Monthly Archives: March 2014

Kadın orgazmı da neymiş?

Partnerimin orgazm olup olmadığını anlayamıyorum. Evet, söyledim işte.

Bundan önce cunnilingus’dan bahsederken ve daha da önemlisi penetrasyonla ilgili kaygılarımı anlatırken bu alt metinden hiç bahsetmemiş olduğumu fark ettim.

Olay kısaca şudur: Eğer partnerim doğrudan sözlü olarak orgazm olduğunu söylemiyorsa, neredeyse daima bir belirsizlik kalıyor aklımda.Female_Orgasm-1

Biraz daha emin olmamı sağlayabilecek tek şey, yoğun bedensel tepkilerin ardından (bu tepkiler ses olabilir, hareket olabilir, kasılmalar olabilir) bir rahatlama ve gevşeme yaşadığını gözlemlemek. İşte asıl sorun da burada !

Açıklayayım.

Kafamın bastığı kadarıyla, kadınların orgazmı erkeklerde olduğu gibi noktasal değil. Yani, eğer doğru anlıyorsam, kadın cinselliğinde, erkeklerde “cum shot” dediğimiz şeye denk gelen bir deneyim pek yaşanmıyor. Kadın orgazmı daha “sürekli” bir şey, erkek orgazmına kıyasla daha geniş bir zaman dilimine yayılıyor. Üstelik çoklu orgazm mümkün; yani bir orgazm yaşanması, sonrasında ortalığın durulması anlamına gelmeyebiliyor.

Bu lafları ederken çok tereddüt ediyorum. O yüzden “bilgi” olarak değil de “bir erkeğin bildiği” olarak kabul edin. Yanlış olabilirler gayet, hatta yanlış olma ihtimalleri hiç de az değil sanıyorum.*

Şimdi bu “bilgi”leri cebimize atıp yukarıdaki lafımı tekrarlıyorum: Biraz daha emin olmamı sağlayabilecek tek şey, yoğun bedensel tepkilerin ardından bir rahatlama ve gevşeme yaşadığını gözlemlemek.

every one of them

Burada da görebileceğin üzere, bana yaşattığın tüm orgazmları burada özenle listeledim.

Yani bir kadının orgazm olduğunu anlamamı sağlayabilecek tek şey, onun bir erkek gibi orgazm olması !

Bu kadar saçma bir şeyi fark etmemin yıllarımı alması ne hödükçe !

Şimdi, bu saçmalığın yarattığı birkaç soruna değinelim:

  • Penetrasyon sırasında çok heyecanlandığım için ve “erken” boşalmaktan korktuğum için, partnerimin boşaldığından emin olmak ve beni çok heyecanlandırabilecek şeyleri ancak ondan sonra yapmak istiyorum. Ama orgazm olup olmadığını anlayamıyorum.
  • Mesela cunnilingus’u düşünün: Eğer ben yavaşlamazsam, ortada bir yavaşlama olmaz ki?! Yani, eğer ben orgazmı fark edemezsem, partnerimin gevşemesi mümkün değil. Ama partnerim gevşemezse de benim orgazmı fark etmem mümkün değil gibi görünüyor. Ne çelişki!
  • Partnerimin orgazmı nasıl yaşamak istediğini bilmiyorum. (Rahatlamak ve soluklanmak mı istiyor, yoksa mesela daha çok uyarılmak mı istiyor?)
  • Partnerim orgazmı nasıl yaşamak isterse istesin, benim ona bunu sağlamama imkan yok. Olayın farkında bile değilim ki çoğunlukla ! Belki de o orgazm olurken ben hızlanmam gerektiği mesajını alıyorum. Ve yahut o orgazma yaklaşırken ben orgazm olduğunu ve bu yüzden yavaşlamam gerektiğini sanıyorum.
  • En talihsiz yanı, partnerimin orgazmını seyredemiyorum. Çünkü ne zaman gerçekleştiğini dahi bilemiyorum.

    mesela

    – Neden orgazm olduğunda bana söylemiyorsun?
    – Söylerdim de, ben orgazm olduğumda sen hiç evde olmuyorsun ki.

Bu sorunların hiçbirine mantıklı bir çözümüm yok. Sadece ilkine, yani erken (“erken”den kastım: partnerim açısından erken) boşalmaktan kaçınma meselesine bir “çözüm” buldum. (Ama ne çözüm!)

