Tag Archives: arkadaş

Uzun ayrılık

Kitabından başını kaldırdı ve Hikmet’i gördü. Hikmet henüz onu görmemişti. Ayracı kitabın arasına koydu ve kitabı çantasına kaldırdı, bu arada saate göz attı: Selim sadece on dakika geç kalmıştı.

Hikmet gözlerini kocaman açarak yüzünü buruşturdu: “Abi arkadaş kalmak nedir? İnsan biraz ara verir. Çok mutsuz olmayacak mısın?”

Bunu öyle çok düşünmüştü ki, trafik ışığının kırmızından yeşile dönmesinden arkadaki arabanın korna çalmasına kadar geçen süre kadar bile duraksamadı: “Hiç haber almasam daha mutsuz olurum. Görüşmememiz demek, bu geçiş döneminde onun yaşayacağı değişimleri gözlemleyememem demek. Yani mesela tekrar birlikte olacaksak eğer… sonuçta benim istediğim bu değil mi?… tekrar birlikte olacaksak, bunun için birbirimizden uzaklaşmamamız lazım. Şimdi koparsak bir daha anca bir mucize birleştirir bizi ve o tarihte o mucizeyi ben ister miyim onu dahi bilmiyorum.”

“Nasıl yani? Sen böyle devam edebilir miydin yani?” dedi Turgut. O daha yanıt vermeden garson araya girdi: “Siz bir şey içer miydiniz?”very very healthy

Yeni gelenler birer bardak bira istediler.

“Evet. Hatta bir bakıma o benden ayrılmadı diyebiliriz. Sonuçta öteki çocuk benim varlığımı kabul etmediği için ayrıldı benden, doğrudan kendi istediği için değil.” Masadakiler gözlerini kıstılar, kimse inanmamıştı bu yoruma. “Yani evet, sonuçta bu tercihi yapan o oldu, ama hani, bizim ilişkimizde derin, çözülemez sorunlar olduğu için değil. Hatta mesela bana ‘Bak ben böyle biriyle tanıştım. Bu sıralar onun hayatımda olmasına ihtiyacım var. Bana birkaç ay var.’ dese ben ona da vardım. Ama böyle dandik bir taahhüt bile vermedi.”

Nermin kendini tutamadı. “Yahu çok saçma. Siz bile ayrılacaksanız insanlar neden ilişkiye falan başlıyorlar ki daha hala?” Gülüşmelere Nazlı da katıldı: “Evet ya ben de mesajı alınca birkaç kez okudum, hatta sonra telefon ettim doğru anlamış mıyım diye. Hiç beklemiyordum böyle bir şey.”

Herkes güncel duruma az çok hakim olmuştu artık. Olmadılarsa da artık çok geçti, üçüncü biralar servis ediliyordu bile. Çantasının ön gözünden anahtarını çıkardı, ayağa kalktı, anahtarını kadehine vurarak herkesin dikkatini ona çevirmesini sağladı: “Sizler için bir konuşma hazırladım.”

Gülüşmeler, “Vaaay, hazırlıklı gelmiş!”ler arasında not defterini açtı. Birkaç dakikayı aşmayan konuşmasını üç maddelik “kararlar” bölümüyle bitirdi. Sonra masadakilerin imzalaması için hazırladığı destek metnini hızlıca okudu ve elden elde dolaşması için bir dolma kalemle birlikte yanındaki Metin’e verdi.

Masada küçük bir alkış koptu. Başıyla selam verdi ve yerine oturdu. İmza metni dolaşmaya başlamıştı ve masadaki herkes kendince bir yorum yapıp imzalıyordu.charlie browns supper

Tam altı ay geçmişti. Haftada bir görüşüyorlardı. Hayatları yavaş yavaş birbirinden ayrılıyor, bambaşka bir denge noktasına ilerliyordu.

“Bize acilen bir megafon lazım. Her sabah toplantı yapıyoruz, sonra akşam eylemde bu toplantıdaki kararlarımızı uygulayamıyoruz çünkü sesimizi duyuramıyoruz. Mesela forum yapamıyoruz.” demişti ona. Şimdi para transferinin bir an önce yapılabilmesi için telefondaydı.

“Evet evet. Yani en erken derken, eğer ışık hızını geçebilirsen dün yatırmanı rica edeceğim. Olmaz dersen hemen şimdi şu anda gidiver bankaya.” Bir yandan önündeki bilgisayardan son gelişmeleri takip ediyor ve ayaklanmayla ilgili en güncel ve önemli haberleri paylaşmaya çalışıyordu.

İstanbul’a uçağı yarın kalkıyordu ve daha hala halletmesi gereken bir dünya küçük detay vardı.

İki yıl geçmişti ayrılıklarının üstünden. Ne zaman nasıl görüşebilecekleriyle ilgili bir e-posta yollamıştı, onu çok özlediğini, mutlaka birkaç gün görüşmek istediğini yazmıştı.

Şimdi yanıt vermiş olduğunu gördü. Mektup şöyle başlıyordu:

“ohoo, arada kaynatmışım mailini…”

Bilgisayarını kapattı ve öğlen yemeği için kafeteryaya gitti.

***

Eski sevgiliden “friend with benefits” olmuyormuş ! – G.Y.

Yaklaşık 2 yıl önce hayatıma biri girdi. Çok güzel girdi, yaşadığım şehri güzelleştirdi, seksi güzelleştirdi, çevremi güzelleştirdi, yaşamımı tazeledi sanki. Sonra ayrıldık. Tabii insan işgüzar olmaya görsün hemen “arkadaş” kalmaya, bunun medeni bir şey olduğuna filan ikna ediveriyor kendini. Karşılıklı bir sevgi, ilgi, aşk yoksunluğu, kısaca iki tarafın da ilişkiyi tüketmesiyle ayrılık söz konusu olduysa aslında arkadaş olmak da sıkıntılı bir sürece itmiyor tarafları. Fakat insan faktörünün işin içine girdiği her alanda olduğu gibi teoride x+y gibi gözüken denklem birden x+y2z oluveriyor.

Nitekim bizim “arkadaş kalma” hikayesi de kabaktan hallice bir tat veriyor.

Sorun şu ki ben onu sıradan olmayan her şeye benzetiyorum; o ise sadece sıradan yakıştırmaları seviyor. Onun için seks çok kolay, aramızı bozan şey zaten seksin iyi olmaması değil, muhabbetin iyi olmaması değil. Bu yüzden muhabbet etmenin, görüşmenin ve mümkünse seks yapmanın da bir sakıncası yok. Çünkü o dümdüz, kıvrım yok düşüncelerinde, duyguların iniş çıkışı, aniden yükselme, bazı geceler uyumadan önce gelen o duygusal panik ataklar yok.

Ben ise dalgalı kurum. Benim için Pazartesi günü onunla muhabbet etmek ve arkasına seks yapmak çok yeterli; mutluyum işte daha ne istiyorum, hatta belki ilişkiden daha mutluyum, zaten sahiplik ekini hep yanlış imlalayan biri değil miydim? Ama Salı günü onun için özel olmamak çok büydalgaliük bir problem, her gün görüştüğü sıradan bir insan olmak çok çok büyük bir problem. Çarşamba günü arkadaşlığını bile kaldıramayacak kadar sıkılmışım durumdan, sadece seks yapsak yeter, sonuçta bu bir ihtiyaç. Cuma günü seks yaptıktan sonra artık onunla uyuduğumda rahatsız rahatsız hissetmem ve büyük ihtimalle onun da artık beraber uyumak istemediğini fark etmem dünyanın en büyük iç savaşını üç odalı bir evde gerçekleştirmem için çok iyi bir sebep.

Peki benim bu dalgalı kur halimin sebebi ne? Çünkü ben onu sıradan olmayan her şeye benzetiyorum ve ben sıradan olmayan her şeyi halen çok seviyorum. Sadece seks değil, sadece arkadaşlık değil, hiçbir sadeceye sığdıramıyorum.

Onun bu dümdüz halinin sebebi ne? O beni artık “o manada” sevmiyor, Midyat’ta pirinç var diye fısıldamış biri kulağına, koşuyor Midyat’a ama elde de bulgur kalsın tabii, ya Midyat’ta o vaat edilen pirinç yoksa?

Tüm bu karmaşayı çözmek için 6 ay konuşmuyorum onunla. Hiç haber vermeden gidiyorum hayatından. Arıyor defalarca, mesaj atıyor, arkadaşlarımla konuşuyor. Ama ben konuşmuyorum. Bıçak gibi kesiyorum muhabbeti.

Ve sonra öğreniyorum ki gidecek artık burdan, dayanamıyorum ve son bir kez görüşmeyi teklif ediyorum. Tabii o son bir kez oluyor son on kez. Kendime soruyorum: Niçin bu kadar zaman görüşmemişiz ki? Ne kadar saçmalamışım, ama bunun sebebi o sırada başka insanlarla zaman geçirmem galiba, artık normalleştirdim kafamda diyorum.

Sonra gene Cuma oluyor. Gene ben özel olmadığımı hissediyorum, gene hayatına giren herhangi biri olduğumu hissediyorum.

Peki bu problemi nasıl çözebilirdik? Problemim hayatına başka birinin girmesi filan değildi aslında. Problem “herkesle aynı kefeye konmak” idi. Eğer bana gerçekten özel olduğumu hissettirebilseydi büyük ihtimalle haftanın her günü sorunsuz geçecekti.

Sadede gelelim; taraflardan biri hala “ayrılıklar da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili.” demeye devam ediyorsa; friends with benefits olayının işkenceye dönüşme ihtimali çok muhtemel.

Şimdiden iyi sinir harpleri.

Frida-The-Wounded-Table

Her şeyin bir ilki vardır.

