Category Archives: Güvenlik

DNS’in Kökü

Gece itibariyle DNS’lerde bir sıkıntı olduğu söyleniyordu. Bana da bununla ilgili epey bir mesaj geldi. “Şu İSS’yi kullanıyorum, şu DNS sunucusunu kullanıyorum fakat Internete bağlanamıyorum, zaman aşımı alıyorum” diye gelen mesajlar sonrası kendim kontrol ettiğimde bir sıkıntı görememiştim. Fakat, Twitter‘da konuyla ilgili tweet sayıları giderek artmaya başladı ve ardından da Chip Türkiye‘nin “Türkiye’de DNS’lerin de kökü kazınıyor!” haberi geldi. Sanırım, söylentilerdeki doğruluk payı giderek artmaya başladı diyebilirim.

Yazıyı yayımladıktan bir süre sonra tekrar taslak formuna aldım. DNS’lerin kökünün kazınmasından ziyade daha farklı bir şeylerin döndüğünü düşünüyordum. Sabah ise OpenDNS ve Google DNS sunucuları üzerinden yapılan sorguların her ne hikmetse Türk Telekom sunucularına yönlendiğini gördüm. Bunun birçok sebebi olabilir. DNS spoofing, DNS hijacking, arada bulunan bir transparan DNS proxysisi ile sorguların açık DNS sunucularına ulaşmadan İSS’nin DNS sunucularına yönlendirilmesi gibi. Yaptığım basit bir analizde aldığım sonuç, yapılanı doğrular nitelikteydi:

kame ~ $ nslookup twitter.com 8.8.8.8
Server:    8.8.8.8
Address:   8.8.8.8#53

Non-authoritative answer:
Name       twitter.com
Address:   195.175.254.2

kame ~ $ nslookup twitter.com 208.67.222.222
Server:    208.67.222.222
Address:   208.67.222.222#53

Non-authoritative answer:
Name       twitter.com
Address:   195.175.254.2

Bir de engellenmemiş bir adresin çıktısına bakalım:

kame ~ $ nslookup duckduckgo.com 8.8.8.8
Server:    8.8.8.8
Address:   8.8.8.8#53

Non-authoritative answer:
Name       duckduckgo.com
Address:   176.34.131.233
Name       duckduckgo.com
Address:   46.51.197.88
Name       duckduckgo.com
Address:   46.51.197.89

Engellenmemiş adres için herhangi bir sıkıntı yok gibi durmakta. Şimdi bunu daha anlaşılır bir dille anlatalım. DNS (domain name system); türkçesi alan adı sistemi, Internet ağını oluşturan birimlerin IP adreslerini akılda daha kolay tutulması için dönüştürülen adresleri (domain, www.duckduckgo.com gibi) ve iletişimi organize eden bir sistemdir. DNS sunucuları ise Internet adreslerinin IP karşlığının kayıtlı tutulduğu sunuculardır. Bir örnekle anlatmak gerekirse, www.duckduckgo.com adresini tarayıcınızdan girdiniz, bu Intenet adresindeki makine ile iletişim kurulabilmesi için DNS sunucusuna sorgunuz gitti, DNS sunucusu ise eğer bu isim karşılığındaki IP adresine sahipse, 50.18.192.250 dedi ve bu IP’ye sahip makineye yönlendirildiniz. Fakat, yukarındaki çıktıda Google DNS kullanıyorsanız ve tarayıcınızdan www.twitter.com yazdığınız anda sorgunuz gitmesi gereken Google DNS sunucuları yerine 195.175.254.2 adresine, yani Türk Telekom’a yönlendirildi.

Bu işin biraz da tekniğine bakalım. Bir İSS’siniz ve kötü niyetli bir DNS sunucusu yapmak istiyorsunuz. Bu DNS sunucunuzun IP’sini 195.175.254.2 olduğunu varsayalım. Diğer yanda, ülkenizde hizmet veren güvenilir Google gibi DNS sunucuları var. Siz bu sunucuları kendi kullanım amacınızla işleyişlerini manipüle edip yani gasp edip kendi kötü niyetli sunucunuza yönlendirdiniz (route). Ardından Google DNS kullanan biri Twitter’a girmek istedi. Sorgusunu gönderdi, hop bu sefer Google DNS yanıt verecekken kurduğunuz kötü niyetli DNS sunucusu yanıt verdi. Yani bunu yapabilmek için de adresi twitter.com/195.175.254.2 olarak atadınız. twitter.com diyen 199.59.149.230‘a erişmek yerine tanımlanmış olan 195.175.254.2 IP adresli makineye erişecektir. Bu makine ne yapabilir? Sizi burada bekletebilir, … kararla site erişime engellendi yazısı ile karşılayabilir, DNS sorgularını loglayabilir, sizlere gereksiz reklam sonuçları gösterebilir (bunu yapan birçok İSS mevcut) vs.

Şu an bizim yaşadığım durum da; siz Google veya OpenDNS kullandığınız takdirde, sorgularınız Türk Telekom’un sunucusuna gidiyor ve burada bekletiliyorsunuz. Normalde bu DNS’ler ile erişmeniz gereken adrese de sahte DNS sunucusunda bekletildiğiniz için erişemiyorsunuz. Erişemediğiniz için de sadece yaptığınız sorgu biliniyor. Bu şekilde herhangi bir hesabın, kimin kullandığının bilinmesi mümkün olmaz. Fakat, bir spoofing yapılırsa o zaman işin rengi değişir.  Spoofing’de de siz herhangi bir siteye bağlandığınızı zannedersiniz fakat IP/adres manipüle edildiği için hiç alakası olmayan, saldırganın bilgilerinizi çalacağı sahte bir yere ulaşırsınız. Böylece, örneğin Twitter’a giriş yaptığınızı sanarken sahte bir Twitter sitesi üzerinden tüm bilgileriniz alınabilir.

Şimdi bu yönlendirme ile ilgili bir diğer bir tespite gelelim. İlk başta ben Twitter ve Youtube‘a girenleri mi tespit etmek istiyorlar, bu yüzden sadece bu ikisi mi yönlendirildi diye düşünmüştüm. Fakat sonradan rastgele, daha önce engellenmiş iki porno sitesi için tekrar nslookup yaptım. Sonuç:

kame ~ $ nslookup pornhub.com 8.8.8.8
Server:    8.8.8.8
Address:   8.8.8.8#53

Non-authoritative answer:
Name       pornhub.com
Address:   195.175.254.2

kame ~ $ nslookup xnxx.com 8.8.8.8
Server:    8.8.8.8
Address:   8.8.8.8#53

Non-authoritative answer:
Name       xnxx.com
Address:   195.175.254.2

Fakat, buna henüz gasp edilmemiş bir DNS sunucusu ile bakarsak:

kame ~ $ nslookup xnxx.com 77.88.8.8
Server:    77.88.8.8
Address:   77.88.8.8#53

Non-authoritative answer:
Name       xnxx.com
Address:   141.0.174.37
Name       xnxx.com
Address:   141.0.174.38
Name       xnxx.com
Address:   141.0.174.35
Name       xnxx.com
Address:   141.0.174.39
Name       xnxx.com
Address:   141.0.174.34

Anlaşılan engelli tüm adresler Google DNS ve OpenDNS için aynı yere yönlendirilmiş durumda. İSS tarafından Yandex DNS‘te herhangi bir yönlendirme (routing) olmadığı için sonuç sorunsuz gözüküyor. Şimdilik, Google DNS ve OpenDNS kullanmamak, yaşanabilecek manipülasyonlardan ve spoofing gibi saldırılardan etkilenmeyi azaltacaktır. Kaldı ki Türk Telekom tarafından yapılan bu şeyin yasalara aykırı ve suç olduğu da söylenmektedir. Daha önce de DNS gaspı (hijacking) ile ilgili belirttiğim üzere İSS’ler bunu daha öncede yapabilmekte, olmayan sayfa sorgularında sizlere yanıt vermekte, bunu sahte DNS sunucuları ile gerçekleştirmekte, sorguları reklamların olduğu sitelere yönlendirmekteydiler.

