Tag Archives: hayaller

Orospunun Rüyası – Uyuzböceği

Dönemsel olarak hayallerimi süslemiş kişilerin belli başlı özelliklerinden biri de sormaya gerek kalmadan hisleri ve istekleri algılayabilmesiydi.

Uzun arayışlar, denemeler ve daha uzun açıklamalar sonucunda doğru partner olduğunu düşündüğüm kadınla görece düzenli bir hayat kurdum. Akşam olup herkesin eve gittiği saatlerde yatağımızda buluşur, sevişir ve sohbet ederdik. Her gece bir hayalin pençesindeymiş gibi gelirdi. Çünkü sabah olup kalktığımda o çoktan uyanıp gitmiş ve benim haricimdeki hayatına adapte olmuş olurdu. Daha doğrusu benim tahminlerim bu yöndeydi. Aslında gün içinde ne yaptığına dair hiçbir fikrim yoktu. Öğle yemeğinde veya toplu taşımalarda aklıma geldiğinde ise gözümde canlanan hep koluma yatarken bana gülümseyişi olurdu. Düşlerimde o kolun farklı versiyonları da vardı tabi. Daha kıllı, daha kaslı, daha rahat… Onu başka türlü hayal edemeyişim, kafamda gecelere sadık bir orospu profili çizerdi. Akşam olup evine döndüğünde, gözümde canlanan kadını kendi kolumun altında bulmak bütün günü değersiz kılardı. Fakat yine de “bir şey eksik” uğultusundan kurtulamazdım.

Bir gün onu uykusunda izlerken aslında hiç uyumadığına dair bir hisse kapıldım. O an kafamda şimşekler çaktı. Bunca düşsel anın içinde bu kadının rüyalarına dair en ufak bir fikrim yoktu! Uyurken neler yaşadığını, neler hissettiğini anlayabilmek için bütün gün kafa patlattım. Sonuç bir hiçti. Akşam olsun diye bekledim. Belki üç gün sonra akşam oldu. Gülümsemesiyle kapıdan girdi. “Hayır hayır!” dedim. Bu sefer beni düşüncelerimden uzaklaştıramayacaksın. “Rüyalarını anlat bana.” Sesimde anlamlandıramadığım bir coşku vardı. Şalını boynundan çözmekte olan eli dondu kaldı. Bir süre bana baktıktan sonra hiçbir şey söylemeden hareketine devam etti. Geç olmuştu. Soyundu. Bir süre anlattıklarımı dinledi. Güldü. Sonra uyuduk. Ben bütün gün düşündüklerimi çoktan unutmuştum.

Gecenin bir vakti uyandırdı beni. Başucundaki gece lambasının ışığında yüzü solgun görünüyordu. “Seni gördüm.” dedi. “Sabah olmuştu. Sen gitmek istiyordun, ben de gitmeni. Bir kalp kırdığında bütün rotalar silinir aklından, nereye gideyim ki, dedin bana.”  O ana kadar giyinik olduğunu fark etmemiştim. Kalktı, şalını boynuna sarıp sessizce çıktı. Ben de bütün bunların bir rüya olduğu düşüncesiyle uykuma devam ettim.

Evet, porno izliyorum. Peki orada olmak ister miydim?

Pornoyla ilgili üç yazı yazmışım: amatör çekimler, kamusal alan ve farklı yaş grupları hakkında. Şimdi soruyu testen soracağım: Orada olmak ister miydim?

Gerçi bu soru tek başına pek bir belirsiz oldu. Daha yakından bakalım:

– Porno film çekilen bir stüdyoda bulunmak ister miydim?

– Porno film çeken amatör bir çifti canlı olarak izlemek ister miydim?

– Sevişen insanları canlı olarak izlemek ister miydim?

– Peki, başka insanlar benim seks videolarımı izlesin ister miyim? Ya mastürbasyon yaparken?

– Kendi cinselliğimi amatör olarak kaydetmek ister miydim?

– Bir stüdyoda, yani orada iş icabı bulunan ve benim yaptıklarımı kayda alan insanların arasında seks yapmak ister miydim?

