Tag Archives: aile

#11 Çatışma: Bir serbest yazı

ETİK SÜRTÜK, ALIŞTIRMA #11: On dakika boyunca duraklamaksızın yazmayı dene – şu sorularla ilgili aklına her ne geliyorsa yaz: Büyüdüğün ailede çatışmayla nasıl baş edilirdi? İnsanlar neler yapardı, ve ne gibi inançlar temelinde hareket ederlerdi? Gerilimle baş etmek için alkol kullanan var mıydı? Ailende kim çatışkı yaratmaya daha yatkındı, kim suç üstlenmek pahasına çatışmadan kaçınırdı? Kızgın insanları yatıştırmak kimin işiydi, anlaşmazlıkları hasır altı etmek kimin işiydi? Çatışmayı tartışmaya açmak kimin işiydi? Senin işin neydi? Çatışmayı yönetme tarzını nasıl tasvir edersin?keciler

Çatışma büyürken hiç karşılaşmadığım bir şeydi. Bir kez olsun annemle babamın kavga ettiğini, birbirine bağırdıklarını görmedim. Hatta 50’li yaşların ortalarına kadar gerçekten de bağırmadıklarını düşünüyorum. Yaşlandıkça asabileştiler, ama öncesiyle ilgili benim izlenimim, meselelerin konuşarak çözüldüğüydü.

Bunu hem çocukluk ve ergenliğimde, hem de genç yetişkinlik dönemimde gözlemledim. Hatta, aileyi bütün olarak ilgilendiren kararlarda, bir noktada beni de tartışmaya dahil ederlerdi. Elbette 10 yaşında çocuğu sohbete sıfırdan dahil edecek halleri yoktu, öncesinde biraz konuşup konuyu şekle şemale soktuktan sonra benim de dahil olduğum bir son tur yapılırdı oturma odasında.

Şiddet içeren çatışma yaşanmıyordu, şiddetsiz çatışmalar ise genellikle önceden kurulmuş konsensuslarla çözülüyordu. Örneğin, babam hep uzun süreler çalıştığı ve iş gezilerine falan gittiği için, benimle ilgili kararlarda son söz annemindi. Sorunu annem tanımlar ve bağlamına oturtur, tartışmanın ardından da kararın nasıl uygulanacağına annem karar verirdi. İş hayatı (ki bu şehirler arası taşınma öyküleri kadar belirleyici olabilir) konusunda da babam benzer bir rol oynuyordu. Babam durumu özetler, seçenekleri tarif eder, sonra tartışmanın ardından ne yapılacağına büyük ölçüde o karar verirdi. Bu rol paylaşımının bir çatışmadan kaçınma yöntemi olduğunu sanıyorum.

Çekirdek aile dışındaki meselelerde ise arabuluculuk rolü pek sabit değildi. Birimiz geniş ailenin diğer bir bireyiyle sorun yaşadığımızda, diğerleri arabuluculuk yapardı. Sanırım bunun da altındaki mesaj, birlik mesajıydı. Yani mesela annem dedemle kavga etmiş olsun. (Hiç yaşanmamış bir şeyi örnek veriyorum.) Babamın arabuluculuk yapıp annemle konuşmasındaki alt metin, “Asıl olan biz üçümüzüz. Ben senin yanındayım ve yanında olmaya devam edeceğim. Haydi bu sorunu bir şekilde tatlıya bağlayalım. Bunu yapmama sen de yardımcı ol.” gibi bir şeydi.

Öte yandan, babamın görece asabi bir insan olması sebebiyle bu görev sıklıkla anneme düşüyordu. Biraz daha derin düşünürsem, babamın anneme kıyasla daha fazla asabi olma hakkı olduğunu, bunun da cinsiyet rolleriyle alakalı olduğunu söyleyebilirim. Ama şimdilik alıştırmanın bağlamından çıkmayayım.

Benim bu çatışmalar sırasındaki görevim genellikle soytarılık etmekten ibaretti. Böyle ciddi meselelerle uğraşmak hiç elimden gelmediği için, espriler yapmak, konuyu değiştirmek, veya hatta direkt konuyu sulandıracak bir bakış açısıyla yaklaşmak gibi abuk subuk yöntemlerle ortamı yumuşatırdım. (Tabii bunu çatışma ortamının içinde değil, çatışmanın muhatapları fiziksel olarak birbirlerinden ayrı olduklarında yapardım.)

Sanırım bugün bile, kendi çatışmalarıma aynı sulu yöntemle yaklaşıyorum. Kendi hislerimi, ortamdaki gerginliği ve çatışmanın olası sonuçlarını küçümseyip dalga geçiyorum.

Bundan, çatışmayı görmezden geldiğim veya hasır altı etmeye çalıştığım anlamı çıkmasın. Sadece, büyütülecek bir şey olmadığını, sonuçta epi topu bir galaksideki bir güneş sisteminin bir gezegeninde tarihin kısa bir anında yaşayan bir tek kişinin hayatındaki bir sorun olduğunu düşünüyorum. Pratik bir yaklaşım esasında, çünkü gözümde büyütmediğimde sorunları çözmek kolaylaşıyor.

not arguing

Hite Raporu: Erkek Cinselliği Anketi

Bu anketin amacı, erkeklerin kendi hayatları hakkında nasıl hissettiklerini daha iyi anlamak. Toplumumuzun erkeklerin kim oldukları ve kim olmaları gerektiği (belki de en belirgin olarak “seks” konusunda) öyle basmakalıp görüşlere dayanıyor ki, erkeklerin tek tek bireyler olarak gerçekten ne hissettiklerini bilmek zor.51ql05lJHcL
Bu anketi yanıtlaman ve böylece belki birbirimizle daha olumlu ve ilgi gösteren bir biçimde ilişkilenmemize yardımcı olman bizim için çok anlamlı.

Sonuçlar, kadın cinselliğiyle ilgili Hite Raporu‘nda olduğu gibi, birçok alıntı içeren, yanıtların kapsamlı bir tartışması olarak yayınlanacak.

Her bir soruyu yanıtlaman gerekmiyor. Sadece ilgini çekenleri yanıtla, çünkü aksi takdirde bitirecek zamanı bulamayabilirsin. Ama lütfen yanıtla !

Senden alacağımız haberleri merakla bekliyoruz. Yanıtlarını şu adrese yollayabilirsin: S.Hite, F.D.R. Station, Box 5282, New York, New York 10022, U.S.A. TEŞEKKÜRLER.

I. ZAMAN

1. Hatırlayabildiğin ilk cinsel deneyimin ne zamandı? Kaç yaşındaydın?

2. İlk kez mastürbasyon yaptığında kaç yaşındaydın? İlk orgazmında? Nasıl öğrendin – kendi başına, bir başkasından, ya da filmlerden veya kitaplardan?

3. İlk orgazmını kaç yaşındayken yaşadın? İlk boşalmanı? Boşalma yaşayacak kadar büyümeden orgazm yaşadın mı? Kendine dokunmaktan yoğun zevk aldın mı? Islak rüyalar gördün mü?

4. Ebeveynlerin sana seksi anlattı mı? Neler söylediler? Arkadaşların neler söyledi? Regli ilk ne zaman duydun?

5.  Büyüdükçe, cinsel hislerin nasıldı? Çocuklukta? İlk okulda? Orta okulda?

6. Çocukluk veya ergenlik cinselliğinin bastırılması gerektiğini düşünüyor musun? Neden? Sence neden bastırılıyor?

7. Seks hayatın yıllar içinde nasıl değişti? Yaş, seksi etkiliyor mu? Seksten aldığın keyif değişti mi? Tavırların ve etkinliklerin değişti mi?

8. Spor ve egzersiz, genel fiziksel sağlık hissin ve zevkin açısından ne kadar yer kaplıyor? Hangi spor ve egzersizleri seviyorsun? Yüzme? Futbol? Koşu? Diğer?

9. Genel bedensel mutluluğun açısından güneşlenmek, bornozla koltukta oturup oynaşmak, bir başkasının sıcak bedeninin yanında uyumak, hayvanlarına ilgi göstermek gibi etkinlikler ne kadar yer kaplıyor? Nelerden hoşlanıyorsun?

10. Genellikle “seks” adını verdiğimiz şey (genital seks) hayatında ne kadar yer kaplıyor? Mastürbasyon?

11. Kendini iyi hissetmende arkadaşlarınla konuşmak ne kadar yer kaplıyor? Arkadaşlarına hiç onları ne kadar önemsediğini söylüyor musun?

12. Ev ve/veya aile hayatı genel fiziksel mutluluk hissinde ne kadar yer kaplıyor? (Bu soru herkesi içeriyor tabii ki, sadece evli olanları değil.)

13. Çocuklara dokunmak ve onları tutmaktan hoşlanıyor musun? Onlara sokulmaktan hoşlanıyor musun? Güreşmekten? Banyo yaptırmaktan? Tutmaktan? Sallamaktan? Beslemekten?

14. Hiç anne olmayı diledin mi? Çocuk doğuramayacağını öğrendiğinde nasıl hissettin? Nasıl öğrendin? Neler hissettin bununla ilgili?

