Tag Archives: cinsellik eğitimi

Pornoyla ilgili “Keşke birileri bana baştan söyleseymiş” dediğim 10 şey – Roger Barnett

 Roger Barnett genç erkeklere tek cinsel eğitim kaynağı olarak pornoyu sunmakla kötülük ettiğimizi düşünüyor.

x button.29-PM

Diyorum ki, keşke ergenliğim başlarında biri beni karşısına oturtup pornografi ve seks hakkında samimi bir sohbet etseymiş. Seks hakkında nitelikli bilginin yokluğunda pornografi eğitim aracım oldu ve orada sunulanların doğru olduğunu varsaydım. Söylemeye bile değmez ya, bu durum, birçok ergen gibi benim de ileride yatakta yüzlerce şeyi yanlış yapmamla sonuçlandı.

Porno karşıtı değilim. Esasında, konumuz rıza gösteren yetişkinler arasında yaşanan seksse, gayet liberal sayılırım. Ama pornonun tehlikeli yanları var; porno gerçek bilgiyle desteklenmeli ve bir bağlama oturtulmalı. Yoksa gençler (aynı benim yaptığım gibi) pornoda gördükleri şeyleri kendi partnerleriyle taklit etmeye kalktıklarında bir dizi nahoş sürprizle karşılaşacaklar. Gerçek dünya ekrandakinden çok daha karmaşık – ve çok daha ilginç !

Utanç içinde aldığım derslerden bahsetmeden önce, yaygın bir miti açıklığa kavuşturmam lazım: Pornonun özünde kadınlara karşı saygısız olduğu ve pornodan hoşlanmanın kadın düşmanlığı olduğu miti. Bunu doğru kabul ederdim ben ve kadınlara olan sevgimle pornodan aldığım keyfi bağdaştırmaya çalışmak başıma dert olurdu. Sonunda hayatımda porno olmasının yanında kadınlardan nefret etmediğimi veya kadın partnerlerime kötü davranmak falan da istemediğimi fark edince içim rahatladı. Kadın düşmanlığı benim için geçerli değilse, belki de zaten geçerli falan değildi.

Pornoyla kadın düşmanlığı arasında varlığı iddia edilen ilişki, araştırmalarca gösterilmiş falan değil. Kişisel olarak, eğer bir kişi kadınlardan (veya erkeklerden) nefret ediyorsa, bu kişinin pornoda bu nefretin cinsel ifadesini göreceğine inanıyorum. Ancak, eğer hayatınızda insanlara saygıyla yaklaşıyorsanız, çirkin pornonun hoşunuza gitmediğini fark edersiniz. Özgürlükçü zamanlarda yaşıyoruz, bir dünya uyarıcıya erişiminiz var, etik bulduğunuz bir şeyle karşılaşana kadar aramaya devam edin.

İşte, “keşke birileri bana anlatsaymış” dediğim şeyler şunlar:

***

1. İnsanlar birbirinin aynı değildirler ve hiçbir iki insan yatakta aynı şeyleri istemez. Dahası, bir kişinin ne istediği, kimle birlikte olduğuna göre ve hatta aynı partnerle nasıl bir dönemde olduklarına göre değişecektir. Ana akım pornoda bazı kalıp temalar vardır ve bu temaların bütün partnerlerimizle de birebir gerçekleşeceğini varsaymak kolaydır. Oysa seksi herhangi başka biriyle de aynen yaşanabilecek ezbere marifetler silsilesi olarak görmek yerine, bir deneyimleme (ve tepkileri takip etme) merakı ve isteğiyle başlatmak daha iyi olur.

2. Pornografideki seks ve cinsel teknikler, ekranda neyin dinamik görüneceğine göre seçilirler, neyin daha çok haz verdiğine veya oyuncuların aslında nelerden hoşlanacaklarına göre değil. Böylece büyük, dramatik ve çoğunlukla hardcore seks sahneleri pornonun büyük çoğunu işgal eder; daha az görkemli, daha incelikli şeyler o kadar da sinematik bulunmadıklarından bir kenara atılırlar. Büyük, hızlı ve atletik seksin mutlaka cinsellikte bir yeri vardır, ama doğru tavırla yapılan yavaş, mahrem eylemlerin de bir yeri vardır. Tüm cinsellikte olduğu gibi, en iyi yol, birtakım denemeler yapıp karşı tarafın tepkisini anlamaya çalışmaktır.

3. Heteroseksüel pornonun büyük bir kısmı basmakalıp cinsiyet rolleriyle doludur; erkek kovalayandır, aktiftir ve üsttedir; kadın kovalanandır, pasiftir ve çoğunlukla alttadır. Bu rollere körü körüne bağlanmak birçok insan için yarardan çok zarar verir. Eğer, gerçekten neden hoşlandığınızı görmek için beş dakikalığına olsun bu dinamiği değiştirip başka şeyler denemiyorsanız, kendinizi çok hafife alıyorsunuz demektir.

4. Bütün bedenler güzeldir. Pornografi (ve genellikle tüm moda ve reklam endüstrisi) neredeyse sadece belli bir şekle sahip insanlara hitap eder ve bizler de sırf böyle insanların seksi olduklarını düşünmeye yönlendiriliriz. İşin aslı, birinin yataktaki performansı sizinle olan ilişkisine ve kendi bedeniyle ilişkisine bağlıdır. Görünüşleri bu iki husus hakkında hiçbir bilgi vermez – gerçi size bakışları bazı ipuçları verebilir !

5. Kasık kılları güzeldir. Bazı insanlar bu kılları alırlar, bazıları almazlar; her ikisinin de avantajları var. İki durumdan da keyif almaya bakın ve kendi bedeninizi her iki durumda da sevin. Kendi bedeninizle ve nasıl göründüğünüzle ilgili rahatlığınız belki de kendinize ve bedeninizi paylaşmakta olduğunuz kişiye verebileceğiniz en iyi hediyedir.

6. “Hayır” demek de “Evet” demek kadar seksin bir parçasıdır. Porno izleyince, iyi bir aşığın bin bir türlü numara bileceğini ve her partnerini şıp diye orgazma ulaştırabileceğini varsayabilir insan. Gerçekte ise seks aralıksız ve yaratıcı bir deneyler dizisidir; bunların bazıları işe yarar, bazıları yaramaz. Herkesle her şart altında işe yarayacak standartlar yoktur. Partnerinizden farklı bir şey yapmasını istemek seksi her ikiniz için de iyileştirecek bir hamle olabilir; özellikle de “ay öylesi bende işe yaramaz” gibi bir laf yerine “biraz daha şöylesini deneyebilir misin” gibilerden pozitif bir talep olarak formüle edilirse. Ayrıca şunu söylemeden geçmeyelim: Bir şeyi istemiyorsanız, daima ve şüphe götürmez bir biçimde, güzel ve açıkça “Hayır” deme hakkınız var – bu önemli adımı kaçırdığı için hem erkekler hem de kadınlar üzerlerinde baskı hissedebiliyorlar.