Bunlar tek yazıya sığmayacak kadar büyük sorular, ama ben yine de sığdırmayı deneyeceğim. Tabii soruları tek tek yanıtlamaya çalışmayacağım. Yukarıdaki sorularda aslında iki kategori var; izlenirken cinsellik yaşamak ve cinsellik yaşayanı izlemek.

İZLENİRKEN CİNSELLİK YAŞAMAK

Hayatımda cinsellik açısından en tuhaf hissettiğim anlardan birini lisedeyken yaşamıştım. Bir arkadaşım şöyle bir şey anlatmıştı: Bir grup arkadaş porno izleyip mastürbasyon yapıyorlarmış; adam sanırım kadının arkasındaymış; sonra bir noktada kadına şaplak atmaya başlamış, bunlara da bir gülme gelmiş. Kahkahalarla gülmekten mastürbasyonu bırakmışlar.

pinup vintageBunu anlattı, diğer arkadaşlar da güldüler. (Böyle benim gibi sıkıcı anlatmadı tabii o, daha komikli falan anlattı.) Bense olayın sonuna erişemedim, çünkü aklımda “Bir arada otuz bir mi çekiyordunuz?” sorusu dönüp duruyordu. Hala da inanamıyorum. Ne yani, toplanıp birlikte “Lan otuz bir çeksek ya?” deyip sonra da video mu açıyorlar? Ya da önceden mastürbasyon yapmak için anlaşıp mı bir araya geliyorlar? Nasıl başlıyorlar mesela?

Her neyse, yani sonuçta bence ben böyle bir şeyi mümkün değil yapamam. Biri bana bakarken işeyemiyorum daha. (Hatta bu yüzden umumi tuvaletlerde uzun sıralar bekliyorum kabine girmek için.) Başkalarıyla birlikteyken nasıl sertleşilir? Ya onlar benden önce sertleşirse, ya da mesela herkes boşalıp da bir ben kalırsam?

Benim başkaları bana bakarken cinsellik yaşamama imkan yok. Ben partnerimin bile beni yargılamasından kaygılanıyorum, bir de başka gözler mi eklenecek denkleme? Olacak şey değil. Utancımdan ölürüm de sevişmem.

CİNSELLİK YAŞAYANI İZLEMEK

Öte yandan, sevişeni izlemek ayrı bir soru. Gerçi tabii porno izlemek tam da bu oluyor, dolayısıyla “Ay yok izlemem” diyemeyeceğim kesin. Belki daha ilginç olan, tanıdığım birini cinsellik yaşarken izlemek.

Tabii ki o kişinin kim olduğu önemli. Burada şimdilik kendimin de çekici bulduğum insanlardan bahsedeceğim.

Bir keresinde sevişmekte olduğum birinden, ben ortamdayken mastürbasyon yapmasını istemiştim. Karşısında oturup öyle mal mal izlemedim gerçi, bir yandan ona dokunmaya devam etmiştim.

Ama sanki başka biriyle sevişirken de izlemek istermişim gibime geliyor. Daha doğrusu şöyle: Zaten sevişirken partnerimi heyecanlandıran beni de heyecanlandırıyor. Tabii sevişirken gözlemleme imkanım biraz kısıtlı oluyor, malum meşgul oluyor insan biraz. Ama partnerimin zevk aldığını izlemekten çok hoşlanacağımdan eminim. (Evet, bu aldığı zevki benim sayemde almıyor olacak; ama zaten sevişirken de, nasıl haz alacağını bilmeyen biri sırf ben bir şeyler yaptım diye olaydan zevk alır mı hiç emin değilim.*)

TÜM SEÇENEKLER BU İKİSİ DEĞİL Kİ

Gerçek bir eleştirel çalışmalar öğrencisinin fark edeceği üzere, seçenekler gözlemci veya gözlenen olmaktan ibaret değil. Bu ikisini aynı anda olmak da mümkün: Kendim sevişirken videomu çekebilirim mesela.

Bir kere, kendi bedenimi izlemeyi hiç istemem, zaten erkek bedenini çirkin buluyorum gayet. Olsa olsa partnerimi izlemek istiyor olabilirim. Tabii böyle bir videonun çekilmesi demek benim yine gerilmem demek: Ya hiç zevk almazsa? Ya da, ya zaten hiç zevk almıyorsa ama bunu şimdiye kadar fark etmediysem? vb.