15. Babalık rolüyle ilgili ne düşünüyorsun? (baba olsan da olmasan da)

16. Çocuk ya da yetişkin, bir başka insana fiziksel olarak ilgi göstermekten hoşlanıyor musun? Bunu nasıl yapıyorsun? Onlara bebeklerle oynar gibi davranıyor musun? Sence bu eğlenceli mi? Ebeveynlerin seni başkalarını beslemeye hazırladı mı?

17. Hayatında aradığın sıcaklık ve yakınlığı buldun mu? Nerede?

18. Kendi başına daha çok zaman geçirmek ister miydin?

19. Tuvalet mahremiyeti hakkında ne hissediyorsun? Kapıyı kapatıyor musun? Bazen işeme veya dışkılama sırasında partnerinin tuvalette olmasını istediğin oluyor mu? Partnerini işerken görmekten hoşlanıyor musun? vb.

II. ERKEKSİLİK

20. Kaç yaşındasın? Nasıl bir kişisel geçmişin var – meslek, eğitim, yetiştirilme tarzı, din, ırk veya senin önemli bulduğun başka bir şey?

21. Görünümün nasıl? Kendini yakışıklı, oldukça sade, ya da çirkin buluyor musun? – yoksa bunu yorumsuz mu bırakırsın? (Lütfen bu sözcükler için bizi affet.)

22. Erkeksi olmayı nasıl tanımlarsın? Sen erkeksi misin? Ne kadar erkeksisin?

23. Erkeksi ile maço arasındaki fark nedir? Kendine maço skalasında ne kadar yüksek veya alçak bir değer addedersin?

24. Ne gibi özellikler bir erkeği erkek yapar? Yani, erkeklerde nasıl özelliklere hayranlık besliyorsun? Kendi erkeksiliğinden gurur duyuyor musun?

25. Baban erkek olmakla ilgili sana ne dedi? Kadınlar hakkında ne dedi?

26. Bir erkek bugün kendini nasıl ayırt ettirir? Günümüzde ne kahramancadır?

27. Erkekler bir grup olarak bugün neyle gurur duyabilirler? Neden utanabilirler?

28. Genel olarak hayatındaki en büyük endişe veya sorun ne?

29. Başarı önemli midir? Sen başarılı mısın? Ne açıdan?

30. Mecbur kaldığında zalim olmak gerektiğine inanıyor musun?

31. Duygularını gösteremeyip kendini incinmiş veya üzgün hissettiğin oluyor mu? Kendini bir robot gibi davranmaya zorluyor musun? Hiç kendini bir robot gibi hissettiğin oldu mu?

32. Eğer biri senin davranış veya görüşlerinle ilgili bir şeyi – herhangi bir şeyi – “kız gibi” diye tariflese nasıl hissederdin?

33. Hiç kimse sana “hanım evladı” diye seslendi mi? Kimse sana “Adam ol!”manı söyledi mi? Nasıl bir ortamda söylendi? Nasıl hissettin?

34. Kadınların zarif ve duygusal olma, veya çabuk asabileşme özgürlüklerine imreniyor musun? Kendilerini destekleyecek birine sahip olabilme seçeneklerine, veya onlara para kazanmaları konusunda görünürde baskı yapılmamasına imreniyor musun?

35. Kadınlara ya da kadınların seni inciten kimi davranışlarına herhangi kuvvetli bir dargınlığın var mı?

36. Kadınlara davranışlarında veya belli bir kadına davranışında kendini suçlu hissettiren yanlar oldu mu?

37. Pornografi izliyor musun? Ne tür? Sen büyürken baban pornografi izler/okur muydu? İlk “erkek dergisi”ni nerede/ne zaman gördün?

38. Gördüğün pornografi hakkında görüşün ne? Erkeklerin ve kadınların – hem psikolojik hem de cinsel olarak – gerçekten nasıl olduklarına dair kimi temel doğruları temsil ettiğini hissediyor musun?

39. “Cinsel devrim” hakkında ne düşünüyorsun?

40. Kadınların özgürleşmesi hakkında ne düşünüyorsun? İlişkilerini nasıl etkiledi?

41. Erkeklerin kadınlara ne açıdan ihtiyacı var? Erkeklerde bulamadığın ne gibi şeyleri kadınlarda buluyorsun?

42. Arkadaşlarının çoğu erkek veya çoğu kadın mı? Neden?

III. İLİŞKİLER

43. Kadınlarla, erkeklerle, veya her ikisiyle – veya kendinle, veya belki de hiçbiriyle – seksi mi tercih ediyorsun?

44. Seksin önemli olduğunu düşünüyor musun, yoksa gereğinden fazla değer mi veriliyor? İlginç mi, yoksa olduğundan fazla mı anlam yükleniyor? Hayatta başka ne gibi şeyler daha önemli?

45. Seksin senin için manevi bir önemi var mı?

46. Aşağıdakilerden birini yanıtla:

A. Eğer evliysen, kaç yıldır evlisin? Evli olmaktan hoşlanıyor musun? İlk başta neden evlendin? Sekse etkisi nedir?

Hayatını seviyor musun? Ne anlamda? O da seninle orgazm yaşıyor mu? Hangi uyarıcıdan? Eğer mastürbasyon yapıyorsan, onun bundan haberi var mı?

Tek-eşliliğe inanıyor musun? Neden? “Evlilik dışı” cinsel deneyimlerin oldu/oluyor mu? Eğer olduysa, kaç tane ve ne kadar süre? Şu anda böyle bir deneyimin yaşamakta mısın? Bunun evliliğin üzerinde ve birey olarak senin üzerinde etkileri neler(di)? Partnerin onlardan haberdar mı(ydı)?

Eğer çocuğun varsa, nasıl çocuk sahibi olmaya kadar verdin? Baba olmak istedin mi? Eşin bir çocuğunuz olacağını ilk söylediğinde nasıl hissettin? Çocuklarını seviyor musun?

Evlenmek ve/veya çocuk sahibi olmak için bazı şeylerden feragat etmek zorunda kaldığını hissediyor musun? Evli/çocuklu olmak iş ve kariyer fırsatlarını sınırladı mı? Hayatın nasıl farklı olurdu?

B. Eğer boşandıysan, sebepler nelerdi? Bununla ilgili nasıl hissediyorsun? Ve lütfen yukarıdaki sorulardan sana uygun düşenleri de yanıtla.

C. Eğer eşcinselsen, lütfen yukarıdaki sorulardan sana uygun düşenleri yanıtla. Ayrıca: Ne süredir erkeklerle fiziksel ve duygusal ilişkiler yaşıyorsun? Eğer olduysa, kadınlarla ilişkilerinle nasıl kıyaslarsın? Duygusal olarak ve fiziksel olarak? Birden fazla erkekle ilişki içinde misin? Tek bir erkekle kalıcı olarak yaşamak istiyor musun veya yaşıyor musun?

D. Eğer “bekar”san, bekarlıktan hoşlanıyor musun? Avantajları ve dezavantajları neler? Bir gün evlenmeyi planlıyor musun? Seks hayatın nasıl?

E. Eğer hala ebeveynlerinle veya ailenle yaşıyorsan, cinsel ve flört aktivitelerinle ilgili ne gibi kurallar var? Daha çok veya daha az sınırlama ister miydin? Ebeveynlerin veya akrabaların seninle seksi gerçekçi bir biçimde konuştular mı? Seks hakkındaki bilgilerinin çoğunu nereden öğrendin? Arkadaşlardan? Öğretmenlerden? Kitaplardan? Seks dergilerinden? Ailenden? Seks hakkında doğru bilgiye ulaşmakta sorun yaşadın mı? Eğer cinsel bir ilişkin olduysa, ebeveynlerinin haberi var mı? Eğer varsa, nasıl tepki verdiler?

F. Eğer hiç bir partnerle seks yapmadıysan, nasıl bir şey olarak hayal ediyorsun? İlgini çekiyor mu, yoksa abartılıyormuş gibi mi geliyor? Ne gibi fiziksel faaliyetlerden zevk aldın şimdiye kadar?

G. Eğer biriyle birlikte yaşıyorsan, lütfen yukarıdaki sorulardan sana uyanları yanıtla. Ayrıca: Ne kadar zamandır birlikte yaşıyorsunuz? Evlenmeyi tercih eder miydin? Gelecek planların neler?

H. Eğer şu anda seksle ilgilenmiyorsan (belki mastürbasyon hariç), böyle bir yaşamı nasıl buluyorsun? Ne kadar uzun süre “bekar” kalmayı planlıyorsun? Ne zamandır böyle hissediyorsun? Bunun diğer erkekler için faydalı olabileceğini düşünüyor musun? Yalnız yaşadığında doğayla, hayvanlarla veya müzikle daha çok ilişkilenebildiğini düşünüyor musun?

47. Belki de yukarıdaki kategorilerden hiçbiri senin hayatını yansıtmıyordur. Eğer öyleyse, lütfen kendini kendi sözcüklerinle anlat.

