Tag Archives: penetrasyon

Kadın orgazmı da neymiş?

Partnerimin orgazm olup olmadığını anlayamıyorum. Evet, söyledim işte.

Bundan önce cunnilingus’dan bahsederken ve daha da önemlisi penetrasyonla ilgili kaygılarımı anlatırken bu alt metinden hiç bahsetmemiş olduğumu fark ettim.

Olay kısaca şudur: Eğer partnerim doğrudan sözlü olarak orgazm olduğunu söylemiyorsa, neredeyse daima bir belirsizlik kalıyor aklımda.Female_Orgasm-1

Biraz daha emin olmamı sağlayabilecek tek şey, yoğun bedensel tepkilerin ardından (bu tepkiler ses olabilir, hareket olabilir, kasılmalar olabilir) bir rahatlama ve gevşeme yaşadığını gözlemlemek. İşte asıl sorun da burada !

Açıklayayım.

Kafamın bastığı kadarıyla, kadınların orgazmı erkeklerde olduğu gibi noktasal değil. Yani, eğer doğru anlıyorsam, kadın cinselliğinde, erkeklerde “cum shot” dediğimiz şeye denk gelen bir deneyim pek yaşanmıyor. Kadın orgazmı daha “sürekli” bir şey, erkek orgazmına kıyasla daha geniş bir zaman dilimine yayılıyor. Üstelik çoklu orgazm mümkün; yani bir orgazm yaşanması, sonrasında ortalığın durulması anlamına gelmeyebiliyor.

Bu lafları ederken çok tereddüt ediyorum. O yüzden “bilgi” olarak değil de “bir erkeğin bildiği” olarak kabul edin. Yanlış olabilirler gayet, hatta yanlış olma ihtimalleri hiç de az değil sanıyorum.*

Şimdi bu “bilgi”leri cebimize atıp yukarıdaki lafımı tekrarlıyorum: Biraz daha emin olmamı sağlayabilecek tek şey, yoğun bedensel tepkilerin ardından bir rahatlama ve gevşeme yaşadığını gözlemlemek.

every one of them

Burada da görebileceğin üzere, bana yaşattığın tüm orgazmları burada özenle listeledim.

Yani bir kadının orgazm olduğunu anlamamı sağlayabilecek tek şey, onun bir erkek gibi orgazm olması !

Bu kadar saçma bir şeyi fark etmemin yıllarımı alması ne hödükçe !

Şimdi, bu saçmalığın yarattığı birkaç soruna değinelim:

  • Penetrasyon sırasında çok heyecanlandığım için ve “erken” boşalmaktan korktuğum için, partnerimin boşaldığından emin olmak ve beni çok heyecanlandırabilecek şeyleri ancak ondan sonra yapmak istiyorum. Ama orgazm olup olmadığını anlayamıyorum.
  • Mesela cunnilingus’u düşünün: Eğer ben yavaşlamazsam, ortada bir yavaşlama olmaz ki?! Yani, eğer ben orgazmı fark edemezsem, partnerimin gevşemesi mümkün değil. Ama partnerim gevşemezse de benim orgazmı fark etmem mümkün değil gibi görünüyor. Ne çelişki!
  • Partnerimin orgazmı nasıl yaşamak istediğini bilmiyorum. (Rahatlamak ve soluklanmak mı istiyor, yoksa mesela daha çok uyarılmak mı istiyor?)
  • Partnerim orgazmı nasıl yaşamak isterse istesin, benim ona bunu sağlamama imkan yok. Olayın farkında bile değilim ki çoğunlukla ! Belki de o orgazm olurken ben hızlanmam gerektiği mesajını alıyorum. Ve yahut o orgazma yaklaşırken ben orgazm olduğunu ve bu yüzden yavaşlamam gerektiğini sanıyorum.
  • En talihsiz yanı, partnerimin orgazmını seyredemiyorum. Çünkü ne zaman gerçekleştiğini dahi bilemiyorum.

    mesela

    – Neden orgazm olduğunda bana söylemiyorsun?
    – Söylerdim de, ben orgazm olduğumda sen hiç evde olmuyorsun ki.

Bu sorunların hiçbirine mantıklı bir çözümüm yok. Sadece ilkine, yani erken (“erken”den kastım: partnerim açısından erken) boşalmaktan kaçınma meselesine bir “çözüm” buldum. (Ama ne çözüm!)

Çok heyecanlandığımı ve boşalmak istediğimi hissettiğimde, partnerime bunu doğrudan soruyorum. Tabii ki insanlar öyle bir durumda “Ay yok devam et ne boşalıyon hemen” demeyecek kadar nazik olduklarından, asla gerçekten ne istediklerini bilemiyorum. Ama en azından kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor.

Kendimi daha fazla utandırmadan burada bitiriyorum.

Kadın orgazmı nasıl bir şey acaba…

***

* Ama sonuçta şu bir bilgidir: Oralarda bir yerlerde, cinsellik konusunda görece açık görüşlü bir erkek var ve kadın orgazmının böyle böyle bir şey olduğunu düşünüyor.