Tabii bugün bir kadının seks videosunu çekmek aynı zamanda ciddi bir şantaj aracı olabiliyor. Dolayısıyla, böyle bir şeyi hiçbir partnerime asla önermek istemem. Hadi diyelim bana güvendiler (bence kimseye bu kadar çok güvenmesin kadınlar), ya bir şekilde bizim elimizden çıkıverirse video?

Yani teorik olarak bu ihtimal olsa da, gerçek dünyada asla denemeyeceğim bir seçenek gibi görünüyor bu. Yine de bahsetmeden geçmeyeyim dedim.

BİTİRMEDEN HEMEN ÖNCE

Hiç tanımadığım insanları sevişirken izleme sorusunu es geçtiğimin farkındayım. Oysa porno çoğunlukla bundan oluşuyor; hayal gücü gerçekte izlediğimiz şeye çok daha baskın oluyor. Belki başka yazıya artık…

Tahrik edici unsurlar her yerde

Hepimizin bildiği üzere, kadınların ne giyip ne giymemesi gerektiği, hangi mekanlarda kimlere bedenlerinin ne kadarını göstermeleri gerektiği gibi hususlarda ilk ve son söz hakkı erkeklere verilmiş halkımızın dini değerlerine uygun olarak.

Bu yüzden ben de bugün bu en doğal hakkımı kullanayım ve kadınların giysileriyle beni nasıl tahrik ettiklerini anlatayım dedim.

AY TAHRİK OLDUM!

Öncelikle, bir erkeğin o ya da bu sebeple herhangi bir insana ya da nesneye bakarak tahrik olmasında herhangi bir sorun yok. “Bu beni tahrik ediyor.” diye şikayet eden insanları anlamıyorum. Tahrik olduysan ne güzel, aferim sana.

“Tahrik oldum, demek ki X eylemini gerçekleştirebilirim.” gibi bir argümanın ise neresini tutsan elinde kalıyor. Çünkü argüman tersten çalıştırılabiliyor: X eylemini gerçekleştirdiysen, mutlaka seni bu eylemi gerçekleştirmeye iten unsurlar vardır. Bu bir totoloji. Şimdi, bu tahrik edici unsurun varlığı senin eylemi gerçekleştirmeni haklı çıkarıyorsa, totolojinin mantıksal bir sonucu olarak, bu dünyadaki tüm eylemler ve davranışlar meşrudur.

Özetle şu:

your faceNeyse, bu kadar felsefe yeter, konumuz giysiler ve tahrik olmak.

TAHRİK OLDUM AMA Bİ SOR NASIL OLDUM !

Kadının (artan muhafazakarlık sırasına göre) donunu, memelerini, bacaklarını, belini, omuzlarını, boynunu, kollarını, göğsünü, saçlarını, yüzünü veya gözlerini görerek tahrik olan erkeğin dertlerinden farklı bir deneyimim var benim: Gördükçe değil, görmedikçe tahrik oluyorum.

Bunu biraz açıklamaya çalışayım:

  • Plajda bikinili (veya üstsüz) kadınlara bakmıyorum. Ama sokakta etekli kadınların bacaklarına bakıyorum.
  • Şu veya bu ortamda (filmde, sokakta, tiyatroda vb.) çıplak bir kadın gördüğümde tahrik olmuyorum. Ama soyunmakta olan bir kadın beni çok heyecanlandırıyor. (Tabii bu örnekte sevişmeyi paranteze alalım. Bir sevişme sahnesinden bahsediyorsak (duruma göre) çıplaklıktan bağımsız olarak tahrik olabilirim herhalde.)
  • Sevişirken, apar topar kıyafetleri bir kenara savurmak yerine ağır ağır soyunmaktan ve cinselliğin büyük bir kısmını henüz çıplak değilken gerçekleştirmekten daha çok haz alıyorum.

sinblog0714a

Bu söylediklerimden tabii “Ay kadınlar ne yapsa tahrik oluyoruz yahu.” gibi bir anlam da çıkmıyor değil. Ve muhtemelen bunda doğruluk payı da var. Kendimi bundan kısmen özgürleşmiş saysam da, erkeklerin baktıkları her yerde seks görmeleri ataerkil düzenin bir parçası.