AŞK

48. En derinden aşık olduğun zamanı anlat. Nasıl hissettin? Neler oldu?

49. Hiç, sevdiğin biriyle sorunların yüzünden uykuya dalana kadar ağladığın oldu mu? İntiharı düşündüğün? Neden?

50. Biriyle yaşadığın en mutlu şey neydi? En yakın şey? Kendini ne zaman en yalnız hissettin?

51. Arkadaşlıklarını aşk ilişkinle nasıl kıyaslarsın?

52. Birini gerçekten sevebileceğini hissediyor musun?

53. Bir başkasıyla ilişkide en derin özlemin/hasretin/isteklerin neler?

IV. ORGAZM

54. Orgazmlar senin için ne kadar önemli? Orgazm olmadan seksten keyif alabiliyor musun? Partnerin orgazm olmadan seksten keyif alabilir misin?

55. Lütfen orgazmın senin için nasıl bir his olduğunu tarif et. Oraya ulaşırken? Orgazm öncesinde? Zirve anında? Sonrasında? Hangi an en iyi hissettiriyor? En iyi anda neler hissediyorsun?

56. Ne sıklıkta, orgazmsız seks yaşıyorsun? Orgazm yaşaman için bir baskı hissettiğin oldu mu? Eğer olduysa, ne zaman?

57. Orgazm olurken bedenin nasıl tepki veriyor? Geriliyor mu? Çok hareket mi ediyor? Tamamen hareketsiz mi kalıyor? Kontrolden mi çıkıyor? Kollarına ve bacaklarına ne oluyor? Yüzüne?

58. Orgazm sırasında daima boşalıyor musun? Ne sıklıkta, boşalma olmadan orgazm veya orgazma yakın bir his yaşıyorsun? Bazen orgazm olmaksızın boşaldığın oluyor mu? Ne sıklıkta? Yoksa orgazm boşalmak mı demek? Genç bir oğlanken boşalmadan orgazm yaşadığın oldu mu?

59. Seks sırasında birden fazla orgazm yaşamaktan hoşlanıyor musun? Her seferinde boşalmaktan hoşlanıyor musun? Art arda gelen orgazmlar nasıl hissettiriyor? Hiç ereksiyonunu kaybetmeden ikinci bir orgazma devam ettiğin oldu mu?

60. Cinsel heyecan için ereksiyon gerekli midir? Hiç, ereksiyon olmaksızın kendini cinsel hissettiğin oldu mu? Ereksiyonun olmaması seni rahatsız etti mi? Partnerinin tepkisi ne oldu?

61. Yumuşak bir penisle seks yapılabilir mi? Yumuşak bir penisle sekse devam etmekten utanır mısın?

62. Her ereksiyon olduğunda heyecanlı mı oluyorsun, yoksa ereksiyonun başka sebepleri oluyor mu?

63. Uzun süreler cinsel olarak uyarılmaktan hoşlanıyor musun, yoksa görece çabuk olarak orgazma ulaşmayı mı tercih ediyorsun? Cinsel heyecanın nasıl hissettirdiğini tarif edebilir misin?

V. MASTÜRBASYON

64. Ne sıklıkta mastürbasyon yapıyorsun? Mastürbasyonla ilgili ne hissediyorsun? Keyif mi alıyorsun? Utanıyor musun? Tatmin oluyor musun? Bununla ilgili ketum musun açık mısın?

65. Mastürbasyondan zevk alıyor musun? Fiziksel olarak? Duygusal olarak? Mastürbasyonla ilgili neleri tatmin edici buluyorsun, neleri tatmin edici bulmuyorsun?

66. Nasıl mastürbasyon yapıyorsun? Lütfen detaylı bir tasvir yap. Örneğin, penisini elinle tutup elini penisin üstünde mi hareket ettiriyorsun, ya da tüm bedenini mi hareket ettiriyorsun – başka bir şeye sürtünerek? Penisinin üst kısmında ve alt kısmında uyarılma önemli mi? Boşalmanın ıslaklığından rahatsız oluyor musun? Tercih ettiğin spesifik bir pozisyon var mı? Kullandığın spesifik düşünce veya fanteziler var mı?

67. Mastürbasyon sırasında orgazmını geciktirebiliyor musun? Bu, orgazmı daha çok veya daha az heyecanlı hale getiriyor mu? Hangi spesifik yöntemleri kullanıyorsun orgazmını geciktirmek için?

68. Her mastürbasyon yaptığında orgazm oluyor musun? Cinsel duygularını arttırmak için mastürbasyon yaptığında orgazm yaşamadan durduğun oldu mu? Seks öncesinde kendini uyarmak için (orgazm olmadan) mastürbasyon yaptın mı? Ne sıklıkta?

69. Hayatında mastürbasyonun önemi nedir?

VI. BEDENİN VE HİSLERİN

70. Cinsel organlarının görünümünü, tadını, kokusunu beğeniyor musun? Cinsel organlarının boyutunu ve şeklini beğeniyor musun? Yumurtalıklarının?

71. Sünnetli misin? Bundan hoşnut musun, yoksa sünnetli olmamayı mı dilerdin? Oğlunu sünnet ettirdin mi, veya ettirir misin?

72. Sünneti öğrendiğinde neler hissettin? Kendi sünnetin hakkında? Şoke mi oldun? Hoşnut? Bunu düşündüğünde cinsel organlarında fiziksel bir tepki hissediyor musun?

73. Prosedür hakkında bir şeyler hatırlıyor musun? Kaç yaşındaydın?

74. Sünnet, penisini başkalarına göstermekle ilgili tavrını etkiledi mi? Nasıl? Sünnet derisine sahip olmak/olmamak cinsel faaliyetlerini etkiliyor mu?

75. Erkekler neden sünnet edilir?

76. Partnerin cinsel organlarını beğeniyor mu? Hiç, bir partnerinin cinsel organlarınla ilgili olumsuz yorum yaptığı oldu mu? Nasıl? Sen bununla ilgili nasıl hissettin?

77. Fellatio’dan (penisinin ağız yoluyla uyarılmasından) hoşlanıyor musun? Bu şekilde orgazm olabiliyor musun; genellikle, bazen, nadiren, veya asla? Ne sıklıkta bu şekilde orgazm oluyorsun? Nasıl yapılmasından hoşlanıyorsun?

78. Ağız-anal temastan hoşlanıyor musun?

79. Partnerinin eliyle penisini uyarmasından hoşlanıyor musun? Ne sıklıkta bu şekilde orgazm oluyorsun? Partnerinin cinsel bölgende başka hangi bölgelere dokunmasından hoşlanıyorsun?

80. Başka bir insanın varlığında mastürbasyon yapmaktan hoşlanıyor musun? Partnerinin sen oradayken mastürbasyon yapmasından hoşlanıyor musun?

81. Rektal olarak penetre olmaktan hoşlanıyor musun (veya hoşlanır mıydın)? Parmakla? Penisle? Nasıl hissettiriyor? Bu şekilde orgazm oluyor musun? Anal birleşme tam olarak nasıl hissettiriyor – hem fiziksel hem duygusal olarak?

82. “Önsevişme”den hoşlanıyor musun? Senin kendin için ne tür “önsevişme” önemli? Nerene nasıl dokunulmasından hoşlanıyorsun? Öpülmesinden? Okşanmasından? Göğüslerin duyarlı mı? Kalçaların? Yumurtalıkların? Ağzın? Kulakların?

83. Partnerinden yeterince önsevişme alabiliyor musun? Partnerin sana yeterince dokunuyor ve seni yeterince okşuyor mu?

84. Bazen “gerçek seks” olmadan oynaşıyor musun? Bunu tercih ediyor musun?

85. İlk cinsel adımı kim atıyor? Diğer kişi ilk adımı atarsa kendini nasıl hissediyorsun? Hiç diğer kişinin adım atmasını istediğin ama onun bunu yapmadığı oldu mu? Partnerin asla ilk adımı atmazsa sevilmediğini hisseder misin? Veya arzulanmadığını?

86. Hiç, birine seksle ilgili yaklaşıp reddedildin mi? Nasıl hissettin? Hiç, birini reddettin mi? Neden?

87. Seksle ilgilenmediğin belirli zamanlar var mı? Bunu uygun buluyor musun? Cinsel ilginde periyodik yükselme ve alçalmalar deneyimliyor musun? Ne sıklıkta?

VII. ERKEKLERLE İLGİLİ DUYGULAR

88. En yakın erkek arkadaşını tarif et. Onunla nasıl zaman geçirmekten hoşlanıyorsun?

89. Erkeklerden oluşan bir grubun bir parçası mısın, veya böyle bir grupla sosyalleşiyor musun? Bunun nelerinden hoşlanıyorsun? Neler yapıyorsunuz? Nelerden konuşuyorsunuz?

90. Erkek arkadaşlarına değer veriyor musun? Yakın olduğun erkek arkadaşlar veya akrabalar olması önemli midir? Arkadaşlığınla ilgili neye değer veriyorsun? Hayatında onların anlamı ne?

91. Askerlik yaptın mı veya askeri bir birimde yer aldın mı? Oradaki yoldaşlıktan hoşlandın mı? Bu dönem boyunca erkeklerle herhangi bir fiziksel veya cinsel yakınlaşma deneyimin oldu mu?

92. Sporu sever misin? Ne tür sporları? Başka erkeklerle spor yapmaktan keyif alıyor musun? Bu aktiviteler sırasında erkeklerle yakınlaşmaktan hoşlanıyor musun?

