Monthly Archives: January 2014

Evet “arkadaş”lar, buyurun hayallerime

Hızlı bir hesap yaptım ve etrafımdaki kadınların kayda değer bir miktarını mastürbasyon esnasında hayal ettiğimi fark ettim.

Elbette bu insanları hayal eden ben olduğuma göre, onları hayal ettiğimi daha önceden de fark etmiştim. Vurgulamak istediğim, bu kadınların sayısının kayda değer olduğunu fark etmem.whatareyoulookingat

Yaptığım hesaba göre, son bir yıl içerisinde, mastürbasyon yaparken hayal ettiğim kadın arkadaşlarımın sayısı en az yirmi.

Bunlar, hayal ettiğim tüm kadınlar değil elbette. Porno videolarında gördüğüm birini veya arkadaşım sayamayacağım tanıdıklarımı da hayal ettiğim oluyor. Ama, bana ilginç gelen, hayallerimde ezici çoğunluğu (herhalde %90’dan fazlasını) arkadaşlarımın oluşturması. (Cinsel saldırganların da yüzde 75’i tanıdık biriymiş Türkiye’de. Kaçtır tecavüz konusunun etrafından dolaşıyorum ya dur bakalım…)

Yirmi tabii ki büyük bir sayı değil. (Koca sene epi topu yirmi kişiyle idare etmişim bile denebilir aslında.) Arkadaşım diyebileceğim kadınların sayısı en azından üç basamaklı bir sayıya ulaşıyor.* İlginç olan nokta şu: Beni arkadaşı sayan bir kadın, günün birinde onu hayal ederek mastürbasyon yapacağımı düşünürse, tahmininin doğru olma ihtimali hiç de az değil !

Bu “hesap” işine, bazı kadın arkadaşlarımın bu gibi bir durumdan rahatsız olacaklarını ima etmeleri sebebiyle merak saldım. Ayrıca, bu durumun birçok başka erkek için de geçerli olduğundan şüpheleniyorum ve gayet normal bir arzu hakkındaki bu gizliliğin aslında arkadaşlıklarımıza da zarar verdiğini düşünüyorum.by friend i mean friend

Dikkatimi çeken birkaç şeyi paylaşmak istiyorum, bu hayal ettiğim kadın arkadaşlar meselesiyle ilgili:

  • Sevişmek istediğim, ancak mastürbasyon yaparken bir kez olsun hayal etmediğim kadınlar var.
  • Mastürbasyon yaparken hayal ettiğim, ama aslında gerçekte sevişmek istemediğim kadınlar da var. (Gerçi bunlar tek tük, ama varlar.)
  • Gerçek hayatta seviştiğim ama ne öncesinde ne de sonrasında hayalini kurmadığım kadınlar bile var.
  • Son bir yılda görüşmediğim ama buna rağmen son bir yılda düzenli olarak hayal ettiğim kadınlar var.
  • Çekici bulduğum ve hayal etmeyi denediğim erkekler listelere dahil değil, çünkü şimdiye kadarki denemelerimde hiç tahrik olmadım.

Bunlar, doğrudan doğruya yaptığım çıkarımlar. Bir de hesabın önvarsaydığı, hesabın yapılmasını mümkün kılan bir nokta var: Mastürbasyon yaparken, bir kadının sadece belirli bir organını (bacaklarını, göğüslerini vb.) değil, o kadınla seviştiğimi hayal ediyorum. Yani “toplama kadın” hayal etmiyorum – bacakları birinden, saçları başka birinden vb. Belki de hayallerimde arkadaşlarımın ezici çoğunluğu oluşturması bununla ilişkili olarak anlaşılabilir: Bir arkadaş olarak sohbetini, dünya görüşünü falan ilginç bulmadığım (ve dolayısıyla “arkadaş” saymayacağım) insanlar zaten hayal ettiklerim listesinde neredeyse hiç yer tutmuyorlar. Yani kadınların sadece organlarını hayal etmediğim gibi, sadece bedenlerine de odaklanmıyorum.??????????????????????????

Bunların hepsi gözlem. Yani “Bakın ne kadar etik davranıyorum, di mi?” demek için yazmıyorum, zaten etik deyince bilinçli bir tercihten falan bahsediyor olmalıyız sanırım. Oysa ben böyle böyle yapmakta olduğumu, bu yazıyı yazarken fark ediyorum.