Çok heyecanlandığımı ve boşalmak istediğimi hissettiğimde, partnerime bunu doğrudan soruyorum. Tabii ki insanlar öyle bir durumda “Ay yok devam et ne boşalıyon hemen” demeyecek kadar nazik olduklarından, asla gerçekten ne istediklerini bilemiyorum. Ama en azından kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor.

Kendimi daha fazla utandırmadan burada bitiriyorum.

Kadın orgazmı nasıl bir şey acaba…

***

* Ama sonuçta şu bir bilgidir: Oralarda bir yerlerde, cinsellik konusunda görece açık görüşlü bir erkek var ve kadın orgazmının böyle böyle bir şey olduğunu düşünüyor.

Bakir olmak ne demektir?

Bir yazımda cinsellikle ilgili yaşadığım ilk deneyimleri anlatırken kendi cinselliğimle tanışma sürecimden bahsetmiştim. O yazıda kendi başıma yaşadığım ilk cinsel deneyimlerden bahsetmiştim, şimdi bir başkasıyla yaşadıklarımdan bahsedeceğim.

Daha doğrusu, bahsetmeyeceğim, çünkü neden bahsedeceğimden pek emin değilim.smbc

Asıl sorum şu: “İlk cinsellik deneyimi” lafından ne anlıyoruz?

Sanırım “ilk vajinal penetrasyon” anlıyoruz. Bunun dandik bir detay olduğunu söyleyecek değilim – hele ki “Penetrasyon ve diğer belalar” başlıklı bir yazı yazmış biri olarak. Ama sanki başka şeyler de var ve onları hiç konuşmuyoruz.

Dudaktan öpüşmeye kültürel olarak özel bir anlam yüklenmiş ve bu eylemin “ilkler” listesinde romantik bir yeri var. Bunu anlıyorum.

Vajinal penetrasyon da bekaretle, “tam bir erkek” olmakla vb. ilişkilendirilmiş. Dolayısıyla rastgele biriyle yapılmaması icap ediyormuş. Hadi diyelim ki bunu da anlıyorum.

Anlamadığım şöyle şeyler var:

  • Mastürbasyon yaparken hayal ettiğim ilk kadını hatırlamıyorum. Oysa cinsel hayatımda çok özel bir yeri falan olması gerekmez mi?
  • İlk kez romantik bir şekilde elini tuttuğum insanı hatırlıyorum, ama daha o zaman bile önemsiz bulmuştum bunu. (Devamının gelip gelmeyeceğiyle meşguldü kafam. (Gelmemişti.) )
  • Sürtünme ve okşamayı içeren ilk deneyimleri, hiç de romantik beklentilerimin olmadığı bir durumda, bir arkadaşımla yaşadım. Bunu özellikle enteresan buluyorum, çünkü seksle doğrudan ilişkilendirilen bir etkinlik bu: Gayet erotik bir an. Ama tüm olay bir çeşit oyun (oynaşma?) olarak cereyan ediyor. Tuhaf.the box

Oysa bir düşünün. Bu yukarıda saydıklarımın hepsi ayrılık sebebi sayılıyor çoğu durumda. Demek ki “ilk”ler için beklediğimiz o “özel insan” var ya, ona ayırdığımız deneyim aslında bizim için bile, o kadar da özel değil. Nitekim, o diğer adamla “sevişmemiş ama sadece öpüşmüş” olmaları diye bir algımız yok. Bir eylemi “aldatma” sayacaksak, diğerini de sayıyoruz.*

Dahası, sürtünme ve okşama gibi gayet erotik deneyimler, öpüşme gibi görece basit bir şeyden önce gelmiş benim hayatımda. Hadi peki, ilk öpüşmeye romantik bir anlam yüklemişim. İyi de, yine de sürtünme gibi şeyleri de aynı şekilde bekletmem gerekmez miydi?

Bu söylediklerimden, tüm bu “bekaret” kriterlerinin nihayetinde tamamen makara kukara olduğu çıkıyor. Sırf kendi deneyimimden yola çıkarak – ki bu “ilk”ler yaşanırken bayağı romantik bir insandım, cinsellik açısından öyle liberal görüşlerim falan da yoktu – ve gayet de mantıklı düşünerek, oral seks ve anal seks yaşayıp yine de kendimi bakir sayabileceğim sonucuna ulaşabilirim.** Hatta her türlü hardcore cinselliği yaşayıp sonra bir kadına hala “İlk kez öpüştüğüm insan sensin.” diyebilirmişim sanki.how to have a first kiss

Tüm bunlarla şunu demek istiyorum: Bir “ilk”i özel birine saklarken ya da yaşarken, ortada bir eylemden ziyade bir anlam var. Bu anlamı biz veriyoruz eyleme ve bu anlamlandırma işini yaparken pek de tutarlı değiliz.