Ne yöne baksan seks görmekte sorun var elbette; ama bazen bazı yerlere bakıp (oralarda seks olmasa da) seks görmekte bir sorun yok. Fantaziler, hayaller falan tam da buralardan çıkıyor. Asıl sıkıntı, demin de dediğim gibi “Seks gördüm, demek ki seks vardır.” (She asked for it.) gibi bir hataya düşmemekte.

Peki ama, ben neden çıplaklığa kıyasla yarı giyinik olma durumundan tahrik oluyorum?

Sanırım sebeplerden biri şu:

Bir miktar giyinik olmak, cinsellik esnasında bu giysilerin çıkarılabileceğini ima ediyor. Yani ortada hayal edilebilecek bir şey var. Aynısı mesela soyunmakta olan biri için de geçerli. Tüm bu durumlarda, bir sürecin başlangıcını hayal edebiliyorum.

Oysa örneğin plajda güneşlenen birine baktığımda, bir olay değil bir durum görüyorum. Bu kişi soyunmuş ve güneşlenmektedir. Bu, herhangi bir şeyin başlangıcı değil, ortada bir süreç yok, tamamına ermiş bir durum var. Ya da aynı şekilde, verili kültür içinde “açık saçık” kabul edilen bir şeyler giymiş bir kişi gördüğümde, (o kültür dahilinde) bir dışavurum görüyorum. Bu kişi, nasıl isterse öyle giyinmiştir, bu bir kendini ifade biçimidir, ve ifade etme eylemi sonuçlanmıştır. Ortada bir süreç yok, kendi başına bir durum var.

“Bu böyledir, şu şöyledir.” derken tabii sadece benim bu durumların her birinde neler hissettiğimi anlatmak istiyorum. Yoksa bu benim algıladığım versiyonların gerçek olduğunu kabul edersek çok eğlenceli bir şey çıkıyor ortaya: Müslümanların iddia ettiğinin aksine, kadınların kapandıkça erkeği tahrik etmeyi amaçladıkları anlamı çıkıyor söylediklerimden.

Derdimi anlattığıma göre, halkımızın dini değerlerini aşağılamadan bu konuyu da burada bitireyim. Halkın dini değerlerini de başka bir yazıda aşağılarım artık (?!) .

***

Evet, porno izliyorum: Farklı yaş grupları

Evet, porno izliyorum, izliyoruz. Bu bilginin ilginç bir yanı yok. Bence biraz daha ilginç olanı, tam olarak hangi tür pornoyu ne motivasyonlarla izlediğimiz.

Bundan önce, ilişkilenebildiğim ve bir şeyler öğrenebildiğim için amatör çekimleri izlediğimi, yapamayacağım ama yapmak isteyebileceğim şeyler için kamusal alan pornosu izlediğimi anlatmıştım.lolita

Şimdi bunlardan ikincisinden devam edeceğim, ama biraz farklı bir açıdan.

Kamusal alanda cinsellik yaşamak, değil yapmaya cesaret etmek, partnerime söylemeye dahi utandığım bir şey. Ama yapmaktan hiç de rahatsız olmayacağım halde insanlara söyleyemeyeceğim başka bir cinsellik deneyimi daha var: Kendi yaş grubumdan olmayan insanlarla sevişmek.

Hayal etmek zor

Her şeyden önce, kendi yaşımla uzaktan yakından alakası olmayan insanların ciddi bir kısmı, fiziksel olarak çekici bulsam da, gerçekten sevişmek isteyeceğim insanlar değil. (Sevişmek “sadece seks” değil benim için, öyle olaydı daha kolay olurdu herhalde bazı şeyler.) Birbirimize karşı hislerimiz, karşımızdaki insandan beklentilerimiz vb. çok farklı oluyor ve ben o ölçüde bir yakınlaşmayı gerçekten istemeyebiliyorum.samantha jones wisdom

Bu tabii ki onlarla seviştiğimi hayal etmeme engel değil, nitekim engel de olmuyor. Ancak bu sevişmeyi hayal etmek, kendi yaş aralığımdaki insanları hayal edişim kadar kolay olmuyor. Bazen çok zor olabiliyor hatta. Bu noktada, ilgili yaş grubundan* kadınların videolarını izlemek sahneyi gözümde canlandırmama yardımcı olabiliyor.

