Tag Archives: güven

Sado-mazo güven

Blogun ilk aylarında, bilmediğim konular hakkında yazıyordum daha çok. Hakkında ilk kez düşünmeye başladığım konularda, bu ilk düşüncelerimi dağınık bir biçimde buraya koyuyordum. Sonrasında yavaş yavaş, okuduğum şeyleri paylaşmaya, sonra da biraz olsun araştırdığım şeyleri yazmaya başladım.

Bugünlük, fabrika ayarlarına dönüyoruz.

Bir partnerimin cinsellikle ilgili sorunları var. Bu sorunlar, geçmiş sevgililerinin ısrarcı, manipülatör ve şiddetli davranışlarından kaynaklanıyor genel olarak. Sevişirken kendini serbest bırakamıyor, çünkü partnerinin onu kullandığı hissi geliyor sürekli. Adamın sevişirken onu incitmesine de gerek yok. Daha genel bir his bu: erkeklerin onunla o olduğu için değil, sevişmek/eğlenmek için birlikte oldukları sezgisiyle yaşıyor.

Bu sezgiyi anlıyorum, çünkü bütün lise ve bir kısım üniversite yıllarımda o gözle baktığım onlarca kadın oldu. Tabii bu kadınların hepsi beni reddettikleri için benim bu gözümün kimseye çok ciddi bir zararı olmadı, ama etrafımdaki (reddedilmeyen) erkekler de benden farklı değillerdi – zaten hepimiz birbirimizden öğreniyorduk.

Bu korkunun sonuçlarından biri, penetrasyon veya oral seks gibi şeylerin devre dışı kalması. Hatta benim ona oral seks yapmam bile sorunlu, çünkü beni göremediği ve bana sarılamadığı zaman bu düşüncelerin başına üşüşmesi daha muhtemel. Başka bir sonucu da, seksin ortasında olaya hepten yabancılaşması ve bir mola istemesi.

Eğer bu blogdaki diğer yazılarımı okuduysan, benim kendi cinselliğimle de pek öyle barışık olmadığımı biliyorsundur. Partnerimin bu korkuları, benim kaygılarıma gayet uygun bir biçimde eşlik ediyorlar. Sanki ben çok sağlıklıymışım da sorunlu bir partner bulmuşum gibi anlaşılmasın yani yukarıdakiler.

Neyse işte, ortada genelleşmiş bir güven sorunu var ve nasıl aşacağımızı bilemiyoruz. Benim aklıma gelen ve yaptığım şeyler, ağırdan almak, her yeni şey için her seferinde açıkça rıza istemek, cinselliğin sonunda olup bitenler hakkında sakinca konuşmak ve nasıl hissettiğini dinlemek. Bu yaptıklarım sayesinde, krizsiz bir cinselliğimiz olmasına katkıda bulunuyorum, ama nasıl güven inşa edilir ben de bilemiyorum.

İşte bu bağlamda, neredeyse durup dururken, geldi bana BDSM’den bahsetti. Bir arkadaşıyla konuşuyormuş bir güven, bağlanma ve kendini serbest bırakma konularını. Arkadaşı önermiş. BDSM nedir bildiğini varsaymayacağım; Wikipedia diyor ki “involving bondage, discipline, dominance and submission, sadomasochism”. Yani esaret, disiplin, tahakküm, boyun eğme, sadomazoşizm gibi etkinlikleri içeriyormuş.

Arkadaşı bu konuyu acayip fanteziler yaşayalım diye değil, herhangi küçücük bir etkinliği bile yapmadan önce bir dünya anlaşma yapman gerektiği için ve sonrasında da her iki tarafında bu anlaşmalara sadık kalacağına güvendiğin için önermişmiş. Yani cinselliği bizim yaşadığımız gibi paldır küldür değil de, önce müzakere masasında o günkü sınırlarımızı tartışarak yaşarsak, belki güven inşa edebileceğimizi söylüyor.

Senden gizli saklım yok. BDSM benim için, porno sitesinde ben istemesem de sağda solda beliren bir kategoriden ibaret. Bundan başka ne bilirim, ne de ilgilenirim. Şimdiye kadar hiç “ay bu neymiş ki” deyip bakmışlığım da yok. Konu seks olunca, vanillayım ben bildiğin.

Zaten ilk tepkim de o oldu: “Ay ben vanillayım ayol, ne anlarım bu işlerden?” dedim. Hala da kafam karışık. Benim yapabileceğim bir şey değil gibi sanki. Ne kendimi birine öylece teslim edecek kadar güvenirim, ne de başka biriyle sevişirken yanlış bir şey yapmayacağıma.