Benim için özel bir anı biriyle paylaşıyorsam basitçe “Bu an benim için çok özel ve bunu seninle paylaştığım için çok mutluyum.” demek daha mantıklı değil mi?

Sonuçta, yaşadığım “duygusal açıdan en yoğun cinsel deneyim” kesinlikle ilki değildi ve ilke kıyasla bilmem kaç kat daha büyük bir iz bıraktı bende. O deneyime (atıyorum) “12. ile 14. seksler arasındaki seks” deyip ilk cinselliğe özel anlam yüklemek bayağı aptalca geldi şimdi tekrar düşününce.

***

PS: Üstelik, biriyle sevişecekken bu insan “Ay ilk kez seninle sevişeceğim çünkü çok özelsin.” derse ben neden inanayım? Eğer benimle sevişmek senin için bu kadar önemli bir husus olsa, buraya gelene kadar nasıl yapılacağını öğrenmen gerekmez miydi? Ama bu başka bir yazının konusu.

* Aldatma gibi kavramlarla bazı sorunlarım var benim. Burada, vajinal penetrasyonun özel bir yeri olmadığını gösteren işe yarar bir örnek olduğu için kullandım.

** Neyse ki gerçek dünyada işler bu kadar kafa karıştırıcı şekilde ilerlemedi de akıl sağlığımı koruyabildim.

“Kinsey”

Kinsey” filmini izleyin. (Fragman şurada.) Lütfen izleyin. İkna olmadınız mı? Peki madem, biraz bahsedeyim Alfred Kinsey’den ve filmden.

ALFRED KINSEY ve kINSEY RAPORLARI

Kinsey, ABD’nin dört bir yanında binlerce katılımcıyla teker teker gerçekleştirilen yüz yüze röportajlar aracılığıyla “Sexual Behavior in the Human Male” (1948) ve “Sexual Behavior in the Human Female” (1953) raporlarını oluşturan, seksoloji diye bir bilimsel alanı neredeyse yoktan var eden*, cinsellik araştırmalarında devrim yapan biyoloji kökenli bir bilim insanı.andyourwife

Özellikle evlilik öncesi cinsellik, eşcinsel ilişkiler, orgazm gibi konularda Amerikan toplumunun (Pazar ayinlerinde papağan gibi tekrarlanan cinsellikten kaçınma (abstinence) propagandası dışında) hiç konuşmadığı mevzuları, açıkça ve bilimsel soğukkanlılıkla tartışmaya açtı.

Kinsey Raporları öyle çok şeyi ilk kez söyledi ve öyle çok yeni fikre ilham verdi ki, saymaya kalkıp da önemli bazılarını unutmaktan korkuyorum. Bu yüzden, beni en çok etkileyen fikre, Kinsey skalasına değinmekle yetineceğim.

KINSEY SKALASI

Kinsey, bireyleri heteroseksüel – homoseksüel olarak ayırt etmektense, 0-6 arasında numaralandırılmış bir yelpazeye yerleştirilmelerini öneriyor. 0 tamamen heteroseksüel, 6 ise tamamen homoseksüel anlamına geliyor. Biraz bu skaladan bahsetmek istiyorum, ama önce Kinsey’in kendinden öğrenelim ne yapmaya çalıştığını. Erkek cinselliği raporunda 639-656. sayfalar arasından bir bölüm:

“Erkekler heteroseksüel ve homoseksüel diye iki ayrık populasyona ayrılmazlar. Dünya koyunlar ve keçiler diye bölünmez. Taksonominin temel ilkelerinden biri, doğanın çok nadiren ayrık kategorilerle çalışmasıdır. … Yaşayan dünya her açıdan bir continuum (süreç, süreklilik) ifade eder.

Sadece heteroseksüel ve sadece homoseksüel hikayeler arasındaki seviyelendirmenin sürekliliğini vurgulamakla beraber, her katılımcının hikayesindeki heteroseksüel ve homoseksüel deneyim veya yanıtların görece miktarına dayanan bir çeşit sınıflandırma geliştirmek cazip göründü. […] Bir birey, hayatının her dönemi için bu skalada bir konuma yerleştirilebilir. […] Yedi-puanlı bir skala, gerçekte var olan seviyelendirmeleri göstermeye en yaklaşan oldu.”