Buraya kadarki kısmı yazının “ısınma turu” sayın. “Ay hayal etmek zor, o yüzden iyi ki porno var.” demekle ne okumaya değer yazı çıkacağını ne de porno izlemeye motivasyon açıklamış sayılacağımı biliyorum.

Aslında ortada daha büyük bir zorluk var.

gerçekleştİrmek daha da zor

Kendi yaş grubum dışındaki kadınlarla cinsel olarak yakınlaşmamam bekleniyor. Bu, sırf tuhaf değil, aynı zamanda bir miktar ayıp da karşılanıyor.

Henüz “çıtır” sayılacak ölçüde genç bir kadından etkilendiğimde ya da tam tersi “kart” sayılan, orta yaşlı (veya daha da yaşlı) bir kadınla yakınlaşmak istediğimde, iki kez düşünüyorum. Çünkü iki kez düşünmem icap ettiriliyor.

Oysa çok bariz bir durum var:

Etrafımdaki insanlar içinde, yaşıtım kadınlar içinde etkilendiklerimin oranı çok düşük, oysa örneğin benden yaşça gayet de büyük olan kadınlar içinde etkilendiklerimin oranı bayağı yüksek. (Benden çok daha genç olan kadınlar içinde oran yine yüksek ama şaşırtıcı ölçüde yüksek değil.)

Bak sayısı değil oranı diyorum. Ve bu kıyası etrafımdaki insanlar içinde yapıyorum. Etrafımda zaten yaşıtım olmayan çok insan yok, bu bir. Ama daha önemli olan ikincisi, benim bulunmaktan keyif aldığım ortamlarda bulunduklarına göre, benim (yaştan bağımsız olarak) bu insanlarla paylaşabileceğim bir şeyler var.

Buna rağmen, yani paylaşabileceğimiz şeyler olduğuna dair somut bir veri olmasına rağmen, benim bu kadınlara yaklaşmam garip karşılanıyor.

Burada pornonun rolü bence “Ay gerçekte yapamıyoruz, bari videosunu izleyelim.”den çok daha farklı. Yukarıda oranlarla ilgili yaptığımız kıyası şimdi yineleyelim:

Gerçek dünyada, farklı yaş gruplarından insanların cinsellik yaşama oranı çok çok düşük. Pornografik yayın yapan sitelerde, farklı yaş gruplarından insanların seviştiği videoların diğer videolar içinde oranı düşük, ama çok da düşük değil. Öte yandan, kendisinin dahil olmadığı yaş grubundan insanların pornosunu izleyenlerin oranı görece yüksek.**dove ad

Üstelik bu izleyici davranışı çift yönlü çalışıyor: Yaşlılar gençleri izliyor, hadi onu anladık diyelim, ama gençler de yaşlıları izliyorlar gayet.

Demem o ki, yahu madem bu videoları izliyoruz, madem böyle şeyleri düşünüyoruz, neden bu konunun gerçek dünyada karşılığı yok?

Daha doğrusu, odamızda yalnız başımızayken kurgulamayı hiç de dert etmediğimiz bir arzuyu odamızdan çıktığımız anda tuhaf karşılamamızın kendisinde bir tuhaflık yok mu?

BelİRLİ BİR TÜR pornoYU İZLİYOR OLMAMIZ ne anlama gelİr?

Lafın bizi nereye getirdiğini fark ediyor musunuz?

Belki de, yalnız kaldığımızda ve tüm seçeneklerle serbestçe karşılaştığımızda yaptığımız tercihler (yani, bu yazı bağlamında, tercih ettiğimiz porno türleri) bize arzularımızla ilgili sosyal hayatta görmediğimiz ve göremeyeceğimiz şeyler anlatabilir.