Son olarak, tüm bu konularda yapayalnız olmadığımı hatırlatmak isterim. Evet “arkadaş”lar, sizinle seviştiğimizi hayal ediyoruz bazen. Evet, bunun arkadaşlığımıza herhangi bir zarar vermesi gerekmiyor. Çünkü hayır, bu hayallerimizi gayet normal buluyoruz ve hiç de durumdan rahatsızlık duymuyoruz.  Ayrıca hayır, bu durum, yarın öbür gün size asılacağımız anlamına gelmiyor. Yine de, size asılmamak (veya böyle bir izlenim vermemek) konusunda hassasiyet göstermemiz aslında bir bakıma arkadaşlığımızdaki samimiyeti de olumsuz etkiliyor olabilir.

 exactly not what i meant

* Bu sayımlarda kriterimin tam olarak ne olduğunu ben de bilmiyorum, ama yirmi sayısını bulurken kullandığım yöntemle üç basamağa ulaştığım yöntemin aynı olduğuna inanabilirsiniz.

“Kimsenin ölmediği bir günün ertesiydi”den hareketle: Rektal Uyarılma ve Tecavüz Fantezisi

Altıdan Sonra Tiyatro‘nun “Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi” oyununda trans bir seks işçisini canlandıran Sumru Yavrucuk, kazandığı tüm ödüllerin hakkını fazlasıyla veriyor. Müthiş sahne performansıyla, doğaçlama ile metni birleştiriyor ve bir solukta izleyeceğiniz bir oyun sahneliyor.

Sumru Yavrucuk. Hiç Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi.

Sumru Yavrucuk. Hiç Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi.

Geçen yazıda tecavüz, tecavüz fantezisi ve birine tecavüz ettiğimi hayal etmek üzerine sesli (yazılı?) düşünmüştüm. Konu “sadece hayal etmek” olunca rıza vb. hususların detay haline geldiğini ve bunu sorunlu bulduğumu falan söylemiştim. Şimdi, oyundaki Umut karakterinden hareketle, aynı konunun başka bir boyutuna değineceğim: Tecavüz etmemin fantezisi var da tecavüze uğramamın fantezisi neden yok?

Trans seks işçilerine gidip kendini siktiren erkekler, genellikle ne erkekliklerinden ne de cinsel yönelimlerinden şüphe duyuyorlar. Zaten niye duysunlar ki? Rektal uyarılma, “normal” cinselliğin parçası olabilir gayet.*

Bu soruyla ilgili bir çırpıda aklıma gelen iki şey var.

TECAVÜZ EDİLME FANTEZİSİ

Öncelikle, tecavüze uğradığıma dair fantezilerim var ve hatta onları kısmen gerçekleştirdiğim de oldu. Kurgu, benim şu veya bu sebeple o anda cinsel ilişkiye girmek istemediğimi ancak partnerimin ısrarla beni uyardığını varsayıyor. İki örnek vereyim.

Ortaokuldayken (yani yaklaşık 13 yaşındayken, yani cinsellikle yeni yeni tanışıyorken), kendi başıma oynadığım bir oyun vardı. Bu oyuna göre, sağlam karakteri olan bir dövüşçü olmaya çalışıyordum. Bir kadın antrenörüm vardı. Bir çeşit direnç testi olarak, kendi sırt üstü uzanıyor ve beni de kendi üstünde yüzü koyun olarak zincirliyordu. İkimiz de çıplaktık. Görevim zincirlerden kurtulmaktı, kural ise sürtünmelerden falan tahrik olmamaktı. (Böyle anlatınca, amma da acayipmiş oyun. Bugün bu yaratıcılığın onda birine sahip olsam başka bir şey istemem.) Kendimi daha çok utandırmadan, konunun özüne geleyim: Birçok gece kendi kendime oynadığım bu oyuna göre, bir kadın benim rızam ve isteğim dışında benimle cinsel ilişkiye girmeye çalışıyordu.

