Tag Archives: rıza

“Kimsenin ölmediği bir günün ertesiydi”den hareketle: Rektal Uyarılma ve Tecavüz Fantezisi

Altıdan Sonra Tiyatro‘nun “Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi” oyununda trans bir seks işçisini canlandıran Sumru Yavrucuk, kazandığı tüm ödüllerin hakkını fazlasıyla veriyor. Müthiş sahne performansıyla, doğaçlama ile metni birleştiriyor ve bir solukta izleyeceğiniz bir oyun sahneliyor.

Sumru Yavrucuk. Hiç Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi.

Sumru Yavrucuk. Hiç Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi.

Geçen yazıda tecavüz, tecavüz fantezisi ve birine tecavüz ettiğimi hayal etmek üzerine sesli (yazılı?) düşünmüştüm. Konu “sadece hayal etmek” olunca rıza vb. hususların detay haline geldiğini ve bunu sorunlu bulduğumu falan söylemiştim. Şimdi, oyundaki Umut karakterinden hareketle, aynı konunun başka bir boyutuna değineceğim: Tecavüz etmemin fantezisi var da tecavüze uğramamın fantezisi neden yok?

Trans seks işçilerine gidip kendini siktiren erkekler, genellikle ne erkekliklerinden ne de cinsel yönelimlerinden şüphe duyuyorlar. Zaten niye duysunlar ki? Rektal uyarılma, “normal” cinselliğin parçası olabilir gayet.*

Bu soruyla ilgili bir çırpıda aklıma gelen iki şey var.

TECAVÜZ EDİLME FANTEZİSİ

Öncelikle, tecavüze uğradığıma dair fantezilerim var ve hatta onları kısmen gerçekleştirdiğim de oldu. Kurgu, benim şu veya bu sebeple o anda cinsel ilişkiye girmek istemediğimi ancak partnerimin ısrarla beni uyardığını varsayıyor. İki örnek vereyim.

Ortaokuldayken (yani yaklaşık 13 yaşındayken, yani cinsellikle yeni yeni tanışıyorken), kendi başıma oynadığım bir oyun vardı. Bu oyuna göre, sağlam karakteri olan bir dövüşçü olmaya çalışıyordum. Bir kadın antrenörüm vardı. Bir çeşit direnç testi olarak, kendi sırt üstü uzanıyor ve beni de kendi üstünde yüzü koyun olarak zincirliyordu. İkimiz de çıplaktık. Görevim zincirlerden kurtulmaktı, kural ise sürtünmelerden falan tahrik olmamaktı. (Böyle anlatınca, amma da acayipmiş oyun. Bugün bu yaratıcılığın onda birine sahip olsam başka bir şey istemem.) Kendimi daha çok utandırmadan, konunun özüne geleyim: Birçok gece kendi kendime oynadığım bu oyuna göre, bir kadın benim rızam ve isteğim dışında benimle cinsel ilişkiye girmeye çalışıyordu.

Belki ikinci örnek size daha yakın gelebilir. Önemli bir işi yetiştirmeye çalışırken partnerimin beni önce eliyle sonra ağzıyla uyardığını hayal ediyorum. (Ay ay ay, bu cümleden iki anlam çıkıyor! İş yaparken cinsel hayaller kurmuyorum, merak etmeyin. Hayal, hem benim bir işim olduğunu hem de partnerimin beni uyardığını varsayıyor. Tüm bunlar ben odamda boş boş otururken hayal dünyamda yaşanıyor.) Hayale göre, bir noktadan sonra ben de işi gücü bırakıyorum, falan filan.

public seduction

Dolayısıyla, evet, benim (bir anlamda) tecavüze uğradığımı kurguladığım fantezilerim var. Üstelik bu ikinci örneğe benzer şeyleri bazı insanlarla denedim ve ikimiz de çok eğlendik.

Ama bu dediklerim “Tecavüz etmemin fantezisi var da tecavüze uğramamın fantezisi neden yok?” sorusuna biraz kaçamak bir yanıt oldu gibi. Mesela, neden o “usta”nın bir strap-on takıp bana tecavüz etmeye çalıştığını, eğitimsel görevimin ona direnmek olduğunu ama sonra keyif almaya başlayıp direnmeyi bıraktığımı falan hayal etmemişim?

Demem o ki, verdiğim örneklerde, kadının yaşadığı anlamda bir “ırza geçme” yok.** Fiziksel acı yok. Zaten, en nihayetinde, karşımdaki insan beni heyecanlandırmadığı sürece ortada herhangi bir cinsel ilişki yaşanamıyor. Oysa, doğrudan tanım itibariyle olmasa da, penetrasyonun tecavüzün kilit bir bileşeni olduğu söylenebilir.

Bunlar da bizi, sorunun bende çağrıştırdığı ikinci noktaya getiriyor.