Sonuç olarak, ortada ciddi bir sıkıntının olduğunu söylemek gerekli ve bu durum yakından takip edilmeli. Açıkçası gasp edilen 2 DNS sunucusunun engellenmemiş adreslerin sorgularına verecekleri yanıtlar da “kötü niyetli” birileri tarafından manipüle edilmeye açıktır. Şu anda dava hazırlıkları da yapılmakta. Yazıyı kafam çok karışmış bir şekilde yazdım. Hatam varsa şimdiden kusura bakmayın. Bilgilendirirseniz memnun olurum.

Bu konuyla ilgili olarak kısaca birkaç link vereyim (siz de konuyla ilgili yazı linkleri verirseniz buraya eklerim):

[1] http://www.turk-internet.com/portal/yazigoster.php?yaziid=46356
[2] https://eksisozluk.com/entry/41565793

Ekleme (03.04.2013): Twitter yasağı Anayasa Mahkemesi tarafından kaldırıldı ve sonunda TİB denilen kurum-cuk kademeli olarak engeli kaldırdıklarını duyurdu. Peki DNS yönlendirmesi bitti mi? Hemen VPN, Tor vs kullanmayı bırakıp Twitter’a girmek mantıklı mı? Yeni analizimize bakalım:

kame ~ $ nslookup twitter.com 8.8.8.8
Server:         8.8.8.8
Address:        8.8.8.8#53

Non-authoritative answer:
Name:   twitter.com
Address: 199.16.156.70
Name:   twitter.com
Address: 199.16.156.38
Name:   twitter.com
Address: 199.16.156.198

Peki engeli henüz kaldırılmamış Youtube için bakalım:

kame ~ $ nslookup youtube.com 8.8.8.8
Server:         8.8.8.8
Address:        8.8.8.8#53

Non-authoritative answer:
Name       youtube.com
Address:   195.175.254.2

O da ne? DNS yönlendirmesi devam ediyor! Yani; VPN, Tor vs. kullanmaya GoogleDNS, OpenDNS gibi yönlendirilmiş DNS sunucuları kullanmamaya kaldığınız yerden devam ediyorsunuz.

Tagged , , , , , , , , , , , , , , ,

YaCy – P2P Arama Motorunuz

Twitter‘ın erişime engellemesi ile ilgili mesajım için buraya tıklayabilirsiniz.

YaCy, p2p mantığı üzerine kurulu ücretsiz, açık kaynak, özgür bir arama motoru yazılımdır. Genel olarak Java dili ile yazılmıştır ve platform bağımsızdır. Yani, illa GNU/Linux kullanmanıza gerek yoktur. P2P ağlarda olduğu gibi YaCy’de de birçok istemci vardır. Her YaCy-istemcisi birbirlerinden bağımsız olarak bir Internet sayfasını tarayabilir, analiz edebilir, sonuçları YaCY-istemcilerinin erişebilmesi için ortak bir indeks veritabanında tutup paylaşabilir. Tüm YaCy-istemcileri eşittir ve arama portallarında (Google, Bing, Yandex vs) merkezi bir sunucusu yoktur. Kısaca, YaCy için merkezsizleştirilmiş arama motoru da denilmektedir.

Merkezsizleştirilmiş arama motoru nedir?

merkezsizleştirme

Özel mülkiyet bir arama motoru düşünün. Bir merkezi ve yönetici(leri) mevcuttur. Bu arama motorunun sizin kontrolünüz dışında olan özel sunucularının bir merkezi vardır, sizin aramalarınızla ilgili bilgi toplar, sonuçları çeşitli gerekçelerle (telif vs.) sansürleyebilir, sizin arama sorgularınız ve eriştiğiniz sonuçlarla ilgili profil oluşturup bunu reklam için kullanabilir veya satabilir. YaCy’de ise bu durum tamamen farklıdır. Öncelikle, böyle bir merkeze bağlı değilsiniz. Kendi arama motorunuzun hem yöneticisi hem de kullanıcısısınız. Diğer yandan arama portallarındaki gibi içeriğiniz sansürlenmez, yöneticiler tarafından gözetlenmez ve herhangi bir reklam yoktur. Kendi içeriğinizi oluşturabilir, istediğiniz siteleri indeksleyebilir ve 600’den fazla istemcinin düzenli olarak katkı yaptığı 1.4 milyardan fazla dökümana sorunsuz, herhangi bir engele ve kısıtlamaya takılmadan erişebilirsiniz.

Kurulum ve ilk çalıştırma

İlk önce sistemimize Java kurmalıyız. Ardından YaCy’i kurabilir ve çalıştırabiliriz. Windows kullanıcıları buradan MacOS kullanıcıları da buradan indirip kurabilirler. Paket yöneticiniz ve dağıtımınız ne olduğunu bilmediğim için Debian türevi dağıtımlara uygun bir Java kurulumu gösterdim. Diğer kurulum ve çalıştırma dağıtım bağımsızdır.

kame - $ apt-get install openjdk-7-jre
kame ~ $ wget -c http://yacy.net/release/yacy_v1.68_20140209_9000.tar.gz
kame ~ $ tar xzv yacy_v1.68_20140209_9000.tar.gz && mv yacy ~/.yacy
kame ~ $ cd ~/.yacy && sh startYACY.sh

Temel ayarlar

Tarayıcınızdan localhost:8090‘a girdiğinizde YacY’nin durum (status) ana sayfasını göreceksiniz. Şimdi ilk olarak yanındaki Basic Configuration‘a tıklayarak bizi ilgilendiren birkaç ayarı yapalım. 1. seçenek dil seçeneği. Buradan size uygun olan bir dili seçebilirsiniz. 2. seçenek kullanım amacı. Üç seçenek mevcut. İlki, topluluk tabanlı arama. YaCy-istemcileri üzerinden arama yaparsınız. İkincisi, YaCy’i diğer YaCy-istemcilerinden bağımsız olarak yapılandırır, kendi indekslediğiniz ve robotlarla taradığınız siteler üzerinde arama yapılacak şekilde yapılandırabilirsiniz. Üçüncüsü, kendi ağınız ve siteniz için bir arama moturu oluşturabilirsiniz. 3. seçenek kullanıcı adınız. Herhangi bir şey yazabilirsiniz. 4. seçenek ise diğer YaCy istemcilerinin de erişebilmesi için port ayarı. Çok şart değil, port erişilebilir olursa hem performans açısından hem de diğer istemcilere indeks katkısı açısından biraz daha iyi olacaktır. Ayarlarınız tamamsa Set Configuration diyerek kaydedebilirsiniz. iptables’da port açmak isterseniz:

kame ~ $ iptables -I INPUT -p tcp --dport 8090 --syn -j ACCEPT
kame ~ $ iptables -I INPUT -p udp --dport 8090 -j ACCEPT