Burada benim dikkatimi çeken birkaç şey var.

  • Birincisi, Kinsey bir deneyime veya yanıta, yani geçici nitelikte bir şeye heteroseksüel veya homoseksüel adını takarak başlıyor; bir kişiye değil. Sonrasında, oluşan öyküye göre kişiyi skalada bir yere koyuyor. Yani aslında olağanüstü bir kıvraklıkla, dogmatik kalıpları materyalist yöntemle değiştiriyor. Deneyimler kişiliğin sonucu oluşmuyor, deneyimlere bakarak kişilikle ilgili bir yargıya varıyor.
  • İkincisi, skalaya yerleştirme işi, gayet subjektif kriterlere göre yapılıyor. Subjektiften kastım Kinsey’in kafasına göre insanlara isim takması değil. Dikkat ederseniz, hikayenin oluşturulması katılımcıların yorumları, deneyimlerini anlamlandırmaları vb. öznel değerlendirmelere dayanıyor. Yani aslında katılımcı bizzat kendisi, kendine skalada bir yer belirliyor.
  • Son olarak, tabii ki, bu konuda yapılan ilk araştırma olmasından dolayı, “cinsel kimlik” ve “cinsel yönelim” konularının biraz iç içe geçtiğini, bugünkü terminolojimizin daha ince ayarlanmış olduğunu eklemek lazım.Kinsey_movie

“KİNSEY” (2004)

Filme gelirsek.

Senaryosu, klasik Hollywood biyografilerinden farklı değil. Bir yanda araştırmalar ve onların yarattığı toplumsal infialle mücadele, bir yandan Kinsey’in çocukluktan evlilik hayatına kadar kendi cinsel deneyimleri… Ama Kinsey’in hem araştırmaları hem de özel hayatı o kadar ilham verici ki, senaristin çok da yaratıcı olmasına gerek kalmıyor.**

Filmden onlarca anekdot aktarabilirim şu anda, ama sadece şunu söylemekle yetineyim: 1940’larda ABD’de tartışılan konularla 2014’te Türkiye’de nelerle uğraştığımızı kıyaslamak bile dudak uçuklatıyor.

Tekrar ediyorum: Lütfen izleyin.

İyi seyirler.

Kinsey (2004)

Yönetmen: Bill Condon

Oyuncular: Liam Neeson, Laura Linney, Chris O’Donnell

***

* Seksoloji diye bir şey önceden de vardı elbette. Burada asıl olarak bu alanın “bilimsel” bir alana dönüştürülmesine, yani verilerin önyargılardan (en azından metodolojik olarak) önce gelmesi ve tezlerin özgürce tartışılabilmesi gibi kriterlerin konmasına vurguda bulunmak istedim.

** A Beautiful Mind‘dan mesela, tamamen senaristin uydurduğu görsel aldanmaları çıkarın (John Nash’te şizofreni sadece sesler duymaya ve zihinsel kurgulara dayanıyor.) bakın geriye ne kalacak. İpucu: Fragmandaki neredeyse tüm sahneleri çıkartmanız gerekecek.

Cunnilingus’ta dikkat edilecek hususlar

“Ben bu konunun uzmanıyımdır, bakın anlatayım nasıl yapılacağını.” gibi bir ukalalık edecek değilim. Ne böyle bir iddiam var, ne de kadınların ne istediğini anlıyorum.

Hatta, tam tersini yapacağım.

Öncelikle: Partnerimi ağzımla uyarmaktan çok keyif alıyorum. Hem onun zevk almasını sağlamak hem de bunu benden beklenenden erken boşalmak vb. dertler olmadan yapabilmek üzerimdeki gerginliği alıyor. Dadetail_of_c3a9douard-henri_avril_23hası, partnerimin (en azından bir kez) orgazm olduğundan emin olunca görece kaygısız olarak sevişmeye devam edebiliyorum.

Dolayısıyla cunnilingus benim için seksin en önemli bölümlerinden biri.

Dolayısıyla cunnilingus’un hem partnerim hem de benim için zevkli geçmesi çok önemli.

ERKEKLER CUNNILINGUS’TA NELERE DİKKAT ETMELİ

“Daha demin bu başlığı atmayacağını söylemiştin” dediğinizi duyar gibiyim. Telaşa gerek yok. Sadece iki küçük şey söyleyeceğim:

1) Erkeklerin, erkek ve kadın cinsel organlarının bir bakıma aynı olduğu fikrine alışmaları lazım. Kadınların orgazm olması için klitorisi, erkeğin orgazmı için penisi uyarıyoruz. Cinsellikten zevk alma açısından, klitorisin bedenin içindeki bir penis olduğunu veya penisin tersyüz edilmiş bir klitoris olduğunu düşünebiliriz.