Bakir olmak ne demektir?

Bir yazımda cinsellikle ilgili yaşadığım ilk deneyimleri anlatırken kendi cinselliğimle tanışma sürecimden bahsetmiştim. O yazıda kendi başıma yaşadığım ilk cinsel deneyimlerden bahsetmiştim, şimdi bir başkasıyla yaşadıklarımdan bahsedeceğim.

Daha doğrusu, bahsetmeyeceğim, çünkü neden bahsedeceğimden pek emin değilim.smbc

Asıl sorum şu: “İlk cinsellik deneyimi” lafından ne anlıyoruz?

Sanırım “ilk vajinal penetrasyon” anlıyoruz. Bunun dandik bir detay olduğunu söyleyecek değilim – hele ki “Penetrasyon ve diğer belalar” başlıklı bir yazı yazmış biri olarak. Ama sanki başka şeyler de var ve onları hiç konuşmuyoruz.

Dudaktan öpüşmeye kültürel olarak özel bir anlam yüklenmiş ve bu eylemin “ilkler” listesinde romantik bir yeri var. Bunu anlıyorum.

Vajinal penetrasyon da bekaretle, “tam bir erkek” olmakla vb. ilişkilendirilmiş. Dolayısıyla rastgele biriyle yapılmaması icap ediyormuş. Hadi diyelim ki bunu da anlıyorum.

Anlamadığım şöyle şeyler var:

  • Mastürbasyon yaparken hayal ettiğim ilk kadını hatırlamıyorum. Oysa cinsel hayatımda çok özel bir yeri falan olması gerekmez mi?
  • İlk kez romantik bir şekilde elini tuttuğum insanı hatırlıyorum, ama daha o zaman bile önemsiz bulmuştum bunu. (Devamının gelip gelmeyeceğiyle meşguldü kafam. (Gelmemişti.) )
  • Sürtünme ve okşamayı içeren ilk deneyimleri, hiç de romantik beklentilerimin olmadığı bir durumda, bir arkadaşımla yaşadım. Bunu özellikle enteresan buluyorum, çünkü seksle doğrudan ilişkilendirilen bir etkinlik bu: Gayet erotik bir an. Ama tüm olay bir çeşit oyun (oynaşma?) olarak cereyan ediyor. Tuhaf.the box

Oysa bir düşünün. Bu yukarıda saydıklarımın hepsi ayrılık sebebi sayılıyor çoğu durumda. Demek ki “ilk”ler için beklediğimiz o “özel insan” var ya, ona ayırdığımız deneyim aslında bizim için bile, o kadar da özel değil. Nitekim, o diğer adamla “sevişmemiş ama sadece öpüşmüş” olmaları diye bir algımız yok. Bir eylemi “aldatma” sayacaksak, diğerini de sayıyoruz.*

Dahası, sürtünme ve okşama gibi gayet erotik deneyimler, öpüşme gibi görece basit bir şeyden önce gelmiş benim hayatımda. Hadi peki, ilk öpüşmeye romantik bir anlam yüklemişim. İyi de, yine de sürtünme gibi şeyleri de aynı şekilde bekletmem gerekmez miydi?

Bu söylediklerimden, tüm bu “bekaret” kriterlerinin nihayetinde tamamen makara kukara olduğu çıkıyor. Sırf kendi deneyimimden yola çıkarak – ki bu “ilk”ler yaşanırken bayağı romantik bir insandım, cinsellik açısından öyle liberal görüşlerim falan da yoktu – ve gayet de mantıklı düşünerek, oral seks ve anal seks yaşayıp yine de kendimi bakir sayabileceğim sonucuna ulaşabilirim.** Hatta her türlü hardcore cinselliği yaşayıp sonra bir kadına hala “İlk kez öpüştüğüm insan sensin.” diyebilirmişim sanki.how to have a first kiss

Tüm bunlarla şunu demek istiyorum: Bir “ilk”i özel birine saklarken ya da yaşarken, ortada bir eylemden ziyade bir anlam var. Bu anlamı biz veriyoruz eyleme ve bu anlamlandırma işini yaparken pek de tutarlı değiliz.

Benim için özel bir anı biriyle paylaşıyorsam basitçe “Bu an benim için çok özel ve bunu seninle paylaştığım için çok mutluyum.” demek daha mantıklı değil mi?

Sonuçta, yaşadığım “duygusal açıdan en yoğun cinsel deneyim” kesinlikle ilki değildi ve ilke kıyasla bilmem kaç kat daha büyük bir iz bıraktı bende. O deneyime (atıyorum) “12. ile 14. seksler arasındaki seks” deyip ilk cinselliğe özel anlam yüklemek bayağı aptalca geldi şimdi tekrar düşününce.

***

PS: Üstelik, biriyle sevişecekken bu insan “Ay ilk kez seninle sevişeceğim çünkü çok özelsin.” derse ben neden inanayım? Eğer benimle sevişmek senin için bu kadar önemli bir husus olsa, buraya gelene kadar nasıl yapılacağını öğrenmen gerekmez miydi? Ama bu başka bir yazının konusu.