Bir arama gerçekleştirelim

yacy_arama

Görüldüğü üzere çok kapsamlı bir sonuç (daha devam ediyordu fakat ben yarıda kestim) elde edemedik. Bunun temel nedeni çok taze bir konuyu aratmak istememdi, ayrıca daha çok robotlarla taramaya ve indekslemeye ihtiyacı olduğundandır. Diğer bir deyişle, YaCy’nin birçok istemciye ihtiyacı vardır. Fakat, bu arama YaCy’nin yetersiz olduğu fikri oluşturmasın. Şu ana kadar beni pek üzdüğünü söyleyemem. Sorgularıma verdiği yanıtlar hep yeterliydi.

Arama motoruma herkes erişebilir mi?

Evet. Herkes erişebilir. Bu ister YaCy istemcisi olsun, ister Internette arama moturunuzun açık 2014-03-21-170646_1920x1080_scrotadresini bilen olsun veya diğer arama portallarının örümcekleri olsun erişebilirler. Status sayfasında, sağ köşede bir kutu göreceksiniz. Address kısmına baktığınızda sunucu (host), açık adres (public adress) ve YaCy adreslerinizi (yacy address) görebilirsiniz. Açık adresinize herkes (örümcekler dahil ve adresinizi dağıttığınız sürece) erişebilir. Bu yüzden Account ayarlarında Acces only with qualified account seçeneği ile bir yönetici (admin) şifresi belirleyebilirsiniz. Local robots.txt bölümünden de örümceklerin neye erişemeyeceklerini de ayarlayabilirsiniz.

2014-03-21-170630_1920x1080_scrotBen de indeks yapmak istiyorum

Sol menüde Index Production alt menüsünü göreceksiniz. Crawler/Harvester‘a tıkladığınızda açılan sayfa üzerinden indekslemek istediğiniz sayfanın linkini girerek bu işlemi gerçekleştirebilirsiniz.

Son sözler

YaCy çok detaylı ve kapsamlı bir arama motorudur. Burada çok temel birkaç şeyden bahsettim. Genel anlamda dört temel özelliği vardır. Tarama (crawl), indeksleme, arama ve yönetici arayüzü ve veritabanı. Merkezi bir sunucusu yoktur, sansür, reklam, gözetim gibi durumlardan arındırılmıştır. Yüksek derecede gizlilik sağlar. Çeşitli sıkıntılara sahip olsa da kesinlikle desteklenmelidir. Son olarak, YaCy ne kadar çok istemci sahibi olursa o kadar çok etkin, güvenli, sansürsüz, reklamsız bir arama motoru olacaktır.

Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

TİB ve Metadata

5651 sayılı Internet düzenlemesinin etkileri ve tepkileri sürerken, Gül’ün hiç şaşırtmayan bir hamleyle onayladığı ve birkaç sorunlu şey var düzeltilecek demesi ile hükümetten yana saf tuttuğunu bir kez daha ispatlamıştı. Cumhurbaşkanı danışmanı Yusuf Müftüoğlu The Wall Street Journal‘a “Türk siyasetinin paranoyak tarzı” makalesi ile ilgili sitem dolu bir e-posta göndermiş. Bu e-postada da özellikle dikkatimi çeken Gül’ün Internet düzenlemesindeki “en tartışmalı maddelerin –global normlar ile en uygunsuz olanların– derhal değiştirileceği yönünde hükümetten güvence aldıktan sonra bu onayı vermiştir” cümlesi oldu. Ayrıca, haberin başlığı da Gül’ün Internet yasasına direndiğini söylemektedir. Peki metnin devamında Gül’ün direndiğine dair bir ibare var mı? Yok ve daha kötüsünü belirtmişler. Adı da metadata!

Öncelikle, metadata nedir değildir? Kısaca, bir veri hakkındaki verilerdir. Bunu detaylandırırsak eğer, belirli bir veri setine ya da kaynak hakkında nasıl, ne zaman ve kim tarafından oluşturulduğu hakkında tanımlayıcı bilgiler içerir. Metadata çoğunlukla Internet içeriğine bir gönderme olsa da fiziksel veya elektroknik içerikler hakkında da olabilir. Ayrıca, bir yazılım veya elle oluşturulabilirler. Biraz daha ayrıntıya girelim, bir metadata saat kaçta, nereden, hangi baz istasyonunu kullanarak kimi aradığınızı, arama yaptığınız telefonun IMEI numarasını, ne kadar süre konuştuğunuzu vb. bilgileri içerir. Bunu Internet açısından düşünecek olursak, örneğin bir e-posta gönderdiniz, e-postalarınıza nereden eriştiğiniz, ne zaman eriştiğiniz, IP adresiniz, e-postada kullandığınız adınız, alıcının adı, zaman dilimi, yazı karakter kodu, sunucu transfer bilgisi gibi detaylı bilgileri içermektedir. İşin komik tarafı şu:

Son olarak, servis sağlayıcıları internet kullanıcılarının yalnızca üst verilerini (metadata) TİB’e verecek ve bu yalnızca mahkeme emri ile yapılabilecek. Önceki şeklinde, daha detaylı bilgilerin mahkeme emri gerektirmeksizin iletilmesi isteniyordu.

Sizin gizliliğinize ait tüm içerikler “mahkeme emri” adı altında bir şekilde TİB’e verilebilecek. Bununla birlikte, metadata çok kapsamlı ve sadece tek taraflı bilgiler içermediği için sizinle birlikte iletişime konu olan karşı tarafa ait bilgiler de verilmiş olacak. Tabi ki bizler Internet kullanmasını bilmeyen ve gizlilik konusunda yeterince bilgi sahibi olmadığımız için bu açıklamayı da “evet, kesinlikle çok haklısınız” çerçevesinde değerlendiriyoruz. Üzülerek söylüyorum ki, açıklama yaptıkça daha çok batıyorlar ve şuna artık eminim, ne dediklerinin veya söylediklerinin ne anlama geldiğinden bile emin değiller.

Metadata ile ilgili meşhur bir örnek de Petraeus skandalıdır. Bu skandal, CIA yöneticisi olan general David Petraeus ile gazeteci ve Amerikan ordusu istihbaratında görevli Paula Broadwell arasındaki evlilik dışı ilişki ve konuya dahil birçok farklı kişiden oluşmaktadır. Kısaca, Paula ve David ortak bir anonim e-posta kullanarak birbirleriyle iletişim kurmaktadırlar. İkisi de e-posta göndermek yerine bu anonim e-postada yazdıklarını kaydedip okumaktalar. Paula, kamuya açık alanlardan Internete girip bu kayıtlı mesajları okur ve nerden, ne zaman okunduğuna ve oluşturulduğuna dair metadata verisi birikir. FBI’ın araştırması sonucunda da metadatalar ile Paula’nın kimliğine erişilir.  Guardian’ın metadata’ya giriş makalesinde metadata ile ne tür bilgilerin toplandığına dair detaylı bir anlatım mevcut. Buradan bazı şeyleri aktaracağım:

Kamera

  • GPS bilgileri
  • Oluşturulma ve düzenleme tarihi
  • Fotoğrafa ait içerik bilgileri
  • Kamera modeli
  • Kamera ayarları (flash, f-stop, shutter hızı vs.)
  • Fotoğraf özellikleri (boyut vs.)