93. Lise veya üniversitedeyken, en iyi arkadaşın var mıydı? Onunla ilgili hislerin nelerdi?

94. Babanla yakın mısın/mıydın? Ne açıdan? O nasıl biri? Onun hakkında ne düşünüyorsun?

95. Hayatında en yakın olduğun erkeği tarif et. Ne şekilde yakınsınız/yakındınız? Birlikte zaman geçiriyor musunuz/muydunuz? Senin için neden değerli? Ondan neden hoşlanıyorsun?

95A. Eğer bir erkekle fiziksel veya cinsel deneyim yaşamadıysan, bundan hoşlanır mıydın?

ERKEKLERLE SEKS

96. İlk gay deneyimini yaşadığında kaç yaşındaydın?

97. Bir erkekle ilk fiziksel temasın neydi? Babanla? Bir akrabanla?

98. Erkeklerle seks, kadınlarla olduğundan ne açılardan farklı? (eğer kadınlarla seks yaptıysan, veya nasıl olacağına dair düşüncelerine dayanarak)

99. Erkeklerle seks hakkında neler favorin? Homoseksüelliği başka erkeklere önerir misin? Avantajları neler? Dezavantajları?

100. Anal birleşmeden hoşlanıyor musun? Tam olarak nasıl hissettiriyor – hem fiziksel hem duygusal olarak? Bu şekilde orgazm oluyor musun?

101. Bir erkeğe fellatio yapmaktan hoşlanıyor musun? Menisini yutuyor musun? Bundan hoşlanıyor musun?

102. Sadece birlikte uzanıp öpüşerek ve birbirinize sürtünerek orgazm olabiliyor musun?

103. Aşık mısın? İstikrarlı bir ilişkide misin? Hayatında kaç erkekle cinsel ilişkin oldu? Tek-eşlilikten hoşlanıyor musun?

104. Gaylerin “önlerine gelenle yatmaları” bir mit mi, gerçek mi? Duygusal yakınlığı mı, gelir geçer seksi mi, ikisini birden mi tercih edersin?

105. Bir kadına aşık olabilir misin (yeniden)? Neden?

106. İş yerindeki insanlar gay olduğunu biliyorlar mı? Ebeveynlerin?

107. Gay meseleleri konusunda açık bir duruş alıyor musun? Gay özgürleşmesi için çalışıyor musun? Yoksa düzlerin dünyasında gay olma macerasını, gizli, elit bir topluma üye olmanın zevkini mi tercih edersin?

VIII. KADINLARLA İLGİLİ DUYGULAR

108. Yakın kadın arkadaşların var mı? Yakın olduğun bir kız kardeşin?

109. Annene yakın mısın/mıydın? Ne açıdan? O nasıl biri? Onun hakkında ne düşünüyorsun?

110. Kadınlarla ilgili genel olarak nelere hayranlık duyuyorsun? Neleri sevmiyorsun? Kadınlar topluma ne katkı yapıyorlar?

111. Kadınların özgürleşmesi hakkında ne düşünüyorsun?

112. Şu anda bir kadınla bir ilişkide misin? O nasıl biri? Ondan neden hoşlanıyorsun?

KADINLARLA SEKS

113. Hiç, bir kadın seninle seksi ve cinsel hislerini ciddiyetle ve açıkça konuştu mu? Sen, sordun mu?

114. Klitorisi ilk ne zaman öğrendin? Başka erkeklerden mi duydun? Kadınlardan? Kitaplardan?

115. Klitorisi uyarmaktan hoşlanıyor musun? Neden? İlk ne zaman yaptın? Partnerin orgazm yaşadı mı? Nasıl hissettin? Klitorisi uyarmakla ilgili kendini rahat hissediyor musun?

116. Klitorisi ne şekillerde uyarıyorsun? Lütfen nasıl yaptığını tarif et. Klitorisi elinle veya parmağınla nasıl uyardığını tasvir et. Bunu orgazm için mi yapıyorsun?

117. Partnerin orgazm olmak için mastürbasyon yapıyor mu? Nasıl yapıyor? Eğer bilmiyorsan, onun seninle bu bilgiyi paylaşmasını ister miydin?

118. İlk kez ne zaman çoğu kadının sırf birleşme (koitus) yoluyla orgazm olmadıklarını duydun/fark ettin? İlk tepkin ne oldu?

119. Bir kadınla cunnilingus’tan hoşlanıyor musun? Cunnilingus’un en çok neyinden hoşlanıyorsun, en çok neyinden hoşlanmıyorsun? Partnerine karşı duygularına bağlı mı?

120. Partnerini uyararak cinsel anlamda heyecanlanıyor musun? Onun orgazmından zevk alıyor musun? Fiziksel olarak? Duygusal olarak? Partnerine dokunma, onu hissetme ve öpmenin en çok hangi yanlarından keyif alıyorsun? En az?

121. Kadına nasıl orgazm yaşatıyorsun? Kadının koitustan orgazm olmasını tercih ediyor musun?

IX. CİNSEL BİRLEŞME

122. Cinsel birleşmeden (penis/vajina) hoşlanıyor musun? Fiziksel olarak? Duygusal olarak? Ne sıklıkta cinsel birleşme yaşıyorsun?

123. Hangi pozisyon seni en çok tatmin ediyor? Partnerin bu pozisyondan memnun mu? O hangi pozisyonu seviyor? Sen o pozisyondan memnun musun?

124. Cinsel birleşmeden neden hoşlanıyorsun?

125. Cinsel birleşme sırasında hiç fiziksel rahatsızlık yaşadın mı? Sonrasında? Cinsel birleşme sırasında canının sıkıldığı oluyor mu?

126. Seks başladıktan sonra, cinsel birleşmenin yaşanacağını varsayıyor musun? Her seks yaptığında seksin cinsel birleşme içereceğini varsayıyor musun?

127. Bazı cinsel karşılaşmalarda cinsel birleşmeyi başka aktivitelerle değiştirmek ister miydin? Ne sıklıkta? Yoksa seksi daima cinsel birleşme olarak mı tanımlıyorsun?

128. Partnerin seninle sevişirken daima mı, genellikle mi, bazen mi, nadiren mi orgazm oluyor veya asla olmuyor mu? Cinsel birleşme sırasında? Başka aktiviteler sırasında? Ne gibi aktiviteler?

129. Partnerin orgazm olduğunda bunu hep fark edebiliyor musun? Nasıl fark ediyorsun? Hiç şüphede kaldığın oldu mu? Şüphede kalınca soruyor musun? Sorarsan ve o da “evet” derse, ona inanıyor musun? Bu konuyu konuşuyor musunuz?

130. Klitoral uyarılmadansa cinsel birleşme (koitus) ile orgazma ulaşan bir kadınla sevişmeyi tercih eder miydin? Seks yaptığın kadın(lar) genellikle ne zaman orgazm oluyor(lar)?

131. Bir kadın senin yanında kendini uyararak orgazm ulaşırsa nasıl hissedersin? Cinsel birleşme sırasında? Vibratör kullanırsa nasıl hissedersin?

132. Eğer kadın cinsel birleşme sırasında orgazm olmazsa “performans”ınla, tekniğinle veya duyarlığınla ilgili bir sorun olduğunu hisseder misin? “Gerçek bir erkek” gibi olamadığını, ya da en azından işi doğru yapamadığını?

133. Bir kadının seninle sevişirken orgazm olmasının senin açından bir önemi var mı? Bir kadının orgazm olmak için ne gibi uyaranlara ihtiyaç duyduğunu bulmaya çalışıyor musun?

134. Genellikle ilk kim orgazma ulaşıyor? Sen mi, partnerin mi? Hangi aktivite sırasında? Ne zaman istersen o zaman orgazma ulaşıyor musun? Eğer yanıtın hayırsa, neden?

135. Şimdiye kadar hiç bir kadının orgazm olması veya cinsel birleşme için hazır olması uzun sürdüğü için kaygılandığı ya da senden özür dilediği oldu mu?

136. Partnerin hiçbir şekilde orgazm olmuyorsa kendini nasıl hissedersin?

137. Ne zaman doruğa ulaşacağını kontrol edebiliyor musun? Ereksiyonunu kaybetmeden ne kadar süre kendini tutabiliyorsun? Ereksiyonunu kaybetmek seni rahatsız ediyor mu?

138. Yumuşak bir penisle sevişmek seni utandırır mı (yani ereksiyon olmazsan)? Cinsel birleşme yaşayamıyorsan fiziksel yakınlığı ve diğer aktiviteleri de durdurur musun?

139. Hiç cinsel birleşme sırasında “fazla erken” boşaldın ya da orgazm oldun mu? Ne kadar bir süreden bahsediyoruz? Bu boşalma/orgazm senin için tatmin edici miydi? Ne zaman oldu? Neden? Bu senin canını sıkıyor mu?

140. Orgazm olmadan cinsel birleşmeyi daha uzun tutmak için özel bir yöntem kullanıyor musun? Uzun süre penetrasyon penisinin duyarlılığını veya hissini köreltiyor mu?

