiz verilerin okunduğu şu günlerde Büyük Birader’le mücadeleye nereden başlamalı, bir giriş olarak anlatmak istedim.

  • Biraz paranoya iyidir

Anonimlikte, bence, motivasyon çok önemli. Her adımınızı gözetleyen Büyük Birader’e karşı zihnen de bir mücadele vermektesiniz ve bu konuda motive, sizlere çok büyük bir destek kaynağı olacaktır. Motivasyonun yanına biraz da paranoya eklersek, bence harika olur. Paranoya’nın kısa bir tanımına bakalım:

Paranoya, bireyin herhangi bir olay karşısında olayın oluşumundan farklı olarak gelişebileceğini kendi içerisinde canlandırma yolu ile öne sürdüğü ve sınırsız sayıda çeşitlendirebileceği hayal ürünlerinin tümüdür.

Sizlere yazılarımda devamlı “tehlike modeli“‘nden bahsetmekteyim. Tehlike modeli oluşturmak (kişisel görüşüm) biraz da paranoyaya dayanıyor (ayrıca hesapları ayrıbilmekte örnek bir model var). Çünkü her olay karşısında, bu olayın gelişimi için farklı canlandırmalar oluşturuyor ve buna karşı güvenliğinizi sağlamak üzerine yeni yöntemler geliştiriyorsunuz. Elbette bunu hastalık boyutuna taşımak kişise zarar verecektir. Fakat, paranoyanın model geliştirmedeki etkisini gözardı etmemek gerekli. Anonimlikle ilgili ısrarla söylediğim şeylerden birisi de; “kimsiniz ve kimden saklanıyorsunuz, neden ve ne tür bir risk almayı hedefliyorsunuz?”. Yani, anonimlik düzeyiniz hesaplanabilir, biraz paranoyak olun, iyi bir model oluşturun ve kendinizi koruyun!

  • Kriptografiye önem vermek

Türkiye’deki üniversitelerde kriptografi ile ilgili ne kadar eğitim veriliyor ya da ne kadar insan bu konuda bilgilendiriliyor, bunun üzerine pek bilgi sahibi değilim. Kriptografi çok çok önemli bir konu ve üzerine ciddi olarak düşülmesi, ayrıca bu konuda yerel literatüre çok şey katılması gerekli olduğu düşünüyorum. Kısa bir tanım yapacak olursak:

Kriptografi, gizlilik, kimlik denetimi, bütünlük gibi bilgi güvenliği kavramlarını sağlamak için çalışan matematiksel yöntemler bütünüdür. Bu yöntemler, bir bilginin iletimi esnasında karşılaşılabilecek aktif ya da pasif ataklardan bilgiyi -dolayısıyla bilgi ile beraber bilginin göndericisi ve alıcısını da- koruma amacı güderler.

Sizin için önemli olan tüm verileri şifrelemelisiniz. Bunun daha başka bir açıklaması yok. Eğer mümkünse tüm verilerinizi şifreleyin. Bu, sizi güvende tutmanın temel ve başlıca yollarından biridir. Bu konuda ne tür araçlar kullanabilirsiniz, kısaca bir göz atacak olursak:

* E-postalarınız için GnuPG kullanabilirsiniz.
* Dosyalar için ccrypt ya da encfs kullanabilirsiniz.
* Disk için TrueCrypt ya da dm-crypt + LUKS kullanabilirsiniz.
* Anlık mesajlaşmalarda OTR eklentisini kullanabilirsiniz.
* Ağ için SSH kullanabilirsiniz.

Örnekler elbette çoğaltılabilir. Burada iş sadece şifrelemekle bitmiyor. Temel bir örnek ve tavsiye olarak, kullanacağınız şifre ya da şifreler sizinle ilgili ya da size ait herhangi bir bilgi içermemeli. Güvenli bir şifrenin yolu akılda kalması (inanın kalıyor) zor da olsa, rastgele şifrelerden geçiyor. Bu, sözlük saldırılarında ya da brute force saldırılarında sizlere ciddi bir avantaj sağlamakta. Dikkati çekmek istediğim bir diğer nokta ise kanun uygulayıcılarının yoktan delil var etme ya da herhangi bir şeyi delil olarak kullanma konusundaki tutumları. Bu nedenle, şifrelediğiniz herhangi bir şey yazılı/basılı olarak elinizde bulunmamalı. Elinizdeki basılı dökümanlarla işiniz bittiyse, yakın gitsin. Yedek alacaksanız, aldığınız bu önemli ve şifreleri verilerin yedeğini ailenize, eşinize, dostunuza ait bilgisayarlarda saklamamanız tavsiyedir.