* Aldatma gibi kavramlarla bazı sorunlarım var benim. Burada, vajinal penetrasyonun özel bir yeri olmadığını gösteren işe yarar bir örnek olduğu için kullandım.

** Neyse ki gerçek dünyada işler bu kadar kafa karıştırıcı şekilde ilerlemedi de akıl sağlığımı koruyabildim.

Cunnilingus’ta dikkat edilecek hususlar

“Ben bu konunun uzmanıyımdır, bakın anlatayım nasıl yapılacağını.” gibi bir ukalalık edecek değilim. Ne böyle bir iddiam var, ne de kadınların ne istediğini anlıyorum.

Hatta, tam tersini yapacağım.

Öncelikle: Partnerimi ağzımla uyarmaktan çok keyif alıyorum. Hem onun zevk almasını sağlamak hem de bunu benden beklenenden erken boşalmak vb. dertler olmadan yapabilmek üzerimdeki gerginliği alıyor. Dadetail_of_c3a9douard-henri_avril_23hası, partnerimin (en azından bir kez) orgazm olduğundan emin olunca görece kaygısız olarak sevişmeye devam edebiliyorum.

Dolayısıyla cunnilingus benim için seksin en önemli bölümlerinden biri.

Dolayısıyla cunnilingus’un hem partnerim hem de benim için zevkli geçmesi çok önemli.

ERKEKLER CUNNILINGUS’TA NELERE DİKKAT ETMELİ

“Daha demin bu başlığı atmayacağını söylemiştin” dediğinizi duyar gibiyim. Telaşa gerek yok. Sadece iki küçük şey söyleyeceğim:

1) Erkeklerin, erkek ve kadın cinsel organlarının bir bakıma aynı olduğu fikrine alışmaları lazım. Kadınların orgazm olması için klitorisi, erkeğin orgazmı için penisi uyarıyoruz. Cinsellikten zevk alma açısından, klitorisin bedenin içindeki bir penis olduğunu veya penisin tersyüz edilmiş bir klitoris olduğunu düşünebiliriz.

Bunu tabii ki anatomik olarak böyle bir karşılık olduğu için değil, “cinsellikten alınan zevk” açısından söylüyorum. Nasıl ki erkeği sırf idrar kesesini okşayarak ya da ne bileyim sadece yumurtalıklarını uyararak orgazma ulaştıramıyorsak, klitorisin uyarılmaması da kadınlar için benzer bir sonuç veriyor.artistic

Ama daha önemlisi var: Nihayetinde yapılan şey aynı. İster ağzımızla, ister elimizle, ister penisimizle, ister herhangi bir aletle yapalım, yaptığımız şey klitorisi uyarmak. Tıpkı kadının, ister eliyle, ister ağzıyla vb. bizim penisimizi uyarması gibi. Aynı şeyi yapıyoruz.

Yani cunnilingus’u bir ekstra olarak düşünmekten vazgeçmemiz gerekiyor.

2) Penis, kelimenin ilk anlamıyla, “elimizin altında” bir organ. Oysa klitorisi göremediğimiz gibi, anlaşılan ciddi bir bölümüne* doğrudan temas dahi edemiyoruz.

Penisin boyutunu, şeklini şemalini anlamak görece kolayken, partnerimizin klitorisi hakkında böyle bir gözlemsel bilgiye sahip değiliz.

Dolayısıyla, dikkat edilmesi gereken, partnerimizi dinlemek. Bu dinlemenin partnerimizin bize “söyledikleriyle” sınırlı olmadığı aşikar sanırım: Beden hareketlerini, çıkardığı sesleri, kasılmalarını vb. takip etmeli ve anlamaya çalışmalıyız.

Yani kısacası, “erkeklerin cunnilingus’ta dikkat etmesi gereken” tek gerçekten önemli şey, bu konuda hiçbir şey bilmediği (ve işin kötüsü, yeni bir partnerleyken hakikaten de pek bir şey bilemeyeceği) gerçeğini kabul etmek ve karşısındaki bedenle tanışmaya çalışmak olabilir.

İyi ama bu nasıl olacak?

KADINLAR CUNNILINGUS’TA NELERE DİKKAT ETMELİ

İşte yazının başında “tam tersini yapacağım” derken kast ettiğim buydu.

Kadınların da “erkeklerin bu konuda hiçbir şey bilmediği (ve işin kötüsü, yeni bir partnerleyken hakikaten de pek bir şey bilemeyeceği) gerçeğini” kabul etmelerinde fayda var. Buradan hareketle:

1) Aşağıdayken, genellikle partnerimin yüz ifadesini seçemiyorum. Eğer partnerim o pozisyondayken anlayabileceğim bir tepki vermiyorsa, onun zevk alıp almadığını, hoşuna giden şeyler yapıp yapmadığımı bir türlü anlayamıyorum.

İster eliyle bana dokunarak, ister sadece bedeninin (bacaklarının, kasıklarının vb.) hareketiyle, ister doğrudan konuşarak, bana nasıl hissettiğini anlatan partnerlerle çok daha rahat ettiğimi söyleyebilirim.