Durup dururken bizi tehlikeli sulara atıyormuş gibi hissettim yani. Ama tabii onun açısından bakınca, tüm cinsellik başlı başına tehlikeli sulardan ibaret ve bu su hakkında oturup ciddi ciddi konuşabilmemiz lazım bir yolunu bulup.

Şimdilik konu askıda kaldı. O biraz bakacak neyin ne olduğuna. Sonra tekrar konuşacağız.

Kendi cinselliğim – Uyuzböceği

Öncelikle merhaba.

Cinselliğin de tıpkı evren gibi hiçbir zaman tam olarak keşfedilemeyeceğini düşünen ben, bugün kendi deneyimlerimden ve arayışımdan bahsedeceğim.

İlk cinsel deneyimimi yaşadığımda 16 yaşındaydım. Partnerim olan beyefendiyle olan ilişkim devam etmeseydi muhtemelen hayatımdaki en garip an olarak tarihe geçirmek zorunda kalırdım. Deneyimsiz iki gencin vücutlarındaki farklı noktaları keşfedip cinselliğin seksten ibaret olmadığını öğrenişiyle başlayan yolculuğum özellikle her partner değiştirişimde beni şaşırtmaya devam etti. Bir başkasıyla bir şeyler yaşama zamanı geldiğinde vücudumu iyi tanıyor olmamın özgüveni beni epeyce cesaretlendirir oldu. Fakat bir sonraki deneyimimde ne yazık ki hiçbir şey umduğum gibi gitmedi. Bugüne kadar uzun uzun yapılmış ön sevişmeler, yeni partnerimin isteklerini göz önünde bulundurmam gerektiğinde değerini kaybetti. Ve hala yeterli tecrübeye sahip olmamanın sonucunda ilk kez yaşadığım kanamanın etkisi uzun süre devam etti.

İki ay boyunca dokunulmazlık ilan ettim. Ta ki en yakın arkadaşlarımdan biri bunu birlikte aşma konusunda beni cesaretlendirene kadar. Arkadaşınla bir şeyler yaşayabilmenin en güzel yanı kendini olabildiğince güvende hissetmek. Ki siz de bu konularda benim kadar paranoyaksanız size katlanabilecek, yeri geldiğinde “Saçmalama be kadın!” diyebilecek birileri lazım oluyor. Bu rahatlık sonucunda yeni şeyler deneme ve en azından nelerin hoşuma gitmeyeceğini öğrenme imkanım oldu. Bu kısmı bir kenara bırakıp güzel bir flört döneminin sonucunda biriyle bir şeyler yaşamaya kalktığımda ise “en iyi” olarak nitelendirebileceğim tecrübeler edindim.

Sanırım eski partnerlerle oluşturulmuş rutinden çıkmış olmanın ilişkiye kattığı heyecan her şeyin bu kadar güzel olmasındaki en önemli faktördü. Onunlayken hiçbir şekilde zorunluluk hissine kapılmıyordum, kimse bencillik etmiyordu. Fakat partnerimin aşamadığı bazı sınırlar bu ilişkinin ömrünü de oldukça kısalttı. Ve en sonunda günümüze kadar geldik. “Tamam, artık kesinlikle ne istediğini bilen bir kadınım!” dediğimde kendimden oldukça büyük bir beyefendiyle yeniliklere adım atma fırsatı buldum.

Bugüne kadar partnerimle aramda en fazla 5 yaş olmuştu. Ve karşımda kesinlikle kadının isteklerine değer veren ve rutin olmayan bir adam varken sevdiğimi sandığım her şeyi bir kez daha kenara bıraktım. Beni rahatsız eden durumların bir kısmını keşfetmiştim fakat hepsini bir kenara bırakırsak absürtlüklerden hoşlanabilir miydim?

#14 Sekiz adımda kazan-kazan çatışma çözümleme

ETİK SÜRTÜK, ALIŞTIRMA #14.
1. Öfkenizi açığa vurmak için kendinize zaman tanıyın.
2. Üstünde çalışacağınız bir konu seçin.
3. Konuşmak için bir buluşma ayarlayın.
4. Her kişi duygularını anlatmak için 3 dakika boyunca konuşacak ve partneri onu dinleyecek. Tavsiye: Ben-cümleleri kullanın. Sen-mesajları’ndan kaçının. Ve konuşmacı sözünü bitirdikten sonra kısa bir ara verin. Konuyla ilgili duygularınızı tarif etmek için elinizden geleni yapın.
5. Beyin fırtınası. En saçmaları da dahil aklınıza gelen tüm olası çözümleri listeleyin.
6. Listeyi gözden geçirin. Herhangi bir kişinin kaldıramayacağını düşündüğü önerilerin üstünü çizin.
7. Bir çözüm seçip belirli bir süre için deneyin – mesela iki-dört hafta kadar.
8. Zaman dolunca durum değerlendirmesi yapın.