Belki ikinci örnek size daha yakın gelebilir. Önemli bir işi yetiştirmeye çalışırken partnerimin beni önce eliyle sonra ağzıyla uyardığını hayal ediyorum. (Ay ay ay, bu cümleden iki anlam çıkıyor! İş yaparken cinsel hayaller kurmuyorum, merak etmeyin. Hayal, hem benim bir işim olduğunu hem de partnerimin beni uyardığını varsayıyor. Tüm bunlar ben odamda boş boş otururken hayal dünyamda yaşanıyor.) Hayale göre, bir noktadan sonra ben de işi gücü bırakıyorum, falan filan.

public seduction

Dolayısıyla, evet, benim (bir anlamda) tecavüze uğradığımı kurguladığım fantezilerim var. Üstelik bu ikinci örneğe benzer şeyleri bazı insanlarla denedim ve ikimiz de çok eğlendik.

Ama bu dediklerim “Tecavüz etmemin fantezisi var da tecavüze uğramamın fantezisi neden yok?” sorusuna biraz kaçamak bir yanıt oldu gibi. Mesela, neden o “usta”nın bir strap-on takıp bana tecavüz etmeye çalıştığını, eğitimsel görevimin ona direnmek olduğunu ama sonra keyif almaya başlayıp direnmeyi bıraktığımı falan hayal etmemişim?

Demem o ki, verdiğim örneklerde, kadının yaşadığı anlamda bir “ırza geçme” yok.** Fiziksel acı yok. Zaten, en nihayetinde, karşımdaki insan beni heyecanlandırmadığı sürece ortada herhangi bir cinsel ilişki yaşanamıyor. Oysa, doğrudan tanım itibariyle olmasa da, penetrasyonun tecavüzün kilit bir bileşeni olduğu söylenebilir.

Bunlar da bizi, sorunun bende çağrıştırdığı ikinci noktaya getiriyor.

REKTAL UYARILMA

Yıllardır gayet açık fikirli bir şekilde rektal uyarılma konusuna kafa yoruyorum ve kendi üzerimde deneyler yapıyorum. Tabularım sebebiyle mi yoksa doğal olarak mı bilmem ama, rektal temasın beni gerdiğini söyleyebilirim. Hem kendi başımayken hem de bazı partnerlerimleyken, rektal bölgemi el, ağız veya herhangi bir nesne yoluyla uyarmayı denedim. İmkansız. Katiyen keyif almıyorum. Temas fikri bile beni soğutmaya yetiyor.

İşin bilimini merak edenler için: Prostat uyarılıyor rektal bölgeye temas edildiğinde.

İşin bilimini merak edenler için: Prostat uyarılıyor rektal bölgeye temas edildiğinde.

Bu denemelerde nasıl hissettiğim üzerine çok düşündüm. Gıdıklanmak gibi değil. Acı falan da yok. Bulabildiğim en yakın benzetme şu oldu: Hani beline doğru elinizi uzattığınızda yerinden zıplayan insanlar vardır ya, işte öyle hissediyorum.

Yani, her ne kadar birinin benimle isteğim dışında cinsel ilişki yaşadığını hayal ediyorsam da, bu hayal, benim keyif alamayacağım bir aşamaya, anal penetrasyon aşamasına gelmiyor.

Bunda tuhaf bir şey yok. Geçen yazıdaki tecavüz fantezilerimde de, karşımdaki kadının normal şartlar altında istemeyeceği bir şey yapılmıyordu.

Yine de, “benim rektal uyarılmadan rahatsız olduğumu” söylemekle, önemli bir konuyu geçiştirmiş oluyorum. Evet, beni rahatsız eden bir şeyin fantezilerimde yer almaması gayet normal. Evet, eğer rektal uyarılmadan keyif alsaydım, fantezilerimde ve hayallerimde onun da yeri olurdu. Ve fakat: Rektal uyarılmadan kesinkes rahatsız olmam veri kabul edilip geçilecek bir şey midir, yoksa derinliklerinde homofobik*** ön yargılar yatan bir tabu mu?

Bugüne kadar birçok homofobik ön yargımı kırdığımı veya en azından sorguladığımı söyleyebilirim. Bu rektal uyarılma meselesi ise sapasağlam duruyor yerinde. Belki de sorgulanacak bir şey yoktur, belki de bu benim cinselliğimle ilgili normal bir durumdur. Bu konu, ayrı bir yazıyı hak ediyor.

Şimdilik, önceki yazının kapanış tümcelerini genişletmekle yetineyim: Rıza ve istek dışı yaşanan cinsellik, sadece benim bir başkasına uyguladığım değil, başkasının bana uyguladığı bir şey olarak da hayallerimde yer alıyor. Dolayısıyla, kafam, önceki yazıda zannettiğinizden de daha karışık.