Facebook

  • Ad ve soyad, doğum tarihi, yer, iş, ilgi alanları gibi biyografi bilgileri
  • Kullanıcı adı ve ID
  • Abonelikler
  • Cihaz bilgileri (telefon, bilgisayar vs.)
  • Aktiviteler, beğeniler, etkinlikler
  • Facebook etkinliğine dair zaman, saat ve saat dilimi

Twitter

  • Ad, yer, profil bilgileri ve URL
  • Hesap oluşturulma tarihi
  • Kullanıcı adı ve ID
  • Tweetlerin gönderildiği yer, zaman ve saat dilimi
  • Tweetlerin ve cevapların ID’si
  • Takipçiler, takip edilenler, favoriler
  • Tweetlerin gönderildiği uygulama

Google Arama

  • Arama sorguları
  • Aramada çıkan sonuçlar
  • Arama sonucu erişilen bağlantılar

Tarayıcı

  • Ziyaret edilen sayfalara ait bilgiler ve zamanı
  • Otomatik tamamla ile muhtemel giriş bilgileri ve kullanıcı verileri
  • IP adresi, cihaz ve donanım bilgileri, işletim sistemi ve tarayıcı bilgisi
  • Websitelerinden alınan çerez ve cache verileri

Neyse ki bizler teknolojinden anlamayan insanlarız ve bunların ne anlama geldiğini bilmiyoruz. Teşekkürler TİB, teşekkürler Müftüoğlu, teşekkürler Gül! Sayenizde Internet hiç olmadığı kadar “özel hayatın ve iletişimin gizliliğine” saygılı olmamıştı. Google’dan aratıp anaysayadan bir iki şey “sallamak” isterdim sizlere ama artık yazmaktan tiksiniyorum.

Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Interneti Kapatmaya Doğru Giderken

Kendine gazeteci diyen 4 kişi; Rasim Ozan Kütahyalı, Mehmet Barlas, Mahmut Övür ve Erdal Şafak, atv’de canlı yayında Tayyip Erdoğan‘la bir araya gelip gündeme dair soruları sordular ve sorulara yanıt aradılar. Konuşma beklediği gibi döndü dolaştı Internete düşen ses kayıtlarına geldi ve Erdoğan:

30 Mart’tan sonra atacağımız başka adımlar var. Bu konuda kararlılığımız var. Biz bu milleti Youtube’a, Facebook’a, bilmem şuraya buraya yediremeyiz. Atılması gereken adım neyse biz bu adımı en kesin hatlarla atacağız. Kapatılması dahil.

diyerek ilerleyen süreçte gelecek website engellerinin de haberini vermiş oldu. Interneti “sınırsız bir şey, engeli yok” diyerek kendi denetimi altında tutmayı istemesi zaten şaşırtıcı bir şey değildi. Daha önce de bu konuyla ilgili olarak bir şeyler demişti diye hatırlıyorum.

Bununla birlikte, son günlerde yaşanan SSL sertifika hataları, Google’a ve birçok siteye erişimde sıkıntılar, Internet’in aşırı yavaş oluşu ben ve birçok kişide de bir şeyler üzerine çalıştıkları izlenimini uyandırdı. Yeni Internet düzenlemesi ile getirdikleri URL tabanlı engellemenin altyapısını muhtemel tüm İSS’ler için kullanılabilir olmasını sağlamaktaydılar veya muhtemel Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin altyapısı için çalışmalar yapıyorlardı. Her şekilde bizler için hayırlı bir şeylerin olmadığı ortadır. Bugünkü açıklamadan sonra da denedikleri sistem her ne ise başarılı bir sonuç alamadılar ve çok kullanılan ve paylaşımların döndüğü, haberlerin çok hızlı yayıldığı, Erdoğan’ın da zikrettiği bu websitelerin kapatılmasına –dolaylı da olsa– karar verdiler.

URL tabanlı engellemenin olduğu gün traceroute Youtube için olması gereken sonucu vermişti. Google’da yaşanan SSL hataları ve erişim sıkıntılarının yaşandığı zaman baktığımda ise tarayıcıdan Google’a erişilse bile traceroute çıktısında zaman aşımlarının olduğu ve ICMP paketinin Google sunucularına ulaşamadığını farkettim. Bu şu anlama geliyor; traceroute’da paketler Google’a ulaşıp geri dönemiyor; belki de erişiyor fakat dönüş yolunda çeşitli sorunlarla karşılaşıyor. Bu sorunlar; bir güvenlik duvarı veya çeşitli güvenlik önlemleri tarafından bilinçi olarak bloklama olabilir, hop’larda ICMP kapalı olabilir, bloklama traceroute’u etkileyebilir fakat sunucu bağlantıları bundan etkilenmeyebilir.

traceroute to google.com (64.15.117.245), 30 hops max, 60 byte packets
 1  192.168.2.1 (192.168.2.1)  2.590 ms  4.451 ms  5.076 ms
 2  93.155.2.5 (93.155.2.5)  12.404 ms  13.838 ms  15.903 ms
 3  81.212.106.141.static.turktelekom.com.tr (81.212.106.141)  17.969 ms  19.386 ms  20.518 ms
 4  pendik-t2-1-pendik-t3-1.turktelekom.com.tr.221.212.81.in-addr.arpa (81.212.221.61)  22.794 ms  23.862 ms  25.339 ms
 5  * * *
 6  212.156.41.202.static.turktelekom.com.tr (212.156.41.202)  50.162 ms  28.137 ms  27.943 ms
 7  * * *
 8  * * *
 9  * * *
 10 * * *

Kısaca bu çıktıyı yorumlarsak (30. hop’a kadar böyle, çıktı uzun diye 10’da bıraktım.):

  • Son erişilebilir sistem 6. hop’tur.
  • Sorun 7. hop’ta olabilir ya da 6. ve 7. hop arasındaki bağlantıda olabilir.
  • Bu sorun belki dönüş yolunda da olabilir. 6. ve 7. hop’lardaki istemcilerin farklı dönüş yolları olmasından kaynaklanıyor da olabilir.
  • 7. hop’un dönüş yolunda bir sorun olduğu halde 6. hop’un dönüş yolunda herhangi bir sorun olmayabilir.
  • Sorun bu sistemden kaynaklanabilir veya bu tamamen farklı bir sistem olabilir.
  • İşin kötü tarafı bu sorun İSS’den kaynaklanan bir sorun da olabilir.