Şimdiye kadar belki de hiçbir hazır çatışma çözümleme yöntemi işime yaramadı. Belki sadece benim bir önyargımdır, ama bana öyle geliyor ki her durum kendine özgü bir yöntem gerektiriyor.

Benim bu alıştırmaya en yakın deneyimimse şu:loselose

Partnerim, başka bir insanla birlikte olmak istediğim için mutsuz oldu. Tabii bir dünya kriz çıktı. Haftalar sonra tekrar  düzgün iletişim kurabildiğimizde ise

1) öfkemizi ifade etmek yaklaşık üç gün sürdü; ardından

2) birbirimizden ve ilişkimizden ne beklediğimizi, ona nasıl güven verebileceğimi, birbirimize karşı duygularımızı konuşmaya karar verdik.

3) Listeler çıkardık ve birbirimizin listeleri hakkında konuştuk.

4) Üst üste birçok buluşmamızda sadece birimize odaklandık ve duygularımızı paylaştık.

5) Birbirimizi anladıkça aklımıza öneriler geldi. Bunları aklımızın bir kenarına not ettik, ama duygularımızı paylaşmaya devam ettik. Bu arada güven verme listeleri çıkardık, ilişkiden somut olarak ne istediğimizle ilgili listeler (haftada en az üç kez görüşmek vb.) hazırladık.

(Hatta partnerimden “bana ne yaparsan ödeştiğimizi hissedersin” sorusunu düşünüp madde madde seçenekler yazmasını dahi istedim. Bunu henüz yapmadı.)

6) Bunları yaparken, birçok yeni fikir geldi aklımıza. Bunlardan biri, akşamı birlikte geçiremeyeceksek de, saat çok geç olsa da, buluşup geceyi birlikte geçirmemiz.

7) Şimdi bunu deniyoruz. Bu birkaç saatlik görüşmelerimiz ve yatakta uykuya dalana kadarki sohbetlerimiz bayağı iyi geldi ikimize de.

8) Bir yandan diğer ilişkim olgunlaştıkça zamanımı daha iyi kontrol etmeye başladım.

Şimdilik iyiye gidiyoruz gibi. Ona zaman ayırmak için çaba sarf ettiğimi ve bu çabaların gerçek dünyada karşılığı olduğunu görmesi partnerimin benim duygularım hakkında kendini daha güvende hissetmesini sağlıyor.

Tabii buradaki “şimdilik” lafı önemli. Bakalım bu durum sürdürülebilir mi?

settlinglikeadults

#8 Güven verme

ETİK SÜRTÜK, ALIŞTIRMA #8: İşte, zor zamanlarda bile partnerinle birbirinize “kıyamaaam”ayı öğrenmek için yapabileceğiniz bir alıştırma.
Partnerinin sana güven vermek için yapabileceği on şeyi yaz.
Soyutlamalardan kaçın – duygulara değil davranışlara odaklan. “Beni daha çok sev.” bir duygudur ve eyleme geçirmesi zordur: Partnerinin seni daha çok sevdiğini nereden bileceksin? “Bana bir gül getir.” cebinde birkaç lirası olan herkesin yapabileceği bir davranıştır. Listeni gizli olarak çıkar, partnerin de aynısını yapabilir, sonra bir araya gelin ve birbirinizin listesine bakın. Elde liste olunca, birbirinize güven vermenin ne kolay olduğuna şaşıracaksınız.
Bu ödev göründüğünden daha karmaşık olabilir. Aklına birçok soru gelebilir: Onu nasıl isteyeyim ben yahu? Partnerimin zaten biliyor olması gerekmez mi? Ben istedikten sonra, aynı şey olur mu? Eğer partnerim beni sevseydi tüm bunlar zaten olmaz mıydı?
Böyle düşüncelere dalıyorsan, partnerin senden güven vermeni istese nasıl olacağını düşün. Nasıl yardımcı olacağını bilmek daha iyi hissettirmez miydi? Birbirimizin aklını okuyamayız, ama partnerimizi önemsiyoruz ve nasıl yapacağımızı anlar anlamaz da yardımcı olabiliriz.