Belki de, porno izleme alışkanlıklarımız üzerine düşünmek, kendi cinselliğimizi keşfetmemiz için, kendi cinselliğimizle barışmamız (ya da tersine, mücadele etmemiz) için bir fırsat sunabilir.old man pick up of barney

Belki de porno, cinsellik açısından, sadece toplumsaldan bireysele (örneğin erkek egemenliğinin yeniden üretimi) doğru değil, aynı zamanda bireyselden toplumsala doğru da bir değişime imkan sağlayabilir. Belki hepimizin zaten aklında olan şeylerin gerçek dünyada konuşulabilir olmasına ön ayak olabilir.

Belki de bunların hiçbiri olmaz. Ama bence porno izlemenin, cinsellikle ilgili tüm seçeneklerle bu kadar doğrudan ilişki kurduğumuz bir deneyimin bir anlamı olmalı.

***

* Yazdıktan sonra fark ettiğim bir nokta var. Bu yazının herhangi bir manası olması için, benim bulunduğum yaş aralığının porno endüstrisinin büyük çoğunluğunu içerdiğini, dolayısıyla “farklı yaş grupları” deyince pornografik üretimde istatistiksel olarak marjinal kalan insanları (yaşlı, orta yaşını geçmiş olanlar veya çok gençler) kast ettiğimi varsaymak gerekiyor.

** Bu söylediklerim için maalesef somut veri yok elimde. Sadece en popüler internet sitelerini gezerek etiketleri ve tekil videoları taramak yöntemiyle edindiğim izlenim var. Yine de, tespitimin yerinde olduğu kanısındayım.

Aşk yoksa seks yok… mu?

Kısa yanıt: Var.

Uzun yanıt zor ve tek yazıya sığdırabilir miyim emin değilim.Tennis Australia Commission Shoot

Önceki yazımda seksle tenis oynamak arasında paralellik kuran bir diyalogdan bahsetmiştim. Ben de böyle bir paralellik görüyorum, ama “altı üstü tenis gibi bir şey” anlamında değil, “tenisle kıyaslanabilir bir aktivite” anlamında görüyorum. Daha doğrusu: İki faaliyetin kıyaslanabilmesi, kıyaslanınca denk çıkacakları anlamına gelmiyor.

Evet, seks de, tenis gibi, zaman ve enerjimi başka biriyle/birileriyle paylaştığım, keyif aldığım ve beni geliştirdiğini hissettiğim bir etkinlik.

Seksle tenis arasında gerçekten de kategorik bir fark olmadığını düşünüyorum. Evet, ortada nicelik açısından, yani paylaşımın niceliği açısından ciddi bir fark var. Ama bu niteliksel bir farka denk düşmüyor.

Maç sırasında dur otur küfreden biriyle tenis oynayabilir miyim bilmiyorum. Ya da, iyi bir oyuncu olsa bile, çirkeflik yapan biriyle oynayabilir miyim? Hatta ırkçı olduğunu bildiğim biriyle tenis oynayabilir miyim emin değilim mesela. Yani tenis oynamak da öyle herhangi biriyle yapacağım bir şey değil.

Burada kilit olan, teniste kendimden paylaştığım kısmın görece sınırlı olması. Bunu sadece bedenimi paylaşmak olarak düşünmeyin ama. Teniste duygusal paylaşım da görece sınırlı oluyor. Bu anlamda, tenisten sekse kadarki yolda* benim paylaşım diyeceğim bir sürü aktivite var: sohbet etmek, birlikte yemeğe çıkmak, dans etmek bunlardan sadece bazıları.dancingromantic

Yine de, seks, çok yoğun bir paylaşım olmakla beraber, paylaşımlardan bir paylaşım olmak dışında bir şey değil. Zaten örneğin dans etmek gibi şeyleri seksten nasıl ayırt ediyoruz bilmiyorum pek. Dahası, eğer arkadaşlarımla seviştiğimi hayal edebiliyorsam, onların bir kısmıyla gerçekten de sevişebileceğimi inkar etmek ikiyüzlülük olur.

Seks ve tenis hakkında bu kadar konuştuktan sonra, başlıkta geçen ilk sözcükle ilgili de birkaç laf etmem lazım herhalde.