İstanbul’un izbe bir mahallesinde bir ev, o evde bir yatak odası, o yatak odasında tek kişilik bir yatak, yatakta tamamen çıplak sırtüstü uzanmış bir kadın, kadının üstünde tamamen çıplak ve yüzüstü pozisyonda duran bir erkek düşünelim. (Erkek de sırtüstü olsa enteresan olurmuş aslında.)

Erkekle kadın arasında yıllardır devam eden bir arkadaşlık, bu arkadaşlığın peşi sıra süregelen bir cinsel çekim, bu cinsel çekimin yarattığı bir gerginlik düşünelim.tension

İşte şu anda, bu yatak odasındaki bu yatakta, bu gerginlik kendini gerçeklemektedir. Ve erkek kendi kendine, “Doğru zamanda doğru yerde değilsen, olmak istediğin yere git ve doğru zaman gelene kadar orada bekle.” uyduruk felsefesini düşünmekte ve heyecanını dizginlemeye çalışmaktadır.

(Halbuki olacak şey değil. Bir anda, sanki kumarhanedeki makinenin kolunu çevirmişsin de birbirinin aynı üç resim art arda görünüyormuş gibi, her şey üst üste geldi. Erkeğin ilişkisindeki gelişmeler, kadının ilişkisindeki gelişmeler, bunların hemen ardından internette birbirleriyle karşılaşmaları… ve nihayetinde bizzat kendileri “üst üste” geldiler işte.)

Erkek, deminki felsefi zırvaları bitirmiş, şimdi de kadının ayak tırnaklarını hiç ojeli hayal etmemiş olduğunu düşünmektedir, çünkü boşalmamak için böyle saçma sapan şeyler düşünmek zorundadır. Kadının hırıltısı (evet, çığlığı değil, nefes alıp vermesi değil, hırıltısı) da yardımcı olmaktadır bu dikkat dağıtma çabalarına.

incir-sepeti

Bir çuval incir. (temsili) (çuvalla incir resmi bulamadım)

Herkesle yaşanan ilk seks, bir ilk seks deneyimidir – hele ki karşındaki senden daha deneyimliyse. Eli ayağına dolaşır insanın. (Bu cümledeki anlam açık mı emin olamadım, biraz daha matematiksel bir ifadeye başvuralım: Yataktaki X ve Y kişileri için, Xe X’in elini, Xa da X’in ayağını göstersin. (Benzer şekilde Ye ve Ya, Y kişisinin elini ve ayağını göstersin.) Şimdi şu kümeyi düşünelim: {Xe, Xa, Ye, Ya} İşte bu kümeden alınacak her iki eleman birbirine dolanır. Yani mesela erkeğin eli erkeğin ayağına, erkeğin ayağı kadının ayağına, kadının eli erkeğin eline v.b) Tüm bu dolaşıklık halinde yılların fantezisinin gerçekleşmekte olduğunu aklına getirirse boşalıvereceğini ve bir çuval inciri berbat edeceğini bilen erkek, başka şeyler düşünmeye çalışır.

Şimdi kendinizi bu erkeğin yerine koymak için bir deney yapın: Düşünmemeniz gereken bir şey getirin aklınıza ve bundan sonraki yarım saat boyunca onu düşünmemeye çalışın. İşte kahramanımız böyle acınası bir vaziyettedir.

Ben böyle yazıyorum, siz de okuyorsunuz falan ya, bir yandan kahramanlarımız da icraata devam ediyorlar. Ne süredir okuyorsanız bu satırları, o süredir misyoner pozisyonunda penetrasyon yaşandığını hesaba katalım.

Hesap çok yüklü geldi, değil mi? Erkek kahramanımız da aynı kanıda olduğundan pozisyon değiştirmesi gerektiğini düşünüp (penisini çıkarmadan) hafifçe doğrulmaktadır. Buraya kadar her şey yolunda gittiği için kadın, arkadan girildiğinde daha çok zevk aldığını söyler.panic-button

Derin ama kısa bir sessizlik.

Sözde altı yıldır cinsellik yaşayan erkek, afallar. Bilgisayar oyunu gibi düşünebilirsin. Oyunun ortasında, başka bir karakterle karşılaşıyorsun ve sana bir şey söylüyor. Tam o anda ekranda seçenekler beliriyor ve sen seçene kadar oyunun geri kalanı duraklıyor.

Erkeğin karşısında beliren iki seçeneği şöyle formülize edebiliriz:

A) Cool takıl, çaktırma, bir şeyler yanlış giderse düşünürsün.
B) Cehaletini belli et.

Şapşallığından mıdır, yoksa hızlı tıklarken mouse’u fazla oynattığı için midir bilinmez, erkeğimiz B şıkkını seçer.

Böylece aval bakışlarına aval bir de soru ekleyerek (burada sorunun absürt formülizasyonunu tekrar üretmemize imkan yok maalesef) kadına, ne istediğini anlamadığını söyler.

Şimdi şaşırma sırası kadındadır.

Pek derin olmayan ama öncekinden açık ara uzun bir sessizlik.

“İşte ben arkamı döneceğim, sen yine aynı deliğe gireceksin??”

İşte deneyim budur! Karşındaki daha neyi bilmediğini bile bilmezken, onun neyi bilmesi gerektiğini anlayıp doğru açıklamayı yapabilmek! Erkek böylece biraz rahatlar, ama biraz da gerilir. “Haydi Cupidon utandırmasın.” diye geçirir içinden. Bu kelime oyununu neden Eros yerine Cupidon’la yaptığını, oysa Roma mitolojisinin Yunan mitolojisinin bir kopyasından ibaret olduğunu düşünürken bir de bakmış ki kadın arkasını dönmüş, dizlerinin üstünde yatakta durmuş, hatta erkeğin penisini vajinasına sokmuş, yüzünü yastığa yapıştırmış ve kalçasını ileri geri hareket ettirmektedir.ETMcupid1

Okuyucu bu son durumu tam anlayabildi mi emin değilim.

Tekrar anlatayım bak. Kendinizi erkek kahramanımızın yerine koymaya çalışın: Günün birinde, Antik Avrupa mitolojileri hakkında düşünüyorsunuz, okuduklarınızı hatırlamaya çalışıyorsunuz, farklı müzelerde gördüğünüz heykelleri gözünüzün önüne getiriyorsunuz. Sonra, bir anda, gözünüzün önünde Rönesans heykelleri değil, çırılçıplak ve çok çekici bir kadın olduğunu, size arkasını dönmüş ve penetrasyon halinde kalçasını ileri geri oynattığını görüyorsunuz!

Yani mesela şey gibi düşünebilirsiniz, Wikipedia’da gezinirken bir anda pop-up pencerede çıkan reklamda, yıllardır hayal ettiğiniz kadınla karşılaşmak gibi… ama tabii daha gerçekçisi…

Böyle bir durumda ne olabilir?

En kötüsünün olmaması, yani boşalıvermemesi konusunda kararlıdır erkek kahramanımız. Bu yüzden hemen kendini geri çeker ve penisini çıkartır kadının vajinasından. Ve aynı anda, kadının ne kadar tahrik olmuş olduğunu fark ederek utanır.

Erkek dizüstü oturur pozisyona geçerken kadın başını kaldırır ve ne olduğunu sorar.

Utancından yerin dibine girecek halde ve soluk soluğa, “Ben” der, “çok” der, “heyecanlandım.”

Bunu, üçüncü bir derin sessizlik izler. Erkek, kadının gözlerinde hayal kırıklığı ararken, kadının tek aradığı erkeğin penisidir.

Seks burada bitmez, (periyot 10 dakika olmak üzere) periyodik olarak benzeri rezaletlerle yaklaşık yarım saat kadar devam eder. Kadının zevk aldığını düşünmek için yeterli veri toplanmıştır. Kadının orgazm yaşadığını gösterecek hiçbir kanıt yoktur. Erkek boşalmıştır. Ve yeniden başlaması fizyolojik olarak imkansızdır.

Hite Raporu: Erkek Cinselliği Anketi

Bu anketin amacı, erkeklerin kendi hayatları hakkında nasıl hissettiklerini daha iyi anlamak. Toplumumuzun erkeklerin kim oldukları ve kim olmaları gerektiği (belki de en belirgin olarak “seks” konusunda) öyle basmakalıp görüşlere dayanıyor ki, erkeklerin tek tek bireyler olarak gerçekten ne hissettiklerini bilmek zor.51ql05lJHcL
Bu anketi yanıtlaman ve böylece belki birbirimizle daha olumlu ve ilgi gösteren bir biçimde ilişkilenmemize yardımcı olman bizim için çok anlamlı.

Sonuçlar, kadın cinselliğiyle ilgili Hite Raporu‘nda olduğu gibi, birçok alıntı içeren, yanıtların kapsamlı bir tartışması olarak yayınlanacak.

Her bir soruyu yanıtlaman gerekmiyor. Sadece ilgini çekenleri yanıtla, çünkü aksi takdirde bitirecek zamanı bulamayabilirsin. Ama lütfen yanıtla !

Senden alacağımız haberleri merakla bekliyoruz. Yanıtlarını şu adrese yollayabilirsin: S.Hite, F.D.R. Station, Box 5282, New York, New York 10022, U.S.A. TEŞEKKÜRLER.

I. ZAMAN

1. Hatırlayabildiğin ilk cinsel deneyimin ne zamandı? Kaç yaşındaydın?

2. İlk kez mastürbasyon yaptığında kaç yaşındaydın? İlk orgazmında? Nasıl öğrendin – kendi başına, bir başkasından, ya da filmlerden veya kitaplardan?

3. İlk orgazmını kaç yaşındayken yaşadın? İlk boşalmanı? Boşalma yaşayacak kadar büyümeden orgazm yaşadın mı? Kendine dokunmaktan yoğun zevk aldın mı? Islak rüyalar gördün mü?