  • Hesapları ayırabilmek

Hesapları ayırmaktan kastettiğim, anonim kimliğiniz ile gerçek kimliğinizi içeren hesapların ayrımını yapmak çok önemli. Anonim hesabınız üzerinden gerçek hesaplarınıza bir bağlantı kurulmamalı. Eğer bu bağlantı kurulursa, artık anonim de değilsinizdir. Anonimlik, tanımı gereği içinde anonim özneleri aşmaya çalışan saldırganları da içerir. Yani, eğer bir anonimlik varsa bu anonimliği ortadan kaldırabilmek için çalışanlar da olacaktır. Bu, kanun uygulayıcı olur, gizli servisler olur, başka bir anonim özne olur. Önemli olan bir saldırgan varlığını asla unutmamak.

Bir diğer nokta da anonim hesabınız üzerinden gerçekte tanıdığınız ve sizin bu kimliğinizi bilen insanlarla pek iletişime geçmemeniz (özellikle telefonla) gerekliliği. Bu konuda kararınız net olmalı ya da en azından ne kadar bilgiye sahip ya da ne zaman bilgiye sahip olacaklarını iyi kararlaştırmak gerekli. Bu, bence çeşitli riskleri de beraberinde getiriyor. Saldırgan ne kadar dar bir çevre oluşturabilirse, sizin kimliğinizi tespit etmesi de o kadar çabuk olabilir. Şimdi bunu basitçe örneklendirelim (şema eklendi):

model

Ben anonim kimliği “X“, gerçek kimliği “A” olan bir bireyim. “X” kimliğini gerçekte kim olduğunu (A’yı) bilen “W“, “Y” ve “Z” gerçek kimlikleri var. Ayrıca, “X” kimliğini aşıp “A” kimliğine ulaşmak isteyen saldırgan “S” var. Eğer, saldırgan “S“, benim “W“, “Y” veya “Z” gerçek kimlikleri ile iletişimde olduğumu bir şekilde farkederse saldırı kapsamını daha karmaşık ve kapsamlı bir halden daha spesifik ve daha dar bir hale getirir. Gerekirse, “W“, “Y” ya da “Z“‘ye doğrudan veya dolaylı olarak baskı/saldırı düzenleyerek benim gerçek kimliğime ulaşabilir. Bu saldırı, örneğin, bir man-in-the-middle saldırısı olabilir. Siz “X” anonim kimliği üzerinden “W” gerçek kimliği ile iletişime geçerken, saldırgan araya girip mesaj içerikleri ile oynayarak sizin “A” gerçek kimliğinizi elde edebilir. Bu bahsettiğim örnek, ayrıca bir tehlike modelidir. Bu yüzden ısrarla diyorum ki, bir tehlike modelinizin olması şart!

  • Kayıtlar

Özellikle /tmp, /var/log ve kullanıcı dizininde (/home/kullanıcı) kalan geçmiş ya da yedek dosyaları sizin için bir risk teşkil etmekte. Kullandığınız program, araç vs. her ne ise bunun nerede kayıt tuttuğunu bilmeniz sizin faydanıza olacaktır. Bir diğer noktada terminal üzerinde gerçekleştirdiğiniz şeylerin (kabuktan kabuğa değişmekte) de ayrı ayrı kaydı tutulmakta. Örneğin:

bash: .bash_history
zsh: .zsh_history
vim: .viminfo
.
.

Yedekler için:
*.swp
*.bak
*~
.
.

Bu sizin kullandığınız ortama göre değişim göstereceği için temel olarak sıralayabileceğim belli başlı şeyleri örnek olarak gösterdim. Sistemden çıkış yaparken bunları silerseniz ya da en azından nelerin kaydını tuttuklarını incelerseniz sizin yararınıza olur. Uygulama olarak Bleachbit, temizleme konusunda tercih edilebilir (Emre’ye teşekkürler.).

  • Karda yürü ama izini belli etme

Ceza hukukunun ciddi bir eleştirisini hukukçu olmadığım için yapamam. Fakat, kanun uygulayıcılarının hukuk dışı deliller elde ederek bireyi hapse atıp, daha sonra mahkemede tutuklu olarak yargılamaya başlaması ne vahim bir durumda olduğunun göstergesidir. Sonuca gelirsek, iyi bir motivasyon, biraz paranoya, önemli verileri şifreleyip anonim kimliğimizle gerçek kimliğimizin ayrımı tam olarak yapabilmek, kendimize uygun tehlike modelleri geliştirip bunlara karşı savunma yöntemleri hazırlamak, ve son olarak karda yürüyüp izimizi belli etmemek! Ayrıca, bu yöntemler sadece burada yazanlarla sınırlı değildir. Herkesin ayrı bir modeli olacak ve yöntemler de ona göre şekillenecektir.

Büyük Birader’i artık her zamankinden daha soğuk bir kış bekliyor.

Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,