İstanbul’un izbe bir mahallesinde bir ev, o evde bir yatak odası, o yatak odasında tek kişilik bir yatak, yatakta tamamen çıplak sırtüstü uzanmış bir kadın, kadının üstünde tamamen çıplak ve yüzüstü pozisyonda duran bir erkek düşünelim. (Erkek de sırtüstü olsa enteresan olurmuş aslında.)
Erkekle kadın arasında yıllardır devam eden bir arkadaşlık, bu arkadaşlığın peşi sıra süregelen bir cinsel çekim, bu cinsel çekimin yarattığı bir gerginlik düşünelim.
İşte şu anda, bu yatak odasındaki bu yatakta, bu gerginlik kendini gerçeklemektedir. Ve erkek kendi kendine, “Doğru zamanda doğru yerde değilsen, olmak istediğin yere git ve doğru zaman gelene kadar orada bekle.” uyduruk felsefesini düşünmekte ve heyecanını dizginlemeye çalışmaktadır.
(Halbuki olacak şey değil. Bir anda, sanki kumarhanedeki makinenin kolunu çevirmişsin de birbirinin aynı üç resim art arda görünüyormuş gibi, her şey üst üste geldi. Erkeğin ilişkisindeki gelişmeler, kadının ilişkisindeki gelişmeler, bunların hemen ardından internette birbirleriyle karşılaşmaları… ve nihayetinde bizzat kendileri “üst üste” geldiler işte.)
Erkek, deminki felsefi zırvaları bitirmiş, şimdi de kadının ayak tırnaklarını hiç ojeli hayal etmemiş olduğunu düşünmektedir, çünkü boşalmamak için böyle saçma sapan şeyler düşünmek zorundadır. Kadının hırıltısı (evet, çığlığı değil, nefes alıp vermesi değil, hırıltısı) da yardımcı olmaktadır bu dikkat dağıtma çabalarına.
Herkesle yaşanan ilk seks, bir ilk seks deneyimidir – hele ki karşındaki senden daha deneyimliyse. Eli ayağına dolaşır insanın. (Bu cümledeki anlam açık mı emin olamadım, biraz daha matematiksel bir ifadeye başvuralım: Yataktaki X ve Y kişileri için, Xe X’in elini, Xa da X’in ayağını göstersin. (Benzer şekilde Ye ve Ya, Y kişisinin elini ve ayağını göstersin.) Şimdi şu kümeyi düşünelim: {Xe, Xa, Ye, Ya} İşte bu kümeden alınacak her iki eleman birbirine dolanır. Yani mesela erkeğin eli erkeğin ayağına, erkeğin ayağı kadının ayağına, kadının eli erkeğin eline v.b) Tüm bu dolaşıklık halinde yılların fantezisinin gerçekleşmekte olduğunu aklına getirirse boşalıvereceğini ve bir çuval inciri berbat edeceğini bilen erkek, başka şeyler düşünmeye çalışır.
Şimdi kendinizi bu erkeğin yerine koymak için bir deney yapın: Düşünmemeniz gereken bir şey getirin aklınıza ve bundan sonraki yarım saat boyunca onu düşünmemeye çalışın. İşte kahramanımız böyle acınası bir vaziyettedir.
Ben böyle yazıyorum, siz de okuyorsunuz falan ya, bir yandan kahramanlarımız da icraata devam ediyorlar. Ne süredir okuyorsanız bu satırları, o süredir misyoner pozisyonunda penetrasyon yaşandığını hesaba katalım.
Hesap çok yüklü geldi, değil mi? Erkek kahramanımız da aynı kanıda olduğundan pozisyon değiştirmesi gerektiğini düşünüp (penisini çıkarmadan) hafifçe doğrulmaktadır. Buraya kadar her şey yolunda gittiği için kadın, arkadan girildiğinde daha çok zevk aldığını söyler.
Derin ama kısa bir sessizlik.