4. Ebeveynlerin sana seksi anlattı mı? Neler söylediler? Arkadaşların neler söyledi? Regli ilk ne zaman duydun?

5.  Büyüdükçe, cinsel hislerin nasıldı? Çocuklukta? İlk okulda? Orta okulda?

6. Çocukluk veya ergenlik cinselliğinin bastırılması gerektiğini düşünüyor musun? Neden? Sence neden bastırılıyor?

7. Seks hayatın yıllar içinde nasıl değişti? Yaş, seksi etkiliyor mu? Seksten aldığın keyif değişti mi? Tavırların ve etkinliklerin değişti mi?

8. Spor ve egzersiz, genel fiziksel sağlık hissin ve zevkin açısından ne kadar yer kaplıyor? Hangi spor ve egzersizleri seviyorsun? Yüzme? Futbol? Koşu? Diğer?

9. Genel bedensel mutluluğun açısından güneşlenmek, bornozla koltukta oturup oynaşmak, bir başkasının sıcak bedeninin yanında uyumak, hayvanlarına ilgi göstermek gibi etkinlikler ne kadar yer kaplıyor? Nelerden hoşlanıyorsun?

10. Genellikle “seks” adını verdiğimiz şey (genital seks) hayatında ne kadar yer kaplıyor? Mastürbasyon?

11. Kendini iyi hissetmende arkadaşlarınla konuşmak ne kadar yer kaplıyor? Arkadaşlarına hiç onları ne kadar önemsediğini söylüyor musun?

12. Ev ve/veya aile hayatı genel fiziksel mutluluk hissinde ne kadar yer kaplıyor? (Bu soru herkesi içeriyor tabii ki, sadece evli olanları değil.)

13. Çocuklara dokunmak ve onları tutmaktan hoşlanıyor musun? Onlara sokulmaktan hoşlanıyor musun? Güreşmekten? Banyo yaptırmaktan? Tutmaktan? Sallamaktan? Beslemekten?

14. Hiç anne olmayı diledin mi? Çocuk doğuramayacağını öğrendiğinde nasıl hissettin? Nasıl öğrendin? Neler hissettin bununla ilgili?

15. Babalık rolüyle ilgili ne düşünüyorsun? (baba olsan da olmasan da)

16. Çocuk ya da yetişkin, bir başka insana fiziksel olarak ilgi göstermekten hoşlanıyor musun? Bunu nasıl yapıyorsun? Onlara bebeklerle oynar gibi davranıyor musun? Sence bu eğlenceli mi? Ebeveynlerin seni başkalarını beslemeye hazırladı mı?

17. Hayatında aradığın sıcaklık ve yakınlığı buldun mu? Nerede?

18. Kendi başına daha çok zaman geçirmek ister miydin?

19. Tuvalet mahremiyeti hakkında ne hissediyorsun? Kapıyı kapatıyor musun? Bazen işeme veya dışkılama sırasında partnerinin tuvalette olmasını istediğin oluyor mu? Partnerini işerken görmekten hoşlanıyor musun? vb.

II. ERKEKSİLİK

20. Kaç yaşındasın? Nasıl bir kişisel geçmişin var – meslek, eğitim, yetiştirilme tarzı, din, ırk veya senin önemli bulduğun başka bir şey?

21. Görünümün nasıl? Kendini yakışıklı, oldukça sade, ya da çirkin buluyor musun? – yoksa bunu yorumsuz mu bırakırsın? (Lütfen bu sözcükler için bizi affet.)

22. Erkeksi olmayı nasıl tanımlarsın? Sen erkeksi misin? Ne kadar erkeksisin?

23. Erkeksi ile maço arasındaki fark nedir? Kendine maço skalasında ne kadar yüksek veya alçak bir değer addedersin?

24. Ne gibi özellikler bir erkeği erkek yapar? Yani, erkeklerde nasıl özelliklere hayranlık besliyorsun? Kendi erkeksiliğinden gurur duyuyor musun?

25. Baban erkek olmakla ilgili sana ne dedi? Kadınlar hakkında ne dedi?

26. Bir erkek bugün kendini nasıl ayırt ettirir? Günümüzde ne kahramancadır?

27. Erkekler bir grup olarak bugün neyle gurur duyabilirler? Neden utanabilirler?

28. Genel olarak hayatındaki en büyük endişe veya sorun ne?

29. Başarı önemli midir? Sen başarılı mısın? Ne açıdan?

30. Mecbur kaldığında zalim olmak gerektiğine inanıyor musun?

31. Duygularını gösteremeyip kendini incinmiş veya üzgün hissettiğin oluyor mu? Kendini bir robot gibi davranmaya zorluyor musun? Hiç kendini bir robot gibi hissettiğin oldu mu?

32. Eğer biri senin davranış veya görüşlerinle ilgili bir şeyi – herhangi bir şeyi – “kız gibi” diye tariflese nasıl hissederdin?

33. Hiç kimse sana “hanım evladı” diye seslendi mi? Kimse sana “Adam ol!”manı söyledi mi? Nasıl bir ortamda söylendi? Nasıl hissettin?

34. Kadınların zarif ve duygusal olma, veya çabuk asabileşme özgürlüklerine imreniyor musun? Kendilerini destekleyecek birine sahip olabilme seçeneklerine, veya onlara para kazanmaları konusunda görünürde baskı yapılmamasına imreniyor musun?

35. Kadınlara ya da kadınların seni inciten kimi davranışlarına herhangi kuvvetli bir dargınlığın var mı?

36. Kadınlara davranışlarında veya belli bir kadına davranışında kendini suçlu hissettiren yanlar oldu mu?

37. Pornografi izliyor musun? Ne tür? Sen büyürken baban pornografi izler/okur muydu? İlk “erkek dergisi”ni nerede/ne zaman gördün?

38. Gördüğün pornografi hakkında görüşün ne? Erkeklerin ve kadınların – hem psikolojik hem de cinsel olarak – gerçekten nasıl olduklarına dair kimi temel doğruları temsil ettiğini hissediyor musun?

39. “Cinsel devrim” hakkında ne düşünüyorsun?

40. Kadınların özgürleşmesi hakkında ne düşünüyorsun? İlişkilerini nasıl etkiledi?

41. Erkeklerin kadınlara ne açıdan ihtiyacı var? Erkeklerde bulamadığın ne gibi şeyleri kadınlarda buluyorsun?

42. Arkadaşlarının çoğu erkek veya çoğu kadın mı? Neden?

III. İLİŞKİLER

43. Kadınlarla, erkeklerle, veya her ikisiyle – veya kendinle, veya belki de hiçbiriyle – seksi mi tercih ediyorsun?

44. Seksin önemli olduğunu düşünüyor musun, yoksa gereğinden fazla değer mi veriliyor? İlginç mi, yoksa olduğundan fazla mı anlam yükleniyor? Hayatta başka ne gibi şeyler daha önemli?

45. Seksin senin için manevi bir önemi var mı?

46. Aşağıdakilerden birini yanıtla:

A. Eğer evliysen, kaç yıldır evlisin? Evli olmaktan hoşlanıyor musun? İlk başta neden evlendin? Sekse etkisi nedir?

Hayatını seviyor musun? Ne anlamda? O da seninle orgazm yaşıyor mu? Hangi uyarıcıdan? Eğer mastürbasyon yapıyorsan, onun bundan haberi var mı?

Tek-eşliliğe inanıyor musun? Neden? “Evlilik dışı” cinsel deneyimlerin oldu/oluyor mu? Eğer olduysa, kaç tane ve ne kadar süre? Şu anda böyle bir deneyimin yaşamakta mısın? Bunun evliliğin üzerinde ve birey olarak senin üzerinde etkileri neler(di)? Partnerin onlardan haberdar mı(ydı)?

Eğer çocuğun varsa, nasıl çocuk sahibi olmaya kadar verdin? Baba olmak istedin mi? Eşin bir çocuğunuz olacağını ilk söylediğinde nasıl hissettin? Çocuklarını seviyor musun?

Evlenmek ve/veya çocuk sahibi olmak için bazı şeylerden feragat etmek zorunda kaldığını hissediyor musun? Evli/çocuklu olmak iş ve kariyer fırsatlarını sınırladı mı? Hayatın nasıl farklı olurdu?

B. Eğer boşandıysan, sebepler nelerdi? Bununla ilgili nasıl hissediyorsun? Ve lütfen yukarıdaki sorulardan sana uygun düşenleri de yanıtla.

C. Eğer eşcinselsen, lütfen yukarıdaki sorulardan sana uygun düşenleri yanıtla. Ayrıca: Ne süredir erkeklerle fiziksel ve duygusal ilişkiler yaşıyorsun? Eğer olduysa, kadınlarla ilişkilerinle nasıl kıyaslarsın? Duygusal olarak ve fiziksel olarak? Birden fazla erkekle ilişki içinde misin? Tek bir erkekle kalıcı olarak yaşamak istiyor musun veya yaşıyor musun?

D. Eğer “bekar”san, bekarlıktan hoşlanıyor musun? Avantajları ve dezavantajları neler? Bir gün evlenmeyi planlıyor musun? Seks hayatın nasıl?

E. Eğer hala ebeveynlerinle veya ailenle yaşıyorsan, cinsel ve flört aktivitelerinle ilgili ne gibi kurallar var? Daha çok veya daha az sınırlama ister miydin? Ebeveynlerin veya akrabaların seninle seksi gerçekçi bir biçimde konuştular mı? Seks hakkındaki bilgilerinin çoğunu nereden öğrendin? Arkadaşlardan? Öğretmenlerden? Kitaplardan? Seks dergilerinden? Ailenden? Seks hakkında doğru bilgiye ulaşmakta sorun yaşadın mı? Eğer cinsel bir ilişkin olduysa, ebeveynlerinin haberi var mı? Eğer varsa, nasıl tepki verdiler?

