“Geçmişleriyle hesaplaşmak ve kaybettiklerinin bedelini almak için Amerika’nın en ünlü porno yıldızını kaçıran dört kişi.” Chuck Palahniuk’un Ölüm Pornosu kitabından esinlenerek hazırlanan Porn in Christmas oyununu İstanbul Çıkmazı sahneliyor.
“Gülümseyin, intikam vaktiniz geldi…
Maskelerinize ihtiyacınız yok artık, sizi seyreden kimse yok!”
Tanımadığım birine tecavüz edebileceğimi zaten düşünemiyorum. Ama tanıdığım birine tecavüz etme meselesi ilginç bir soru.
Öncelikle, bilerek ya da bilmeyerek, tanıdığım birçok insanı (en en azından, sözlü olarak) taciz etmiş olduğumun farkındayım. Bunu, savunmak için söylemiyorum, sadece bunun geçmişte yaşandığını kabullendiğimi ifade etmeye çalışıyorum. Ayrıca, bugün çok daha dikkatli olmamın da sorunu tam olarak çözmediğinin farkındayım: Ben sonsuz bir farkındalıkla hareket etsem bile, her kadının iltifat, flört ve sözlü taciz olarak gördükleri şeyler farklı olduğu için işler karışabiliyor.
Bu genel tümcelerden sonra, asıl mevzuya, tecavüze, yani fiziksel olarak bir başka kişinin (bu yazı dahilinde, bir kadının) bedensel bütünlüğüne şiddetli bir müdahalede bulunarak onunla cinsel ilişkiye girme eylemine odaklanalım.
Porn in Christmas oyunundaki bağlamıyla, yani birini cezalandırmak için ona tecavüz edebileceğimi hiç düşünemiyorum. Öyle ki, erekte bile olamayacağıma neredeyse yüzde yüz eminim. “The Hite Report on Male Sexuality” araştırması için hazırlanan ankete yanıt veren erkeklerden birinin de söylediği gibi, “Tecavüz seksin tüm keyfini kaçırırdı. Gayet, yüzüne bir yumruk da atılabilir sonuçta onun yerine.” (sayfa 733)
Ama bu tecavüz eyleminin çift taraflı rızaya dayalı olarak yaşanması da mümkün: Örneğin birçok çift böyle senaryolar yazıp role-play yapabiliyor. Daha da çok insanın böyle fantezileri olduğunu söyleyebiliriz.
Burada, sözlü olarak açıkça dile getirilen, her iki tarafın da isteğine ve rızasına dayalı bir eylemi kast ediyorum. “E ama buna tecavüz denmez.” diyebilirsiniz. Evet, denmez. Dilerseniz, “tecavüz fantezisi” diyelim. Ama bence, benim böyle hayallerim olmasının yine de bir anlamı olabilir. Üstelik, birden fazla ilişkimde partnerimin benden böyle bir role-play talep ettiğine de dikkatinizi çekmek isterim.
Şimdi, şunları varsayalım: Hem ben hem de partnerim bu senaryoya seve seve dahil olduk. Senaryo cinsel olarak uyarılmamıza olumlu bir etkide bulundu. Başından sonuna kadar, bizi rahatsız eden hiçbir şey yaşamadık. Dahası, hiçbir zaman kontrolümüz dışında veya tuhaf olarak niteleyeceğimiz bir şey olmadı.
Bu varsayımları doğru kabul edince, ortada pek bir sorun yokmuş gibi görünüyor. Aklımı kurcalayan mevzu ise bundan sonra başlıyor:
Eğer (cinsellik başlamadan önce) partnerimin tecavüz gibi bir kurguya rızası olduğuna eminsem, başka bir gün, o yokken, ona tecavüz ettiğimi hayal etmekte herhangi bir sıkıntı yok. İşin iyi yanı, eğer sadece mastürbasyon sırasında hayal kurmaksa olay, benim hayalimde ona buna tecavüz etmemin de ahlaki veya toplumsal herhangi bir zararı yok.
Bir diğer yandan da, bir insanın başka bir insana tecavüz ettiğini düşünerek orgazm olmasında tabii ki bir sorun var. Eğer böyle bir role-play’i önceden de oynadığım bir kadını düşünüyorsam, zaten mesele yok. Ama eğer herhangi başka bir kadını hayal edeceksem, “böyle bir kurguyu istediğini ve buna rıza gösterdiğini hayal edip” (daha doğrusu, hayal ettiğimi varsayıp) sonra da eylemin kendisini hayal etmek, tehlikeli denizlere yelken açmak demek olabilir sanki.
Sonuçta, hayallerimiz ile gerçek dünyadaki davranışlarımız arasında hiçbir bağlantı olmadığını, kurduğumuz hayallerin davranışlarımızı (veya örneğin, benim bir kadına bakışlarımı) etkilemediğini düşünmek saçma olur.
Bu konuda kafam bayağı karışık. Keyif aldığım, gayet zararsız bulduğum ve hatta bazen cinselliğimi olumlu etkilediğini düşündüğüm bir konu, bir yandan son derece tehlikeli ve zararlı bulduğum bir yaklaşımı besliyor gibi. Dediğim gibi, bu konuda kafam bayağı karışık.
***
Gördüğünüz üzere, burada yazdıklarımın, Porn in Christmas oyunuyla doğrudan bir alakası yok. Yine de, merak edenler için oyunun künyesi şöyle:
İstanbul Çıkmazı
Yazan : Sinan Koşan
Yöneten : Elif Küçükkoyuncu
Dekor : Deniz Karalar
Oyuncular : Elif Küçükkoyuncu, Gökay Müftüoğlu, Kemal Burak Alper, Murat Barış Kavrukkoca, Salih Usta
Oyunla ilgili diğer bilgilere ve gösterim tarihlerine Kadıköy Sanat Tiyatrosu Salonu‘nun internet sayfasından ulaşabilirsiniz.