7. Pornografide insanın neredeyse hiç karşılaşmadığı şeylerden biri, partnerler arasındaki aşk veya en azından bir mahremiyet hissidir. Böyle detaylar senaryoyu zorlar ve çoğu porno oyuncusu birbirine karşı böyle hisler beslemediği için rol yapmayı da zorlaştırır. Oysa gerçek hayatta tam da böyle şeyler seksi basit bir fiziksel eylemden insanı derinden etkileyen ve tatmin eden, onu hem kendine hem de partnerine yakınlaştıran duygusal bir deneyime dönüştürür. (eğer bunu istiyorsanız tabii)
(Bu nokta gelir geçer sekse karşı bir duruş olarak okunmamalı – istediğiniz oysa eğer.)

8. İlişki bağlamında seks, penetrasyonda saatler, günler haftalar önce başlar – o da, penetrasyon yaşanacaksa yani. Pornogafi üretirken yönetmenlerin amacı baştan çıkarma diyalogları, kıkırdamalı flörtleşmeler ve hatta pek çok insanın hoşlandığı sınırsız çeşit ön sevişme ile saatler süren sahneler çekmek değildir; hedef kitlelerinin açık seçik sevişme sahneleri – hem de bunlardan bir sürüsünü – izlemek istediğini düşünerek, böyle şeyler üretmeye odaklanırlar. Oysa gerçek hayatta sırf hardcore kısımlara odaklanmak seksin umduğunuzdan çok daha az keyif veren bir şey haline getirir. Partnerinizle gün boyunca birbirinize nasıl davrandığınız, seksin nasıl başladığı falan alacağınız keyfi bayağı değiştirir.

9. Tek bir tarz pornoyu ya da tek bir beden tipini izledikçe, beyniniz seksi böyle bir tarzla veya böyle bir insanla ilişkilendirmeye başlar. Bunun aşk hayatınız üzerinde etkileri olur. Kazara kendinizi çok dar bir zevk skalasına sıkıştırmamaya dikkat edin çünkü bu kendinizi bir dünya farklı keyiften mahrum etmenize yol açabilir.

10. İhtiyacınız olan sadece biraz rahatlamaksa porno bayağı işe yarar. Ama yine de, pornoyu sırf bu açıdan kullanıyorsanız, bilmeyerek kendinizi şipşak yüzeysel orgazma programlıyor olabilirsiniz. Niye tam ters yöne gitmeyelim? Birkaç saatinizi ayırın, en sevdiğiniz pornoyu önünüze koyun ve bakın bakalım ne kadar tutabiliyorsunuz kendinizi. Kısa bir süre sonra, mümkün olduğunu dahi bilmediğiniz orgazmlar yaşayacaksınız, ve bu da seks hayatınızı gölgelemek yerine güçlendirecek.

***

İyi seks hem hakkınız, hem de erişebileceğiniz bir şey – arada bir odaklanmanın yararınıza olacağı herhangi başka bir beceri olarak görün onu. Pornografi bir eğitim kaynağı olarak hep faydalı değil, ama şeytanın kendisi falan da değil. Kendi tepkilerinizi ve partnerinizin tepkilerini asıl rehberiniz olarak kabul edin ve seksin keyfini çıkarın !

[Roger Barnett’in bu yazısı 17 Temmuz 2014’te “10 Things I Wish Someone Had Told Me About Porn” başlığıyla Gender Equality sitesinde yayınlandı.]

Pornonun seksle ilgili öğrettiği absürd mitler – Noah Brand, Ozy Frantz

Seksi porno izleyerek öğrenen gençlerin, cinsellik hakkında, hatalı inançlardan ve kavram yanılgılarından oluşan muhteşem bir hazinesi var.

xxx

Üniversite öğrencisi Lynette, eski erkek arkadaşlarından biriyle mercimeği fırına verirken, ana akım pornonun cinsellik hakkındaki gerçekdışı idealleriyle yüz yüze geldi.

“Kadınların kasık kılları olduğunu bilmeyen bir erkek arkadaşım oldu.” diyor bir röportajda. “Sırf porno izlediği ve porno dışında hiç çıplak kadın görmediği için, kasık kılı olayını bir şekilde fark edememişti.”

“Bu durum tam donumu çıkaracakken ortaya çıktı.” diye ekliyor. “Yani vaziyetin ne kadar tuhaf olduğunu siz hayal edin.” Duraksıyor. “Yüzünü unutamıyorum. ‘Allahım benim derdim ne, bir daha kimsenin önünde donumu çıkarmayacağım.’ der gibi bir bakış vardı yüzünde.”

Porno son yüzyılda son derece popüler hale geldi. İnternet pornografisinin yükselişiyle birlikte, artık tam teçhizatlı cinsel etkinliklere tanıklık etmek için şehrin karanlık bir köşesindeki pespaye bir sex-shop’a gitmenize gerek kalmadı. Hızlı bir Google araması, en aleladesinden (misyoner pozisyonunda sevişen mutlu amatör çiftler) en acayibine (balonlarla ilgili bir seks fetişi olan looner’lar internet olmasa nasıl bir araya gelebilirlerdi ki?) her tür seks etkinliğini önünüze koyuyor. Birçok ergen cinsellikle ilk olarak bilgisayar ekranının parıltıları arasında karşılaşıyor.

Ve bugünlerde, tüm bunlar bazı gülünç yanlış kanılara yol açabiliyor.

Seksİ Pornodan Öğrenmek

Rick Santorum’un yakın zamanda pornoya açtığı savaşa rağmen, porno bir bela değil. Avusturalyalı üniversite profesörü ve pornografi araştırmacısı Alan McKee, AlterNet’e durumu şöyle anlatıyor: “Pornografi yaşam boyu eğitim olarak, açık iletişim için, cinsel gelişimin agresif, mecburi veya zevksiz olmaması için, kendini kabul etme ve farkındalık için, seksin keyif veren bir şey olduğunu kabul etmek için, ve aracılı cinsellikte beceri için çok iyi.” Kısacası, pornografinin sağlıklı bir cinsel hayatın temeli olabileceğini iddia ediyor – sağlayacağı solo orgazmlar da cabası.

Sorun şu ki seksi pornodan öğrenmek silahları aksiyon filmlerinden öğrenmeye benziyor. Aksiyon filmleri olay örgüsü veya pek bir havalı bir patlama uğruna gerçekçiliği kurban ediyorlar. Aksiyon filmleri insana silah güvenliği öğretmez. Aksiyon filmleri şiddete alternatif yöntemlerden bahsetmez. Ve aksiyon filmleri – kahramanımızın bitmek tükenmek bilmeyen cephanesi gibi – gVoyeurerçeği yansıtmayan bazı hilelerle öykünün akmasını sağlarlar. Ama bu bir sorun değil, yeter ki herkes bu filmleri sadece eğlendirici fanteziler olarak görsün.