Bu analizin daha tutarlı olabilmesi için de birçok farklı noktadan buna benzer analizler yapılmalıdır. Bugün tekrar traceroute ve tcptraceroute yaptığımda paketlerin Google sunucularına ulaştığını gördüm. Bu, sanırım analizi desteklemesi açısından önemli bir nokta olsa gerek. Ek olarak, TCP/IP konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığım için daha iyi analizler yapılırsa eğer lütfen bana ulaşın yazıya ekleyeyim. Bununla birlikte, İSS’den kaynaklanan bir sorun olabilir demiştim. Dikkat ettiyseniz İSS’den sonra paketler kayboluyor. Ayrıca, bu sorundan ziyade gözetim ve erişim engelleri için bir donanımın kullandığı anlamına gelebilir. İSS’nin tek başına yazılımsal olarak böyle bir trafik yükünü çekmesi pek muhtemel gözükmediği için donanım üzerinde çalışan yazılımlar böyle “sorunlar“‘a da neden olabilirler.

Öte yandan, bugün Lütfü Elvan’ın bir açıklaması oldu. Önemli noktaları buraya alıntılıyorum:

Sayın Başbakanımızın ifade ettiği husus şu: dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen alçakça saldırılar var. Dünyanın hangi ülkesine gitseniz, bu ülkenin başbakanına, bakanlarına, ailesine, küfürler hakaretler, ağza alınmayacak ifadeler olmaz. Maalesef bunların hepsi internet ortamında yer alıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu tür uygulamaya müsaade edilmez… Böyle bir şey yok. Dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin, bu tür hususlarla karşı karşıya kalmak mümkün değil. Eğer böyle bir şey olsa, anında bunun engellenmesi yapılır. Düşünün Başbakan’a, Cumhurbaşkanı’na küfür edilecek, olmadık hakaretler yapılacak, yasa dışı bir takım görüntüler alınıp ve bunlar servis edilecek, bunları da biz içimize sindireceğiz. Böyle bir şey mümkün değil. Böyle bir şey olamaz…

Konunun tekrar dönüp dolaşıp ahlaki değerler üzerinden dayatılmaya çalışılan bir sansüre geldiğini gösteriyor. Elvan, dikkati çekecek çok önemli şeyler söylemiş, özellikle de anında bunun engellemesi yapılır kısmı ilerleyen sürecin bir habercisi gibidir. Ayrıca, Abdullah Gül; “Facebook ve Youtube gibi platformların kapatılması söz konusu olamazdedi. Fakat, o ne derse ben tam tersini düşüneceğim için bu açıklamasını da günü kurtarmak amaçlı olarak yorumluyorum. Erdoğan’ın bu çıkışı, üzerine söylenenler, aslında pek de tartışma yaratmadı. Diğer yandan, böyle bir algı yaratılmaya çalışıyor. Buna gündem değiştirme, hedef saptırma, oyalama ne derseniz diyin. 1 yıl daha iktidardalar. Yerel seçimleri kaybetmeleri bu açıdan çok bir anlam ifade etmiyor. Hatta bence yerel seçimleri kaybedersek yargılanırız veya bir şeyler değişebilir algısı da iğrenç geliyor. Son olarak, bu websitelerin kapatılması seçimlerde bir hilenin döneceği ve bunun da sosyal medya üzerinde en az şekilde duyurulması veya konuşulmasını istedikleri için 30 Mart tarihi özel olarak seçildi izlenimi uyandırmıyor da değil.

Tagged , , , , , , , , , , , , , , ,

URL Tabanlı Engelleme

Çalmayı iyi bildikleri gibi sansür ve gözetimi de iyi biliyorlar.

Dün gece Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçen telefon konuşmalarına ait ses kaydı Youtube üzerinden yayımlandı. Ses kaydı gerçek mi değil mi diyorsanız veya bu konuyla ilgili bir bilgi almak isterseniz Kıvaç Kitapçı’nın yazdığı “Tayyip Erdogan – Bilal Erdogan Telefon Gorusmesi Analizi” adlı makaleyi okuyabilirsiniz. Dün geceye tekrar dönecek olursak, kayıt yayımlandıktan bir süre sonra erişime engellendi. Fakat her zaman alışık olduğumuz yöntemlerin aksine sayfaya “http” üzerinden eriştiğinizde tarayıcınızdan sanki öyle bir sayfa yokmuş, bağlantınız resetlenmiş gibi hata aldınız. Tahmin edildiği üzere bu URL tabanlı bir engelleme idi. Bu engelleme nasıl yapıldı ve engelin kaynağı neresidir üzerine küçük bir analizi kısaca fakat –olabildiğince– anlaşılır bir dille nasıl yapıldığını açıklayayım:

  • Öncelikle, tcpdump çalıştırıldı ve trafiğe konu olan veri paketlerine monitörleme yapılıp herhangi bir şüpheli durum var mı, varsa neden kaynaklanıyor bu belirlenmeye çalışıldı.
  • dig ile www.youtube.com adresinin DNS kayıtlarına bakıldı.
  • traceroute ile www.youtube.com adresine hangi sunucu veya yönlendiriciler üzerinden gidiliğine bakıldı.
  • Tarayıcıdan ilk olarak URL tabanlı engellenen Youtube sayfasına girildi.
  • Ardından da açık olan –yani engellenmemiş– bir Youtube sayfasına girildi.

Açık olan Youtube videosuna erişim sonucu:

00:20:17.299332 IP (tos 0x0, ttl 48, id 63155, offset 0, flags [none], proto TCP
(6), length 60)
    fa-in-f93.1e100.net.http > 192.168.2.25.48657: Flags [S.], cksum 0xd7b8
(correct), seq 1852958477, ack 1827879094, win 42540, options [mss
1430,sackOK,TS val 1082331416 ecr 67618,nop,wscale 6], length 0

URL tabanlı engellenen Youtube videosuna erişim sonucu:

00:20:17.325219 IP (tos 0x0, ttl 30, id 0, offset 0, flags [DF], proto TCP (6),
length 62)
fa-in-f93.1e100.net.http > 192.168.2.25.48657: Flags [R.], cksum 0x3cf3
(correct), seq 1:23, ack 375, win 229, length 22 [RST
x00x00x00x00x00x00x00x00x00x00x00x00x00x00x00x00x00x00x00x00x00x00]

Bu iki Youtube sayfasına ait tcpdump çıktısının en temel noktası, URL tabalı engellenen sayfanın TTL (yaşam süresi) değeri açık sayfaya göre gelen değerden farklı. Bu fark şunu ifade ediyor;  URL tabanlı engelleme yapılabilmesi için İSS’lerde IPS gibi bir sistemin olması gerekli. Bu sistem ağı monitörleme, istenmeyen aktiviteleri tespit etme, bu aktiviteleri loglama, engelleme veya durdurma ve raporlama işlerini yapmaktadır. URL tabalı engellemenin çalışma sistemi de aynen monitörleme, loglama, engelleme ve erişimleri raporlama üzerinedir. Engelli sayfa çıktısında görüldüğü üzere İSS araya girerek TTL değerini değiştiriyor. Açık sayfada ise İSS tarafından bir müdahalede bulunulmadığı için TTL değeri normal düzeyde, yani gelmesi gereken düzeyde geliyor. Diğer yandan (çıktı olarak vermedim) traceroute sonucuna bakıldığında sorgu Google’a gidiyor. ICMP paketinin zaman aşımına uğradığı IP adresi 209.85.251.24, yani Google ağı içinden. Herhangi bir sorun yok gibi duruyor. Peki tüm bunlardan ne anlamalıyız?