REKTAL UYARILMA

Yıllardır gayet açık fikirli bir şekilde rektal uyarılma konusuna kafa yoruyorum ve kendi üzerimde deneyler yapıyorum. Tabularım sebebiyle mi yoksa doğal olarak mı bilmem ama, rektal temasın beni gerdiğini söyleyebilirim. Hem kendi başımayken hem de bazı partnerlerimleyken, rektal bölgemi el, ağız veya herhangi bir nesne yoluyla uyarmayı denedim. İmkansız. Katiyen keyif almıyorum. Temas fikri bile beni soğutmaya yetiyor.

İşin bilimini merak edenler için: Prostat uyarılıyor rektal bölgeye temas edildiğinde.

İşin bilimini merak edenler için: Prostat uyarılıyor rektal bölgeye temas edildiğinde.

Bu denemelerde nasıl hissettiğim üzerine çok düşündüm. Gıdıklanmak gibi değil. Acı falan da yok. Bulabildiğim en yakın benzetme şu oldu: Hani beline doğru elinizi uzattığınızda yerinden zıplayan insanlar vardır ya, işte öyle hissediyorum.

Yani, her ne kadar birinin benimle isteğim dışında cinsel ilişki yaşadığını hayal ediyorsam da, bu hayal, benim keyif alamayacağım bir aşamaya, anal penetrasyon aşamasına gelmiyor.

Bunda tuhaf bir şey yok. Geçen yazıdaki tecavüz fantezilerimde de, karşımdaki kadının normal şartlar altında istemeyeceği bir şey yapılmıyordu.

Yine de, “benim rektal uyarılmadan rahatsız olduğumu” söylemekle, önemli bir konuyu geçiştirmiş oluyorum. Evet, beni rahatsız eden bir şeyin fantezilerimde yer almaması gayet normal. Evet, eğer rektal uyarılmadan keyif alsaydım, fantezilerimde ve hayallerimde onun da yeri olurdu. Ve fakat: Rektal uyarılmadan kesinkes rahatsız olmam veri kabul edilip geçilecek bir şey midir, yoksa derinliklerinde homofobik*** ön yargılar yatan bir tabu mu?

Bugüne kadar birçok homofobik ön yargımı kırdığımı veya en azından sorguladığımı söyleyebilirim. Bu rektal uyarılma meselesi ise sapasağlam duruyor yerinde. Belki de sorgulanacak bir şey yoktur, belki de bu benim cinselliğimle ilgili normal bir durumdur. Bu konu, ayrı bir yazıyı hak ediyor.

Şimdilik, önceki yazının kapanış tümcelerini genişletmekle yetineyim: Rıza ve istek dışı yaşanan cinsellik, sadece benim bir başkasına uyguladığım değil, başkasının bana uyguladığı bir şey olarak da hayallerimde yer alıyor. Dolayısıyla, kafam, önceki yazıda zannettiğinizden de daha karışık.

***

sumru yavrucuk umut

Bitirirken, oyunun künyesini de vereyim:

Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi

Altıdan Sonra Yapım

Yazan: Ebru Nihan Celkan
Yöneten ve Oynayan: Sumru Yavrucuk

"Partneriniz tecavüz fantezisi istese yapar mıydınız?" diye sormuşlar, Avrupa'da yanıtlar böyle çıkmış. Kaynak: http://blog.okcupid.com/index.php/rape-fantasies-and-hygiene-by-state/

“Partneriniz tecavüz fantezisi istese yapar mıydınız?” diye sormuşlar, Avrupa’da yanıtlar böyle çıkmış.
Kaynak: http://blog.okcupid.com/index.php/rape-fantasies-and-hygiene-by-state/

Notlar:

* Buradaki sorun, bu adamların gündüz olunca “Götünü sikeyim” lafını küfür saymaları. Dikkat edin, bu lafın “Sana tecavüz ederim”den daha kapsamlı bir anlamı var.

** Tecavüz sadece kadınların değil, erkeklerin de maruz kalabilecekleri bir sorun elbette. Burada sadece kendi hayallerimdeki asimetriyi incelediğim için kadın deyip geçiyorum.

*** Burada homofobik sözcüğünü birincil anlamıyla, yani eşcinsel ilişkiden duyulan rahatsızlık anlamında kullanıyorum, vatandaşlık hakları vb. toplumsal anlamlarında değil.

The Price of Sex (Seksin Bedeli)

Önce şu fragmanı bir izleyin. Sonra konuşalım.

Bir süredir “rıza” ve onun üzerinden “seks işçiliği” hakkında yazmak istiyordum.

Sonra “The Price of Sex”i izledim.

Doğu Avrupa ülkelerinde Sovyetler Birliği sonrasında yaşanan yıkımın en önemli yönlerinden biri, tüm Doğu Avrupalı kadınların bir anda aynı isme sahip oluvermeleri: Nataşa.