Maalesef, bugün cinsel açıdan aktif hale gelen birçok genç insan için, ana akım pornonun eğlendirici fantezileri, zamanlarının çoğunu geçirdikleri seks öğretmenleri olmuş durumda. Ve ana akım porno berbat bir öğretmen.

Birçok genç insanla porno ve cinsellik hakkında konuştuğumuzda hemencecik keşfettiğimiz şey, seks hakkında sandıkları dolduracak miktarda, üzücü şekilde hatalı inançları olduğuydu. Tüm kadınların, kendileri her ne şekilde karşı gelirse gelsin, aslında seks esnasında onlara sürtük denmesini istediklerine inanan bir genç erkek. Önsevişmenin seksten önce birkaç parmağınla birinin vajinasını karıştırmaktan ibaret olduğunu düşünen erkekler. Anal seks için kayganlaştırıcı kullanmak gerektiğini bilmeyen insanlar…

Blogger Holly Pervocracy “Kadınların penetrasyondan daha sık olarak ellerini sıkarak veya klitorislerini ovarak mastürbasyon yaptıklarını duyduğunda çok şaşıran birçok erkekle karşılaştım.” diyor.

“Bana yanlış yaptığımı söyleyen bir erkek bile oldu.” diyor Lynette. “Eğer klitorisimi ovuyorsam, o gerçek mastürbasyon değildi. G noktasından haberi bile yoktu; vajinamda parmaklarımın sürtünmesiyle boşalmam gerektiğini düşünüyordu.”

Kadınlar göz kamaştırıcı anatomik hataların tek kurbanı değiller. Ana akım porno starlarının devasa, daima sert, hazır ve nazır penisleri de eşit derecede gerçek dışı. “İlk erkek arkadaşım bana, son derece ciddi bir havayla, onunkinin bayağı küçük olduğunu söylemişti – sadece 19 cm.” diyor Pervocracy. “Ortalamayı 23 santim sanıyordu.”bilmiş

Lynette de katılıyor. “Ortalama olduğunu düşünen bir erkekle konuştum, emin değildi, belki de küçüktü. Gerçekten abartıyordu.” diyor. “En sonunda 20 cm olduğunu kabul etti. Ben kahkahalarla gülmeye başladım. Utanarak bana baktı ve ‘gerçekten o kadar mı küçük?’ diye sordu.”

Cinsellikle ilgili bu mitler komik görünebilir, ama trajik bir gerçeği gizliyorlar. Bush’un sadece kaçınmaya dayalı seks eğitimine (abstinence-only sex education) verdiği rekor kaynakla koca bir nesil ergen yetişti.

Her ne kadar Obama bu kaynakları devre dışı bıraktıysa ve kanıta-dayalı kapsamlı seks eğitimini desteklediyse de, olan oldu. Ve Cumhuriyetçi Parti adaylarından her ikisi de (Santorum ve Romney) sadece kaçınmaya dayalı seks eğitimi taraftarı – bu eğitimin bekaretin kaybedilmesini epi topu sekiz ay ötelediğine dair kanıtlara rağmen. Guttmacher Enstitüsü’nde yapılan bir araştırmaya göre, yirmi yaşından genç bireylerde, sadece kaçınmaya dayalı seks eğitimi alanlarda hamilelik ve cinsel kaynaklı hastalık görülme oranı almayanlara kıyasla çok çok daha yüksek.Bennett editorial cartoon

Kapsamlı seks eğitimi denen şey de cidden sınırlı aslında. Sıklıkla, birçok başka konuyu es geçip cinsel yolla bulaşan hastalıklara ve prezervatiflere odaklanıyor. Queer olmak veya rıza gibi temel fikirler bile çoğunlukla ihmal ediliyor. Benim kapsamlı seks eğitimi dersimde, kadın cinsellik organı diyagramını doldurmuştuk. Diyagramda klitoris yoktu – bazı insanların kadınların vajinaya sürtünme yoluyla boşalması gerektiğini düşünmelerinde şaşılacak bir şey yok. Bu kadar sınırlı bir seks eğitiminde, insanların penis büyüklüğü veya kadın orgazmı hakkındaki yanlış bilgilerini düzeltmeyi de unutabilirsiniz.

İşin doğrusu, iyi bir seks eğitimi yokken bile, porno kullananların çok az bir kısmı pornoyu seksin “gerçekte nasıl olduğunu” öğrenmek için kullanıyor. Gençlerin çoğu pornoyu geri kalan herkes neden kullanıyorsa ondan kullanıyor – cinsel uyarılma, mastürbasyon ve orgazm. Yine de, ana akım pornonun insana fark ettirmeden öğrettiği şeyler de gayet cesaret kırıcı olabilir.

Susie Bright, “The Prime of Miss Kitty MacKinnon” yazısında, ana akım pornonun sorunlu yanlarını eleştiren birçok  insanı, birkaç bardak tuzlu su içip sadece birinin tuzlu olduğunda ısrar eden insanlara benzetiyor. Yine de, tuzlu su olan bardaktaki su hâlâ tuzlu ve porno hâlâ ırkçı, cinsiyetçi ve queer-fobik öğeler içeriyor. Daha da kötüsü, gerçekten kapsamlı bir seks eğitiminin yokluğunda, birçok insan gerçek seksin de bu öğeleri yansıtması gerektiğine inanıyor.

“Porno bizim için “she-male” ve “siki olan piliç” gibi şaşalı isimler uyduruyor. … Ben bunu bir yanlış kanı olarak görüyorum çünkü insalar bize böyle hitap etmenin meşru olduğuna inanıyorlar.” diyor trans aktivist Ami Angelwings. “Asyalı trans kadın pornosu, eski erkek arkadaşlarımdan birine, trans kadınların daha çekici oldukları ve beyazlardan daha iyi oldukları izlenimi vermişti. Hatta bir gün bana ‘En iyi kadınlar Asyalı erkeklerden olur’ demişti (ve evet, ondan bu yüzden ayrıldım).”

“Japon kadınları fetişleştiren erkeklerin çoğunluğu buna anime pornosu izleyerek ulaşıyor,” diyor Pervocracy, “ve kendi Japon kadınlarının çocuksu, ağlamaklı derecede itaatkar ve çizgi film karakteri gibi şirin olmadığını görünce çok büyük hayal kırıklığına uğrayacaklar.”

“Ben itaatkar Asyalı kız olayının daha ziyade ABD’de üretilen Asyalı pornosunun bir parçası olduğunu düşünüyorum. … bunlar çoğunlukla Asyalı kadınları egzotikleştiriyor.” diyor Angelwings.xxx movie

Ve ekliyor. “Japon pornosundaki kadınların tepkilerindeki farklardan (ABD pornosuna kıyasla), Japon erkeklerin tecavüzden keyif aldığı sonucuna ulaşmış birden fazla insan tanıyorum.”