141. Bir erkek ne zaman boşalmalıdır? Bu konuda kadına danışılmalı mıdır? Seksin bittiğine kim karar verir?

142. Seksin hangi aktivitelerden oluştuğunu kontrol ediyor musun? Sen zaman geldiğini ve ne şekilde orgazma ulaştığını kontrol ediyor musun?

143. Bazen istemene rağmen ereksiyona sahip olmakta zorluk yaşadığın oluyor mu? Ne zaman? Neden? Ne sıklıkta oluyor? Böyle zamanlarda ne yapıyorsun?

144. Başka erkeklerle seks hakkında konuşuyor musun? Neler konuşuyorsunuz? Senin veya başka erkeklerin kadınlarla yaşadığınız maceralarla böbürlendiğiniz veya onları abarttığını oluyor mu? Pratik bilgi paylaşıyor musunuz? Güvensizlik duyguları?

145. Kadınların geleneksel olarak erkekler kadar seks istemeyişlerinin sebepleri nelerdir? Kadınlar en çok ne tür seks isterler?

X. DOĞUM KONTROLÜ

146. Hangi doğum kontrolü (kontraseptik) yöntemlerini kullanıyorsun? Hangi yöntemin kullanacağına kim karar veriyor? Sen hangisini tercih ediyorsun?

147. Doğum kontrol haplarının olası yan etkilerinin farkında mısın?

148. Herhangi bir kontrol yöntemiyle fiziksel bir rahatsızlık hissettiğin oldu mu? Prezervatifle? Diafragmayla? Rahim içi araçlarla? Köpükle? Hiç, orgazmı ertelemek için prezervatif kullandın mı?

149. Cinsel birleşme öncesinde doğum kontrolü konuşmak konusunda kendini sorumlu hissediyor musun? Bir kadınla cinsel bir ilişki yaşıyorsan, onu hamile kalmaktan koruyor musun? Eğer hamile kalırsa kim sorumludur? Bir kadına cinsel birleşme öncesinde bir doğum kontrol yöntemi kullanıp kullanmadığını soruyor musun?

150. Birini hamile bırakmaktan korkuyor musun? Cinsel ilişkilerinde hamilelik olasılığı sorunlara yol açıyor mu?

151. Hiç, bir İstenmeyen hamilelik olayında taraf oldun mu? Konuyla ilgili ne yaptın?

152. Kürtajı savunuyor musun? Hiç, bir kadını hamile bıraktığın ve bunun sonucunda kadının kürtaj yaptırdığı oldu mu? Hiç, bir kadına güvenli bir kürtaj sağlamakla uğraştın mı? Masrafları karşıladın mı? Onunla gittin mi? Sonuç nasıldı?

153. Vazektomi (meni kanalı / kısırlaştırma ameliyatı) geçirdin mi? (Çocuğun var mı?) Vazektomi cinsel faaliyetlerini nasıl etkiledi? Partnerlerin bununla ilgili ne düşünüyor? Hiç geri aldırmayı hayal ettin mi? Başka erkeklere önerir misin?

154. Vazektominin neleri kapsadığını biliyor musun? Bu ameliyatı geçirmek ister miydin, ve hangi koşullar altında?

155. Hiç, bir doğuma tanıklık ettin mi?

XI. ŞİDDET

156. Şiddetli seksle ilgileniyor musun? Şiddet, cinsel ilişkilerinin bir parçası mıydı? Ne tür? Nasıl hissettin?

157. Fiziksel bir mücadele, dövüş veya kavganın seni heyecanlandırdığı oldu mu – bir kadınla veya bir erkekle? Lütfen tarif et.

158. İsteyerek sevgiline vurduğun veya onu incittiğin oldu mu? Neden? Bunun ilişkinize etkisi ne oldu? Yaptığında kendini hissettin mi?

159. Bondaj/bağlamak ile ilgileniyor musun? Şaplak atmakla? Neden? Nasıl hissediyorsun?

160. Birini kendi arzularına zorlamak eğlenceli mi?

161. Ayakları öpmeyi cinsel buluyor musun? Çiş banyosunu?

162. Çok genç biriyle cinsel bir ilişki yaşar mısın veya yaşadın mı? Bununla ilgili kendini nasıl hissettin?

163. Tecavüzü nasıl tanımlarsın? Senin için rahatsız edici mi? Nasıl? Nasıl değil? Rıza ile tecavüz arasındaki çizgiyi nereden çizersin?

164. Hiç, bir kadına tecavüz ettin mi? Etmediysen, hiç bir kadına tecavüz etmek istedin mi? Neden?

165. Hiç, bir kadını, o istemiyor gibi görünmesine rağmen seninle sevişmeye zorladın mı? Bunu nasıl yaptın? Bir sınırın var mıydı? Başardın mı? Seksten keyif aldın mı?

166. Sekste partnerini zorlamak eğlenceli mi? Cinsel aktiviteler sırasında genellikle partnerini kontrol eder misin? Cinsel ilişkiyi kendi istediğin yöne nasıl yönlendirirsin? Durumun kontrolünü elinde tutmak kolay mı?

167. Yaşadığın sekste bir iktidar ilişkisi varsa, bu iktidar kimdedir – sen de mi partnerinde mi?

168. Seks politik midir?

ANKETİ YANITLADIĞIN İÇİN TEŞEKKÜRLER !

1. Bu anketi neden yanıtladın?

2. Hite Raporu’nu okudun mu?

3. Diğer erkeklerin bu anketi yanıtlarken senin kadar dürüst olacaklarını düşünüyor musun? Sen ne kadar dürüsttün?

4. Lütfen yukarıda değinilmeyen ama eklemek istediğin bir şey varsa belirt.

5. Hayatınla mutlu musun, veya hayatını değiştirmek istiyor musun?

***

Kaynak: The Hite Report on Male Sexuality; Shere Hite; Alfred A.Knopf, New York, 1981 ; 1129 pages

Anketin İngilizce orijinali şurada.

The Exploits of a Young Don Juan – Guillaume Apollinaire

Guillaume Apollinaire’in 1911 yılında yazdığı “Les exploits d’un jeune Don Juan” kitabının İngilizce çevirisini okudum.exploits-don-juan

Bugünün gözlükleriyle bakınca, o dönemin ana akım pornosuymuş gibi görünüyor. Her bir bölümünde ayrı bir sevişme sahnesi olan, genellikle bir olay örgüsü kurmayan bir kısa roman.

Okurken aklıma, porno ile ilgili geçtiğimiz hafta çevirdiğim makaledeki şu cümleler geldi:

“Porno bir fantezidir. Fantezilerden gerçekçi olmamaları beklenir.”

“Sorun şu ki seksi pornodan öğrenmek silahları aksiyon filmlerinden öğrenmeye benziyor. Aksiyon filmleri olay örgüsü veya pek bir havalı bir patlama uğruna gerçekçiliği kurban ediyorlar. Aksiyon filmleri insana silah güvenliği öğretmez. Aksiyon filmleri şiddete alternatif yöntemlerden bahsetmez. Ve aksiyon filmleri – kahramanımızın bitmek tükenmek bilmeyen cephanesi gibi – gerçeği yansıtmayan bazı hilelerle öykünün akmasını sağlarlar. Ama bu bir sorun değil, yeter ki herkes bu filmleri sadece eğlendirici fanteziler olarak görsün.”

Bir yandan dönemi için porno işlevi görse de, sanki bir yandan da dönemi için fazlasıyla kinky gibime geldi kitap. Ta 1911 yılında yazılmış bir metni okurken aklıma gelenler, aslında o günden bugüne seksin sunuluşunda nelerin ne ölçüde değiştiğiyle ilgili ilginç ipuçları veriyor.

  • Kahramanımız ilk ereksiyonunu annesi ve teyzesi onu yıkarken yaşamış. (Annesi, ablasını yıkıyormuş; onu teyzeyi yıkarken.) Ta 13 yaşına kadar başkaları tarafından yıkanmak bana biraz tuhaf geldi. Benim ergenliğimin başlarındayken artık ailemle hiçbir günlük zorunlu tensel temasım kalmamıştı.
    • Ayrıca, cinsellikle tanışma sırasında ailenin ortamda olması da farklı bir his olmalı. Benim için bu gelişme süreci tamamen kendi mahremiyet alanımda gerçekleşmişti. Herhangi bir noktada annem veya babam ortamda olsalar (ama “basılma” manasında değil, doğal olarak ortamda olsalar) acaba cinsellik konusunda daha mı açık olurdum yoksa utanıp içime mi kapanırdım, bilmiyorum.
  • Kahramanımız herkesle sevişiyor. (Kitapta on bir bölüm var, böylece en az on bir tane de sevişme sahnesi var.) “Herkes” derken:
    • Ablaları, teyzesi ve evlerinde çalışan hizmetçi kadınlardan karşısına çıkan her biriyle sevişiyor.
    • Annesiyle sevişmiyor nedense ve bu konuya değinilmiyor bile.
    • Bir dünya şey deniyor bu kadınlarla ve yalnız başınayken, ama kesinlikle erkeklerle en küçük bir yakınlaşması olmuyor. Hatta kitapta erkeklerden (kendisi hariç) hiç bahsedilmiyor.
  • Kendini anal yoldan uyarıyor. Partnerlerinden bazıları da sonra onu anal olarak uyarıyorlar.
  • İstisnasız tüm kadınlar, önce azıcık direniyorlar sonra da zevkle kabul ediyorlar sevişmeyi. Kahramanımız asla reddedilmiyor. Asla ereksiyon sorunu yaşamıyor, asla penetrasyon esnasında hata yapmıyor.exploits-of-a-young-don-juan
  • İlginç bir şekilde, kadınların sıçmalarını ve işemelerini seyretmekten zevk alıyor. (İlginç çünkü bunun o tarihte (bu tarihte bile) “normal” karşılandığını sanmıyorum.) Sevişme sahnelerinde dışkı kokuları tasvir ediliyor detaylıca. İğrenerek falan değil, doğal bir şey olarak.