F. Eğer hiç bir partnerle seks yapmadıysan, nasıl bir şey olarak hayal ediyorsun? İlgini çekiyor mu, yoksa abartılıyormuş gibi mi geliyor? Ne gibi fiziksel faaliyetlerden zevk aldın şimdiye kadar?

G. Eğer biriyle birlikte yaşıyorsan, lütfen yukarıdaki sorulardan sana uyanları yanıtla. Ayrıca: Ne kadar zamandır birlikte yaşıyorsunuz? Evlenmeyi tercih eder miydin? Gelecek planların neler?

H. Eğer şu anda seksle ilgilenmiyorsan (belki mastürbasyon hariç), böyle bir yaşamı nasıl buluyorsun? Ne kadar uzun süre “bekar” kalmayı planlıyorsun? Ne zamandır böyle hissediyorsun? Bunun diğer erkekler için faydalı olabileceğini düşünüyor musun? Yalnız yaşadığında doğayla, hayvanlarla veya müzikle daha çok ilişkilenebildiğini düşünüyor musun?

47. Belki de yukarıdaki kategorilerden hiçbiri senin hayatını yansıtmıyordur. Eğer öyleyse, lütfen kendini kendi sözcüklerinle anlat.

AŞK

48. En derinden aşık olduğun zamanı anlat. Nasıl hissettin? Neler oldu?

49. Hiç, sevdiğin biriyle sorunların yüzünden uykuya dalana kadar ağladığın oldu mu? İntiharı düşündüğün? Neden?

50. Biriyle yaşadığın en mutlu şey neydi? En yakın şey? Kendini ne zaman en yalnız hissettin?

51. Arkadaşlıklarını aşk ilişkinle nasıl kıyaslarsın?

52. Birini gerçekten sevebileceğini hissediyor musun?

53. Bir başkasıyla ilişkide en derin özlemin/hasretin/isteklerin neler?

IV. ORGAZM

54. Orgazmlar senin için ne kadar önemli? Orgazm olmadan seksten keyif alabiliyor musun? Partnerin orgazm olmadan seksten keyif alabilir misin?

55. Lütfen orgazmın senin için nasıl bir his olduğunu tarif et. Oraya ulaşırken? Orgazm öncesinde? Zirve anında? Sonrasında? Hangi an en iyi hissettiriyor? En iyi anda neler hissediyorsun?

56. Ne sıklıkta, orgazmsız seks yaşıyorsun? Orgazm yaşaman için bir baskı hissettiğin oldu mu? Eğer olduysa, ne zaman?

57. Orgazm olurken bedenin nasıl tepki veriyor? Geriliyor mu? Çok hareket mi ediyor? Tamamen hareketsiz mi kalıyor? Kontrolden mi çıkıyor? Kollarına ve bacaklarına ne oluyor? Yüzüne?

58. Orgazm sırasında daima boşalıyor musun? Ne sıklıkta, boşalma olmadan orgazm veya orgazma yakın bir his yaşıyorsun? Bazen orgazm olmaksızın boşaldığın oluyor mu? Ne sıklıkta? Yoksa orgazm boşalmak mı demek? Genç bir oğlanken boşalmadan orgazm yaşadığın oldu mu?

59. Seks sırasında birden fazla orgazm yaşamaktan hoşlanıyor musun? Her seferinde boşalmaktan hoşlanıyor musun? Art arda gelen orgazmlar nasıl hissettiriyor? Hiç ereksiyonunu kaybetmeden ikinci bir orgazma devam ettiğin oldu mu?

60. Cinsel heyecan için ereksiyon gerekli midir? Hiç, ereksiyon olmaksızın kendini cinsel hissettiğin oldu mu? Ereksiyonun olmaması seni rahatsız etti mi? Partnerinin tepkisi ne oldu?

61. Yumuşak bir penisle seks yapılabilir mi? Yumuşak bir penisle sekse devam etmekten utanır mısın?

62. Her ereksiyon olduğunda heyecanlı mı oluyorsun, yoksa ereksiyonun başka sebepleri oluyor mu?

63. Uzun süreler cinsel olarak uyarılmaktan hoşlanıyor musun, yoksa görece çabuk olarak orgazma ulaşmayı mı tercih ediyorsun? Cinsel heyecanın nasıl hissettirdiğini tarif edebilir misin?

V. MASTÜRBASYON

64. Ne sıklıkta mastürbasyon yapıyorsun? Mastürbasyonla ilgili ne hissediyorsun? Keyif mi alıyorsun? Utanıyor musun? Tatmin oluyor musun? Bununla ilgili ketum musun açık mısın?

65. Mastürbasyondan zevk alıyor musun? Fiziksel olarak? Duygusal olarak? Mastürbasyonla ilgili neleri tatmin edici buluyorsun, neleri tatmin edici bulmuyorsun?

66. Nasıl mastürbasyon yapıyorsun? Lütfen detaylı bir tasvir yap. Örneğin, penisini elinle tutup elini penisin üstünde mi hareket ettiriyorsun, ya da tüm bedenini mi hareket ettiriyorsun – başka bir şeye sürtünerek? Penisinin üst kısmında ve alt kısmında uyarılma önemli mi? Boşalmanın ıslaklığından rahatsız oluyor musun? Tercih ettiğin spesifik bir pozisyon var mı? Kullandığın spesifik düşünce veya fanteziler var mı?

67. Mastürbasyon sırasında orgazmını geciktirebiliyor musun? Bu, orgazmı daha çok veya daha az heyecanlı hale getiriyor mu? Hangi spesifik yöntemleri kullanıyorsun orgazmını geciktirmek için?

68. Her mastürbasyon yaptığında orgazm oluyor musun? Cinsel duygularını arttırmak için mastürbasyon yaptığında orgazm yaşamadan durduğun oldu mu? Seks öncesinde kendini uyarmak için (orgazm olmadan) mastürbasyon yaptın mı? Ne sıklıkta?

69. Hayatında mastürbasyonun önemi nedir?

VI. BEDENİN VE HİSLERİN

70. Cinsel organlarının görünümünü, tadını, kokusunu beğeniyor musun? Cinsel organlarının boyutunu ve şeklini beğeniyor musun? Yumurtalıklarının?

71. Sünnetli misin? Bundan hoşnut musun, yoksa sünnetli olmamayı mı dilerdin? Oğlunu sünnet ettirdin mi, veya ettirir misin?

72. Sünneti öğrendiğinde neler hissettin? Kendi sünnetin hakkında? Şoke mi oldun? Hoşnut? Bunu düşündüğünde cinsel organlarında fiziksel bir tepki hissediyor musun?

73. Prosedür hakkında bir şeyler hatırlıyor musun? Kaç yaşındaydın?

74. Sünnet, penisini başkalarına göstermekle ilgili tavrını etkiledi mi? Nasıl? Sünnet derisine sahip olmak/olmamak cinsel faaliyetlerini etkiliyor mu?

75. Erkekler neden sünnet edilir?

76. Partnerin cinsel organlarını beğeniyor mu? Hiç, bir partnerinin cinsel organlarınla ilgili olumsuz yorum yaptığı oldu mu? Nasıl? Sen bununla ilgili nasıl hissettin?

77. Fellatio’dan (penisinin ağız yoluyla uyarılmasından) hoşlanıyor musun? Bu şekilde orgazm olabiliyor musun; genellikle, bazen, nadiren, veya asla? Ne sıklıkta bu şekilde orgazm oluyorsun? Nasıl yapılmasından hoşlanıyorsun?

78. Ağız-anal temastan hoşlanıyor musun?

79. Partnerinin eliyle penisini uyarmasından hoşlanıyor musun? Ne sıklıkta bu şekilde orgazm oluyorsun? Partnerinin cinsel bölgende başka hangi bölgelere dokunmasından hoşlanıyorsun?

80. Başka bir insanın varlığında mastürbasyon yapmaktan hoşlanıyor musun? Partnerinin sen oradayken mastürbasyon yapmasından hoşlanıyor musun?

81. Rektal olarak penetre olmaktan hoşlanıyor musun (veya hoşlanır mıydın)? Parmakla? Penisle? Nasıl hissettiriyor? Bu şekilde orgazm oluyor musun? Anal birleşme tam olarak nasıl hissettiriyor – hem fiziksel hem duygusal olarak?

82. “Önsevişme”den hoşlanıyor musun? Senin kendin için ne tür “önsevişme” önemli? Nerene nasıl dokunulmasından hoşlanıyorsun? Öpülmesinden? Okşanmasından? Göğüslerin duyarlı mı? Kalçaların? Yumurtalıkların? Ağzın? Kulakların?

83. Partnerinden yeterince önsevişme alabiliyor musun? Partnerin sana yeterince dokunuyor ve seni yeterince okşuyor mu?

84. Bazen “gerçek seks” olmadan oynaşıyor musun? Bunu tercih ediyor musun?

85. İlk cinsel adımı kim atıyor? Diğer kişi ilk adımı atarsa kendini nasıl hissediyorsun? Hiç diğer kişinin adım atmasını istediğin ama onun bunu yapmadığı oldu mu? Partnerin asla ilk adımı atmazsa sevilmediğini hisseder misin? Veya arzulanmadığını?

86. Hiç, birine seksle ilgili yaklaşıp reddedildin mi? Nasıl hissettin? Hiç, birini reddettin mi? Neden?

87. Seksle ilgilenmediğin belirli zamanlar var mı? Bunu uygun buluyor musun? Cinsel ilginde periyodik yükselme ve alçalmalar deneyimliyor musun? Ne sıklıkta?