Bazıları, bir kişinin zihin sınırlarından çıkmayan özel fantezilerinin diğer insanları endişelendirmesine karşı çıkıyor. Ancak, trans kadınlara “siki olan piliç” veya Japon kadınlara çocuksu ve itaatkar muamelesi yapan ve küresel ölçekte dağıtımı yapılan medya yayınları, bir kişinin özel seks hayatından oldukça farklı. Fantezi bir şeydir; alçaltıcı ve hatalı kalıpyargılar oluşturmak bambaşka bir şey. Ama az ama çok, okullar en azından insanları ırklarına veya cinsel kimliklerine göre kalıplara sokmamanız gerektiği fikrini vermeye çalışırlar, pornonun aksine.

Eşit derecede sorunlu bir konu da, ana akım pornografinin sunduğu temiz ve ambalajlı seks imajı. Ana akım porno dünyasında ereksiyonlar sipariş üzerine hazır edilir ve o ereksiyonun sahibi seksin bittiğine karar verene kadar devam ederler, ve hemen o noktada da orgazm devreye girer. Seks pozisyonları ve etkinlikleri katılımcıların hislerinde değil, kamerada nasıl göründüklerine göre seçilir. Herkes hep sekse hazırdır, libido dalgalanmaları arasında uyum aramaya gerek yoktur. Kimse vajinal osurma yaşamaz, ne pozisyonda olursa olsun kimse penisini kaldıramazlık etmez ve kimse asla yataktan düşmez.

Porno bir fantezidir. Fantezilerden gerçekçi olmamaları beklenir. Erkek oyuncunun ereksiyonunu kaybetmemesiyle görevli fluffer’ları, art arda çekimleri veya porno yıldızının kıçındaki kılların alınışını göstermek filmi berbat ederdi. Nitelikli bir seks eğitimi insanlara ereksiyonların ve orgazmların sıklıkla öngörülemez olduklarını, akrobatik seks pozisyonlarının iyi seks için illa ki gerekli olmadığını, libidoların farklı olduğunu ve seks esnasında bazen hatalar yapılabileceğini öğretmeli. Ama bunun yokluğunda, porno fantezisi – ve pornonun fantezi olmadığı fantezisi – seksin ne menem bir şey olduğu konusunda gerçekle alakası olmayan inançlara yol açabilir.

Gerçekten kapsamlı bir seks eğitiminin avantajı budur. Tabii ki kadınların çoğunlukla multi-orgazmik olmadıklarını açıklanabilir veya nasıl güvenli seks yapılacağını anlatılabilir; ve bunlar çok değerli. Ama daha önemlisi, gerçekten kapsamlı bir seks eğitimi, seksin çeşitliliğine dikkati çekebilir: insanların farklı bedenleri, farklı arzuları ve farklı yetenekleri var; ana akım pornonun sunduğu seksin en iyi seks olması ve diğer insanlarınkinin daha az iyi olması diye bir şey yok, aksine binlerce farklı zevkli seks yaşamı mümkün. Seks insanidir, tuhaftır ve çoğunlukla da gayet eğlencelidir; bunlar seksin pornoda çok seyrek olarak görülen yanları.

“Porno benden ‘ihtiraslı’ ve ‘baskın’ dışında cinsel ruh halleri olabileceğini sakladı.” diyor Pervocracy. “Anca cinselliğin gerçek dünyasına girince, uykulu seks diye bir şey olduğunu, kıkırdamalı aptalca seks diye bir şey olduğunu, şipşak sabah seksi ve ağırdan almalı akşam seksi diye şeyler olduğunu, donunu tişörtünü çıkarmaksızın itiş kakışlı sarsak seks yapılabileceğini, oynaşmalı seks diye bir olduğunu, biri üzgünse onu avutmak için seks yapılabileceğini, ‘hımm, görelim bakalım’ havasında deneysel seks, dünya tatlısı tuhaf inek seksi ve her şeye meydan okuyacak derecede atletik seks diye şeyler olduğunu öğrendim.”

Ve ekliyor: “Cinselliğin gerçek dünyasına girene kadar, seks sırasında gülümseyebileceğimi bilmiyordum.”

***

SexEdLikeDriversEd

[Noah Brand, Good Men Project‘in baş editörü. Ozy Frantz No Seriously, What About Teh Menz? blogunda yazıyor. Bu yazının orijinali AlterNet’te 26 Mart 2012 tarihinde “The Absurd Myths Porn Teaches Us About Sex” başlığıyla yayınlandı.]

Blog okuması: Porno ne işe yarar?

New Internationalist dergisinde Hazel Healy’nin yazdığı “Is there a feminist spring?” başlıklı makalede şöyle bir tümce geçiyor:

” ‘Boys as young as 11 are watching porn and learning that sex is something you “do to” a girl,’ explains Sophie Bennett, who runs UK Feminista’s schools programme.” (Temmuz/Ağustos 2014, 474. sayı, sayfa 15)

Yani diyor ki:

” ‘Daha 11 yaşındaki çocuklar porno izliyorlar ve seksin “kızlara yapılacak” bir şey olduğunu öğreniyorlar.’ diye açıklıyor UK Feminista’nın okul programını yürüten Sophie Bennett.”

Porno endüstrisinin cinsiyet rollerini iyicene kuvvetlendirerek yeniden ürettiğini görmek için ne dahi olmaya ne de pek bir eleştirelliğe gerek var.watchin it

Porno endüstrisine cinselliği metalaştırdığı için* ve/veya topluma cinsiyetçilik aşıladığı için karşı çıkabiliriz. Ama karşı çıktığımız şeyin tam olarak ne olduğunu netleştirmemiz lazım. Ben, açık cinsellik içeren eserlere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Kadınların cinselliği hakkında çok kısıtlı gerçek bilgimiz var zira:

Benim şimdiye kadarki deneyimim, hiçbir kadının ben sormadan bana ne yapacağımı söylememiş olması. Konuyu, tabii ki gayet tedirgin bir biçimde, hep ben açıyorum. Açtıktan sonra da genellikle partnerimin ağzından cımbızla laf alıyormuş gibi hissediyorum. …

Tüm cinsellik bilgisini abuk subuk porno filmlerden edinmiş olan bunca erkek, eğer kimse onları uyarmazsa uzunca bir süre kendilerini kandırarak (ve partnerlerini mutsuz ederek) yaşayacak.” (“Friends with Benefits” ve Hollywood’un seksten anladığı)

Şimdi pornografinin birçok versiyonu olduğunu, az da olsa bazılarının cinsiyetçi rollere belli ölçüde eleştirel yaklaştığını akılda tutarak, porno ihtiyacına bir de bu gözle bakalım. Bunun bir kısmı, bugün cinselliğin topyekun baskılanmış olmasından doğan bir ihtiyaç:

“Cinselliğe o kadar seyrek maruz kalıyoruz ki… Hiç tiyatro izlemeyen aktör gibi hissediyorum kendimi, pornodan uzun süre uzak kaldığımda. Bir adım geri atıp, “Yahu nasıl görünüyor acaba?” diye düşünerek kendimi ve başkalarını izlemek seksten aldığım keyfi arttırıyor.