İSS, bir IPS kullanmakta ve IPS de bu mevcut URL tabanlı engellemeyi gerçekleştirmektedir. Bunu da RST (reset) paketi ile istemciye “bu iletişimi kes” mesajı vererek yapmaktadır. O gördüğünüz “sayfa bulunamadı” hatasını da bu yüzden almaktasınız. Ayrıca, RST paketi sunucu tarafından gönderilmemekte ve IPS bunu “istemci engelli bir sayfaya erişmekte, ben de bunu durdurayım” şeklinde görmektedir. Anlaşılan çalmayı öğrendikleri kadar sansür ve gözetimde de bilgi sahibi olmuşlar gibi duruyor. Fakat, bu sonuç sansürün ana kaynağını malesef söyleyemiyor. Bakalım, ilerleyen süreçte yapılan engellere de analiz yapmaya devam edip sansürün ana kaynağına ulaşabilecek miyiz zaman gösterecek. Bakarsınız, bu sürede belki sansürleyecek bir hükümet de kalmaz. Kim bilir.

Son olarak, bu yazı da montaj. TTL lobisi yazdı.

Tagged , , , , , , , , , , , , , , , ,

“İzi Sürülemeyen” Casus Yazılım ve Türkiye

Gün geçmiyor ki Türkiye’nin de içinde bulunduğu bir gözetleme sistemi orataya çıkmasın. Haklarımız o kadar büyük tehlike altında ki bunu hergün tekrar tekrar görüyorum.

Milan’dan kısaca HT S.r.l olarak bilinen Hacking Team, devletler için “saldırgan teknolojiler” tedarik eden bir firma. Makalelerde geçtiği üzere ürünlerinden bir tanesi “Remote Control System (RCS)“, –adı üzerinde– uzaktan kontrol sağlayan bir trojan olup dünya çapında gizli servislere ve kanun uygulayıcılara satılmış. Hacking Team’in tanımladığı üzere bu trojan devletin kontrol edebildiği alanların dışında kalanlar ve şifreleme kullanları monitörlemek için geliştirilmiş. 2011 yılı RCS tanıtım broşürü:

image00

Kısaca RCS hedef bilgisayar ve akıllı telefona girerek veri iletim için şifrelenmeden veya hiç iletilmemesi için müdahalede bulunuyor. Bununla birlikte, bir bilgisayarın harddiskinde bulunan dosyaları kopyalayabiliyor, Skype aramalarını, e-postaları, tarayıcıya girilen şifreleri (keylogger gibi) kaydedebiliyor. Ayrıca, cihazın kamerasını veya mikrofonunu da kullanıcıyı gözetlemek ve dinlemek için aktif edebiliyor. Hacking Team ise bu trojanı terör ve suçla mücadele etmek, siber soruşturmalar için oluşturduklarını, kesinlikle baskıcı rejimlere satılmayacağını/satmadıklarını söylüyor. İzi sürülememesine gelecek olursak hedefe yapılan saldırılar için kendine RCS sunucuları üzerinden tamamen farklı zıplama yolu hazırlamaktadır.

CIRCUITS_FINAL_REDACTED

Örneğin, RCS izinin sürülememesini sağlamak amacıyla Meksika’daki hedef için Hong Kong, Londra, Amstardam ve Atlanta üzerinden bir yol oluşturulmuş. Bir diğer örnek de Fas’taki hedef için oluşturulan Kiev ve Tampa yoludur.

İlk makale Ethiopian Satellite Television Service (ESAT) isimli, bağımsız ve Etiyopya diasporası üyelerine ait televizyon, radyo ve online haber kurumunu anlatıyor. ESAT kendini sürülen gazetecilerden, insan haklarını savunan, sivil toplum liderleri ve Diaspora üyelerinden oluşan bir yapı olarak tanımlamaktadır.  Etiyopya’nın dikkati çeken bir diğer özelliği de Afrika çapında en çok gazetecinin mahkum edildiği bir ülke. Ayrıca, Etiyopya devleti 1993’ten bu yana 75’ten fazla radyo ve televizyon kurumlarını kapatmış. ESAT’ın bir diğer özelliği ise Etiyopya hükümetinin muhalefet partilerini burada program yapmamaları için uyarmış olması. ESAT tek bir saldırgan tarafından 2 saat boyunca hedef alınmış ve ESAT gazetecilerine RCS içeren rar, doc gibi dosyalar gönderilmiş. Bu örnekten çıkartılacak en temel sonuç, “baskıcı rejimlere” satılmadığı söylenen bu casus yazılımın bizzat baskıcı rejimler tarafından kullanıldığıdır.

İkinci makale izi sürülemeyen bu casus yazılımın izini sürmeye çalışıyor. Kullandığı şüphelenilen ülkelerin haritası:

SUN_NOON_WORLD1

Şüphelenilen ülkeleri sıralayacak olursak Meksika, Kolombiya, Panama, Macaristan, İtalya, Polonya, Türkiye, Umman, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Etiyopya, Fas, Nijerya, Sudan, Azerbaycan, Kazakistan, Malezya, Tayland, Güney Kore ve Özbekistan. Harita üzerinde de görülüğü gibi ülkelerin %52’si Dünya Bankası tarafından 3. dünya ülkesi olarak tanımlanmakta ve Türkiye de dahil olmak üzere baskıcı rejimlerin yönetimi altında bulunmaktalar. Tekrar Hacking Team’in ifadesine dönecek olursak baskıcı rejimlere satılmayan bu casus yazılım bizzat bu rejimler tarafından kullanıldığından şüphelenilmiş.

Makalede geçen RCS hedeflerine de kısaca bir bakacak olursak:

  • Faslı yurttaş gazeteci grup Mamfakinch
  • Arap Emirlikleri’nden insan hakları aktivisti Ahmed Mansour
  • Arap Emirlikleri’nden bir gazeteci ve bir insan hakları aktivisti

Makalede “Bilinmiyor” olarak geçen birkaç hedef daha mevcut. Bu durumun enteresan tarafı Hacking Team’in ısrarla Avrupa Birliği, Amerika, NATO ve benzer uluslararası organizasyonların baskıcı rejim, ifade özgürlüğünün kısıtlı, adalet sisteminin yozlaşmış, insan hakları ihlallerinin olduğu ülkeler diye adlandırdığı ülkelere kesinlikle tedarik edilmediğini söylemesine rağmen örnekler bunun tam tersini söylemekte, yurttaş gazeteci, insan hakları aktivistleri veya gazetecileri hedef alınmaktadır.

Türkiye bunun neresinde kısmına gelelim. Türkiye de sahip olduğu iktidar ile gayet baskıcı, hiçbir muhalefete tahammülü olmayan, kendi kıt anlayaşılarını hukuk diye dayatan polis devletinden muhaberat devletine geçmek için gün sayan bir devlet konumuna geldiğini biliyoruz. CitizenLab, RCS’nin proxy zincilerini 6 parmak izi (fingerprinting) üzerinden taramış ve bir sunucular listesi çıkartmıştır. Bu listeye bakıldığında Türkiye’den (firma ismi vermiyorum, whois çekin) 1 Şubat 2014 tarihi itibariyle 176.216.47.175, 176.218.9.153, 176.55.188.147, 85.153.34.173, 85.153.34.187, 85.153.34.9 ve 95.9.71.180 adreslerine ulaşılmış. Bu adreslerle birlikte, ben de Türkiye’yi şüphelenilen (kullanma potansiyeli yüksek) ülkeler kapsamına alırım.