VII. ERKEKLERLE İLGİLİ DUYGULAR

88. En yakın erkek arkadaşını tarif et. Onunla nasıl zaman geçirmekten hoşlanıyorsun?

89. Erkeklerden oluşan bir grubun bir parçası mısın, veya böyle bir grupla sosyalleşiyor musun? Bunun nelerinden hoşlanıyorsun? Neler yapıyorsunuz? Nelerden konuşuyorsunuz?

90. Erkek arkadaşlarına değer veriyor musun? Yakın olduğun erkek arkadaşlar veya akrabalar olması önemli midir? Arkadaşlığınla ilgili neye değer veriyorsun? Hayatında onların anlamı ne?

91. Askerlik yaptın mı veya askeri bir birimde yer aldın mı? Oradaki yoldaşlıktan hoşlandın mı? Bu dönem boyunca erkeklerle herhangi bir fiziksel veya cinsel yakınlaşma deneyimin oldu mu?

92. Sporu sever misin? Ne tür sporları? Başka erkeklerle spor yapmaktan keyif alıyor musun? Bu aktiviteler sırasında erkeklerle yakınlaşmaktan hoşlanıyor musun?

93. Lise veya üniversitedeyken, en iyi arkadaşın var mıydı? Onunla ilgili hislerin nelerdi?

94. Babanla yakın mısın/mıydın? Ne açıdan? O nasıl biri? Onun hakkında ne düşünüyorsun?

95. Hayatında en yakın olduğun erkeği tarif et. Ne şekilde yakınsınız/yakındınız? Birlikte zaman geçiriyor musunuz/muydunuz? Senin için neden değerli? Ondan neden hoşlanıyorsun?

95A. Eğer bir erkekle fiziksel veya cinsel deneyim yaşamadıysan, bundan hoşlanır mıydın?

ERKEKLERLE SEKS

96. İlk gay deneyimini yaşadığında kaç yaşındaydın?

97. Bir erkekle ilk fiziksel temasın neydi? Babanla? Bir akrabanla?

98. Erkeklerle seks, kadınlarla olduğundan ne açılardan farklı? (eğer kadınlarla seks yaptıysan, veya nasıl olacağına dair düşüncelerine dayanarak)

99. Erkeklerle seks hakkında neler favorin? Homoseksüelliği başka erkeklere önerir misin? Avantajları neler? Dezavantajları?

100. Anal birleşmeden hoşlanıyor musun? Tam olarak nasıl hissettiriyor – hem fiziksel hem duygusal olarak? Bu şekilde orgazm oluyor musun?

101. Bir erkeğe fellatio yapmaktan hoşlanıyor musun? Menisini yutuyor musun? Bundan hoşlanıyor musun?

102. Sadece birlikte uzanıp öpüşerek ve birbirinize sürtünerek orgazm olabiliyor musun?

103. Aşık mısın? İstikrarlı bir ilişkide misin? Hayatında kaç erkekle cinsel ilişkin oldu? Tek-eşlilikten hoşlanıyor musun?

104. Gaylerin “önlerine gelenle yatmaları” bir mit mi, gerçek mi? Duygusal yakınlığı mı, gelir geçer seksi mi, ikisini birden mi tercih edersin?

105. Bir kadına aşık olabilir misin (yeniden)? Neden?

106. İş yerindeki insanlar gay olduğunu biliyorlar mı? Ebeveynlerin?

107. Gay meseleleri konusunda açık bir duruş alıyor musun? Gay özgürleşmesi için çalışıyor musun? Yoksa düzlerin dünyasında gay olma macerasını, gizli, elit bir topluma üye olmanın zevkini mi tercih edersin?

VIII. KADINLARLA İLGİLİ DUYGULAR

108. Yakın kadın arkadaşların var mı? Yakın olduğun bir kız kardeşin?

109. Annene yakın mısın/mıydın? Ne açıdan? O nasıl biri? Onun hakkında ne düşünüyorsun?

110. Kadınlarla ilgili genel olarak nelere hayranlık duyuyorsun? Neleri sevmiyorsun? Kadınlar topluma ne katkı yapıyorlar?

111. Kadınların özgürleşmesi hakkında ne düşünüyorsun?

112. Şu anda bir kadınla bir ilişkide misin? O nasıl biri? Ondan neden hoşlanıyorsun?

KADINLARLA SEKS

113. Hiç, bir kadın seninle seksi ve cinsel hislerini ciddiyetle ve açıkça konuştu mu? Sen, sordun mu?

114. Klitorisi ilk ne zaman öğrendin? Başka erkeklerden mi duydun? Kadınlardan? Kitaplardan?

115. Klitorisi uyarmaktan hoşlanıyor musun? Neden? İlk ne zaman yaptın? Partnerin orgazm yaşadı mı? Nasıl hissettin? Klitorisi uyarmakla ilgili kendini rahat hissediyor musun?

116. Klitorisi ne şekillerde uyarıyorsun? Lütfen nasıl yaptığını tarif et. Klitorisi elinle veya parmağınla nasıl uyardığını tasvir et. Bunu orgazm için mi yapıyorsun?

117. Partnerin orgazm olmak için mastürbasyon yapıyor mu? Nasıl yapıyor? Eğer bilmiyorsan, onun seninle bu bilgiyi paylaşmasını ister miydin?

118. İlk kez ne zaman çoğu kadının sırf birleşme (koitus) yoluyla orgazm olmadıklarını duydun/fark ettin? İlk tepkin ne oldu?

119. Bir kadınla cunnilingus’tan hoşlanıyor musun? Cunnilingus’un en çok neyinden hoşlanıyorsun, en çok neyinden hoşlanmıyorsun? Partnerine karşı duygularına bağlı mı?

120. Partnerini uyararak cinsel anlamda heyecanlanıyor musun? Onun orgazmından zevk alıyor musun? Fiziksel olarak? Duygusal olarak? Partnerine dokunma, onu hissetme ve öpmenin en çok hangi yanlarından keyif alıyorsun? En az?

121. Kadına nasıl orgazm yaşatıyorsun? Kadının koitustan orgazm olmasını tercih ediyor musun?

IX. CİNSEL BİRLEŞME

122. Cinsel birleşmeden (penis/vajina) hoşlanıyor musun? Fiziksel olarak? Duygusal olarak? Ne sıklıkta cinsel birleşme yaşıyorsun?

123. Hangi pozisyon seni en çok tatmin ediyor? Partnerin bu pozisyondan memnun mu? O hangi pozisyonu seviyor? Sen o pozisyondan memnun musun?

124. Cinsel birleşmeden neden hoşlanıyorsun?

125. Cinsel birleşme sırasında hiç fiziksel rahatsızlık yaşadın mı? Sonrasında? Cinsel birleşme sırasında canının sıkıldığı oluyor mu?

126. Seks başladıktan sonra, cinsel birleşmenin yaşanacağını varsayıyor musun? Her seks yaptığında seksin cinsel birleşme içereceğini varsayıyor musun?

127. Bazı cinsel karşılaşmalarda cinsel birleşmeyi başka aktivitelerle değiştirmek ister miydin? Ne sıklıkta? Yoksa seksi daima cinsel birleşme olarak mı tanımlıyorsun?

128. Partnerin seninle sevişirken daima mı, genellikle mi, bazen mi, nadiren mi orgazm oluyor veya asla olmuyor mu? Cinsel birleşme sırasında? Başka aktiviteler sırasında? Ne gibi aktiviteler?

129. Partnerin orgazm olduğunda bunu hep fark edebiliyor musun? Nasıl fark ediyorsun? Hiç şüphede kaldığın oldu mu? Şüphede kalınca soruyor musun? Sorarsan ve o da “evet” derse, ona inanıyor musun? Bu konuyu konuşuyor musunuz?

130. Klitoral uyarılmadansa cinsel birleşme (koitus) ile orgazma ulaşan bir kadınla sevişmeyi tercih eder miydin? Seks yaptığın kadın(lar) genellikle ne zaman orgazm oluyor(lar)?

131. Bir kadın senin yanında kendini uyararak orgazm ulaşırsa nasıl hissedersin? Cinsel birleşme sırasında? Vibratör kullanırsa nasıl hissedersin?

132. Eğer kadın cinsel birleşme sırasında orgazm olmazsa “performans”ınla, tekniğinle veya duyarlığınla ilgili bir sorun olduğunu hisseder misin? “Gerçek bir erkek” gibi olamadığını, ya da en azından işi doğru yapamadığını?

133. Bir kadının seninle sevişirken orgazm olmasının senin açından bir önemi var mı? Bir kadının orgazm olmak için ne gibi uyaranlara ihtiyaç duyduğunu bulmaya çalışıyor musun?

134. Genellikle ilk kim orgazma ulaşıyor? Sen mi, partnerin mi? Hangi aktivite sırasında? Ne zaman istersen o zaman orgazma ulaşıyor musun? Eğer yanıtın hayırsa, neden?

135. Şimdiye kadar hiç bir kadının orgazm olması veya cinsel birleşme için hazır olması uzun sürdüğü için kaygılandığı ya da senden özür dilediği oldu mu?

136. Partnerin hiçbir şekilde orgazm olmuyorsa kendini nasıl hissedersin?

137. Ne zaman doruğa ulaşacağını kontrol edebiliyor musun? Ereksiyonunu kaybetmeden ne kadar süre kendini tutabiliyorsun? Ereksiyonunu kaybetmek seni rahatsız ediyor mu?

138. Yumuşak bir penisle sevişmek seni utandırır mı (yani ereksiyon olmazsan)? Cinsel birleşme yaşayamıyorsan fiziksel yakınlığı ve diğer aktiviteleri de durdurur musun?

139. Hiç cinsel birleşme sırasında “fazla erken” boşaldın ya da orgazm oldun mu? Ne kadar bir süreden bahsediyoruz? Bu boşalma/orgazm senin için tatmin edici miydi? Ne zaman oldu? Neden? Bu senin canını sıkıyor mu?