Yani: İletişim!enjoying

2) Her kadının çığlık çığlığa orgazm olmadığını biliyoruz çok şükür. Bilmediğimizse, partnerimizin nasıl orgazm olduğu. Bunun sonucunda, hele ki cunnilingus sırasında, durmam veya yavaşlamam gerektiğinde bunu kesinlikle anlayamıyorum.

Tam o esnada kadının bana “Pardon, azıcık durabilir misin rica etsem.” gibilerden anlaşılır bir mesaj verebilmesini beklemek saçma. Sanırım bu konu, yani kadının zirvelerde gezinirken erkeğin ne yapmasını istediği konusu, cinsellik esnasında değil, başka zaman konuşulması gereken bir konu.

Yani: İletişim!

Bunları demişken, “cunnilingus’un hem partnerim hem de benim için zevkli geçmesi çok önemli” lafıma dönüp, kendi aldığım zevkle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.

3) Yalama eyleminin kendi başına beni tahrik etmediği aşikar. Asıl eğlence, karşımdaki kadının verdiği tepkileri izlemenin ve bunların benim sayemde gerçekleştiği düşüncesinin yarattığı heyecanda gizli.

Bu yüzden, eylemin kendisinin de – en azından – çileli olmaması gerekiyor. Kabul edelim ki, bazı kadınların vajinal bölgesinin doğal kokusu rahatsız edici olabiliyor. Böyle bir durumdan şüphelenen kadınlar sevişme öncesinde cinsel organlarını yıkarlarsa, cinsellik esnasında akıl sağlığı cunnilingus’un başarılı geçip geçmediğine bağlı olan benim gibi takıntılı insanlara biraz yardımcı olabilirler belki.Wiki-cunnilingus

4) Son olarak, porno filmlerindekinin tam aksi bir şey söyleyeceğim, ama bunun ne kadar genel-geçer olduğu konusunda emin değilim.

Bence kadın cinsel organının “tıraşlı” olması hiç de iyi bir şey değil.

Bir kere, genellikle, sevişmeden hemen önce değil biraz zaman önce tıraş olunduğu için, yeni çıkmaya başlayan kıllar batıyor (oysa biraz uzun olsalar hiç batmayacaklar). Dahası, atlanmış tek bir kıl veya kesilmiş ama deriye yapışıp kalmış bir küçük parça, ayakkabı içine kaçan küçücük bir taş parçası gibi sinir bozucu olabiliyor. (Oysa plajda yalınayak yürümek dert değil mesela.)

Sanırım burada benim için kilit olan, “tıraş”tan ziyade “kısaltmak”… Neye dokunduğumu seçebilmek ve sonuçta vajinaya doğrudan temas edebilmek istiyorum. Bunu sağlayacak kadar kısaltılmış olmaları gayet yeterli oluyor.

Kötü koku sorununa çözüm olarak kendilerine tıraş işkencesini yapan kadınları ise pek az anladığımı itiraf etmeliyim.seriously

Tekrar ediyorum: Bu son söylediğim konusunda diğer erkeklerin ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok. Porno yapımcılarının kılları hiç sevmediği ortada. Bana ise, tamamen tıraşlanmış bir vajinayla karşılaşmak, karşımdaki insan güneş gözlüğünü çıkardığında aniden hiç kaşı olmadığını görmek gibi geliyor. Ama bu sadece benim tercihimden ibaret olabilir.

ASIL DİKKAT EDİLECEK

“Ay feminist devrim mi ne yapacaksanız yapın da hepimiz huzura erelim” temalı, topu kadınlara atan bir yazı oldu bu; farkındayım. Erkekler için iki genel uyarı, kadınlar içinse dört kocaman madde yazdım sonuçta.

Yine de, erkeklerin, bilmedikleri konularda konuşmalarındansa, bilmedikleri konuları bilmiyor oluşlarını ve tam olarak neleri bilmediklerini anlatmaları belki biraz yararlı olabilir diye umuyorum. Ve sanırım asıl dikkat edilmesi gereken şeylerden biri de bu.

***

Not: Cunnilingus Latince’deki cunny (vulva) ve lingere (yalamak) sözcüklerinden türetilmiş. Kadın cinsel organlarının ağızla uyarılması için sanırım Türkçe’de ayrı bir terim yok. (Oral seks fellatio’yu, yani erkek cinsel organının ağızla uyarılmasını da içeriyor.)

* Bkz. 5harfliler’deki Orgazmınızı Nasıl Olurdunuz yazısı.  “Klitorisin penis gibi erektal bir dokuya sahip olduğunu biliyorduk ama yüzölçümü açısından penis kadar büyük olduğunu biliyor muyduk? Vajinamızın hemen altında durup rahim yolunu çepeçevre saran şu güzelliğe bir bakın! Buisson ve Foldés araştırmalarına G noktasının varlığını kanıtlamak için başlıyorlar, ama sonuçta vardıkları yer daha da heyecanlı oluyor. Bir nevi, vajinal orgazmcıları da, klitoralcileri de haklı çıkarmaca: Evet vajinal penetrasyonla orgazm elbette mümkün, ama zaten vajinanın etrafını saran ve seks sırasında erekte olup zevki sağlayan organ bildiğimiz klitoris. G noktası diye karanlıkta lamba düğmesi arar gibi arayıp durduğumuz yer de, vajina duvarı ile klitoris yüzeyinin birbirine baskısından oluşan hassas nokta(lar). … “

Daha hızlı ! Evet ! Daha hızlı !