Durumun vehameti açıkça ortada. Siber soruşturmalar için –sözde– izi sürülemeyen bir casus yazılım ve bu yazılımla insan haklarının ihlal edildiği ülkelerde muhalefet, gazeteci ve aktivistleri hedef alan rejimler. Diğer yanda para için gözetleme/takip yazılımları hazırlayanlar. Yakınlarda çıkan Internetten illegal mp3 indirenleri tespit edecek casus yazılım haberi de şu bahsi geçen iki makaleye tam oturmuyor değil. Türkiye birçok alanda geri kalmış bir ülke olabilir fakat gözetleme, takip, sansür ve fişlemede teknolojiyi hiç kaçırmıyor gibi duruyor.

Tagged , , , , , , , , , , , , , , ,

I2P’ye Giriş

Bir başka anonim ağ, I2P. Bir başka giriş yazısı, I2P’ye Giriş. Eksik olduğunu biliyorum. Fakat iş görmeyecek, anlaşılmayan noktaları gideremeyecek kadar kötü de değil.

Yeni 5651 sayılı kanun tasarısı 5 Şubat 2014 tarihinde kabul edildi. Ben de Tor’a Giriş yazısı gibi bir I2P’ye Giriş yazısı hazırlamaktaydım. Fakat, hem gündemin yoğlunluğu hem de kendi yoğunluğum nedeniyle bunu hep arka plana atıyordum. Şimdi bunu acilen yayımlamak şart oldu. Teknik olarak yazı biraz eksik. İlerleyen süre içerisinde bunu gidereceğim. Öte yandan, yazı içerik olarak kafanızdaki soru işaretlerini giderecek düzeyde ve kullanım açısından pek bir eksik içermiyor. Yazıyı okurken ve I2P kullanırken şunu aklınızdan hiç çıkarmayın; “I2P kullanan bir kişi gizli değildir. Gizli olan şey tıpkı router’ın (yönlendirici) bağlı olduğu belirli bir hedef gibi kullanıcının bu anonim ağda ne yaptığına dair bilgidir.

I2P; açık kaynak, P2P anonim bir ağ olup,  basit bir katman oluşturarak çeşitli araçların birbirleriyle güvenli bir iletişim kurmalarını sağlayan özgür bir yazılımdır. I2P’de anonim olarak e-posta servisini kullanabilir, sörf yapabilir, blog ve forum hizmetlerinden yararlanabilir, sitenizi yayımlayabilir,  anlık mesajlaşma yapabilir (IRC), dosya paylaşabilir veya yükleyebilirsiniz. Tüm veriler birkaç katmandan oluşan şifreleme ile paketlenir ve tüneller ile iletilir. Bu yüzden I2P ile ilgili bilinmesi gereken en önemli noktalardan biri “tünel” kavramıdır. I2P’deki bir tünel yönlendiriciler listesinden seçilen bir yoldur. Katmanlı şifreleme kullanılır ve böylece yönlendiricilerden herbiri sadece bir katmanın şifresini çözer. Şifre çözümü sonunda elde edilen bilgi, şifreli bilginin iletileceği bir sonraki yönlendiricinin IP adresidir. Bununla birlikte, her tünelin bir başlama noktası (ilk router) ve bir de bitiş noktası (son router) vardır. Ayrıca, gönderilen bir mesaj sadece tek yönlüdür. Eğer bu mesaja cevap verilecekse, yeni bir tünel üzerinden yapılacaktır.

I2P’de iki çeşit tünel mevcuttur. Bunlar, tüneli oluşturan tarafından gönderilen mesajları içeren “outbound” (giden) ve mesajları almak için tünel oluşturan “inbound” (gelen)’dur. Bu iki tünelin bir araya gelmesiyle kullanıcılar birbirleriyle iletişim kurabilmektedirler. Şimdi bunu bir şema üzerinde görelim (şemalar i2p‘den alıntıdır):

net2014-02-07-200942_1920x1080_scrotÖrneğimizde Ayşe Ali ile buluşmak istemektedir. Bunun için de ona “Bugün buluşalım mı?” diye bir mesaj gönderecektedir. Şemada gördüğünüz gibi her giden ve gelen tünelleri (1, 2, 3, 4, 5 ve 6) 2 sıçramaya sahiptirler. Bu sıçramalar peer’ler (eşler) üzerinden gerçekleşecektir. Sıçrama sayısını Eşler bölünden ayarlayabilirsiniz. Tıpkı torrentte olduğu gibi bağlandığınız birçok eş olacaktır. Bunlar I2P’nin ağ veritabanı (network database) içinde Kademlia algortiması ile bulunur. Ayrıca, sol ana menüde ve altta Shared Clients (Paylaşılmış İstemciler)’den ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz. Ayşe, Ali’ye mesajını gönderdiği zaman pembe renkli olan giden tüneli üzerinden 3 veya 4 numaralı tünel geçidini kullanarak Ali’nin yeşil renkli gelen tüneli ile mesaj Ali’nin yerel istemcisine ulaşacaktır. Eğer, Ali bu mesaja “Evet, nerde?” diye cevap verecek olursa yeni bir tünel oluşuturulacak, bu sefer de Ali’nin pembe renkli olan giden tüneli üzerinden 1 veya 2 numaralı tünel geçiti kullanılarak Ayşe’nin yeşil renkli gelen tüneli ile yerel istemcisine ulaşacaktır. Mesajın iletimi sırasında bir katmanlı şifreleme mevcuttur. Bir de katmanlı şifreleme nasıl oluyormuş ona bakalım:

endToEndEncryptionÖrneğimizde Ayşe’den Ali’ye “Bugün buluşalım mı?” mesajının gönderildiğini söylemiştik. Birinci katmanda mesajın ilerleyeceği tüm tünel (a’dan h’ye) garlik şifreleme ile şifrelenmiştir. Ayrıca, ikinci katmanda giden tüneli (a’dan d’ye) ve gelen tünelleri (e’den h’ye) bundan bağımsız olarak AES ile şifrelenmiştir. Bununla birlikte, üçüncü katmanda iletim esnasında her sıçrama (a’dan b’ye, b’den c’ye, c’den d’ye, d’den e’ye, e’den f’ye, f’den g’ye ve g’den h’ye) da şifrelenmiş durumdadır. Bir saldırgan eğer bu mesajın içeriğini öğrenmek istiyorsa tüm bu katmanların şifreleri kırmak zorundadır. Şifreleme ile ilgili ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Kafamıza bu kısım oturduysa artık kuruluma geçebiliriz.