Sözde altı yıldır cinsellik yaşayan erkek, afallar. Bilgisayar oyunu gibi düşünebilirsin. Oyunun ortasında, başka bir karakterle karşılaşıyorsun ve sana bir şey söylüyor. Tam o anda ekranda seçenekler beliriyor ve sen seçene kadar oyunun geri kalanı duraklıyor.
Erkeğin karşısında beliren iki seçeneği şöyle formülize edebiliriz:
A) Cool takıl, çaktırma, bir şeyler yanlış giderse düşünürsün.
B) Cehaletini belli et.
Şapşallığından mıdır, yoksa hızlı tıklarken mouse’u fazla oynattığı için midir bilinmez, erkeğimiz B şıkkını seçer.
Böylece aval bakışlarına aval bir de soru ekleyerek (burada sorunun absürt formülizasyonunu tekrar üretmemize imkan yok maalesef) kadına, ne istediğini anlamadığını söyler.
Şimdi şaşırma sırası kadındadır.
Pek derin olmayan ama öncekinden açık ara uzun bir sessizlik.
“İşte ben arkamı döneceğim, sen yine aynı deliğe gireceksin??”
İşte deneyim budur! Karşındaki daha neyi bilmediğini bile bilmezken, onun neyi bilmesi gerektiğini anlayıp doğru açıklamayı yapabilmek! Erkek böylece biraz rahatlar, ama biraz da gerilir. “Haydi Cupidon utandırmasın.” diye geçirir içinden. Bu kelime oyununu neden Eros yerine Cupidon’la yaptığını, oysa Roma mitolojisinin Yunan mitolojisinin bir kopyasından ibaret olduğunu düşünürken bir de bakmış ki kadın arkasını dönmüş, dizlerinin üstünde yatakta durmuş, hatta erkeğin penisini vajinasına sokmuş, yüzünü yastığa yapıştırmış ve kalçasını ileri geri hareket ettirmektedir.
Okuyucu bu son durumu tam anlayabildi mi emin değilim.
Tekrar anlatayım bak. Kendinizi erkek kahramanımızın yerine koymaya çalışın: Günün birinde, Antik Avrupa mitolojileri hakkında düşünüyorsunuz, okuduklarınızı hatırlamaya çalışıyorsunuz, farklı müzelerde gördüğünüz heykelleri gözünüzün önüne getiriyorsunuz. Sonra, bir anda, gözünüzün önünde Rönesans heykelleri değil, çırılçıplak ve çok çekici bir kadın olduğunu, size arkasını dönmüş ve penetrasyon halinde kalçasını ileri geri oynattığını görüyorsunuz!
Yani mesela şey gibi düşünebilirsiniz, Wikipedia’da gezinirken bir anda pop-up pencerede çıkan reklamda, yıllardır hayal ettiğiniz kadınla karşılaşmak gibi… ama tabii daha gerçekçisi…
Böyle bir durumda ne olabilir?
En kötüsünün olmaması, yani boşalıvermemesi konusunda kararlıdır erkek kahramanımız. Bu yüzden hemen kendini geri çeker ve penisini çıkartır kadının vajinasından. Ve aynı anda, kadının ne kadar tahrik olmuş olduğunu fark ederek utanır.
Erkek dizüstü oturur pozisyona geçerken kadın başını kaldırır ve ne olduğunu sorar.
Utancından yerin dibine girecek halde ve soluk soluğa, “Ben” der, “çok” der, “heyecanlandım.”
Bunu, üçüncü bir derin sessizlik izler. Erkek, kadının gözlerinde hayal kırıklığı ararken, kadının tek aradığı erkeğin penisidir.
Seks burada bitmez, (periyot 10 dakika olmak üzere) periyodik olarak benzeri rezaletlerle yaklaşık yarım saat kadar devam eder. Kadının zevk aldığını düşünmek için yeterli veri toplanmıştır. Kadının orgazm yaşadığını gösterecek hiçbir kanıt yoktur. Erkek boşalmıştır. Ve yeniden başlaması fizyolojik olarak imkansızdır.