Sevişirken partnerimin ne istediğini anlamadığımı ya da en azından anladığımı hissetmediğimi söylemiştim. Özellikle seks etkinliğini bir etkinlik olarak sadece pornodan öğrenen benim gibi insanların, partnerlerini anlamak için mutlaka bir çeşit yönlendirmeye ihtiyacı olduğunu düşündüğümden bahsetmiştim.

Yakın zamanda, meselenin sandığımdan da karışık olduğunu fark ettim.neverseenanythinglikethis

Geleneksel porno sektörü, bir erkeğe, sadece kadınların ne istediğiyle ilgili yanlış bilgi vermiyor. Aynı zamanda, nelerin erkeğin hoşuna gideceğiyle ilgili de gizli varsayımlar yapıyor.

Penetrasyonun daha hızlı ve daha sert olması gerekmediğini, hatta bunun çoğunlukla (ama her zaman değil) sikmek anlamını içerdiğini, yani seksin kadının bir çeşit cezalandırılması (ve kadının da bunu istediği) anlamına geldiğini fark etmek için dahi olmaya falan gerek yok. “Lan ben ne izliyorum?” diye bir an düşünseniz, ilk aklınıza bu gelir zaten.

Ama nihayetinde, erkek egemen bir toplumda olduğumuzu, bu fast and furious tarzın erkeğin fiziksel hazzını arttırdığını ve dolayısıyla – kadınların orgazmı diye bir derdimiz olmadığına göre – kendi keyfimize bakmamızın öğütlendiğini sanmıştım. Oysa erkeğin en çok keyif aldığı yöntemin bu olduğu da hiç bariz değil. Mesela sevişmenin sonuna doğru bilinçli olarak yavaşlamak hiç aklıma gelmemişti yakın zamana kadar. Bir süredir bunu deniyorum ve şaşırtıcı derecede zevk alıyorum.erkekorgazm

Evet, hızlanmak bazen çok eğlenceli olabiliyor. Sadece partnerimin çıkardığı sesler veya bedenlerimizin birbirine çarpmasıyla çıkan sesler değil, etrafımızdaki nesnelerden (koltuk, yatak, masa, artık her ne varsa çevremizde) çıkan sesler de ayrıca tahrik edici olabiliyor.

Yine de, cinselliğin yavaş ve yumuşak başlayıp (öpüşme, sarılma vb.) düzenli olarak hızlanması ve en hızlı şekilde de bitmesi diye bir kural yok. Daha doğrusu, böyle bir kural varmış gibi hareket ediyoruz sanki. Oysa ben boşalma anımı daha ziyade “düzensiz kasılmalar” ve “sarsıntılar” şeklinde ifade ederim. Yani tam da hızın aksi şeyler oluyor bedenimde orgazm esnasında.*

Bu bariz gözlemin ardından, cinselliğin sonuna doğru yavaşlamayı denedim. (Tabii bunu önce mastürbasyon yaparken denedim, yoksa partnerimi deney alanı olarak kullanıyor değilim.) Ve çok ilginç bir şey fark ettim !

Yavaş ve yumuşak bir penetrasyonla orgazma yaklaştığım takdirde, orgazm esnasında ne sarsılma ne de benzeri bir kesintili tepki veriyor bedenim. Aynı tempoda devam ederek boşalıyorum.

“E ne var yani, bu da başka bir yöntem sadece.” diyebilirsiniz, ama bence birkaç ciddi faydası var:

  • Boşalma anını yaşamamı sağlıyor. Genellikle tüm diğer cinselliği yaşayıp son boşalma anında kelimenin ilk anlamıyla “boşalmak” yerine, orgazmın bizzat kendisini de deneyimleyebiliyorum. Görüntülere, hareketlere, seslere odaklanabiliyor, beni daha da heyecanlandıracak şeyler (bedenimin/bedeninin özel bir noktasına dokunmak, öpmek vb.) yapabiliyorum.
  • Bu anı yaşamak, ayrıca, sonrasındaki takıntılarımın da bir kısmını çözüyor. Diğer durumda orgazm anında hiçbir şey gözlemleyemediğim için her aklımın bir köşesinde “Acaba bu onun hoşuna gidiyor mu?”, “Canını acıtacak bir şey yapmış olabilir miyim?” gibi sorular dururdu. Oysa bu yavaşlık, partnerimle iletişimimi korumamı sağlıyor ve bahsettiğim dertlerden muaf olabiliyorum.oneofmany
  • Son olarak, sarsıntılarla boşaldığımda her şey çok aniden olurken, penetrasyonu yavaşlattığımda orgazmın daha da uzadığını gözlemledim.