20. yüzyıl erotik yazınının en parlak örneklerinden biri sayılıyor bu kitap. Yazar Apollinaire’in özellikle de Fransız yazınında etkisi büyük olmuş. Sürrealizmin öncüllerinden sayılıyor. Biraz da bu yüzden önemli olabilir bu yukarıda bahsettiğim ayrıntılar.

***

Not: Sanırım sonradan bu kitabın başlığıyla film de çekilmiş.

Blog okuması: Nasıl çocuk yetiştirilir?

Çocuk yetiştirme meselesi hep çok kafamı kurcalıyor. Bildiğim kısmı, toplumsal olarak cinsiyet rollerinin nasıl üretildiği. Bilmediğim(iz) kısmı, bu roller toplumsal ölçekte üretirken ebeveynlerin* neler yapabileceği.

Hatırlıyorum mesela, ortaokul ve hatta lise çağındayken bile, annemle babama isimleriyle hitap etmemi yadırgardı arkadaşlarım: Annem ve babam, birtakım çocuk yetiştirme kitapları okumuşlar ve anne/baba – çocuk şeklinde toplumsal roller üzerinden ilişkilenmek yerine arkadaşlık ilişkisi kurmak istemişler benimle. Dil de ilişkiyi şekillendirdiği için, bu kitaplarda doğrudan isimle hitap edilmesi öneriliyormuş. Ben de böylece konuşmaya başladığımdan beri isimleriyle seslenirim anneme de babama da. Mesela sokaktan eve seslenirken (diyelim yarım saat daha top oynama izni almak için), annemin ismini bağırıyordum ki balkona çıksın. Beni bu konuda uyaran arkadaşım bile oldu. Böyle yapmamamı, anne-babaya hürmet etmem gerektiğini falan söyledi. Ben ne kadar “Yahu bunu bana onlar öğretti, benim kendi kararım değil ki?!” dediysem de kesinlikle ikna olmamıştı.

Bu kadar basit bir şey – “hitap” meselesi – bile, üstelik bizim haklı olduğumuza eminken ben, arkadaşlarım arasında kendimi rahat hissedememe yol açıyordu azıcık. Bir de haklı olduğunu hissedemediğin durumlar var.

Bİ ÇOCUK LÜTFEN, CİNSİYETÇİ OLMASIN AMA ARKADAŞLARI DA DIŞLAMASIN MÜMKÜNSE

Temel pedagoji bilimi bize şunu söylüyor:

  • Çocuk, ilk yıllarında, her şeyi “olgu” olarak öğrenir. Yani doğru tektir ve ebeveynleriyle temsil edilir. Görecelilik kavramına yabancıdır. Hiçbir şey kişiden kişiye değişemez. Saat kaçta yatılacağından ne yiyeceğine, dışarı çıkarken ne giyileceğinden kiminle arkadaşlık edileceğine kadar her konuda ebeveynin söylediğidir asıl bilgi. Bu bilgiyi sorgulama algısı yoktur.
  • Bu ilk yılların ardından çocuğun algıları ve akıl yürütme kapasitesi gelişir. Böylece bazı konuların kişiden kişiye değişebileceği fikrini kavrayabilir hale gelir. Örneğin herkesin başka hobileri olabilir, kimileri yemeği daha tuzlu sevebilir vb. Bu yaşlarda kimi şeyler öznel hale gelse de, nesnel bilgi diye bir şey var olmaya devam eder. Örneğin “Sütte protein var, süt iç ki kemiklerin gelişsin.” lafında tartışılacak bir şey yoktur.
  • Bundan sonra ergenlikle falan birlikte her şey sorgulanır hale gelir falan filan… Bu kısmı boş ver şimdilik.

İlk aşamaya odaklanalım: Çocuğa toplumsal cinsiyet rollerini aşılamıyoruz. Çocuk sonra sokakta bu rolleri duyuyor. (“Erkek adam ağlamaz.”, “Karı gibi cimcirme lan!” vb.) Sonra gelip bunları ebeveynine soruyor. Ebeveyn “Yok öyle şey!” derse çocuğun zihninde çelişki yaratmış olacak, konu kestirip atılabilir değil çünkü çocuk için henüz “Onlar öyle düşünüyor, biz de böyle düşünüyoruz.” lafı bir anlam ifade etmiyor.

“Sanırım ailemden “adam olmak”la ya da “erkek olmak”la ilgili kayda değer bir eğitim almadım. … Anladığım kadarıyla, tam olarak toplum içinde tuhaf görünmememi ve davranmamamı garantiye alacak şekilde yetiştirildim.toys for boys

Yani: Evet, kıyafetlerim “erkek çocuk” kıyafetiydi. Evet, hiç oyuncak bebeğim yoktu, onun yerine arabalarım falan vardı. Evet, her konu herkesle konuşulmazdı, bazı konular sadece anneyle, bazıları sadece babayla konuşulurdu. Evet, çok büyük ihtimalle kız çocuk olsaydım bu kadar kişisel özgürlüğüm olmayacaktı.

Bunun yanında: Çok ileri bir yaşıma kadar hiç oyuncak silahım olmadı. (Sanırım ilkokul üçüncü sınıfa kadar) Erkeklerin ağlamayacağı gibi yorumlara hiç maruz kalmadım. Kavga etmem, kavga edebilmem, kendimi fiziksel olarak koruyabilmem beklenmedi.” (Adam olacak çocuk)

Mesela çocuğa şu resimlere bakıp doğru tuvalete gitmesini öğretmek lazım. Ama bunu öğretmek ayrıca “kadın”ın nasıl olması gerektiğini de yeniden üretmek anlamına geliyor.

Oğluna etek giydirirsen, sonra bu işaretleri nasıl tutarlı bir biçimde anlatacaksın? "Tüm toplum yanlış" deyince anlar mı acaba küçük çocuklar.

Oğluna etek giydirirsen, sonra bu işaretleri nasıl tutarlı bir biçimde anlatacaksın? “Tüm toplum yanlış” deyince anlar mı acaba küçük çocuklar.

Hadi diyelim bu yaşları geçti. Artık kendi başına karar alma yeteneği geliştirmeye başladı. Ama sosyal çevresinde dışlanmama baskısı (“erkek/delikanlı” olmak)  sürüyor. (örneğin bkz. İlk kılık kıyafet kuralları)

Bunun çarpıcı bir örneği, sünnet meselesi. Sünnet gerekli bir şey değil, üstelik zararları da olabilir sağlık açısından. (Bkz. Sünnetin Bilimsel Açıdan İncelenmesi ve Evrimsel Bakış Açısı – Evrim Ağacı) Ama şimdi diyelim yaptırmadın çocuğuna sünnet. E bu çocuk ilkokul çağındayken bütün arkadaşlarını görmeyecek mi düğünlü müğünlü “erkekliğe” adım atarlarken. Ortaokula geldiklerinde arkadaşlar “Lan sen sünnetli değil misin, ne biçim erkeksin olm sen?!” demeyecek mi? E o zaman illa ki düğünlü sünnet yaptırıp çocuğu maşallahlı kıyafetle ata mı bindireceğiz?

Mesela,

“annemle babam ben henüz birkaç günlükken sünnet işimi hastanede hallettirivermişler.

Böylece hem sünnet düğünü saçmalığından kurtulmuşlar, hem de kendi ailelerinin “Bu çocuk ne zaman sünnet olacak?” dırdırından. Ayrıca “gerçek erkek” olup olmadığımla ilgili aile içinden veya dışından gelebilecek eleştirileri de peşinen devre dışı bırakmışlar.

Yani, “Hayır canım, yaptırmıyoruz, ne saçma şeyler bunlar.” diyebilecekken, tam tersine, kelimenin tam anlamıyla ilk fırsatta sünnet yaptırdılar. Bir bakıma, toplumsal normları benimsemiş, normlara uyum sağlamış oldular.

Ama alakasız başka bir sonucu daha oldu: Benim sünnetle ilgili hiç başım ağrımadı. Ne çocukluğumda, ne de ergenliğimde bu konu başıma dert oldu. Erkekliğimi sünnet üzerinden tanımlamadım, hadi bu kolay. Ama etrafımdaki insanlar da (yani mesela yeni sünnet olan ve “erkekliğe adım atan” arkadaşlarım da) benim erkekliğimi sorgulamadı. “Sorgulamadı.” derken, onlar muhtemelen beni erkek saydılar; ancak bunun bana etkisi, bu konular üzerine düşünmemem oldu.

