Bir şey fark ettim: Mastürbasyon yaparken, daha doğrusu penisimi uyarırken geçen toplam süre, genellikle beş dakikayı geçmiyor. Çoğunlukla, bu beş dakika içerisinde boşalıyorum.
Tabii bunu durup dururken fark etmedim.
Başlıktaki sorunun altında yatan gizli soru, kadınlarla yaşadığım cinselliklerde* penetrasyon (veya oral seks) sırasında heyecanımı kontrol edip edemeyeceğimdi. Alışagelen durumun tersine genellikle penetrasyonu kadın talep ediyor, ben büyük ölçüde kaçınıyorum penetrasyondan. (Bundan ayrıca bir yazı çıkarmış bak.) Ben de, penetrasyonun süresini uzatıp uzatamayacağımı merak etmeye başladım.
1948’de yayınlanan Kinsey Raporu, erkeklerin dörtte üçünün, cinsel ilişkilerinin yarıdan fazlasında, penetrasyonun ilk iki dakikası içerisinde boşaldıklarını ileri sürüyor. (Dikkat edin, bu “erken boşalma” demek değil. Erken boşalma dediğimiz şey bir hastalık, ve Uluslararası Hastalık Sınıflandırması (ICD-10) erken boşalmayı cinsel ilişkinin başlamasından itibaren ilk 15 saniye içinde boşalma olarak tanımlıyor.) İsterseniz “çabuk boşalma” gibi bir şey diyebiliriz, zaten Kinsey de gözlemini bir sorun olarak değil daha ziyade “erkeksi dinçlik” işareti olarak yorumluyor. (“Erkeksi dinçlik” bir toplumsal sorun olabilir elbette. Demek ki, blogun sorunsalı açısından doğru yerdeyiz.)
Partnerimle birbirimizin bedenini tanımaya yeterince zaman ayırdığımız takdirde genellikle çabuk boşalmıyorum. (Bu, örneğin soyunmanın zamana yayılmasını falan içeriyor.) Ama belki bana çabuk gelmeyen partnerim için çabuk olabilir mi?
Daha da önemlisi: Süreyi uzatmayı fiziken becerebilir miyim?
Mastürbasyon tam da bu işe yarayabilir: kendi bedenimi gözlemlemeye ve sınırlarımı tespit etmeye.
Bunu söylerken aklımda “Denedim, hep beş dakikada boşalıyorum” gibi fiziksel bir teşhis yok. Aksini denedim, evet, uzunca bir süre penisimi uyarmama rağmen boşalmayıp mastürbasyonu uzatabiliyorum.
Dolayısıyla asıl soru şu: Uzatabilecek olmama rağmen, neden mastürbasyonu kısa tutmayı tercih ediyorum?
Kısa sürmesinin iki sebebini keşfettim. Bunlardan ilki mastürbasyonu nasıl tanımladığımla ilgili, ikincisi ve daha önemlisi ise mastürbasyondan ne anladığımla ilgili.
Ne mastürbasyon sayılır, ne sayılmaz?
Tıpkı cinsellikte olduğu gibi, mastürbasyonda da bir ön-sevişme evresi olduğunu fark ettim. Nasıl cinsellikte penetrasyon, oral seks vb. hardcore eylemlerin dışında kalanları yapay ve manasız bir biçimde ayırıp onlara ön-sevişme diyorsak, bence mastürbasyonda da benzer bir ayrım yapıyoruz.
Mastürbasyonu 31 çekmekle, yani el çekmekle denk tutuyoruz. (Ebced hesabında “el” sözcüğü 31 sayısına denk gelir. Böylece “ayıp” olan eylem sözüm ona gizlenmiş oluyor.) Yani, penisini okşamıyorsan mastürbasyon yok.
Oysa cinsellik bundan çok önce başlıyor. Pornografik videolar izliyor olabiliriz. Bize çok çekici gelen bir kadınla/erkekle zaman geçiriyor olabiliriz. Hatta sadece yolda yürürken partnerimizi (veya arzuladığımız kişiyi) hayal etmeye başlamış olabiliriz. Tüm bu örneklerde cinsellik tek taraflı; yani karşımızdaki (gerçek ya da hayali) kişi bizimle bir cinsel deneyim yaşamıyor ama biz yaşıyoruz. Heyecanlanıyoruz. Sertleşiyoruz/ıslanıyoruz. Belki ellerimiz titriyor, belki cümlelerimiz dağınıklaşıyor. Sonra, bir noktada odamıza veya tuvalete gidip boşalabiliriz. Ya da hiç boşalmayabiliriz.