140. Orgazm olmadan cinsel birleşmeyi daha uzun tutmak için özel bir yöntem kullanıyor musun? Uzun süre penetrasyon penisinin duyarlılığını veya hissini köreltiyor mu?

141. Bir erkek ne zaman boşalmalıdır? Bu konuda kadına danışılmalı mıdır? Seksin bittiğine kim karar verir?

142. Seksin hangi aktivitelerden oluştuğunu kontrol ediyor musun? Sen zaman geldiğini ve ne şekilde orgazma ulaştığını kontrol ediyor musun?

143. Bazen istemene rağmen ereksiyona sahip olmakta zorluk yaşadığın oluyor mu? Ne zaman? Neden? Ne sıklıkta oluyor? Böyle zamanlarda ne yapıyorsun?

144. Başka erkeklerle seks hakkında konuşuyor musun? Neler konuşuyorsunuz? Senin veya başka erkeklerin kadınlarla yaşadığınız maceralarla böbürlendiğiniz veya onları abarttığını oluyor mu? Pratik bilgi paylaşıyor musunuz? Güvensizlik duyguları?

145. Kadınların geleneksel olarak erkekler kadar seks istemeyişlerinin sebepleri nelerdir? Kadınlar en çok ne tür seks isterler?

X. DOĞUM KONTROLÜ

146. Hangi doğum kontrolü (kontraseptik) yöntemlerini kullanıyorsun? Hangi yöntemin kullanacağına kim karar veriyor? Sen hangisini tercih ediyorsun?

147. Doğum kontrol haplarının olası yan etkilerinin farkında mısın?

148. Herhangi bir kontrol yöntemiyle fiziksel bir rahatsızlık hissettiğin oldu mu? Prezervatifle? Diafragmayla? Rahim içi araçlarla? Köpükle? Hiç, orgazmı ertelemek için prezervatif kullandın mı?

149. Cinsel birleşme öncesinde doğum kontrolü konuşmak konusunda kendini sorumlu hissediyor musun? Bir kadınla cinsel bir ilişki yaşıyorsan, onu hamile kalmaktan koruyor musun? Eğer hamile kalırsa kim sorumludur? Bir kadına cinsel birleşme öncesinde bir doğum kontrol yöntemi kullanıp kullanmadığını soruyor musun?

150. Birini hamile bırakmaktan korkuyor musun? Cinsel ilişkilerinde hamilelik olasılığı sorunlara yol açıyor mu?

151. Hiç, bir İstenmeyen hamilelik olayında taraf oldun mu? Konuyla ilgili ne yaptın?

152. Kürtajı savunuyor musun? Hiç, bir kadını hamile bıraktığın ve bunun sonucunda kadının kürtaj yaptırdığı oldu mu? Hiç, bir kadına güvenli bir kürtaj sağlamakla uğraştın mı? Masrafları karşıladın mı? Onunla gittin mi? Sonuç nasıldı?

153. Vazektomi (meni kanalı / kısırlaştırma ameliyatı) geçirdin mi? (Çocuğun var mı?) Vazektomi cinsel faaliyetlerini nasıl etkiledi? Partnerlerin bununla ilgili ne düşünüyor? Hiç geri aldırmayı hayal ettin mi? Başka erkeklere önerir misin?

154. Vazektominin neleri kapsadığını biliyor musun? Bu ameliyatı geçirmek ister miydin, ve hangi koşullar altında?

155. Hiç, bir doğuma tanıklık ettin mi?

XI. ŞİDDET

156. Şiddetli seksle ilgileniyor musun? Şiddet, cinsel ilişkilerinin bir parçası mıydı? Ne tür? Nasıl hissettin?

157. Fiziksel bir mücadele, dövüş veya kavganın seni heyecanlandırdığı oldu mu – bir kadınla veya bir erkekle? Lütfen tarif et.

158. İsteyerek sevgiline vurduğun veya onu incittiğin oldu mu? Neden? Bunun ilişkinize etkisi ne oldu? Yaptığında kendini hissettin mi?

159. Bondaj/bağlamak ile ilgileniyor musun? Şaplak atmakla? Neden? Nasıl hissediyorsun?

160. Birini kendi arzularına zorlamak eğlenceli mi?

161. Ayakları öpmeyi cinsel buluyor musun? Çiş banyosunu?

162. Çok genç biriyle cinsel bir ilişki yaşar mısın veya yaşadın mı? Bununla ilgili kendini nasıl hissettin?

163. Tecavüzü nasıl tanımlarsın? Senin için rahatsız edici mi? Nasıl? Nasıl değil? Rıza ile tecavüz arasındaki çizgiyi nereden çizersin?

164. Hiç, bir kadına tecavüz ettin mi? Etmediysen, hiç bir kadına tecavüz etmek istedin mi? Neden?

165. Hiç, bir kadını, o istemiyor gibi görünmesine rağmen seninle sevişmeye zorladın mı? Bunu nasıl yaptın? Bir sınırın var mıydı? Başardın mı? Seksten keyif aldın mı?

166. Sekste partnerini zorlamak eğlenceli mi? Cinsel aktiviteler sırasında genellikle partnerini kontrol eder misin? Cinsel ilişkiyi kendi istediğin yöne nasıl yönlendirirsin? Durumun kontrolünü elinde tutmak kolay mı?

167. Yaşadığın sekste bir iktidar ilişkisi varsa, bu iktidar kimdedir – sen de mi partnerinde mi?

168. Seks politik midir?

ANKETİ YANITLADIĞIN İÇİN TEŞEKKÜRLER !

1. Bu anketi neden yanıtladın?

2. Hite Raporu’nu okudun mu?

3. Diğer erkeklerin bu anketi yanıtlarken senin kadar dürüst olacaklarını düşünüyor musun? Sen ne kadar dürüsttün?

4. Lütfen yukarıda değinilmeyen ama eklemek istediğin bir şey varsa belirt.

5. Hayatınla mutlu musun, veya hayatını değiştirmek istiyor musun?

***

Kaynak: The Hite Report on Male Sexuality; Shere Hite; Alfred A.Knopf, New York, 1981 ; 1129 pages

Anketin İngilizce orijinali şurada.

Blog okuması: Nasıl çocuk yetiştirilir?

Çocuk yetiştirme meselesi hep çok kafamı kurcalıyor. Bildiğim kısmı, toplumsal olarak cinsiyet rollerinin nasıl üretildiği. Bilmediğim(iz) kısmı, bu roller toplumsal ölçekte üretirken ebeveynlerin* neler yapabileceği.

Hatırlıyorum mesela, ortaokul ve hatta lise çağındayken bile, annemle babama isimleriyle hitap etmemi yadırgardı arkadaşlarım: Annem ve babam, birtakım çocuk yetiştirme kitapları okumuşlar ve anne/baba – çocuk şeklinde toplumsal roller üzerinden ilişkilenmek yerine arkadaşlık ilişkisi kurmak istemişler benimle. Dil de ilişkiyi şekillendirdiği için, bu kitaplarda doğrudan isimle hitap edilmesi öneriliyormuş. Ben de böylece konuşmaya başladığımdan beri isimleriyle seslenirim anneme de babama da. Mesela sokaktan eve seslenirken (diyelim yarım saat daha top oynama izni almak için), annemin ismini bağırıyordum ki balkona çıksın. Beni bu konuda uyaran arkadaşım bile oldu. Böyle yapmamamı, anne-babaya hürmet etmem gerektiğini falan söyledi. Ben ne kadar “Yahu bunu bana onlar öğretti, benim kendi kararım değil ki?!” dediysem de kesinlikle ikna olmamıştı.

Bu kadar basit bir şey – “hitap” meselesi – bile, üstelik bizim haklı olduğumuza eminken ben, arkadaşlarım arasında kendimi rahat hissedememe yol açıyordu azıcık. Bir de haklı olduğunu hissedemediğin durumlar var.

Bİ ÇOCUK LÜTFEN, CİNSİYETÇİ OLMASIN AMA ARKADAŞLARI DA DIŞLAMASIN MÜMKÜNSE

Temel pedagoji bilimi bize şunu söylüyor:

  • Çocuk, ilk yıllarında, her şeyi “olgu” olarak öğrenir. Yani doğru tektir ve ebeveynleriyle temsil edilir. Görecelilik kavramına yabancıdır. Hiçbir şey kişiden kişiye değişemez. Saat kaçta yatılacağından ne yiyeceğine, dışarı çıkarken ne giyileceğinden kiminle arkadaşlık edileceğine kadar her konuda ebeveynin söylediğidir asıl bilgi. Bu bilgiyi sorgulama algısı yoktur.
  • Bu ilk yılların ardından çocuğun algıları ve akıl yürütme kapasitesi gelişir. Böylece bazı konuların kişiden kişiye değişebileceği fikrini kavrayabilir hale gelir. Örneğin herkesin başka hobileri olabilir, kimileri yemeği daha tuzlu sevebilir vb. Bu yaşlarda kimi şeyler öznel hale gelse de, nesnel bilgi diye bir şey var olmaya devam eder. Örneğin “Sütte protein var, süt iç ki kemiklerin gelişsin.” lafında tartışılacak bir şey yoktur.
  • Bundan sonra ergenlikle falan birlikte her şey sorgulanır hale gelir falan filan… Bu kısmı boş ver şimdilik.

İlk aşamaya odaklanalım: Çocuğa toplumsal cinsiyet rollerini aşılamıyoruz. Çocuk sonra sokakta bu rolleri duyuyor. (“Erkek adam ağlamaz.”, “Karı gibi cimcirme lan!” vb.) Sonra gelip bunları ebeveynine soruyor. Ebeveyn “Yok öyle şey!” derse çocuğun zihninde çelişki yaratmış olacak, konu kestirip atılabilir değil çünkü çocuk için henüz “Onlar öyle düşünüyor, biz de böyle düşünüyoruz.” lafı bir anlam ifade etmiyor.