Erkekliğimi kışkırtan, ajite eden bir unsur devre dışı kaldı hayatım boyunca.

Ben bunu özgürleştirici buluyorum.

Son tahlilde, ailemin beni sünnet ettirmeyip bunun yerine bu konuda eleştirel bir görüş aşılamaya çalışmasına kıyasla bile daha özgürleştirici buluyorum. Nihayetinde, belli bir yaşa geldikten sonra bana “Biz bunu böyle yaptık. Sünnetin erkeklikle bir ilgisi yok bizce.” deyiverdiklerinde, mesajı aldım ben gayet.

Çocukluğum ve okul hayatım boyunca arkadaşlarımla bu konuyu konuşsam ve kendimi savunmak zorunda kalsam, en iyi ihtimalle erkekliğimi ispat etmeye çalışacak, erkekliğimle sünnetin alakası olmadığını göstermeye çabalayacaktım. Ama bunun da erkek rolünü kışkırtan bir etkisi olacaktı.” (Kışkırtılmış Erkeklik: Sünnet)

Belki de bazen doğru olan, toplumsal normları reddetmek yerine onları etkisiz hale getirecek yöntemi bulmaktır. Bunu “toplumsal” açıdan söylemiyorum bak, lütfen buradan genel bir “politikada taviz” tartışmasına zıplamayalım. Başlangıç sorum basit: Ortada bir çocuk var ve bu çocuğun sağlıksız bir toplumda sağlıklı bir biçimde nasıl yetiştirilebileceğini merak ediyorum.

DAHA DA ZOR SORULAR: KIZ ÇOCUK yetİştİrmek

dress properly

Buraya kadar, söylemeden de olsa, hep oğlan çocuklardan bahsettim. Çünkü hem böylece kendi deneyimlerimi anlatmam mümkün oldu, hem de daha basit iş. Kızlar açısından ise işler sanırım daha karışık: Hem o eteği giyerse sokakta yılışan erkekler olabileceği bilgisini vermek hem de ama o eteği giyme hakkını savunmak ve giymek istiyorsa da onu sonuna kadar desteklemek, falan filan. Zor işler. Nasıl yapılır, ne denir, hiç bilemiyorum. Bunca magandanın içinde (üstelik maganda bir sistemin içinde) kadın olmak zaten zor, bir de başka bir kadının büyümesine tanıklık etmek, hele ki bu büyüme sürecinde sorumluluk sahibi olmak… Daha söylerken kalbim sıkışıyor. (bkz. Hanım hanımcık)

***

* Yazı boyunca “ebeveyn” lafını kullandım. Bu sözcüğün anlamı “anne-baba” imiş, tam da kaçınmak istediğim anlam. Aslında kast etmek istediğim şu: çocuğun büyüme sürecinden sorumlu insan(lar). Bu insanın çocukla kan bağı olup olmamasının konuyla bir ilgisi yok, ama bu anlama gelecek doğru dürüst bir sözcük de bulamadım. İdare ediver.

Kışkırtılmış Erkeklik: Sünnet

Bu bir “adam olacak çocuk” öyküsüdür.erdal atabek 1

Doğduğum dönemde Türkiye’de sünnet olmanın sağlıklı olduğuna dair bir kanı varmış. Biraz bu sebeple, ama aslında dedemin falan ısrar edeceğini bildiklerinden, annemle babam ben henüz birkaç günlükken sünnet işimi hastanede hallettirivermişler.

Böylece hem sünnet düğünü saçmalığından kurtulmuşlar, hem de kendi ailelerinin “Bu çocuk ne zaman sünnet olacak?” dırdırından. Ayrıca “gerçek erkek” olup olmadığımla ilgili aile içinden veya dışından gelebilecek eleştirileri de peşinen devre dışı bırakmışlar.

Sonuçta, sünnet olmak, sünnet olmuş olmak vb. konular asla hayatımın bir parçası olmadı. Hiç merak etmedim. Sünnet ile erkek olmak arasında hiçbir ilişki görmedim.

Öte yandan, Erdal Atabek’in “Kışkırtılmış Erkeklik, Bastırılmış Kadınlık” kitabında anlattığı şöyle bir anısı var:

erdal atabek 2

“Sünnet düğünümü anımsıyorum. Kandıra’daydık. Dokuz yaşındaydım. …

O günün canımı sıkan olayı, sünnetin acısı değildi. Onu pek anlayamamıştım.

Canımı sıkan olay bindirildiğim atın bir gözünün görmeyişiydi. At, tek gözünün gördüğü doğrultuya gidiyor, ikide bir yönünü düzeltmek için dizginin çekelenmesi gerekiyordu. Atın dizginleri üzerindeki ellerim göstermelikti, atın kantarması (ağzının içinden geçip yanlardan tutulan koşum parçası) birisi tarafından tutuluyor, atın asıl yönetimi böyle sağlanıyordu.

Doğrusu ya böylesi bir anlı şanlı günümde (tam kenti fetheden komutan olduğum günde) tek gözü görmeyen, ikide bir öndeki adam tarafından çekiştirilen bir ata bindirilmeyi içime sindiremedim.” [Alkım Yayınları baskısında 24. sayfada]

Ne acayip, değil mi?

Erkek olacaksın. Her şey hazır. Tüm ailen toplanmış bunu kutlamaya. Herkes gelip artık gerçek bir erkek olduğunu, erkekliğe giden önemli bir aşamayı geçtiğini falan söylüyor. Sonra büyük bir gururla, at sırtında bir geçit töreni yapıyorsun. Ama, aksiliğe bak, atın bir gözü kör. Bir türlü erkekliğe doğru gidemiyorsun, sürekli yolunda şaşıyorsun, başka yönlere sapıyorsun. Ama elbette erkekliğe kendi başına gitmiyorsun, seni oraya götüren biri var. O sürekli atın kantarmasını çekiştirip senin erkekliğe doğru gitmeni sağlıyor. Sen saptıkça, o seni tekrar yola sokuyor.erdal atabek 3

SÜNNET İYİ BİR ŞEY Mİ ?

Benim hiç böyle bir derdim olmadı neyse ki. Hatta, Atabek’in kitabını okuyana kadar aklıma bile gelmemişti sünnet düğünlerindeki bu geçit töreninin anlamı.

Sünnetle ilgilenmem, erkek cinselliğiyle ilgili ankette sünnet olup olmadığımı, bununla ilgili neler hissettiğimi sorduklarında başladı. Yani, sünnetimin üzerinden yirmi yıldan fazla zaman geçtikten sonra.

Sonra biraz araştırdım ve “sağlık” iddiasının hiçbir gerçekliği olmadığını görmem pek az zamanımı aldı.

Öte yandan, sünnet olmamış erkeklerin uyarıcıları daha kuvvetli hissetiklerine, yani sünnet olmanın cinsel hazzı azalttığına dair bir şeyler daha okudum. Tabii böyle bir şeyi kıyaslamak pek mümkün olamıyor. Kendi cinselliğiyle tanıştıktan ve cinsel deneyimler yaşadıktan sonra sünnet olan erkeklerin sayısı çok az. Ve aradaki farkın (varsa yani) psikolojik mi yoksa doğrudan fizyolojik mi olduğunu söylemek kolay değil.

Benim anladığım şu: En iyi ihtimalle gereksiz bir şey sünnet. Kötü ihtimal, cinsellikten alınan keyfi azaltması.religion is like

Ama tabii asıl en kötü ihtimali yaşıyoruz, yaşamaktayız: Pınar Selek’in erkeklik rolünün edinilmesi ile ilgili yazdığı “Sürüne Sürüne Erkek Olmak” kitabında anlattığı askerlik deneyiminden yıllar önce, henüz daha küçük bir çocukken ya da ergenliğe girmek üzereyken, “kesile biçile” erkek olma ritüelini yaşıyoruz.

BİTİRİRKEN: NE YAPMALI ?

Son olarak, ailemin sünnet konusundaki eleştirel duruşunun sonucunda bu travmatik dönemi yaşamamam için bir an önce beni sünnet ettirdiklerine dikkat çekmek istiyorum.

Yani, “Hayır canım, yaptırmıyoruz, ne saçma şeyler bunlar.” diyebilecekken, tam tersine, kelimenin tam anlamıyla ilk fırsatta sünnet yaptırdılar. Bir bakıma, toplumsal normları benimsemiş, normlara uyum sağlamış oldular.

Ama alakasız başka bir sonucu daha oldu: Benim sünnetle ilgili hiç başım ağrımadı. Ne çocukluğumda, ne de ergenliğimde bu konu başıma dert oldu. Erkekliğimi sünnet üzerinden tanımlamadım, hadi bu kolay. Ama etrafımdaki insanlar da (yani mesela yeni sünnet olan ve “erkekliğe adım atan” arkadaşlarım da) benim erkekliğimi sorgulamadı. “Sorgulamadı.” derken, onlar muhtemelen beni erkek saydılar; ancak bunun bana etkisi, bu konular üzerine düşünmemem oldu.