Sonuçta, ortada cinsel bir deneyim yok mu?
Bence var. Bence yaşadığımız bu şeyin bir karşılığı olmalı. Daha doğrusu, mastürbasyona tüm bunlar dahil olmalı. Dolayısıyla, nasıl cinsel ilişki “tak-çıkar”dan ibaret olmamalıysa, mastürbasyon da el çekmekten ibaret olmamalı.
Bu genişletilmiş mastürbasyon kavramı, “Neden bu kadar kısa sürüyor?” sorusuna “Aslında kısa sürmüyor, tanımın yanlış.” diye bir yanıt veriyor.
“Mastürbasyon esnasında penisime dokunduğum süreyi neden bu kadar kısa tutuyorum?” sorusu hala yanıtlanmadı. Üstelik penetrasyon meselesi sebebiyle asıl önemli olan tam da buydu.
Neden mastürbasyon?
Bu da bizi mastürbasyonun anlamına getiriyor.
Fark ettim ki mastürbasyonu neredeyse her zaman “boşalmak” amacıyla yapıyorum. Mastürbasyonun kendisinden keyif almak gibi bir kaygım olmuyor, önceliğim boşalmak oluyor.
Çekici birini uzun süre izleyebilir ya da hayal edebilirim. Yukarıda da bahsettiğim gibi, bunu – her nedense – cinsellik olarak görmüyor(d)um. Sonrasında boşalmakla falan uğraşmadığım takdirde, olan biteni “güzellikle karşılaşma” olarak tarifleyip işin içinden çıkabilirim.** Penisimle haşır neşir olacaksam, bunu gerçekten de “Boşalayım bari” dediğim için yapıyorum. Yani, cinsel deneyimi sonlandırmak için; sürdürmek için değil.
Nitekim, mastürbasyon yaptığımda sadece bir kez boşalıyorum, boşaldıktan sonra kendime dokunmaya devam etmiyorum.
Bunun partnerli cinselliklerime yansıması tersten oluyor sanırım. Mastürbasyonda sırf boşalmak için penisimi okşuyorum, bedenim bunu böyle kodladığı için de penetrasyon demek boşalma zamanı demek oluyor. Dolayısıyla bu süreyi “uzatmak” diye bir dert oluşuyor.
Soruyu düzgün sorunca yanıt kendiliğinden ortaya çıktı.
Yenİ sorular, yenİ dertler
Zor bir soruyla, kadınlarla yaşadığım cinselliklerde penetrasyonun süresini uzatıp uzatamayacağım sorusuyla başladım. Görece daha kolay olan bir soruyu, neden mastürbasyonu kısa tutmayı tercih ettiğim sorusunu yanıtlamış oldum.
Aslında, tüm bu soruları içeren daha ilginç bir soru ortaya çıktı. Cinsellik esnasında belirli bir sıra izliyoruz: dokunma, öpüşme, sarılma, okşama, oynaşma, elle uyarma, ağızla uyarma, penetrasyon(lar), boşalma. Acaba bu sıra ne kadar değiştirilebilir? Daha doğrusu, bu sıra neden böyledir? Örneğin, neden boşalma en sondadır? Ve neden penetrasyonu takiben boşalma vardır?
Bunun üzerine de düşünmek lazım.
* Şimdiye kadar bir erkekle cinsellik olarak tarifleyebileceğim bir deneyim yaşamadığım için “kadınlarla yaşadığım cinsellikler” yazıyorum, ama konunun cinsiyetle ilgisi yok. “Bir partnerle” yazmak eğreti geldi kulağıma, çünkü böyle bir genelliği ima etmem ukalalık olurmuş gibi geldi.
** Porno izlerken “güzellik”ten başka motivasyonlarım da olabilir ve bazen boşalmakla uğraşmamayı seçebilirim: Örneğin kamusal alan videoları ve amatör çekimler.