Belki hayatın içinde cinsellikten bu kadar uzak olmasak, başka insanların cinselliğinden bir şeyler öğrenmek için odamın kapısını kapatmama, kulaklığımı takmama, internet tarayıcısında gizlilik modunu açmama falan gerek kalmazdı.” (Evet, porno izliyorum: Amatör çekimler)

Bir başka kısmı, cinselliğin kiminle yapılıp kiminle yapılmayacağına dair normların hepimize aynı ölçüde hitap etmemesi:

“Etrafımdaki insanlar içinde, yaşıtım kadınlar içinde etkilendiklerimin oranı çok düşük, oysa örneğin benden yaşça gayet de büyük olan kadınlar içinde etkilendiklerimin oranı bayağı yüksek. …dove ad

… Buna rağmen, yani paylaşabileceğimiz şeyler olduğuna dair somut bir veri olmasına rağmen, benim bu kadınlara yaklaşmam garip karşılanıyor.

Gerçek dünyada, farklı yaş gruplarından insanların cinsellik yaşama oranı çok çok düşük. Pornografik yayın yapan sitelerde, farklı yaş gruplarından insanların seviştiği videoların diğer videolar içinde oranı düşük, ama çok da düşük değil. Öte yandan, kendisinin dahil olmadığı yaş grubundan insanların pornosunu izleyenlerin oranı görece yüksek.

Üstelik bu izleyici davranışı çift yönlü çalışıyor: Yaşlılar gençleri izliyor, hadi onu anladık diyelim, ama gençler de yaşlıları izliyorlar gayet.

Demem o ki, yahu madem bu videoları izliyoruz, madem böyle şeyleri düşünüyoruz, neden bu konunun gerçek dünyada karşılığı yok?

Belki de, yalnız kaldığımızda ve tüm seçeneklerle serbestçe karşılaştığımızda yaptığımız tercihler (yani, bu yazı bağlamında, tercih ettiğimiz porno türleri) bize arzularımızla ilgili sosyal hayatta görmediğimiz ve göremeyeceğimiz şeyler anlatabilir.

Belki de, porno izleme alışkanlıklarımız üzerine düşünmek, kendi cinselliğimizi keşfetmemiz için, kendi cinselliğimizle barışmamız (ya da tersine, mücadele etmemiz) için bir fırsat sunabilir.” (Evet, porno izliyorum: Farklı yaş grupları)

Bir kısmı ise, belki cinsellik üzerindeki baskılar kalksa bile medeni cesareti olmayanlarımızın yine de duyacağı bir ihtiyaç:

“Asıl ilgimi çeken, gerçekten kamusal alanda ve gerçekten “halk” tarafından görülme ihtimali olacak şekilde sevişenler. …

Etrafımdaki insanlarla cinsellik konusunda açık olsak bile, porno bana kendimin ve/veya partnerimin medeni cesareti(miz) olmadığı için gerçekleştiremediğim bir cinsel deneyim ve hayal gücü sağlıyor. Yani, dünyanın en özgürlükçü arkadaş çevresine bile sahip olsam, pornoya olan ihtiyacım ortadan kalkmayacak – ya da en azından “kamusal alan” kategorisine.” (Evet, porno izliyorum: Kamusal alan)

Üstelik pornonun dönüp kendime bakmamı sağlayan bir yanı da var:

“[Amatör çekimlerde] kendimi görüyorum. Bunu hem iyi hem kötü anlamıyla söylüyorum. İyi anlamıyla, çünkü bazen “işi gücü” bırakıp “aktör”ün beceriksizliğini izlemek yalnız olmadığımı hissettiriyor. Kötü anlamıyla, çünkü ticari olmayan bir ortamda dahi kadının rolüyle ilgili kodların nasıl yeniden üretildiğini görüyorum – üstelik bunlar çoğunlukla benim de tekrar ettiğim kodlar oluyor.” (Evet, porno izliyorum: Amatör çekimler)neverseenanythinglikethis

Dahası, pornoyu tersten izlemek, yani orada gördüklerimin gerçeği ne kadar yansıttığını sorgulamak da mümkün. Çünkü,

“geleneksel porno sektörü, bir erkeğe, sadece kadınların ne istediğiyle ilgili yanlış bilgi vermiyor. Aynı zamanda, nelerin erkeğin hoşuna gideceğiyle ilgili de gizli varsayımlar yapıyor.

Penetrasyonun daha hızlı ve daha sert olması gerekmediğini … fark etmek için dahi olmaya falan gerek yok. …

Ama nihayetinde, erkek egemen bir toplumda olduğumuzu, bu fast and furious tarzın erkeğin fiziksel hazzını arttırdığını ve dolayısıyla – kadınların orgazmı diye bir derdimiz olmadığına göre – kendi keyfimize bakmamızın öğütlendiğini sanmıştım. Oysa erkeğin en çok keyif aldığı yöntemin bu olduğu da hiç bariz değil. Mesela sevişmenin sonuna doğru bilinçli olarak yavaşlamak hiç aklıma gelmemişti yakın zamana kadar. Bir süredir bunu deniyorum ve şaşırtıcı derecede zevk alıyorum.” (Daha hızlı ! Evet ! Daha hızlı !)

Ayrıca mesela, porno filmlerinin tam aksine,

“Bence kadın cinsel organının “tıraşlı” olması hiç de iyi bir şey değil.

Bir kere, genellikle, sevişmeden hemen önce değil biraz zaman önce tıraş olunduğu için, yeni çıkmaya başlayan kıllar batıyor (oysa biraz uzun olsalar hiç batmayacaklar). Dahası, atlanmış tek bir kıl veya kesilmiş ama deriye yapışıp kalmış bir küçük parça, ayakkabı içine kaçan küçücük bir taş parçası gibi sinir bozucu olabiliyor. (Oysa plajda yalınayak yürümek dert değil mesela.)” (Cunnilingus’ta dikkat edilecek hususlar)

Pornonun erkekleri (ve kadınları) yanlış yönlendirmesinin dahi faydalı olabileceğini sanıyorum. Hepimiz zaten sürekli tüm toplum tarafından gizli veya açık kodlarla kadın-erkek rolleri ve seks konusunda yanlış yönlendiriliyoruz; porno eserleri bu yanlışları somut olarak göstermek için iyi bir araç olabiliyor. Yani toplumun kılcal damarlarında akan cinsiyetçiliği göz önüne çıkarıyor olması başlı başına faydalı olabilir. (Öte yandan, porno eserlerdeki birçok abartılı sahnenin izleyicide “Bu ne be?” tepkisi oluşturabileceğine de inanmak istiyorum.)