Kısacası, orgazmı yavaş penetrasyonla yaşamanın cinsel zevki arttırabileceğini fark ettim. Daha da ilginci, bugüne kadar böyle yapmamamın ardında sadece izlediğim/okuduğum/gördüğüm/duyduğum kalıplardan doğan bir şartlanma olduğunu fark ettim.

Oysa her zaman “başka türlü bir şey” mümkün.

***

* Orgazmla boşalma aynı şey mi bilmiyorum ama karıştırma şimdi başka şey anlatıyorum bak.

“Kimsenin ölmediği bir günün ertesiydi”den hareketle: Rektal Uyarılma ve Tecavüz Fantezisi

Altıdan Sonra Tiyatro‘nun “Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi” oyununda trans bir seks işçisini canlandıran Sumru Yavrucuk, kazandığı tüm ödüllerin hakkını fazlasıyla veriyor. Müthiş sahne performansıyla, doğaçlama ile metni birleştiriyor ve bir solukta izleyeceğiniz bir oyun sahneliyor.

Sumru Yavrucuk. Hiç Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi.

Sumru Yavrucuk. Hiç Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi.

Geçen yazıda tecavüz, tecavüz fantezisi ve birine tecavüz ettiğimi hayal etmek üzerine sesli (yazılı?) düşünmüştüm. Konu “sadece hayal etmek” olunca rıza vb. hususların detay haline geldiğini ve bunu sorunlu bulduğumu falan söylemiştim. Şimdi, oyundaki Umut karakterinden hareketle, aynı konunun başka bir boyutuna değineceğim: Tecavüz etmemin fantezisi var da tecavüze uğramamın fantezisi neden yok?

Trans seks işçilerine gidip kendini siktiren erkekler, genellikle ne erkekliklerinden ne de cinsel yönelimlerinden şüphe duyuyorlar. Zaten niye duysunlar ki? Rektal uyarılma, “normal” cinselliğin parçası olabilir gayet.*

Bu soruyla ilgili bir çırpıda aklıma gelen iki şey var.

TECAVÜZ EDİLME FANTEZİSİ

Öncelikle, tecavüze uğradığıma dair fantezilerim var ve hatta onları kısmen gerçekleştirdiğim de oldu. Kurgu, benim şu veya bu sebeple o anda cinsel ilişkiye girmek istemediğimi ancak partnerimin ısrarla beni uyardığını varsayıyor. İki örnek vereyim.

Ortaokuldayken (yani yaklaşık 13 yaşındayken, yani cinsellikle yeni yeni tanışıyorken), kendi başıma oynadığım bir oyun vardı. Bu oyuna göre, sağlam karakteri olan bir dövüşçü olmaya çalışıyordum. Bir kadın antrenörüm vardı. Bir çeşit direnç testi olarak, kendi sırt üstü uzanıyor ve beni de kendi üstünde yüzü koyun olarak zincirliyordu. İkimiz de çıplaktık. Görevim zincirlerden kurtulmaktı, kural ise sürtünmelerden falan tahrik olmamaktı. (Böyle anlatınca, amma da acayipmiş oyun. Bugün bu yaratıcılığın onda birine sahip olsam başka bir şey istemem.) Kendimi daha çok utandırmadan, konunun özüne geleyim: Birçok gece kendi kendime oynadığım bu oyuna göre, bir kadın benim rızam ve isteğim dışında benimle cinsel ilişkiye girmeye çalışıyordu.

Belki ikinci örnek size daha yakın gelebilir. Önemli bir işi yetiştirmeye çalışırken partnerimin beni önce eliyle sonra ağzıyla uyardığını hayal ediyorum. (Ay ay ay, bu cümleden iki anlam çıkıyor! İş yaparken cinsel hayaller kurmuyorum, merak etmeyin. Hayal, hem benim bir işim olduğunu hem de partnerimin beni uyardığını varsayıyor. Tüm bunlar ben odamda boş boş otururken hayal dünyamda yaşanıyor.) Hayale göre, bir noktadan sonra ben de işi gücü bırakıyorum, falan filan.

public seduction

Dolayısıyla, evet, benim (bir anlamda) tecavüze uğradığımı kurguladığım fantezilerim var. Üstelik bu ikinci örneğe benzer şeyleri bazı insanlarla denedim ve ikimiz de çok eğlendik.

Ama bu dediklerim “Tecavüz etmemin fantezisi var da tecavüze uğramamın fantezisi neden yok?” sorusuna biraz kaçamak bir yanıt oldu gibi. Mesela, neden o “usta”nın bir strap-on takıp bana tecavüz etmeye çalıştığını, eğitimsel görevimin ona direnmek olduğunu ama sonra keyif almaya başlayıp direnmeyi bıraktığımı falan hayal etmemişim?

Demem o ki, verdiğim örneklerde, kadının yaşadığı anlamda bir “ırza geçme” yok.** Fiziksel acı yok. Zaten, en nihayetinde, karşımdaki insan beni heyecanlandırmadığı sürece ortada herhangi bir cinsel ilişki yaşanamıyor. Oysa, doğrudan tanım itibariyle olmasa da, penetrasyonun tecavüzün kilit bir bileşeni olduğu söylenebilir.