“Sanırım ailemden “adam olmak”la ya da “erkek olmak”la ilgili kayda değer bir eğitim almadım. … Anladığım kadarıyla, tam olarak toplum içinde tuhaf görünmememi ve davranmamamı garantiye alacak şekilde yetiştirildim.toys for boys

Yani: Evet, kıyafetlerim “erkek çocuk” kıyafetiydi. Evet, hiç oyuncak bebeğim yoktu, onun yerine arabalarım falan vardı. Evet, her konu herkesle konuşulmazdı, bazı konular sadece anneyle, bazıları sadece babayla konuşulurdu. Evet, çok büyük ihtimalle kız çocuk olsaydım bu kadar kişisel özgürlüğüm olmayacaktı.

Bunun yanında: Çok ileri bir yaşıma kadar hiç oyuncak silahım olmadı. (Sanırım ilkokul üçüncü sınıfa kadar) Erkeklerin ağlamayacağı gibi yorumlara hiç maruz kalmadım. Kavga etmem, kavga edebilmem, kendimi fiziksel olarak koruyabilmem beklenmedi.” (Adam olacak çocuk)

Mesela çocuğa şu resimlere bakıp doğru tuvalete gitmesini öğretmek lazım. Ama bunu öğretmek ayrıca “kadın”ın nasıl olması gerektiğini de yeniden üretmek anlamına geliyor.

Oğluna etek giydirirsen, sonra bu işaretleri nasıl tutarlı bir biçimde anlatacaksın? "Tüm toplum yanlış" deyince anlar mı acaba küçük çocuklar.

Oğluna etek giydirirsen, sonra bu işaretleri nasıl tutarlı bir biçimde anlatacaksın? “Tüm toplum yanlış” deyince anlar mı acaba küçük çocuklar.

Hadi diyelim bu yaşları geçti. Artık kendi başına karar alma yeteneği geliştirmeye başladı. Ama sosyal çevresinde dışlanmama baskısı (“erkek/delikanlı” olmak)  sürüyor. (örneğin bkz. İlk kılık kıyafet kuralları)

Bunun çarpıcı bir örneği, sünnet meselesi. Sünnet gerekli bir şey değil, üstelik zararları da olabilir sağlık açısından. (Bkz. Sünnetin Bilimsel Açıdan İncelenmesi ve Evrimsel Bakış Açısı – Evrim Ağacı) Ama şimdi diyelim yaptırmadın çocuğuna sünnet. E bu çocuk ilkokul çağındayken bütün arkadaşlarını görmeyecek mi düğünlü müğünlü “erkekliğe” adım atarlarken. Ortaokula geldiklerinde arkadaşlar “Lan sen sünnetli değil misin, ne biçim erkeksin olm sen?!” demeyecek mi? E o zaman illa ki düğünlü sünnet yaptırıp çocuğu maşallahlı kıyafetle ata mı bindireceğiz?

Mesela,

“annemle babam ben henüz birkaç günlükken sünnet işimi hastanede hallettirivermişler.

Böylece hem sünnet düğünü saçmalığından kurtulmuşlar, hem de kendi ailelerinin “Bu çocuk ne zaman sünnet olacak?” dırdırından. Ayrıca “gerçek erkek” olup olmadığımla ilgili aile içinden veya dışından gelebilecek eleştirileri de peşinen devre dışı bırakmışlar.

Yani, “Hayır canım, yaptırmıyoruz, ne saçma şeyler bunlar.” diyebilecekken, tam tersine, kelimenin tam anlamıyla ilk fırsatta sünnet yaptırdılar. Bir bakıma, toplumsal normları benimsemiş, normlara uyum sağlamış oldular.

Ama alakasız başka bir sonucu daha oldu: Benim sünnetle ilgili hiç başım ağrımadı. Ne çocukluğumda, ne de ergenliğimde bu konu başıma dert oldu. Erkekliğimi sünnet üzerinden tanımlamadım, hadi bu kolay. Ama etrafımdaki insanlar da (yani mesela yeni sünnet olan ve “erkekliğe adım atan” arkadaşlarım da) benim erkekliğimi sorgulamadı. “Sorgulamadı.” derken, onlar muhtemelen beni erkek saydılar; ancak bunun bana etkisi, bu konular üzerine düşünmemem oldu.

Erkekliğimi kışkırtan, ajite eden bir unsur devre dışı kaldı hayatım boyunca.

Ben bunu özgürleştirici buluyorum.

Son tahlilde, ailemin beni sünnet ettirmeyip bunun yerine bu konuda eleştirel bir görüş aşılamaya çalışmasına kıyasla bile daha özgürleştirici buluyorum. Nihayetinde, belli bir yaşa geldikten sonra bana “Biz bunu böyle yaptık. Sünnetin erkeklikle bir ilgisi yok bizce.” deyiverdiklerinde, mesajı aldım ben gayet.

Çocukluğum ve okul hayatım boyunca arkadaşlarımla bu konuyu konuşsam ve kendimi savunmak zorunda kalsam, en iyi ihtimalle erkekliğimi ispat etmeye çalışacak, erkekliğimle sünnetin alakası olmadığını göstermeye çabalayacaktım. Ama bunun da erkek rolünü kışkırtan bir etkisi olacaktı.” (Kışkırtılmış Erkeklik: Sünnet)

Belki de bazen doğru olan, toplumsal normları reddetmek yerine onları etkisiz hale getirecek yöntemi bulmaktır. Bunu “toplumsal” açıdan söylemiyorum bak, lütfen buradan genel bir “politikada taviz” tartışmasına zıplamayalım. Başlangıç sorum basit: Ortada bir çocuk var ve bu çocuğun sağlıksız bir toplumda sağlıklı bir biçimde nasıl yetiştirilebileceğini merak ediyorum.

DAHA DA ZOR SORULAR: KIZ ÇOCUK yetİştİrmek

dress properly

Buraya kadar, söylemeden de olsa, hep oğlan çocuklardan bahsettim. Çünkü hem böylece kendi deneyimlerimi anlatmam mümkün oldu, hem de daha basit iş. Kızlar açısından ise işler sanırım daha karışık: Hem o eteği giyerse sokakta yılışan erkekler olabileceği bilgisini vermek hem de ama o eteği giyme hakkını savunmak ve giymek istiyorsa da onu sonuna kadar desteklemek, falan filan. Zor işler. Nasıl yapılır, ne denir, hiç bilemiyorum. Bunca magandanın içinde (üstelik maganda bir sistemin içinde) kadın olmak zaten zor, bir de başka bir kadının büyümesine tanıklık etmek, hele ki bu büyüme sürecinde sorumluluk sahibi olmak… Daha söylerken kalbim sıkışıyor. (bkz. Hanım hanımcık)

***

* Yazı boyunca “ebeveyn” lafını kullandım. Bu sözcüğün anlamı “anne-baba” imiş, tam da kaçınmak istediğim anlam. Aslında kast etmek istediğim şu: çocuğun büyüme sürecinden sorumlu insan(lar). Bu insanın çocukla kan bağı olup olmamasının konuyla bir ilgisi yok, ama bu anlama gelecek doğru dürüst bir sözcük de bulamadım. İdare ediver.

Blog okuması: Seks olmayan seksi şeyler

Seksin nerede başlayıp nerede bittiğini anlamak çok kolay değil. Birçok eylemi, ön-sevişme denilen bir gruba sokuyoruz. Ama sevgilin bu ön-sevişme dediğin şeyleri bir başkasıyla yapınca bazen aldatma sayılabiliyor, bazen de sayılmıyor. Aldatma denilen şeyden büyük ölçüde cinselliği anlıyoruz, ama aldatmadan ne anladığımız pek o kadar açık değil, çünkü cinselliğin ne olduğu hakkında biraz daha konuşmamız lazım:lets talk

Ailemizle, yakın arkadaşlarımızla ya da video koleksiyonumuzla yaşadığımız birçok şey, farklı şekilde anlamlandırıldığında aldatma sayılabilir. (öpüşmek, dans etmek, beraber uyumak, onu düşünerek mastürbasyon yapmak, rüyanda onunla seviştiğini görmek vb.) Gözlemlenebilir dünyada yaşanan şey aynı kalıyor. Ama, sırf biz “Ben bu eylemi yaparken onu aldatmıyordum.” dediğimiz için – ve muhtemelen o üçüncü kişi de aynı kanıda olduğu için – hiçbir rahatsızlık hissetmiyoruz.

Tam da bu yüzden, “Sadece bir gecelik bir şeydi.” lafı meşru olabiliyor. Tam da bu yüzden, “Hiçbir şey yaşamadık, ama başka birine karşı bunları hissetmiş olmam yeter.” deyip ayrılmayı seçebiliyoruz.

Yani “O sayılmaz, çünkü o sayılmaz.” ya da “Bu sayılır, çünkü bu sayılır.” diyoruz.” (Polyamory / Poliamori / Çok-aşklılık nedir?)