***

sumru yavrucuk umut

Bitirirken, oyunun künyesini de vereyim:

Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi

Altıdan Sonra Yapım

Yazan: Ebru Nihan Celkan
Yöneten ve Oynayan: Sumru Yavrucuk

"Partneriniz tecavüz fantezisi istese yapar mıydınız?" diye sormuşlar, Avrupa'da yanıtlar böyle çıkmış. Kaynak: http://blog.okcupid.com/index.php/rape-fantasies-and-hygiene-by-state/

“Partneriniz tecavüz fantezisi istese yapar mıydınız?” diye sormuşlar, Avrupa’da yanıtlar böyle çıkmış.
Kaynak: http://blog.okcupid.com/index.php/rape-fantasies-and-hygiene-by-state/

Notlar:

* Buradaki sorun, bu adamların gündüz olunca “Götünü sikeyim” lafını küfür saymaları. Dikkat edin, bu lafın “Sana tecavüz ederim”den daha kapsamlı bir anlamı var.

** Tecavüz sadece kadınların değil, erkeklerin de maruz kalabilecekleri bir sorun elbette. Burada sadece kendi hayallerimdeki asimetriyi incelediğim için kadın deyip geçiyorum.

*** Burada homofobik sözcüğünü birincil anlamıyla, yani eşcinsel ilişkiden duyulan rahatsızlık anlamında kullanıyorum, vatandaşlık hakları vb. toplumsal anlamlarında değil.

“Porn in Christmas” ve düşündürdükleri

“Geçmişleriyle hesaplaşmak ve kaybettiklerinin bedelini almak için Amerika’nın en ünlü porno yıldızını kaçıran dört kişi.” Chuck Palahniuk’un Ölüm Pornosu kitabından esinlenerek hazırlanan Porn in Christmas oyununu İstanbul Çıkmazı sahneliyor.porn in christmas 1

“Gülümseyin, intikam vaktiniz geldi…
Maskelerinize ihtiyacınız yok artık, sizi seyreden kimse yok!”

Tanımadığım birine tecavüz edebileceğimi zaten düşünemiyorum. Ama tanıdığım birine tecavüz etme meselesi ilginç bir soru.

Öncelikle, bilerek ya da bilmeyerek, tanıdığım birçok insanı (en en azından, sözlü olarak) taciz etmiş olduğumun farkındayım. Bunu, savunmak için söylemiyorum, sadece bunun geçmişte yaşandığını kabullendiğimi ifade etmeye çalışıyorum. Ayrıca, bugün çok daha dikkatli olmamın da sorunu tam olarak çözmediğinin farkındayım: Ben sonsuz bir farkındalıkla hareket etsem bile, her kadının iltifat, flört ve sözlü taciz olarak gördükleri şeyler farklı olduğu için işler karışabiliyor.

Bu genel tümcelerden sonra, asıl mevzuya, tecavüze, yani fiziksel olarak bir başka kişinin (bu yazı dahilinde, bir kadının) bedensel bütünlüğüne şiddetli bir müdahalede bulunarak onunla cinsel ilişkiye girme eylemine odaklanalım.

Porn in Christmas oyunundaki bağlamıyla, yani birini cezalandırmak için ona tecavüz edebileceğimi hiç düşünemiyorum. Öyle ki, erekte bile olamayacağıma neredeyse yüzde yüz eminim. “The Hite Report on Male Sexuality” araştırması için hazırlanan ankete yanıt veren erkeklerden birinin de söylediği gibi, “Tecavüz seksin tüm keyfini kaçırırdı. Gayet, yüzüne bir yumruk da atılabilir sonuçta onun yerine.” (sayfa 733)porn in christmas2

Ama bu tecavüz eyleminin çift taraflı rızaya dayalı olarak yaşanması da mümkün: Örneğin birçok çift böyle senaryolar yazıp role-play yapabiliyor. Daha da çok insanın böyle fantezileri olduğunu söyleyebiliriz.

Burada, sözlü olarak açıkça dile getirilen, her iki tarafın da isteğine ve rızasına dayalı bir eylemi kast ediyorum. “E ama buna tecavüz denmez.” diyebilirsiniz. Evet, denmez. Dilerseniz, “tecavüz fantezisi” diyelim. Ama bence, benim böyle hayallerim olmasının yine de bir anlamı olabilir. Üstelik, birden fazla ilişkimde partnerimin benden böyle bir role-play talep ettiğine de dikkatinizi çekmek isterim.