Safinaz'ın Temel Reis'e "Erkekim benim." diye  sarılmasını hatırlıyor musun?

İşte bir “Bu ne be?” anı.

Örneğin bu yazının en başındaki alıntıdaki gibi, seksin kızlara yapılan bir şey olması bilgisi, porno olsa da olmasa da benim hayatımdaki temel varsayımlardan biriydi. Üstelik etrafımdaki kadınlar da bunu büyük ölçüde böyle görüyorlardı:

“… büyüdüm, büyüdükçe de azıcık akıllanır gibi oldum. Kadın “gideri olan/olmayan”, yani “götürülecek” bir şey olmaktan çıktı. Lisenin sonlarına doğru ve üniversitenin ilk yıllarında artık kadınları bu anlamda cinsel obje olarak görmüyordum.

Ama yine de cinsellik açısından obje olarak görüyordum kadınları ! …

Cinsellik hâlâ erkeğin talep ettiği bir şeydi. Kadın bu talebi değerlendiren ve kabul veya reddeden kişiydi. Bir bakıma, sanki kadınlar normal şartlar altında sevişmek istemezler, gibime geliyordu. …

Dolayısıyla seks, erkeğin talep ettiği, kadının arz ettiği bir hizmetti.” (Gideri olan kızlar özelden yazsın.)

Cinsiyetçi pornografik eserlerin bu toplumsal algıyı deşifre etmemize yardımcı olabileceğini sanıyorum.

Öte yandan, madem öyle, kendi cinselliğimle ilgili de video ve fotoğraf çekmeye olumlu yaklaşmam lazım değil mi? Bir bakıma evet, ama her şeyden önce şu var:

“… bugün bir kadının seks videosunu çekmek aynı zamanda ciddi bir şantaj aracı olabiliyor. Dolayısıyla, böyle bir şeyi hiçbir partnerime asla önermek istemem. Hadi diyelim bana güvendiler (bence kimseye bu kadar çok güvenmesin kadınlar), ya bir şekilde bizim elimizden çıkıverirse video?” (Evet, porno izliyorum: Peki orada olmak ister miydim?)

Bu sorunu ortadan kaldıracak ama başka bir soruna işaret edecek şekilde, şöyle bir yorum yapmıştı biri:

“Bi keresinde ben (kadın tarafı) bi sevişmeyi kaydetmiştim. Tripod üstünde bir kameraya karşı sevişirken insan kaydedilmekte olduğu hissinden kurtulamıyor, iş “performans”a dönüşüyor ister istemez. Sonra çektiğimiz şeyi hiç bilgisayara aktarmadan, kameradan izleyip silmiştik. Hepsini izlemeye dayanamamıştım, hiç uyarıcı filan gelmediği gibi rahatsız edici gelmişti bir de.” (Evet, porno izliyorum: Peki orada olmak ister miydim? – “eyyorcu” isimli okuyucunun yorumu)

Toparlarsak:

1. Porno endüstrisinin ezici bir çoğunluğu cinsiyetçi normları güçlendirerek yeniden üretiyor.

2. Pornografik eserlere, hem cinsellik bugün yaşamımızın doğal bir parçası olamadığı için, hem de hayal gücümüzü geliştirebileceği için ihtiyacımız var.

3. Pornografik eserlerin cinsiyetçi normları vurgulaması, ayrıca bu normların deşifre edilmesine ve sorgulanmasına önayak olabilir. (Böyle çalışmalar feminist literatürde bolca mevcut.)

4. Öte yandan, tüm pornografik eserlerin belli bir ölçüde “performans” olduğunu akılda tutmamız gerekiyor. Bu sırf sik boyuna ve kaslarına göre seçilmiş aktörlerle stüdyoda çekilmiş videolar için değil, orada bir kameranın olduğunu bilen amatörler için de geçerli. Tüm pornografiyi bu gözle izlememiz lazım: Hem insanların nasıl göründüğünü, hem de nasıl görünmeye çalıştıklarını göz önünde bulundurarak.

Pornografiyle haşır neşir olmak (ve aynı zamanda aramıza bir mesafe koymak) cinsellik hakkında algımızı genişletebilir. Özellikle de bu haşır neşir olma halini açıktan açığa yaparsak…

first time

***

* Mesela HES karşıtı mücadele de suyun metalaştırılmasına karşı çıkıyor.

“Kinsey”

Kinsey” filmini izleyin. (Fragman şurada.) Lütfen izleyin. İkna olmadınız mı? Peki madem, biraz bahsedeyim Alfred Kinsey’den ve filmden.

ALFRED KINSEY ve kINSEY RAPORLARI

Kinsey, ABD’nin dört bir yanında binlerce katılımcıyla teker teker gerçekleştirilen yüz yüze röportajlar aracılığıyla “Sexual Behavior in the Human Male” (1948) ve “Sexual Behavior in the Human Female” (1953) raporlarını oluşturan, seksoloji diye bir bilimsel alanı neredeyse yoktan var eden*, cinsellik araştırmalarında devrim yapan biyoloji kökenli bir bilim insanı.andyourwife

Özellikle evlilik öncesi cinsellik, eşcinsel ilişkiler, orgazm gibi konularda Amerikan toplumunun (Pazar ayinlerinde papağan gibi tekrarlanan cinsellikten kaçınma (abstinence) propagandası dışında) hiç konuşmadığı mevzuları, açıkça ve bilimsel soğukkanlılıkla tartışmaya açtı.

Kinsey Raporları öyle çok şeyi ilk kez söyledi ve öyle çok yeni fikre ilham verdi ki, saymaya kalkıp da önemli bazılarını unutmaktan korkuyorum. Bu yüzden, beni en çok etkileyen fikre, Kinsey skalasına değinmekle yetineceğim.

KINSEY SKALASI

Kinsey, bireyleri heteroseksüel – homoseksüel olarak ayırt etmektense, 0-6 arasında numaralandırılmış bir yelpazeye yerleştirilmelerini öneriyor. 0 tamamen heteroseksüel, 6 ise tamamen homoseksüel anlamına geliyor. Biraz bu skaladan bahsetmek istiyorum, ama önce Kinsey’in kendinden öğrenelim ne yapmaya çalıştığını. Erkek cinselliği raporunda 639-656. sayfalar arasından bir bölüm:

“Erkekler heteroseksüel ve homoseksüel diye iki ayrık populasyona ayrılmazlar. Dünya koyunlar ve keçiler diye bölünmez. Taksonominin temel ilkelerinden biri, doğanın çok nadiren ayrık kategorilerle çalışmasıdır. … Yaşayan dünya her açıdan bir continuum (süreç, süreklilik) ifade eder.