Seks hakkında konuşmak biraz daha kolay, ama gayet de zor. Cinselliğin nerede başladığı hakkında kafam çok karışık. (Yine de, tenis oynamanın seks olmadığını söyleyebilecek kadar net sayılırım.) Ama konu aşk olunca, fiziksel dünyada yapılan şeyler üzerinden referans noktası aradığımda hep kendimle çelişiyorum. Bir yandan, tüm ilişkilerin bir ölçüde çok-aşklı (poly-amorous) olduğundan şüpheleniyorum. Bir yandan da, sanki aşk dediğim şey “her şeyini paylaşma isteği”ni içeriyor olmalıymış, dolayısıyla yukarıdaki tenis-seks tartışmasından bağımsız olamazmış gibime geliyor. Neyse ki buradaki “her şey”, sadece verili bir anda fiziksel dünyadaki paylaşımlardan ibaret olmayıp, geleceğe desohesays uzanan, planları vb. de içeren bir genel paylaşma hali anlamına geliyor. Zaten böyle de olmasa, arzularımla aşkı ayırt edemezdim muhtemelen.

Aşk hakkında ilham verici bir şeyler yazamayacağım ortada. Onun yerine seksin “sadece seks” olmadığı hakkında bir şey söylemek istiyorum:

Dikkat ederseniz yukarıda tenisten sekse giden bir yol olduğundan ve arada birçok başka etkinlik olabileceğinden bahsettim. Yani aslında cinselliği, bir açıdan, diğer etkinliklere kıyasla daha üst bir yere, hatta belki de en üst yere koydum. Bu gayet öznel bir değerlendirme tabii ki. Yine de, benim için seksin hem “paylaşımlardan bir paylaşım” olduğunu söylerken, hem de “epi topu bir paylaşım” olmadığını söylemiş oluyorum.  Dolayısıyla, biriyle sevişmek istemem, aslında o kişiyi gerçekten önemsediğimi falan da gösteriyor.

Bu yazıya bir problematik tarif etmeden, sadece ortaya bir soru atarak başladım. Ama aslında problematiğe yazının içerisinde değindim bile:

Sevişmek istediğim insanlar var, ama bu insanların hepsine aşık değilim ben. Asıl soru şu: Eğer seks isteği aşkı gerektirmiyorsa, aşkın aşk olduğuna nasıl karar veririz? Daha doğrusu, ben karşımdaki insana aşık olduğumu (ve tabii aşktan ne anladığımı) nasıl anlatabilirim? En zoru; biriyle sevişmeyi gerçekten çok istediğimde, bu kişiye, ona aşık olmadığımı ama buna rağmen ona karşı gayet yoğun şeyler hissettiğimi, tutarlı bir şekilde nasıl açıklayabilirim?

Bu yazıyla bu sorulara yanıt verdiğimi falan iddia etmiyorum tabii ki. Sadece, aklımda dönüp duran sorunsalın bu olduğunu ve yazıyı bu gözle yazmış olduğumu, böylece yazının bu bağlamda okunmasını istediğimi söylüyorum.

whatislove

Not: Yazı boyunca her cümlenin başına “bence” sözcüğünü ekleyin, beni yormayın.

***

* Bu yolun doğrusal olduğu anlamı çıkmasın bu tümceden.

Evet “arkadaş”lar, buyurun hayallerime

Hızlı bir hesap yaptım ve etrafımdaki kadınların kayda değer bir miktarını mastürbasyon esnasında hayal ettiğimi fark ettim.

Elbette bu insanları hayal eden ben olduğuma göre, onları hayal ettiğimi daha önceden de fark etmiştim. Vurgulamak istediğim, bu kadınların sayısının kayda değer olduğunu fark etmem.whatareyoulookingat

Yaptığım hesaba göre, son bir yıl içerisinde, mastürbasyon yaparken hayal ettiğim kadın arkadaşlarımın sayısı en az yirmi.

Bunlar, hayal ettiğim tüm kadınlar değil elbette. Porno videolarında gördüğüm birini veya arkadaşım sayamayacağım tanıdıklarımı da hayal ettiğim oluyor. Ama, bana ilginç gelen, hayallerimde ezici çoğunluğu (herhalde %90’dan fazlasını) arkadaşlarımın oluşturması. (Cinsel saldırganların da yüzde 75’i tanıdık biriymiş Türkiye’de. Kaçtır tecavüz konusunun etrafından dolaşıyorum ya dur bakalım…)

Yirmi tabii ki büyük bir sayı değil. (Koca sene epi topu yirmi kişiyle idare etmişim bile denebilir aslında.) Arkadaşım diyebileceğim kadınların sayısı en azından üç basamaklı bir sayıya ulaşıyor.* İlginç olan nokta şu: Beni arkadaşı sayan bir kadın, günün birinde onu hayal ederek mastürbasyon yapacağımı düşünürse, tahmininin doğru olma ihtimali hiç de az değil !