Bu alıştırmayı şu anda birlikte olduğum bir kadınla birlikte yapmayı denedim, çünkü onun ilişkiye güvenmesini sağlamakta zorlanıyordum. Tabii bunun gibi alıştırmaların hiçbiri, yazarların tam söylediği gibi yapılamıyor: İnsan alıştırmayı yaparken aklına başka şeyler geliyor. Eh, aklına geliyorsa önemli olmalı, o patikayı takip ediyorsun, belki alıştırmadan biraz uzaklaşıyorsun ama asıl mesele kendine yaklaşmak değil mi zaten?

reassuring

İşte bu alıştırmada da öyle oldu. Ama sonucu iyi mi kötü mü bilemiyorum. Bak şimdi:

Ama ondan önce: Ben liste yapamadım. Aklıma tek bir şey gelmedi. Daha doğrusu, aklıma gelen şeyleri zaten çoktan istemiş olduğumu fark ettim. (İstediklerimi de mümkün olduğunca gerçekleştirmeye çalışıyoruz hali hazırda.) Mesela birlikte bir kitap okuduk, birlikte tatile çıkma planı yaptık, birlikte bir dizi seyretmeye başladık. Sanırım bunların ortak özelliği, görece uzun vadeli etkinlikler olmaları. Yani bu planları yaparken bir bakıma “Evet, ben bu ilişkinin önümüzdeki dört ay boyunca devam edeceğini düşünmek istiyorum.” demiş oluyoruz. Özellikle önemli olan da, plan yapmayı hiç bırakmamamız.

Plandan kastım hayal değil. Gerçek, somut plan yapmaktan bahsediyorum. Bu olduğu sürece, yani karşımdaki insanın ilişkiyi hayatının bir parçası olarak ciddiye aldığını ve onun için emek sarf ettiğini gördüğüm sürece, pek güven sorunu yaşamıyorum.ilişkide bug

Bunun dışında, partnerimin liste yapmaya karar verdi.

Ama ortaya birden fazla liste çıktı!

Benim, “E bu aklıma gelenleri zaten yapıyoz ki” diye düşündüğüm şeyler partnerimde bir liste haline geldiler: “Zaten yapmakta olduğum ve ona güven veren şeyler” listesi şimdilik 14 maddeden oluşuyor.

“Ona güven vermek için yapabileceklerim” listesinin ilk maddesinde “Önceki listedekileri yapmaya devam.” yazıyor. (Bu “yapabileceklerim” listesinde şimdilik toplam 5 madde var.)

Bu “zaten yaptıklarım” listesi ile ilgili hislerim biraz karışık…

Bir yandan, “A ne güzel, aslında güven verecek birçok şey yapıyormuşum.” diye düşündüm. Üstelik bu liste alıştırması, partnerimin birçok yaptığımı fark etmesini sağladı.

Öte yandan doğal olarak yaptığım birçok şeyi “güven vermek için yapıyor” olmak biraz yabancılaştırdı beni davranışlarıma. Şimdi bir de bunları yapmaya devam etmek güven bağlamına oturmuş oldu ve bunun dışına nasıl çıkabileceğimi bilmiyorum.

Ben onların hiçbirini o kendini iyi veya güvende hissetsin diye yapmıyordum.

Hatta listede bence partnerimin kendini güvensiz hissetmesine yol açması gereken ancak onun yanlış yorumlayıp güven kazandığı şeyler var! Bak şöyle:

Onunla tanışmak istediğimde, hali hazırda birlikte olduğum kişi kıskançlık etmişti ama ben “Hayır, tanışacağım.” demiştim ve haftalar süren ciddi bir kriz yaşamıştık. Partnerim bundan “Seçmek zorunda bırakıldığında beni seçmiştin.” sonucunu çıkarmış. Oysa ben o tarihte “onu” değil, “yeni bir insanı tanıma özgürlüğünü” seçmiştim. Yani eğer şimdi bugün bambaşka biri ilgimi çekerse ve partnerim beni engellemeye kalkarsa, ben yine “yeni bir insanı tanıma özgürlüğünü” seçeceğim. Ve bu talebim çoğunlukla kişilerin kendilerinden bağımsız oluyor: Ne önceki ilişkilerimi, ne önceki hislerimi etkiliyor.

Picasso’nun resimlerini beğeniyorsam, Edvard Munch’ün resimlerini görüp beğendiğimde Picasso’yu bu sebeple beğenmemeye başlamam. Picasso’yu, Munch’ün eserlerini tanımadığım için değil, Picasso’nun eserlerini tanıdığım için seviyorum.

Konuya dönelim… Liste…

Alıştırmanın formülasyonunda da “Ben istedikten sonra, aynı şey olur mu? Eğer partnerim beni sevseydi tüm bunlar zaten olmaz mıydı?” gibi şüphelere değinilmiş. Oysa şimdi ben, elimde listeyle, aynı kaygıları tersten yaşıyorum. Partnerim ben bunları yaparken ne hisseder bilemem; ama peki ya ben bu güven verici şeyleri yaparken ne hissedeceğim?

Gerçi haksızlık etmemem lazım. “Yapabileceklerim” listesine tekrar bakıyorum şimdi. Beş maddenin üç tanesi gerçekten de aklıma gelmemiş olan, aklıma gelse kendiliğimden yapacağım şeyler. Yani Etik Sürtük yazarlarının yapmamızı önerdiği alıştırma işe yaradı gibi.smbc cheating