Sadece heteroseksüel ve sadece homoseksüel hikayeler arasındaki seviyelendirmenin sürekliliğini vurgulamakla beraber, her katılımcının hikayesindeki heteroseksüel ve homoseksüel deneyim veya yanıtların görece miktarına dayanan bir çeşit sınıflandırma geliştirmek cazip göründü. […] Bir birey, hayatının her dönemi için bu skalada bir konuma yerleştirilebilir. […] Yedi-puanlı bir skala, gerçekte var olan seviyelendirmeleri göstermeye en yaklaşan oldu.”

Burada benim dikkatimi çeken birkaç şey var.

  • Birincisi, Kinsey bir deneyime veya yanıta, yani geçici nitelikte bir şeye heteroseksüel veya homoseksüel adını takarak başlıyor; bir kişiye değil. Sonrasında, oluşan öyküye göre kişiyi skalada bir yere koyuyor. Yani aslında olağanüstü bir kıvraklıkla, dogmatik kalıpları materyalist yöntemle değiştiriyor. Deneyimler kişiliğin sonucu oluşmuyor, deneyimlere bakarak kişilikle ilgili bir yargıya varıyor.
  • İkincisi, skalaya yerleştirme işi, gayet subjektif kriterlere göre yapılıyor. Subjektiften kastım Kinsey’in kafasına göre insanlara isim takması değil. Dikkat ederseniz, hikayenin oluşturulması katılımcıların yorumları, deneyimlerini anlamlandırmaları vb. öznel değerlendirmelere dayanıyor. Yani aslında katılımcı bizzat kendisi, kendine skalada bir yer belirliyor.
  • Son olarak, tabii ki, bu konuda yapılan ilk araştırma olmasından dolayı, “cinsel kimlik” ve “cinsel yönelim” konularının biraz iç içe geçtiğini, bugünkü terminolojimizin daha ince ayarlanmış olduğunu eklemek lazım.Kinsey_movie

“KİNSEY” (2004)

Filme gelirsek.

Senaryosu, klasik Hollywood biyografilerinden farklı değil. Bir yanda araştırmalar ve onların yarattığı toplumsal infialle mücadele, bir yandan Kinsey’in çocukluktan evlilik hayatına kadar kendi cinsel deneyimleri… Ama Kinsey’in hem araştırmaları hem de özel hayatı o kadar ilham verici ki, senaristin çok da yaratıcı olmasına gerek kalmıyor.**

Filmden onlarca anekdot aktarabilirim şu anda, ama sadece şunu söylemekle yetineyim: 1940’larda ABD’de tartışılan konularla 2014’te Türkiye’de nelerle uğraştığımızı kıyaslamak bile dudak uçuklatıyor.

Tekrar ediyorum: Lütfen izleyin.

İyi seyirler.

Kinsey (2004)

Yönetmen: Bill Condon

Oyuncular: Liam Neeson, Laura Linney, Chris O’Donnell

***

* Seksoloji diye bir şey önceden de vardı elbette. Burada asıl olarak bu alanın “bilimsel” bir alana dönüştürülmesine, yani verilerin önyargılardan (en azından metodolojik olarak) önce gelmesi ve tezlerin özgürce tartışılabilmesi gibi kriterlerin konmasına vurguda bulunmak istedim.

** A Beautiful Mind‘dan mesela, tamamen senaristin uydurduğu görsel aldanmaları çıkarın (John Nash’te şizofreni sadece sesler duymaya ve zihinsel kurgulara dayanıyor.) bakın geriye ne kalacak. İpucu: Fragmandaki neredeyse tüm sahneleri çıkartmanız gerekecek.

Daha hızlı ! Evet ! Daha hızlı !

Sevişirken partnerimin ne istediğini anlamadığımı ya da en azından anladığımı hissetmediğimi söylemiştim. Özellikle seks etkinliğini bir etkinlik olarak sadece pornodan öğrenen benim gibi insanların, partnerlerini anlamak için mutlaka bir çeşit yönlendirmeye ihtiyacı olduğunu düşündüğümden bahsetmiştim.

Yakın zamanda, meselenin sandığımdan da karışık olduğunu fark ettim.neverseenanythinglikethis

Geleneksel porno sektörü, bir erkeğe, sadece kadınların ne istediğiyle ilgili yanlış bilgi vermiyor. Aynı zamanda, nelerin erkeğin hoşuna gideceğiyle ilgili de gizli varsayımlar yapıyor.

Penetrasyonun daha hızlı ve daha sert olması gerekmediğini, hatta bunun çoğunlukla (ama her zaman değil) sikmek anlamını içerdiğini, yani seksin kadının bir çeşit cezalandırılması (ve kadının da bunu istediği) anlamına geldiğini fark etmek için dahi olmaya falan gerek yok. “Lan ben ne izliyorum?” diye bir an düşünseniz, ilk aklınıza bu gelir zaten.

Ama nihayetinde, erkek egemen bir toplumda olduğumuzu, bu fast and furious tarzın erkeğin fiziksel hazzını arttırdığını ve dolayısıyla – kadınların orgazmı diye bir derdimiz olmadığına göre – kendi keyfimize bakmamızın öğütlendiğini sanmıştım. Oysa erkeğin en çok keyif aldığı yöntemin bu olduğu da hiç bariz değil. Mesela sevişmenin sonuna doğru bilinçli olarak yavaşlamak hiç aklıma gelmemişti yakın zamana kadar. Bir süredir bunu deniyorum ve şaşırtıcı derecede zevk alıyorum.erkekorgazm

Evet, hızlanmak bazen çok eğlenceli olabiliyor. Sadece partnerimin çıkardığı sesler veya bedenlerimizin birbirine çarpmasıyla çıkan sesler değil, etrafımızdaki nesnelerden (koltuk, yatak, masa, artık her ne varsa çevremizde) çıkan sesler de ayrıca tahrik edici olabiliyor.

Yine de, cinselliğin yavaş ve yumuşak başlayıp (öpüşme, sarılma vb.) düzenli olarak hızlanması ve en hızlı şekilde de bitmesi diye bir kural yok. Daha doğrusu, böyle bir kural varmış gibi hareket ediyoruz sanki. Oysa ben boşalma anımı daha ziyade “düzensiz kasılmalar” ve “sarsıntılar” şeklinde ifade ederim. Yani tam da hızın aksi şeyler oluyor bedenimde orgazm esnasında.*

Bu bariz gözlemin ardından, cinselliğin sonuna doğru yavaşlamayı denedim. (Tabii bunu önce mastürbasyon yaparken denedim, yoksa partnerimi deney alanı olarak kullanıyor değilim.) Ve çok ilginç bir şey fark ettim !

Yavaş ve yumuşak bir penetrasyonla orgazma yaklaştığım takdirde, orgazm esnasında ne sarsılma ne de benzeri bir kesintili tepki veriyor bedenim. Aynı tempoda devam ederek boşalıyorum.