Bu isimsizlik kendi başına çok şeyi açıklıyor gerçi, ama “neler döndüğünü” anlamak için filmi izlemenizi şiddetle öneririm.

Seks işçiliği (ya da en son hangi terim politik olarak doğru kabul ediliyorsa artık onunla değiştirin) tartışması biraz et yeme tartışmasına benziyor. Hayal ettiğiniz dünyada et yenip yenmeyeceği sorunsalıyla bugünkü işkencenin boyutları arasında öyle bir açı var ki, meseleyi genel-geçer felsefi normlar içinde tartışmak abesle iştigal etmek oluyor. Aynı geniş açı, bugünkü modern kölelik düzeni içinde özgür cinsellik ve seks işçiliği konuşmak için de var.

Filmin büyük bir kısmı İstanbul Aksaray’da geçiyor. Filmin yönetmeni Mimi Chakarova, benim girmeye dahi cesaret edemeyeceğim sokakları kamerasıyla geziyor, önünden geçerken başımı eğip adımlarımı hızlandıracağım adamlarla röportaj yapıyor.

Aksaray. Hem öyle uzak, hem de öyle yakın ki.

Çok tuhaf.

Belki de bir gün cesaretimi toplayıp Aksaray’a gitmeyi denemeliyim. Belki de böyle bir şey yapmak cinsellik üzerine (özellikle erkek cinselliği üzerine) görüşlerimi alt üst edecek.

Çok tuhaf.

Aksaray. Hem öyle uzak, hem de öyle yakın ki.

price

Tayyip ve adamları! Sevişiyoruz. Alışın!

Çok öfkeliyim.böcek

Tayyip’in ve çevresindeki böcek sürüsünün “kızlı-erkekli” meselesinde ettiği laflarla ilgili haberleri bile sakin kafayla sonuna kadar okuyamıyorum.

Tecavüzden başka hiçbir seks biçimini hayal edemeyen bu herifler tarafından – kelime anlamıyla – ırzıma geçildiğini hissediyorum.kızlı erkekli

Yapacağız ulan. Evet. İstiyorum ben. Kızlı erkekli kalacağız evlerde. Sevişeceğiz, grup seks yapacağız, oral seks yapacağız, üstelik kızlı-kızlı, kızlı-erkekli, erkekli-erkekli ve burada uzun uzun yazmadığım diğer tüm varyasyonlarla (interseksli-kızlı-erkekli, erkekli-erkekli-translı vb.).

Öpüşeceğiz, birbirimize sarılacağız, birlikte uyuyacağız.

Ben tüm bunları istiyorum, evet. Cinsellik sizin sikinizle anladığınızdan çok daha büyük bir şey bence. Cinsellik güzel bir şey olacak benim hayalimdeki dünyada. “Biriyle sevişmek” diye bir ahlaksızlık tanımlı olmayacak.

Ama, sizin kıç deliğinizden gördüğünüz dünyada olmayan bir şey daha olacak.böcekler

Herkes “rıza” (consent) üzerine konuşacak. Neyin rıza göstermek, neyin zorlamak, neyin baskılamak olduğunu tartışacağız hep birlikte. Her bir bireyin cinsel bütünlüğü (integrity) önceliğimiz olacak. Cinsellik (de), hem kadının hem erkeğin rızasını gerek şart sayacağız.

Sizin aşağılık “Zorla oral seks olmaz, istemiştir kesin”leriniz, “Yeterince direnç göstermemiş”leriniz olmayacak.akıllı ol

Üstelik rıza sadece bir gerek şart değil, aynı zamanda bir politik proje olacak: “Evde kalırsın”lar, “Kocalık görevini yerine getirmiyor”lar, “Kocam terk ederse bir başıma ne yaparım”lar gibi zorunlu rıza gerekçeleri ortadan kalkacak. Sevişmeyi isteme ve istememe özgürlüğü olacak. Özgür seksten ben bunu anlıyorum.consent

Bugün tacizle rıza arasındaki ilişkiyi tartışmak istiyordum. Neyin fazla ısrar etmek olduğunu konuşmak, karşımdaki insanı gerçekten arzuladığımı onu huzursuz etmeden nasıl ifade edebileceğimi konuşmak istiyordum.

Ama sofular cinlerimi tepeme çıkardı. (İnsan 16. yüzyılı gıptayla hatırlayan hıyarların yönettiği bir ülkede nasıl aklına mukayyet olup merak ettiği konular hakkında kafa yorabilir ki?)

Bu heriflerin iktidarına rıza gösteren onlar gibi olsun. (Yani cinsellikten, anca, boşalmadan boşalmaya haz alabilsin.)

adam olun lan