Bunu tabii ki anatomik olarak böyle bir karşılık olduğu için değil, “cinsellikten alınan zevk” açısından söylüyorum. Nasıl ki erkeği sırf idrar kesesini okşayarak ya da ne bileyim sadece yumurtalıklarını uyararak orgazma ulaştıramıyorsak, klitorisin uyarılmaması da kadınlar için benzer bir sonuç veriyor.artistic

Ama daha önemlisi var: Nihayetinde yapılan şey aynı. İster ağzımızla, ister elimizle, ister penisimizle, ister herhangi bir aletle yapalım, yaptığımız şey klitorisi uyarmak. Tıpkı kadının, ister eliyle, ister ağzıyla vb. bizim penisimizi uyarması gibi. Aynı şeyi yapıyoruz.

Yani cunnilingus’u bir ekstra olarak düşünmekten vazgeçmemiz gerekiyor.

2) Penis, kelimenin ilk anlamıyla, “elimizin altında” bir organ. Oysa klitorisi göremediğimiz gibi, anlaşılan ciddi bir bölümüne* doğrudan temas dahi edemiyoruz.

Penisin boyutunu, şeklini şemalini anlamak görece kolayken, partnerimizin klitorisi hakkında böyle bir gözlemsel bilgiye sahip değiliz.

Dolayısıyla, dikkat edilmesi gereken, partnerimizi dinlemek. Bu dinlemenin partnerimizin bize “söyledikleriyle” sınırlı olmadığı aşikar sanırım: Beden hareketlerini, çıkardığı sesleri, kasılmalarını vb. takip etmeli ve anlamaya çalışmalıyız.

Yani kısacası, “erkeklerin cunnilingus’ta dikkat etmesi gereken” tek gerçekten önemli şey, bu konuda hiçbir şey bilmediği (ve işin kötüsü, yeni bir partnerleyken hakikaten de pek bir şey bilemeyeceği) gerçeğini kabul etmek ve karşısındaki bedenle tanışmaya çalışmak olabilir.

İyi ama bu nasıl olacak?

KADINLAR CUNNILINGUS’TA NELERE DİKKAT ETMELİ

İşte yazının başında “tam tersini yapacağım” derken kast ettiğim buydu.

Kadınların da “erkeklerin bu konuda hiçbir şey bilmediği (ve işin kötüsü, yeni bir partnerleyken hakikaten de pek bir şey bilemeyeceği) gerçeğini” kabul etmelerinde fayda var. Buradan hareketle:

1) Aşağıdayken, genellikle partnerimin yüz ifadesini seçemiyorum. Eğer partnerim o pozisyondayken anlayabileceğim bir tepki vermiyorsa, onun zevk alıp almadığını, hoşuna giden şeyler yapıp yapmadığımı bir türlü anlayamıyorum.

İster eliyle bana dokunarak, ister sadece bedeninin (bacaklarının, kasıklarının vb.) hareketiyle, ister doğrudan konuşarak, bana nasıl hissettiğini anlatan partnerlerle çok daha rahat ettiğimi söyleyebilirim.

Yani: İletişim!enjoying

2) Her kadının çığlık çığlığa orgazm olmadığını biliyoruz çok şükür. Bilmediğimizse, partnerimizin nasıl orgazm olduğu. Bunun sonucunda, hele ki cunnilingus sırasında, durmam veya yavaşlamam gerektiğinde bunu kesinlikle anlayamıyorum.

Tam o esnada kadının bana “Pardon, azıcık durabilir misin rica etsem.” gibilerden anlaşılır bir mesaj verebilmesini beklemek saçma. Sanırım bu konu, yani kadının zirvelerde gezinirken erkeğin ne yapmasını istediği konusu, cinsellik esnasında değil, başka zaman konuşulması gereken bir konu.

Yani: İletişim!

Bunları demişken, “cunnilingus’un hem partnerim hem de benim için zevkli geçmesi çok önemli” lafıma dönüp, kendi aldığım zevkle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.

3) Yalama eyleminin kendi başına beni tahrik etmediği aşikar. Asıl eğlence, karşımdaki kadının verdiği tepkileri izlemenin ve bunların benim sayemde gerçekleştiği düşüncesinin yarattığı heyecanda gizli.