Bunlar da bizi, sorunun bende çağrıştırdığı ikinci noktaya getiriyor.

REKTAL UYARILMA

Yıllardır gayet açık fikirli bir şekilde rektal uyarılma konusuna kafa yoruyorum ve kendi üzerimde deneyler yapıyorum. Tabularım sebebiyle mi yoksa doğal olarak mı bilmem ama, rektal temasın beni gerdiğini söyleyebilirim. Hem kendi başımayken hem de bazı partnerlerimleyken, rektal bölgemi el, ağız veya herhangi bir nesne yoluyla uyarmayı denedim. İmkansız. Katiyen keyif almıyorum. Temas fikri bile beni soğutmaya yetiyor.

İşin bilimini merak edenler için: Prostat uyarılıyor rektal bölgeye temas edildiğinde.

İşin bilimini merak edenler için: Prostat uyarılıyor rektal bölgeye temas edildiğinde.

Bu denemelerde nasıl hissettiğim üzerine çok düşündüm. Gıdıklanmak gibi değil. Acı falan da yok. Bulabildiğim en yakın benzetme şu oldu: Hani beline doğru elinizi uzattığınızda yerinden zıplayan insanlar vardır ya, işte öyle hissediyorum.

Yani, her ne kadar birinin benimle isteğim dışında cinsel ilişki yaşadığını hayal ediyorsam da, bu hayal, benim keyif alamayacağım bir aşamaya, anal penetrasyon aşamasına gelmiyor.

Bunda tuhaf bir şey yok. Geçen yazıdaki tecavüz fantezilerimde de, karşımdaki kadının normal şartlar altında istemeyeceği bir şey yapılmıyordu.

Yine de, “benim rektal uyarılmadan rahatsız olduğumu” söylemekle, önemli bir konuyu geçiştirmiş oluyorum. Evet, beni rahatsız eden bir şeyin fantezilerimde yer almaması gayet normal. Evet, eğer rektal uyarılmadan keyif alsaydım, fantezilerimde ve hayallerimde onun da yeri olurdu. Ve fakat: Rektal uyarılmadan kesinkes rahatsız olmam veri kabul edilip geçilecek bir şey midir, yoksa derinliklerinde homofobik*** ön yargılar yatan bir tabu mu?

Bugüne kadar birçok homofobik ön yargımı kırdığımı veya en azından sorguladığımı söyleyebilirim. Bu rektal uyarılma meselesi ise sapasağlam duruyor yerinde. Belki de sorgulanacak bir şey yoktur, belki de bu benim cinselliğimle ilgili normal bir durumdur. Bu konu, ayrı bir yazıyı hak ediyor.

Şimdilik, önceki yazının kapanış tümcelerini genişletmekle yetineyim: Rıza ve istek dışı yaşanan cinsellik, sadece benim bir başkasına uyguladığım değil, başkasının bana uyguladığı bir şey olarak da hayallerimde yer alıyor. Dolayısıyla, kafam, önceki yazıda zannettiğinizden de daha karışık.

***

sumru yavrucuk umut

Bitirirken, oyunun künyesini de vereyim:

Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi

Altıdan Sonra Yapım

Yazan: Ebru Nihan Celkan
Yöneten ve Oynayan: Sumru Yavrucuk

"Partneriniz tecavüz fantezisi istese yapar mıydınız?" diye sormuşlar, Avrupa'da yanıtlar böyle çıkmış. Kaynak: http://blog.okcupid.com/index.php/rape-fantasies-and-hygiene-by-state/

“Partneriniz tecavüz fantezisi istese yapar mıydınız?” diye sormuşlar, Avrupa’da yanıtlar böyle çıkmış.
Kaynak: http://blog.okcupid.com/index.php/rape-fantasies-and-hygiene-by-state/

Notlar:

* Buradaki sorun, bu adamların gündüz olunca “Götünü sikeyim” lafını küfür saymaları. Dikkat edin, bu lafın “Sana tecavüz ederim”den daha kapsamlı bir anlamı var.

** Tecavüz sadece kadınların değil, erkeklerin de maruz kalabilecekleri bir sorun elbette. Burada sadece kendi hayallerimdeki asimetriyi incelediğim için kadın deyip geçiyorum.

*** Burada homofobik sözcüğünü birincil anlamıyla, yani eşcinsel ilişkiden duyulan rahatsızlık anlamında kullanıyorum, vatandaşlık hakları vb. toplumsal anlamlarında değil.

Penetrasyon ve diğer belalar

60’ların ve sonrasının kadın özgürlük hareketlerinin düşünsel kazanımlarından bir tanesi var ki “Kadınların kurtuluşu erkekleri de özgürleştirecektir.” lafının benim hayatımdaki belki de en faydalı uygulaması oldu. Elbette birçok başkaca kazanımı oldu o mücadelenin, ancak beni şahsen etkileyen en önemli kazanım, cinsellikle penetrasyonun birbirinden kavramsal olarak ayrıştırılması oldu sanıyorum.rhino uninterested

Bu yazıda, penetrasyonun baş belası bir şey olduğuna dair bir şeyler söylemek istiyorum.