Şimdi, şunları varsayalım: Hem ben hem de partnerim bu senaryoya seve seve dahil olduk. Senaryo cinsel olarak uyarılmamıza olumlu bir etkide bulundu. Başından sonuna kadar, bizi rahatsız eden hiçbir şey yaşamadık. Dahası, hiçbir zaman kontrolümüz dışında veya tuhaf olarak niteleyeceğimiz bir şey olmadı.

Bu varsayımları doğru kabul edince, ortada pek bir sorun yokmuş gibi görünüyor. Aklımı kurcalayan mevzu ise bundan sonra başlıyor:

Eğer (cinsellik başlamadan önce) partnerimin tecavüz gibi bir kurguya rızası olduğuna eminsem, başka bir gün, o yokken, ona tecavüz ettiğimi hayal etmekte herhangi bir sıkıntı yok. İşin iyi yanı, eğer sadece mastürbasyon sırasında hayal kurmaksa olay, benim hayalimde ona buna tecavüz etmemin de ahlaki veya toplumsal herhangi bir zararı yok.

Bir diğer yandan da, bir insanın başka bir insana tecavüz ettiğini düşünerek orgazm olmasında tabii ki bir sorun var. Eğer böyle bir role-play’i önceden de oynadığım bir kadını düşünüyorsam, zaten mesele yok. Ama eğer herhangi başka bir kadını hayal edeceksem, “böyle bir kurguyu istediğini ve buna rıza gösterdiğini hayal edip” (daha doğrusu, hayal ettiğimi varsayıp) sonra da eylemin kendisini hayal etmek, tehlikeli denizlere yelken açmak demek olabilir sanki.

Sonuçta, hayallerimiz ile gerçek dünyadaki davranışlarımız arasında hiçbir bağlantı olmadığını, kurduğumuz hayallerin davranışlarımızı (veya örneğin, benim bir kadına bakışlarımı) etkilemediğini düşünmek saçma olur.

Bu konuda kafam bayağı karışık. Keyif aldığım, gayet zararsız bulduğum ve hatta bazen cinselliğimi olumlu etkilediğini düşündüğüm bir konu, bir yandan son derece tehlikeli ve zararlı bulduğum bir yaklaşımı besliyor gibi. Dediğim gibi, bu konuda kafam bayağı karışık.

do it without

Yani diyorum ki, sonumuz bu meme’deki gibi olmasın sakın?!

***

Gördüğünüz üzere, burada yazdıklarımın, Porn in Christmas oyunuyla doğrudan bir alakası yok. Yine de, merak edenler için oyunun künyesi şöyle:

İstanbul Çıkmazı
Yazan : Sinan Koşan
Yöneten : Elif Küçükkoyuncu
Dekor : Deniz Karalar
Oyuncular : Elif Küçükkoyuncu, Gökay Müftüoğlu, Kemal Burak Alper, Murat Barış Kavrukkoca, Salih Usta

Oyunla ilgili diğer bilgilere ve gösterim tarihlerine Kadıköy Sanat Tiyatrosu Salonu‘nun internet sayfasından ulaşabilirsiniz.

Penetrasyon ve diğer belalar

60’ların ve sonrasının kadın özgürlük hareketlerinin düşünsel kazanımlarından bir tanesi var ki “Kadınların kurtuluşu erkekleri de özgürleştirecektir.” lafının benim hayatımdaki belki de en faydalı uygulaması oldu. Elbette birçok başkaca kazanımı oldu o mücadelenin, ancak beni şahsen etkileyen en önemli kazanım, cinsellikle penetrasyonun birbirinden kavramsal olarak ayrıştırılması oldu sanıyorum.rhino uninterested

Bu yazıda, penetrasyonun baş belası bir şey olduğuna dair bir şeyler söylemek istiyorum.

Cinselliği penetrasyona, erkekliği de başarılı cinselliğe endekslemişiz. “Kadını yatakta memnun edememek” başarısız bir ilişkinin göstergesi (hatta karikatürlere bakılırsa boşanmanın tek geçerli nedeni (bkz. “kocalık görevlerini yerine getirememek”) ) oluyor. Cinselliğin başarısını da, uzun süre boşalmadan durabilmekle ve birçok kereler boşalmaya rağmen sevişmeye devam edebilmekle tanımlamışız.

