Eski sevgiliden “friend with benefits” olmuyormuş ! – G.Y.

Yaklaşık 2 yıl önce hayatıma biri girdi. Çok güzel girdi, yaşadığım şehri güzelleştirdi, seksi güzelleştirdi, çevremi güzelleştirdi, yaşamımı tazeledi sanki. Sonra ayrıldık. Tabii insan işgüzar olmaya görsün hemen “arkadaş” kalmaya, bunun medeni bir şey olduğuna filan ikna ediveriyor kendini. Karşılıklı bir sevgi, ilgi, aşk yoksunluğu, kısaca iki tarafın da ilişkiyi tüketmesiyle ayrılık söz konusu olduysa aslında arkadaş olmak da sıkıntılı bir sürece itmiyor tarafları. Fakat insan faktörünün işin içine girdiği her alanda olduğu gibi teoride x+y gibi gözüken denklem birden x+y2z oluveriyor.

Nitekim bizim “arkadaş kalma” hikayesi de kabaktan hallice bir tat veriyor.

Sorun şu ki ben onu sıradan olmayan her şeye benzetiyorum; o ise sadece sıradan yakıştırmaları seviyor. Onun için seks çok kolay, aramızı bozan şey zaten seksin iyi olmaması değil, muhabbetin iyi olmaması değil. Bu yüzden muhabbet etmenin, görüşmenin ve mümkünse seks yapmanın da bir sakıncası yok. Çünkü o dümdüz, kıvrım yok düşüncelerinde, duyguların iniş çıkışı, aniden yükselme, bazı geceler uyumadan önce gelen o duygusal panik ataklar yok.

Ben ise dalgalı kurum. Benim için Pazartesi günü onunla muhabbet etmek ve arkasına seks yapmak çok yeterli; mutluyum işte daha ne istiyorum, hatta belki ilişkiden daha mutluyum, zaten sahiplik ekini hep yanlış imlalayan biri değil miydim? Ama Salı günü onun için özel olmamak çok büydalgaliük bir problem, her gün görüştüğü sıradan bir insan olmak çok çok büyük bir problem. Çarşamba günü arkadaşlığını bile kaldıramayacak kadar sıkılmışım durumdan, sadece seks yapsak yeter, sonuçta bu bir ihtiyaç. Cuma günü seks yaptıktan sonra artık onunla uyuduğumda rahatsız rahatsız hissetmem ve büyük ihtimalle onun da artık beraber uyumak istemediğini fark etmem dünyanın en büyük iç savaşını üç odalı bir evde gerçekleştirmem için çok iyi bir sebep.

Peki benim bu dalgalı kur halimin sebebi ne? Çünkü ben onu sıradan olmayan her şeye benzetiyorum ve ben sıradan olmayan her şeyi halen çok seviyorum. Sadece seks değil, sadece arkadaşlık değil, hiçbir sadeceye sığdıramıyorum.

Onun bu dümdüz halinin sebebi ne? O beni artık “o manada” sevmiyor, Midyat’ta pirinç var diye fısıldamış biri kulağına, koşuyor Midyat’a ama elde de bulgur kalsın tabii, ya Midyat’ta o vaat edilen pirinç yoksa?

Tüm bu karmaşayı çözmek için 6 ay konuşmuyorum onunla. Hiç haber vermeden gidiyorum hayatından. Arıyor defalarca, mesaj atıyor, arkadaşlarımla konuşuyor. Ama ben konuşmuyorum. Bıçak gibi kesiyorum muhabbeti.

Ve sonra öğreniyorum ki gidecek artık burdan, dayanamıyorum ve son bir kez görüşmeyi teklif ediyorum. Tabii o son bir kez oluyor son on kez. Kendime soruyorum: Niçin bu kadar zaman görüşmemişiz ki? Ne kadar saçmalamışım, ama bunun sebebi o sırada başka insanlarla zaman geçirmem galiba, artık normalleştirdim kafamda diyorum.

Sonra gene Cuma oluyor. Gene ben özel olmadığımı hissediyorum, gene hayatına giren herhangi biri olduğumu hissediyorum.

Peki bu problemi nasıl çözebilirdik? Problemim hayatına başka birinin girmesi filan değildi aslında. Problem “herkesle aynı kefeye konmak” idi. Eğer bana gerçekten özel olduğumu hissettirebilseydi büyük ihtimalle haftanın her günü sorunsuz geçecekti.

Sadede gelelim; taraflardan biri hala “ayrılıklar da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili.” demeye devam ediyorsa; friends with benefits olayının işkenceye dönüşme ihtimali çok muhtemel.

Şimdiden iyi sinir harpleri.

Frida-The-Wounded-Table

Comments are closed.