  • Kurulum

I2P platform bağımsızdır. Burada anlatacağım GNU/Linux üzerinde nasıl kurulacağıdır. Kullanım olarak platform farketmiyor. Sisteminizde OpenJDK kurulu olursa iyi olur. Değilse paket yöneticinizden kuruverin. Debian/Ubuntu türevi dağıtımlar kullanıyorsanız bir terminal açın ve:

Ubuntu için;
kame ~ $ sudo apt-add-repository ppa:i2p-maintainers/i2p
kame ~ $ sudo apt-get update
kame ~ $ sudo apt-get install i2p

Debian için;
kame ~ $ sudo nano etc/apt/sources.list.d/i2p.list

Aşağıdaki repo adreslerini yapıştırıp kaydedin:

deb http://deb.i2p2.no/ stable main
deb-src http://deb.i2p2.no/ stable main

kame ~ $ sudo apt-key add debian-repo.pub
kame ~ $ sudo apt-get update
kame ~ $ sudo apt-get install i2p i2p-keyring

Elle kurmak isterseniz önce şu adrestenjar” paketini indirin ve bir terminal açın:

kame ~ $ java -jar i2pinstall_0.9.10.jar

Kurulumu gerçekleştirin. Hepsi bu kadar.

  • Kullanım

Hangi dizine kurulumu gerçekleştirdiğinizi bilmiyorum. Ben varsayılan olarak /home/kullanıcı/i2p dizini (bende kullanıcı kame) üzerinden gideceğim.Öncelikle i2p’yi çalıştıralım:

Repolardan paket olarak kurduysanız servis yöneticiniz (openrc, systemd vd.) otomatik olarak eklemiştir. Eklememiş, çalıştırmamış vs ise:

kame ~ $ sudo /etc/init.d/i2prouter start
kame ~ $ sudo systemctl start i2prouter.service

Elle kurulum yaptıysanız:

kame ~ $ cd /home/kame/i2p
kame ~ $ sh i2prouter start

2014-02-07-201005_1920x1080_scrotI2P çalışmaya başladığı zaman varsayılan tarayıcınız hangisiyse onda I2P Router Console sayfasını açacaktır. Aşağıda Local Services kısmını göreceksiniz. Buradan isterseniz Configure Language ile dilini (eksik çeviri) Türkçe yapabilirsiniz. Bizleri ilgilendiren ilk kısım ağ durumudur. Birkaç dakika içinde sizlere “OK (Tamam)“, “Firewalled (Güvenlik duvarı engeli)“, “Hidden (Gizli)” vs gibi bir şekilde geri dönecektir. Bu ana sayfadaki sol kutu içinde görebilirsiniz. Eğer uyarı alıyorsanız güvenlik duvarınızda “17193” UDP portunu açabilirsiniz.

Örneğin:

kame ~ $ iptables -A UDP -p udp -m udp --dport 17193 -j ACCEPT

Ağ durumumuz “Tamam” ise kullanım kısmını ben üç bölümde anlatacağım. Bunlar:

  1. Internete I2P üzerinden anonim olarak çıkmak ve Eepsitelere erişmek
  2. Anonim torrent kullanmak
  3. Anonim e-posta almak

Internete I2P üzerinden anonim olarak çıkmak ve Eepsitelere erişmek:

Önce, I2PTunnel (I2PTüneli) içinde tanımlı olan tünelleri başlatabilir veya durdurabilirsiniz. Http, https, IRC veya e-posta istemcisi gibi hazır tüneller göreceksiniz. Ayrıca, yeni bir tünel oluşturma işlemini de buradan yapabilirsiniz. I2P kullanımıyla ilgili detaylı bilgilere Logs (Günlük), Stats (İstatistik) ve Graphs (Çizelgeler) üzerinden ulaşabilirsiniz.

Eepsites (Eepsiteler), tıpkı Tor‘daki Hidden Services gibi I2P ağı içinden erişilen sitelerdir. Birçok konuda ve içerikte sitelere buradan erişebilirsiniz. Ayrıca, kendiniz de bir eepsite hazırlayıp, yayımlayabilirsiniz. Bunun için Local Services kısmından Websites‘e girerek gerekli bilgileri alabilirsiniz.

Tarayıcınız için en kolay çözüm FoxyProxy kullanmak olacaktır. FoxyProxy eklentisini kurduktan sonra HTTP için Options -> Add New Proxy diyorsunuz. Bununla birlikte, i2p ile Internete Tor ağı üzerinden çıkmaktasınız. i2p’nin outproxy’si Tor ağı olarak ayarlanmıştır. Tarayıcınızdan kontrol etmek isterseniz https://check.torproject.org adresine girebilirsiniz.

Host or IP Address = 127.0.0.1
Port = 4444
HTTPS için Port = 4445

Ayrıca, tüm bunları Privoxy kurarak da halledebilirsiniz. Privoxy ayarı için (/etc/privoxy/config):

forward-socks5 / 127.0.0.1:9050 .
forward .i2p 127.0.0.1:4444
forward 192.168.*.*/ .
forward 10.*.*.*/ .
forward 127.*.*.*/ .

Tarayıcınızı HTTP ve HTTPS için ağ ayarlarından 127.0.0.1, port 8118 olarak ayarlayıp kullanabilirsiniz. Hepsi bu kadar.

Anonim torrent kullanmak:

I2P’nin kendi ait I2PSnark adında anonim bittorent istemcisi vardır. Farklı istemciler ile (Azureus, Transmission vd.) kullanabilirsiniz. Sizin dikkat etmeniz gereken I2P üzerinden I2P’ye ait olmayan torrentleri indiremeyeceğinizdir. Yani, kickass’ten kopyaladığınız bir magnet linkini I2PSnark ile indiremezsiniz. Fakat, I2PSnark ile I2P üzerinde dolaşımda olan her torrenti indirebilirsiniz. Zaten, Eepsiteler içinde torrent siteleri var. İçerikleri de çok kötü değil. i2p planet veya DifTracker ile bunlara erişebilirsiniz. Torrentin ve I2P’nin daha hızlı olmasını istiyorsanız bant genişliğini ve paylaşımı artırmanız gerekmektedir.

Anonim e-posta almak:

I2P’nin Susimail adında kendi ait anonim bir e-posta servisi vardır. Servislerden buraya ulaşabilirsiniz. Dışarıdan (clear web) kendinize e-posta atacaksanız i2pmail.org kullanarak atabilirsiniz. Kendi sayfasında açıklamalar mevcut ama ben burada tekrar belirteyim, i2p hesabınızdan gerçek hesaplarınıza veya gerçek hesaplara e-posta atmamaya özen gösterin. Bunu anonimlik derecenizi azaltmamak adına yapmayın dediğimi de unutmayın.

Son birkaç şey

I2P kullanmak, I2P ile torrent indirmek ve bunlara istinaden anonimliğiniz tekrar sizin tehlike modelinizde dayanır. Kimsiniz ve kimden saklanıyorsunuz? Neden ve ne tür bir risk almayı hedefliyorsunuz? I2P ile gelen anonim bittorrent istemcisi Azuerus’a kıyasla daha güvenlidir. I2P’ye ait yerel kimliğinizi kimseyle paylaşmayın. Hızlı olmasını istiyorsanız bant genişliğini ve paylaşımı lütfen artırın. I2P’ye giriş biraz kısa gibi oldu. İlerleyen zamanda bunu detaylandıracağım. Sizler de indirip kurar ve kurcalamaya başlarsanız çok çabuk birkaç şeyi deneyebilir ve belirli bir yol katedebilirsiniz.

Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,