Erkekliğimi kışkırtan, ajite eden bir unsur devre dışı kaldı hayatım boyunca.

Ben bunu özgürleştirici buluyorum.

Son tahlilde, ailemin beni sünnet ettirmeyip bunun yerine bu konuda eleştirel bir görüş aşılamaya çalışmasına kıyasla bile daha özgürleştirici buluyorum. Nihayetinde, belli bir yaşa geldikten sonra bana “Biz bunu böyle yaptık. Sünnetin erkeklikle bir ilgisi yok bizce.” deyiverdiklerinde, mesajı aldım ben gayet.

Çocukluğum ve okul hayatım boyunca arkadaşlarımla bu konuyu konuşsam ve kendimi savunmak zorunda kalsam, en iyi ihtimalle erkekliğimi ispat etmeye çalışacak, erkekliğimle sünnetin alakası olmadığını göstermeye çabalayacaktım. Ama bunun da erkek rolünü kışkırtan bir etkisi olacaktı.

sünnet nedir

Bu arada, bu yaşınıza kadar sünnetin tam olarak ne olduğunu öğrenmediyseniz (mesela benim gibi), yapılan işlem budur.

Adam olacak çocuk

Sanırım ailemden “adam olmak”la ya da “erkek olmak”la ilgili kayda değer bir eğitim almadım. Aile eğitiminin cinsiyet rollerini yeniden ürettiği konusunda atıp tutmak kolay. Ama kapalı bir kutuda yaşamıyoruz. Anladığım kadarıyla, tam olarak toplum içinde tuhaf görünmememi ve davranmamamı garantiye alacak şekilde yetiştirildim.

Yani: Evet, kıyafetlerim “erkek çocuk” kıyafetiydi. Evet, hiç oyuncak bebeğim yoktu, onun yerine arabalarım falan vardı. Evet, her konu herkesle konuşulmazdı, bazı konular sadece anneyle, bazıları sadece babayla konuşulurdu. Evet, çok büyük ihtimalle kız çocuk olsaydım bu kadar kişisel özgürlüğüm olmayacaktı.

Bir sürü arabam vardı. Şimdi ehliyetim bile yok.

Bir sürü arabam vardı küçükken. Şimdi ehliyetim bile yok.

Bunun yanında: Çok ileri bir yaşıma kadar hiç oyuncak silahım olmadı. (Sanırım ilkokul üçüncü sınıfa kadar) Erkeklerin ağlamayacağı gibi yorumlara hiç maruz kalmadım. Kavga etmem, kavga edebilmem, kendimi fiziksel olarak koruyabilmem beklenmedi.

Dahası, anneme ve babama “anne” ve “baba” demek yerine isimleriyle hitap etmem öğretildi. Bence bu yeterince challenging bir şeydi zaten. Başka hiçbir arkadaşımın yapmadığı bir şeydi. Bahsettiğim birkaç arkadaşım da bunu çok tuhaf karşılamıştı. (“Ayıp, öyle denmez.” diye uyaranlar bile oldu.) Arkadaşlarımın yanında anneme seslenmeye çekinirdim. “Acayip” görünmek istemezdim.

Yine bir yolunu bulup acayip görünmeyi başardım yaşamım boyu. Ama bunların hiçbiri anne-baba eğitimim yüzünden değildi.gender-roles

Hiçbir konunun “Bu böyledir çünkü erkekler böyle böyledir” diye açıklandığını hatırlamıyorum. (Fizyolojiyle ilgili sorular dışında.) Hiçbir soruma “Erkek adam böyle yapar” diye yanıt verildiğini hatırlamıyorum.

Ailem toplumsal cinsiyet konusunda ne kadar “eleştirel”dir bilemiyorum.

Ama düşündükçe kafam karışıyor.

Nasıl yıllar boyu haşır neşir olduğun bir çocuğa güçlü bir toplumsal cinsiyet rolü aşılamaktan kaçınırken aynı anda onun toplumsal olarak dışlanmamasını sağlayabilirsin? Yani, eğer ailemin toplumsal cinsiyetle ilgili çok radikal görüşleri olsaydı, o zamankinden farklı mı davranmaları gerekirdi? Farklı davransalardı ve bana farklı bir eğitim verselerdi, acaba sokakta oynayabilir miydim, arkadaş edinebilir miydim? Dedem beni sever miydi? Dedem beni sevmeseydi ne olurdu? Bunlar zor sorular.

Oğluna etek giydirirsen, sonra bu işaretleri nasıl tutarlı bir biçimde anlatacaksın? "Tüm toplum yanlış" deyince anlar mı acaba küçük çocuklar.

Oğluna etek giydirirsen, sonra bu işaretleri nasıl tutarlı bir biçimde anlatacaksın? “Tüm toplum yanlış” deyince anlar mı acaba küçük çocuklar.

Toplumsal cinsiyet (ve genel olarak queer) tartışmalarını okudukça nelerin sözüm-ona “yanlış” yapıldığını fark ediyorum, fark ediyoruz. Ama galiba “yanlış”, bir davranışın tek boyut üzerindeki koordinatıyla tanımlanmamalı.

Çocuk yetiştirmekle ilgili her düşündüğümde korkuya kapılıyorum. Bir insanın psikolojik sağlığından ve sosyal beceriler geliştirmesinden bahsediyoruz. Ama bunu bahane edip tüm toplumsal normları çocuğa boca etmeyi savunacak değilim. Peki ama, ne kadar ileri gidilebilir? Bugün ne kadar genderless bir çocuk yetiştirmek mümkün? Ailem beni yetiştirirken ne kadar mümkündü? Ailemin yaptığıyla mümkün olan arasında ne kadar fark var?

Hafızamı tekrar tekrar yokluyorum. Tek bir şey var, “Bu olmasa olurmuş yahu.” dediğim.

Gelmişim 16 yaşına. Babamla oturuyoruz. Laf arasında öğüt veriyor* – söylediği şeyin önemli olacağını hissediyorum. Evden çıkarken her daim yanımda cüzdanımı ve anahtarlarımı bulundurmamı söylüyor. Bir erkek, dışarıya cüzdan ve anahtarsız çıkmazmış.

İnsan 16 yaşında ciddi felsefi polemiklere girmiyor ailesiyle – dandik günlük polemikler yeterince meşgul ediyor zaten. Ben de “Kadınlar çıkabilir mi yani cüzdansız?” minvalinde bir şeyler sormuyorum hiç. Zaten erkek olup olmamamdan bağımsız, “Cüzdan ve anahtarını hep kontrol et evden çıkarken.” uyarısı aklıma yatıyor. Ama oradaki “erkek” lafı da biraz eğreti geliyor kulağıma. Üstüne gitmiyorum ama mevzunun. Zaten dışarı çıkmak üzereyiz.

Safinaz'ın Temel Reis'e "Erkekim benim." diye  sarılmasını hatırlıyor musun?

Safinaz’ın Temel Reis’e “Erkekim benim.” diye sarılmasını hatırlıyor musun?

Tüm içtenliğimle söylüyorum, bundan başka tek bir örnek bile gelmiyor aklıma. Bu kadar kusur kadı kızında bile olur, demeyeceğim. Kendimi ailemin yerine koymaya çalışıyorum. Bu yer öyle noktasal değil, dikkat edin. Bu yere koymak demek, yirmi küsür yıllık bir zaman diliminin içine kendimi koymaya çalışmam demek. İşte, kendimi onların yerine koyunca, ve aklıma sadece yukarıdaki anekdot geldiğini hesaba katınca, çocuk yetiştirmek iyice dehşet verici oluyor.

Olay sadece tek bir kez aktif olarak toplumsal cinsiyetle ilgili bir önermede bulunmuş olmaları değil bak. Asıl soru şu: Acaba yirmi küsür yaşına gelip geriye dönüp baktığında anca bu üç saniyelik anıyı aklına getirebilecek olan ve başkaca hiçbir toplumsal cinsiyet kodu hatırlayamayan bir çocuk yetiştirebilir miyim?

Yani, mesele benim yaptıklarımdan ziyade, onun tüm bu sürecin ardından neyi nasıl hatırlayacağı, neyin onu gerçekten etkileyeceği. Öteki uçta, “Beni bir weirdo olarak yetiştirdikleri için kimse benimle arkadaş olmadı.” diyen çocuk var zira.

Şu şöyledir, bu böyledir, demiyorum. Sadece, çocuk sahibi olmanın çok zor bir şey olduğunu, neyi nasıl yapmak gerektiğini düşünmenin aklımı oynatmam için yettiğini söylüyorum. Çok zor sorular bunlar. İnsanlar nasıl paldır küldür çocuk yapıyor, hayret…

Bugün bir genç kız arkadaşlarına rahatça "Benimle cinsellik konusunda annemle babam birlikte konuştu" diyebilir mi?

Bugün bir genç kız arkadaşlarına rahatça “Benimle cinsellik konusunda annemle babam birlikte konuştu” diyebilir mi?

* Öğüt veriyor deyince hep kötü bir şey geliyor akla. Ben kötü anlamda kullanmıyorum lafı. Ahkam kesmiyordu. Normal bir şekilde, kendi hayatından çıkarsadığı bir sonucu bana anlatıyordu.