Tabii ki aldatmayı cinsellik üzerinden tanımlamak bariz değil. Demek istediğim, öyle tanımlasak bile ortada konuşulacak bir şey olduğu. Biriyle sevişmek dediğimiz şeyin kendisi bile alengirli:

“Cinsellikle ilgili ilkler konusunda şöyle bir liste var:gelmeden

1. aşama – öpüşme, yakın bedensel temasla sarılma

2. aşama – ateşli öpüşme ve okşama (kıyafet üzerinden)

3. aşama – ten teması, genital bölgenin ve göğüslerin okşanması

4. aşama – birleşme

Yani ortalıkta, bu aşamalardan hangisine ilk kez kimle geçtiğinin çetelesini tutan, dahası hangi date‘iyle hangi aşamaya kadar geldiğini hesap eden insanlar var.” (İlk sevişme)

Tüm bu aşamaların ardında yatan şey, sevişmenin hayatımızdaki yerini çok daraltmış olmamız galiba. Bunu mesela “ilk deneyimler”ini düşünürsen fark edebilirsin:is this sex

  • “Mastürbasyon yaparken hayal ettiğim ilk kadını hatırlamıyorum. Oysa cinsel hayatımda çok özel bir yeri falan olması gerekmez mi?
  • İlk kez romantik bir şekilde elini tuttuğum insanı hatırlıyorum, ama daha o zaman bile önemsiz bulmuştum bunu. (Devamının gelip gelmeyeceğiyle meşguldü kafam. (Gelmemişti.) )
  • Sürtünme ve okşamayı içeren ilk deneyimleri, hiç de romantik beklentilerimin olmadığı bir durumda, bir arkadaşımla yaşadım. Bunu özellikle enteresan buluyorum, çünkü seksle doğrudan ilişkilendirilen bir etkinlik bu: Gayet erotik bir an. Ama tüm olay bir çeşit oyun (oynaşma?) olarak cereyan ediyor. Tuhaf.” (Bakir olmak ne demektir?)

Yani demem o ki, bence ortada birçoğumuzun sandığından daha çok seks var. Ve bunu kesinlikle kötü anlamda söylemiyorum. Ortada seks var ama biz ona seks demiyoruz, diyemiyoruz her nedense. Bunun benim açımdan belki de en belirgin örneği, arkadaşlarımla ilişkilerim:

“Yaptığım hesaba göre, son bir yıl içerisinde, mastürbasyon yaparken hayal ettiğim kadın arkadaşlarımın sayısı en az yirmi.

Bunlar, hayal ettiğim tüm kadınlar değil elbette. Porno videolarında gördüğüm birini veya arkadaşım sayamayacağım tanıdıklarımı da hayal ettiğim oluyor. Ama, bana ilginç gelen, hayallerimde ezici çoğunluğu (herhalde %90′dan fazlasını) arkadaşlarımın oluşturması.

… İlginç olan nokta şu: Beni arkadaşı sayan bir kadın, günün birinde onu hayal ederek mastürbasyon yapacağımı düşünürse, tahmininin doğru olma ihtimali hiç de az değil !” (Evet arkadaşlar, buyurun hayallerime)

Anlaşılan o ki, benim arkadaşlık ilişkilerimin kayda değer bir kısmında, seks değilse bile, seksi bir yan, yani cinsellikle ilgili bir yan var. Yine mesela dans etmeyi birçok durumda seks olarak tanımlamayız (hani ne bileyim, biriyle dans eden yarı-muhafazakar bir kadın bekaretini kaybettiğini düşünmez mesela dansın sonunda).

Ama gerçekten de dans ile sevişmek arasında bolca ortak nokta olduğunu düşünüyorum.

… Karşımdaki kişiye olduğu kadar kendi bedensel hazzıma da odaklıyım. Birbirimizi kişisel mahremiyet alanlarımıza kabul ediyoruz. Genellikle sözlü olmayan bir iletişim kuruyoruz partnerimle; “uyum”, “fazla ileri gitmemek” vb. yine tanımlı. (Üstelik “sınırlar” daha belirgin, bu bir ölçüde kolaylık bile sağlıyor.)dance and love

Dikkat edersen direk dansı veya “dirty dance” gibi doğrudan erotizmle ilişkilendirilen örnekler vermemeye özen gösteriyorum. Mesele dansın türü değil.  (Nasıl ki mesele seks pozisyonları da değilse.)

Ve fakat, sorunu görüyor musun? Dans, genellikle Latin danslarında olduğu gibi sadece teknikten ve dış estetikten ibaret bile olsa, çoğunlukla seks de öyle değil mi? Neredeyse herkesin takip ettiği “adımlar” yok mu sekste de? (Sırasıyla, okşama, öpüşme, elle uyarma, oral seks, penetrasyon, boşalma gibi mesela?)” (Dans ile sevişmek arasındaki fark nedir?)

Biriyle dans ettiğimde yaşadığımın seks olmadığını kabul edebilirim bir ölçüde, ama cinsel bir deneyim olduğuna da eminim. Üstelik bu kendisi seks olmayıp seksi olan şeyler konusu, ortamda başka biri olmadan da ilginç:

Mastürbasyonu 31 çekmekle, yani el çekmekle denk tutuyoruz. … Yani, penisini okşamıyorsan mastürbasyon yok.

Oysa cinsellik bundan çok önce başlıyor. Pornografik videolar izliyor olabiliriz. Bize çok çekici gelen bir kadınla/erkekle zaman geçiriyor olabiliriz. Hatta sadece yolda yürürken partnerimizi (veya arzuladığımız kişiyi) hayal etmeye başlamış olabiliriz. Tüm bu örneklerde cinsellik tek taraflı; yani karşımızdaki (gerçek ya da hayali) kişi bizimle bir cinsel deneyim yaşamıyor ama biz yaşıyoruz. Heyecanlanıyoruz. Sertleşiyoruz/ıslanıyoruz. Belki ellerimiz titriyor, belki cümlelerimiz dağınıklaşıyor. Sonra, bir noktada odamıza veya tuvalete gidip boşalabiliriz. Ya da hiç boşalmayabiliriz.

Sonuçta, ortada cinsel bir deneyim yok mu?

Bence var. Bence yaşadığımız bu şeyin bir karşılığı olmalı. Daha doğrusu, mastürbasyona tüm bunlar dahil olmalı. Dolayısıyla, nasıl cinsel ilişki “tak-çıkar”dan ibaret olmamalıysa, mastürbasyon da el çekmekten ibaret olmamalı.” (MastPrintürbasyonlarım neden bu kadar kısa sürüyor?)

Bu biraz uç bir örnek oldu, ama sanırım derdimi anlatabildim: Hayatımızın ciddi bir kısmında seksle ilişkili şeyler oluyor ve genellikle ya bunlar yokmuş gibi davranıyoruz ya da görmemize rağmen tanımlarımızı bunlardaki cinselliği dışlayacak şekilde yapıyoruz. (Örneğin dansı cinsellikten, porno izlemeyi cinsel deneyimden saymıyoruz.)

“Şimdi kendimize soralım. Şunlardan hangilerini flört sayarız:

  • birlikte sinemaya/tiyatroya/konsere gitmek
  • sarılmak
  • birlikte uyumak
  • başını okşamak
  • dans etmek
  • masaj yapmak
  • konuşurken sık sık dokunmak
  • konuşurken “canım”, “hayatım” gibi sözcüklerle hitap etmek

Şimdi, aynı şeyleri, farklı açılardan soralım:hands

  • Sen bunların hangilerini hiçbir cinsel çağrışımda bulunmadan yaptın?
  • Biri sana bunlardan birini yapsa, nasıl hissedersin? Ne tepki verirsin? Onun sana “işaret verdiğini” düşünür müsün?
  • Bunları, iki arkadaşın arasında gözlemlediğinde, aralarında “bir şeyler” olduğundan şüphelenir misin?

Ve en zor soru geliyor:

  • Karşındaki insan sana bunlardan birini yaptığında ya da sen ona bunlardan birini yaptığında, onun vaziyeti nasıl anlamlandırdığını anlayabiliyor musun?” (Flörtün Eleştirisine Katkı: Giriş)

Tüm bunların ardında, neyin seks ve neyin seksi olduğu soru var. Benim iddiam, bu yukarıda saydıklarımın ciddi bir kısmının (ve daha birçok şeyin) birçok insan açısından seks sayılmayıp seksi sayılacağı. Mesela yukarıdaki maddelerden birine bakalım:

“İngilizce’deki “to sleep with someone” lafının Türkçe karşılığı “biriyle yatmak”. Birebir çevirsek “biriyle uyumak” olması lazım ama teklif tam da yatmak ama uyumamak olduğu için çeviride itiraz edilecek bir şey yok.

Ama ne İngilizce’de ne de Türkçe’de gerçekten de biriyle birlikte uyumak için geniş kabul gören bir deyiş olmaması konuşmaya değer.waking up next to you

Dikkat edersen, uyumak, seksi içerecek değil, seksle denkleşecek şekilde kullanılıyor.” (Benimle uyur musun?)

Gerçi, hayatımızda cinsellikle ilgili sandığımızdan daha çok şey olduğunu söylerken, bir hatırlatmada bulunmak isterim:

“Ne yöne baksan seks görmekte sorun var elbette; ama bazen bazı yerlere bakıp (oralarda seks olmasa da) seks görmekte bir sorun yok. Fanteziler, hayaller falan tam da buralardan çıkıyor.” (Tahrik edici unsurlar her yerde)

Yani seks tanımımızı genişletmek aslında cinsel hazzı da doğrudan arttırabilir. Hatta birçok insan arasında alttan alta yaşanan cinsel gerginlikler ortadan kalkabilir, en azından neyin seks olduğu konusunu konuştukça…

Sonuç olarak, tuhaf bir döngüdeyiz sanki: Cinsellik hakkında pek az konuşuyoruz, çünkü seks dediğimiz şeyler oldukça az yaşanıyor. Seks dediğimiz şeyler oldukça az yaşanıyor, çünkü seksle ilgili tanımlarımızı çok dar yapıyoruz. Seksle ilgili tanımlarımızı çok dar yapıyoruz, çünkü cinselliğin hayatımızın ne kadar da her yere nüfuz eden bir parçası olduğunu görmüyoruz. Cinselliğin hayatımızdaki önemini görmüyoruz, göremiyoruz, çünkü cinsellik hakkında pek az konuşuyoruz. (başa dön, tekrar et)