Bu “hesap” işine, bazı kadın arkadaşlarımın bu gibi bir durumdan rahatsız olacaklarını ima etmeleri sebebiyle merak saldım. Ayrıca, bu durumun birçok başka erkek için de geçerli olduğundan şüpheleniyorum ve gayet normal bir arzu hakkındaki bu gizliliğin aslında arkadaşlıklarımıza da zarar verdiğini düşünüyorum.by friend i mean friend

Dikkatimi çeken birkaç şeyi paylaşmak istiyorum, bu hayal ettiğim kadın arkadaşlar meselesiyle ilgili:

  • Sevişmek istediğim, ancak mastürbasyon yaparken bir kez olsun hayal etmediğim kadınlar var.
  • Mastürbasyon yaparken hayal ettiğim, ama aslında gerçekte sevişmek istemediğim kadınlar da var. (Gerçi bunlar tek tük, ama varlar.)
  • Gerçek hayatta seviştiğim ama ne öncesinde ne de sonrasında hayalini kurmadığım kadınlar bile var.
  • Son bir yılda görüşmediğim ama buna rağmen son bir yılda düzenli olarak hayal ettiğim kadınlar var.
  • Çekici bulduğum ve hayal etmeyi denediğim erkekler listelere dahil değil, çünkü şimdiye kadarki denemelerimde hiç tahrik olmadım.

Bunlar, doğrudan doğruya yaptığım çıkarımlar. Bir de hesabın önvarsaydığı, hesabın yapılmasını mümkün kılan bir nokta var: Mastürbasyon yaparken, bir kadının sadece belirli bir organını (bacaklarını, göğüslerini vb.) değil, o kadınla seviştiğimi hayal ediyorum. Yani “toplama kadın” hayal etmiyorum – bacakları birinden, saçları başka birinden vb. Belki de hayallerimde arkadaşlarımın ezici çoğunluğu oluşturması bununla ilişkili olarak anlaşılabilir: Bir arkadaş olarak sohbetini, dünya görüşünü falan ilginç bulmadığım (ve dolayısıyla “arkadaş” saymayacağım) insanlar zaten hayal ettiklerim listesinde neredeyse hiç yer tutmuyorlar. Yani kadınların sadece organlarını hayal etmediğim gibi, sadece bedenlerine de odaklanmıyorum.??????????????????????????

Bunların hepsi gözlem. Yani “Bakın ne kadar etik davranıyorum, di mi?” demek için yazmıyorum, zaten etik deyince bilinçli bir tercihten falan bahsediyor olmalıyız sanırım. Oysa ben böyle böyle yapmakta olduğumu, bu yazıyı yazarken fark ediyorum.

Son olarak, tüm bu konularda yapayalnız olmadığımı hatırlatmak isterim. Evet “arkadaş”lar, sizinle seviştiğimizi hayal ediyoruz bazen. Evet, bunun arkadaşlığımıza herhangi bir zarar vermesi gerekmiyor. Çünkü hayır, bu hayallerimizi gayet normal buluyoruz ve hiç de durumdan rahatsızlık duymuyoruz.  Ayrıca hayır, bu durum, yarın öbür gün size asılacağımız anlamına gelmiyor. Yine de, size asılmamak (veya böyle bir izlenim vermemek) konusunda hassasiyet göstermemiz aslında bir bakıma arkadaşlığımızdaki samimiyeti de olumsuz etkiliyor olabilir.

 exactly not what i meant

* Bu sayımlarda kriterimin tam olarak ne olduğunu ben de bilmiyorum, ama yirmi sayısını bulurken kullandığım yöntemle üç basamağa ulaştığım yöntemin aynı olduğuna inanabilirsiniz.