“E ne var yani, bu da başka bir yöntem sadece.” diyebilirsiniz, ama bence birkaç ciddi faydası var:

  • Boşalma anını yaşamamı sağlıyor. Genellikle tüm diğer cinselliği yaşayıp son boşalma anında kelimenin ilk anlamıyla “boşalmak” yerine, orgazmın bizzat kendisini de deneyimleyebiliyorum. Görüntülere, hareketlere, seslere odaklanabiliyor, beni daha da heyecanlandıracak şeyler (bedenimin/bedeninin özel bir noktasına dokunmak, öpmek vb.) yapabiliyorum.
  • Bu anı yaşamak, ayrıca, sonrasındaki takıntılarımın da bir kısmını çözüyor. Diğer durumda orgazm anında hiçbir şey gözlemleyemediğim için her aklımın bir köşesinde “Acaba bu onun hoşuna gidiyor mu?”, “Canını acıtacak bir şey yapmış olabilir miyim?” gibi sorular dururdu. Oysa bu yavaşlık, partnerimle iletişimimi korumamı sağlıyor ve bahsettiğim dertlerden muaf olabiliyorum.oneofmany
  • Son olarak, sarsıntılarla boşaldığımda her şey çok aniden olurken, penetrasyonu yavaşlattığımda orgazmın daha da uzadığını gözlemledim.

Kısacası, orgazmı yavaş penetrasyonla yaşamanın cinsel zevki arttırabileceğini fark ettim. Daha da ilginci, bugüne kadar böyle yapmamamın ardında sadece izlediğim/okuduğum/gördüğüm/duyduğum kalıplardan doğan bir şartlanma olduğunu fark ettim.

Oysa her zaman “başka türlü bir şey” mümkün.

***

* Orgazmla boşalma aynı şey mi bilmiyorum ama karıştırma şimdi başka şey anlatıyorum bak.

“Friends with Benefits” ve Hollywood’un seksten anladığı

Çok kötü bir Hollywood filmi izledim. Yine de, iyi ki izlemişim.

Friends with Benefits, başrollerde Mila Kunis ile Justin Timberlake’in oynadığı, neredeyse hiçbir özgünlük barındırmayan ve film çekme reçetelerinin eklektik bir şekilde birbirine yapıştırılmasıyla oluşturulmuş bir film. Kesinlikle bir zaman kaybı. Sakın izlemeyin.benefits

Film, arkadaşlıklarına seks, ama sadece ve sadece seks eklemeye karar veren bir kadınla bir erkeğin hikayesi. Erkek New York’a taşınıyor ve kadınla tanışıyor. Tesadüfe bak, ikisi de hemen öncesinde bağlanma sorunları sebebiyle sevgililerinden ayrılmışlar. Günlerden bir gün konuşurken “E hadi sevişelim lan.” deyip arkadaşlıklarına böyle bir boyut ekliyorlar. Sonra malum kafaları karışıyor falan filan.

Uzatmayayım. Sonunda, beklendiği üzere, birbirlerine aşık oluyorlar ve tadaa, mutlu son.

Filmde kayda değer iki nokta var:

Bunlardan ilki şu: Erkek karakter “Neden seks de diğer başka faaliyetler gibi olamıyor ki? Mesela tenis. Buluşursun, tenis oynarsın. Sonra el sıkışır ayrılırsın.” diyor. Kadın onaylıyor. Zaten bu konuşmadan hemen sonra erkek kadına “Ya aslında, tenis oynasak ya?” diyor vesaire. Bu elbette özgün bir laf değil. Sadece bana bu konuyu, yani cinselliğe ne anlam yüklediğim konusunu hiç işlemediğimi hatırlattı. Buna başka bir yazıda değineceğim.

İkinci ve asıl önemli olan ise, tenis muamelesi gösterecekler ya sekse, öncesinde paldır küldür kurallar koymaya başlıyorlar: “Şunu yaparım.”, “Şundan hiç hoşlanmam.”, “Şunu mutlaka yapmalısın.” gibi. Dahası, sevişirken de sözlü olarak birbirlerini yönlendiriyorlar: “Daha hızlı.”, “Boynumu öp.”, “Saçımı tut.” vb. Hatta ilk seks sahnesinde kadın erkeğin oral seks konusundaki kabiliyetsizliğiyle dalga geçiyor ve ona ne yapması gerektiğini öğretiyor.justenough

Hollywood karakterlerimiz tüm bunları, tenis oynarkenki profesyonel yaklaşımla yapıyorlar. Filmin bize verdiği mesaj, mahrem alanın yerini araçsallaştırılmış hayvani bir faaliyetin almakta olduğu. Zaten film bu “sorunu” çözecek şekilde “mutlu” sonla bitiyor.

Şimdi artık filmi unutalım ve kendimize şu soruyu soralım: Ya biz partnerlerimizle hiç konuşuyor muyuz cinsellik aktivitesi hakkında?

Hadi diyelim ki bazılarımız için seks esnasında bu gibi konuşmalar anın büyüsünü bozuyor, peki ya öncesinde veya sonrasında konuşuyor muyuz?

Bu meseleye “Kadınlar Ne İster?” yazımda biraz değinmiştim, şimdi başka bir boyutuna odaklanmak istiyorum.

Benim şimdiye kadarki deneyimim, hiçbir kadının ben sormadan bana ne yapacağımı söylememiş olması. Konuyu, tabii ki gayet tedirgin bir biçimde, hep ben açıyorum. Açtıktan sonra da genellikle partnerimin ağzından cımbızla laf alıyormuş gibi hissediyorum.

Sadede geleyim:

Tüm cinsellik bilgisini abuk subuk porno filmlerden edinmiş olan bunca erkek, eğer kimse onları uyarmazsa uzunca bir süre kendilerini kandırarak (ve partnerlerini mutsuz ederek) yaşayacak.

İşin kötüsü, doğrusunu öğrenmenin bir yolu yok, çünkü “doğrusu” diye bir şey yok. Her kadının tahrik oldukları şeyler farklı, her kadını rahatsız eden şeyler farklı. Dolayısıyla her partnerin bedeniyle baştan tanışmak gerekiyor. Kolay yol, her kadının profesyonel porno vidtalkaboutiteolarındaki kadınlar gibi olduğunu varsayıp bodoslama dalmak. Daha az kolay yol, her yeni kadının, önceki partnerlerimizle hemen hemen aynı olduğunu varsayıp bodoslama dalmak. Zor olan ama cinselliğin sağlıklı bir paylaşım haline gelmesini sağlayan yol içinse, mutlaka ve mutlaka kadınların açıkça konuşmaları lazım.

Kadınlar, her şeyden önce kendi cinsel hazlarını kurtarmak için ama aynı zamanda benim durumumdaki güvensiz ve kararsız erkekleri “adam etmek” için de seslerini çıkarsalar ne güzel olurdu.

***

Eksik kalmasın, filmin künyesini de vereyim.

Friends with Benefits (2011)

Yönetmen: Will Gluck

Oyuncular: Mila Kunis, Justin Timberlake, Patricia Clarkson