ETİK SÜRTÜK, ALIŞTIRMA #12: Bu hem çok saçma hem de çok tatmin edici olacak. Süre-ölçeri iki dakikaya ayarlayın. Aranızda az bir mesafe bırakarak, yüz yüze gelecek şekilde ayakta durun. Öfkenizi eş zamanlı olarak duruş ve el kol hareketleriyle ifade edin: ayaklarınızı vurun, kollarınızı sallayın, partnerinize tamamen anlamsız laflarla konuşun – hırıltı, homurtu, inilti, oflama. (Burada ne kast ettiğimizi tam anlamadıysanız, Donald Duck’un öfke nöbeti geçirdiği sahneyi canlandırın gözünüzde.) Bunu sözcüklerle ifade etmek zor ama kendinizi cümle kurma, kimin haklı kimin haksız olduğuna karar verme, hatta herhangi bir mana ihtiyacından özgürleştirince duygularınızı çok iyi aktaracaksınız – ve üstüne bir de güzel kahkaha atacaksınız. Bu, ciddi bir sohbet öncesinde ortamı havalandırmak ve gerilimi kırmak için harika bir yol.
İşte bu alıştırmayı yapamadım, yapamadık. Sevdiğim bir insana bu ölçüde öfkelendiğim bir an gelmiyor aklıma. İletişim kurmak, karşımdaki insanı dinlemek falan gibi konularda genelde pek başarısızım, ama bunun sebebi öfke olmuyor hiç.
Bundan hiç öfkelenmediğim sonucu çıkmasın yalnız. Sık sık öfkeleniyorum. (Sebep çok.) Ama bu öfkem bir sosyal yapıyı ya da bir duruma odaklı oluyor genelde. Ya da, doğrudan bir kişiye odaklı olduğu durumda, bu kişiyle zaten iletişim kurmak istemiyorum.
Sevdiğim, değer verdiğim insanlara ise, darılabilir, kırılabilir, kızabilirim. Ama öyle duygularımı deşarj etmemi gerektirecek bir öfkeyle dolmuyor içim.
Bunun yanında, iletişimin tıkandığı durumları çözmek için başka yöntemler denediğim oldu. Beraber bir şeyler çizmek, beraber dans etmek, ortak bir yazı yazmak (eşzamanlı olarak, aynı kağıt üstüne) bunlardan bazıları. Hatta bir keresinde algım öylesine kapanmıştı ki partnerime sorunu bir öykü şeklinde anlatmasını söyledim. Anlattıklarını sanki benimle bizimle alakası olmayan bir hikaye dinliyormuşum gibi dinledim, sonra tekrar konuşmaya başladığımızda öyküdeki referansları açıkladı bana yavaş yavaş.
Yapmadığım bir alıştırmayla ilgili daha çok laf etmem saçma olur. ^_^ Belki birinin işine yarar, dursun burada en azından alıştırmanın kendisi.