Cinselliği penetrasyona, erkekliği de başarılı cinselliğe endekslemişiz. “Kadını yatakta memnun edememek” başarısız bir ilişkinin göstergesi (hatta karikatürlere bakılırsa boşanmanın tek geçerli nedeni (bkz. “kocalık görevlerini yerine getirememek”) ) oluyor. Cinselliğin başarısını da, uzun süre boşalmadan durabilmekle ve birçok kereler boşalmaya rağmen sevişmeye devam edebilmekle tanımlamışız.

Öyle bir hal ki, sırf yatakta iyi olduğu için makbul sayılan erkekler oluşmuş. Sırf yatakta iyi olduğunu söyleyerek kadınları tavlamaya çalışan erkekler ortaya çıkmış. E ama bir de pek kimseyi tavlayamayanlar var!whatya lookin at

Burada “erkeklik” sözcüğü üzerine ahkam kesecek değilim. Benim dert ettiğim husus başka: Eğer cinselliğin tanımı penetrasyonla veriliyorsa ve dolayısıyla penetrasyonun süresi ve niteliği karşımdaki insanın tatminini belirleyecekse, penetrasyonun benim için ne kadar kaygı verici bir şey olacağını görüyor musunuz?

İşin kötüsü, penetrasyon, tam o anda kadının ıslak ve açık olmasını, benim de erekte olmamı gerektiriyor. Ama eğer ben durumun “ciddiyetinin” farkındaysam, yani serde erkeklik varsa, o ereksiyonu korumama zaten imkan yok ki.

Gerçekten de başıma gelen bu oluyor. Eğer partnerimin yanında kendimi çok rahat ve güvende hissetmiyorsam, eğer partnerimin cinsellikten beklentileri yüksekse ve benden ne beklediğini tam olarak bilmiyorsam; sevişirken sıra penetrasyona geldiğine çok geriliyorum ve dikkatimi “penetrasyonun düzgün bir şekilde gerçekleşmesine” odaklıyorum. Oysa, herkesin bildiği gibi, penetrasyonun düzgün bir şekilde gerçekleşmesi için, tam da, penetrasyonun düzgün bir şekilde gerçekleşmesine odaklanmamak gerekiyor.intercourse

Bir de bunun üstüne, “erken boşalmak” kaygısını ekleyin: Hele ki ilk kez sevişiyorsak, partnerimin bedeninin her noktası ayrı bir keşif oluyor ve sevişirken fazla heyecanlanabiliyorum. Bunu biraz da olsa anlatmıştım başka bir yazımda, şimdilik değinip geçmekle yetineyim.

Burada, cinsellikle penetrasyonun ayrıştırılmasının bana en az iki açıdan faydası oluyor:

  • Öncelikle, penetrasyonun cinsellik için gerek şart olmadığına ikna olduğum için, “ön sevişme” denen zilyon etkileşimi, bir şeylerin önünde görmeyebiliyorum. Her yaptığımın “penetrasyona giden yolda bir adım” olduğunu düşünmemek, o etkileşimlerin niteliğini değiştiriyor. Böylece öpüşme ve sürtünmeden oral seks, elle uyarma vb. hardcore etkinliklere kadar birçok şey, kendi başına keyif alınabilen cinsel etkinliklere dönüşüyor.
  • Penetrasyon yapmadan cinselliği sonlandırabileceğini bilmek de ayrıca rahatlık sağlıyor. Yeni tanışmakta olduğum ve yanında çok da sakin hissetmediğim bir partnerle birlikteysem, cinselliği buna göre yönlendiriyorum (ve çoğunlukla bunu yaparken partnerime de durumu açıklıyorum). Böyle olunca penetrasyon opsiyonel bir eyleme dönüşüyor ve hatta bazen sırf bu “Amaan yapamazsak da bu seferlik yapmamış oluruz. Ne ki?” düşüncesi sayesinde penetrasyon gerçekleşebiliyor sevişmelerimde.
Yani diyorum ki, başarılı / tatmin edici cinsellik deyince neden aklımıza sırf böyle görüntüler geliyor ki?

Yani diyorum ki, başarılı / tatmin edici cinsellik deyince neden aklımıza sırf böyle görüntüler geliyor ki?

Sonuç olarak, erkeklerin penis-vajina odaklı “sikip atma” yaklaşımına getirilen, üreme ile sevişmeyi (bazen kesişebilen) iki ayrı etkinlik olarak gören feminist eleştiri; hem maço erkekleri “iktidarsızlık” gibi takıntılardan özgürleştirebilir, hem de benim gibi özgüveni düşük erkeklerin görece daha huzurlu cinsellikler yaşamasını sağlayabilir. Maço erkekleri bilemiyorum ama feminist yazını okumak bana bu açıdan ciddi somut yarar sağladı diyebilirim.