Öyle bir hal ki, sırf yatakta iyi olduğu için makbul sayılan erkekler oluşmuş. Sırf yatakta iyi olduğunu söyleyerek kadınları tavlamaya çalışan erkekler ortaya çıkmış. E ama bir de pek kimseyi tavlayamayanlar var!whatya lookin at

Burada “erkeklik” sözcüğü üzerine ahkam kesecek değilim. Benim dert ettiğim husus başka: Eğer cinselliğin tanımı penetrasyonla veriliyorsa ve dolayısıyla penetrasyonun süresi ve niteliği karşımdaki insanın tatminini belirleyecekse, penetrasyonun benim için ne kadar kaygı verici bir şey olacağını görüyor musunuz?

İşin kötüsü, penetrasyon, tam o anda kadının ıslak ve açık olmasını, benim de erekte olmamı gerektiriyor. Ama eğer ben durumun “ciddiyetinin” farkındaysam, yani serde erkeklik varsa, o ereksiyonu korumama zaten imkan yok ki.

Gerçekten de başıma gelen bu oluyor. Eğer partnerimin yanında kendimi çok rahat ve güvende hissetmiyorsam, eğer partnerimin cinsellikten beklentileri yüksekse ve benden ne beklediğini tam olarak bilmiyorsam; sevişirken sıra penetrasyona geldiğine çok geriliyorum ve dikkatimi “penetrasyonun düzgün bir şekilde gerçekleşmesine” odaklıyorum. Oysa, herkesin bildiği gibi, penetrasyonun düzgün bir şekilde gerçekleşmesi için, tam da, penetrasyonun düzgün bir şekilde gerçekleşmesine odaklanmamak gerekiyor.intercourse

Bir de bunun üstüne, “erken boşalmak” kaygısını ekleyin: Hele ki ilk kez sevişiyorsak, partnerimin bedeninin her noktası ayrı bir keşif oluyor ve sevişirken fazla heyecanlanabiliyorum. Bunu biraz da olsa anlatmıştım başka bir yazımda, şimdilik değinip geçmekle yetineyim.

Burada, cinsellikle penetrasyonun ayrıştırılmasının bana en az iki açıdan faydası oluyor:

  • Öncelikle, penetrasyonun cinsellik için gerek şart olmadığına ikna olduğum için, “ön sevişme” denen zilyon etkileşimi, bir şeylerin önünde görmeyebiliyorum. Her yaptığımın “penetrasyona giden yolda bir adım” olduğunu düşünmemek, o etkileşimlerin niteliğini değiştiriyor. Böylece öpüşme ve sürtünmeden oral seks, elle uyarma vb. hardcore etkinliklere kadar birçok şey, kendi başına keyif alınabilen cinsel etkinliklere dönüşüyor.
  • Penetrasyon yapmadan cinselliği sonlandırabileceğini bilmek de ayrıca rahatlık sağlıyor. Yeni tanışmakta olduğum ve yanında çok da sakin hissetmediğim bir partnerle birlikteysem, cinselliği buna göre yönlendiriyorum (ve çoğunlukla bunu yaparken partnerime de durumu açıklıyorum). Böyle olunca penetrasyon opsiyonel bir eyleme dönüşüyor ve hatta bazen sırf bu “Amaan yapamazsak da bu seferlik yapmamış oluruz. Ne ki?” düşüncesi sayesinde penetrasyon gerçekleşebiliyor sevişmelerimde.
Yani diyorum ki, başarılı / tatmin edici cinsellik deyince neden aklımıza sırf böyle görüntüler geliyor ki?

Yani diyorum ki, başarılı / tatmin edici cinsellik deyince neden aklımıza sırf böyle görüntüler geliyor ki?

Sonuç olarak, erkeklerin penis-vajina odaklı “sikip atma” yaklaşımına getirilen, üreme ile sevişmeyi (bazen kesişebilen) iki ayrı etkinlik olarak gören feminist eleştiri; hem maço erkekleri “iktidarsızlık” gibi takıntılardan özgürleştirebilir, hem de benim gibi özgüveni düşük erkeklerin görece daha huzurlu cinsellikler yaşamasını sağlayabilir. Maço erkekleri bilemiyorum ama feminist yazını okumak bana bu açıdan ciddi somut yarar sağladı diyebilirim.