Bu yüzden, eylemin kendisinin de – en azından – çileli olmaması gerekiyor. Kabul edelim ki, bazı kadınların vajinal bölgesinin doğal kokusu rahatsız edici olabiliyor. Böyle bir durumdan şüphelenen kadınlar sevişme öncesinde cinsel organlarını yıkarlarsa, cinsellik esnasında akıl sağlığı cunnilingus’un başarılı geçip geçmediğine bağlı olan benim gibi takıntılı insanlara biraz yardımcı olabilirler belki.Wiki-cunnilingus

4) Son olarak, porno filmlerindekinin tam aksi bir şey söyleyeceğim, ama bunun ne kadar genel-geçer olduğu konusunda emin değilim.

Bence kadın cinsel organının “tıraşlı” olması hiç de iyi bir şey değil.

Bir kere, genellikle, sevişmeden hemen önce değil biraz zaman önce tıraş olunduğu için, yeni çıkmaya başlayan kıllar batıyor (oysa biraz uzun olsalar hiç batmayacaklar). Dahası, atlanmış tek bir kıl veya kesilmiş ama deriye yapışıp kalmış bir küçük parça, ayakkabı içine kaçan küçücük bir taş parçası gibi sinir bozucu olabiliyor. (Oysa plajda yalınayak yürümek dert değil mesela.)

Sanırım burada benim için kilit olan, “tıraş”tan ziyade “kısaltmak”… Neye dokunduğumu seçebilmek ve sonuçta vajinaya doğrudan temas edebilmek istiyorum. Bunu sağlayacak kadar kısaltılmış olmaları gayet yeterli oluyor.

Kötü koku sorununa çözüm olarak kendilerine tıraş işkencesini yapan kadınları ise pek az anladığımı itiraf etmeliyim.seriously

Tekrar ediyorum: Bu son söylediğim konusunda diğer erkeklerin ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok. Porno yapımcılarının kılları hiç sevmediği ortada. Bana ise, tamamen tıraşlanmış bir vajinayla karşılaşmak, karşımdaki insan güneş gözlüğünü çıkardığında aniden hiç kaşı olmadığını görmek gibi geliyor. Ama bu sadece benim tercihimden ibaret olabilir.

ASIL DİKKAT EDİLECEK

“Ay feminist devrim mi ne yapacaksanız yapın da hepimiz huzura erelim” temalı, topu kadınlara atan bir yazı oldu bu; farkındayım. Erkekler için iki genel uyarı, kadınlar içinse dört kocaman madde yazdım sonuçta.

Yine de, erkeklerin, bilmedikleri konularda konuşmalarındansa, bilmedikleri konuları bilmiyor oluşlarını ve tam olarak neleri bilmediklerini anlatmaları belki biraz yararlı olabilir diye umuyorum. Ve sanırım asıl dikkat edilmesi gereken şeylerden biri de bu.

***

Not: Cunnilingus Latince’deki cunny (vulva) ve lingere (yalamak) sözcüklerinden türetilmiş. Kadın cinsel organlarının ağızla uyarılması için sanırım Türkçe’de ayrı bir terim yok. (Oral seks fellatio’yu, yani erkek cinsel organının ağızla uyarılmasını da içeriyor.)

* Bkz. 5harfliler’deki Orgazmınızı Nasıl Olurdunuz yazısı.  “Klitorisin penis gibi erektal bir dokuya sahip olduğunu biliyorduk ama yüzölçümü açısından penis kadar büyük olduğunu biliyor muyduk? Vajinamızın hemen altında durup rahim yolunu çepeçevre saran şu güzelliğe bir bakın! Buisson ve Foldés araştırmalarına G noktasının varlığını kanıtlamak için başlıyorlar, ama sonuçta vardıkları yer daha da heyecanlı oluyor. Bir nevi, vajinal orgazmcıları da, klitoralcileri de haklı çıkarmaca: Evet vajinal penetrasyonla orgazm elbette mümkün, ama zaten vajinanın etrafını saran ve seks sırasında erekte olup zevki sağlayan organ bildiğimiz klitoris. G noktası diye karanlıkta lamba düğmesi arar gibi arayıp durduğumuz yer de, vajina duvarı ile klitoris yüzeyinin birbirine baskısından oluşan hassas nokta(lar). … “

Evet, porno izliyorum: Farklı yaş grupları

Evet, porno izliyorum, izliyoruz. Bu bilginin ilginç bir yanı yok. Bence biraz daha ilginç olanı, tam olarak hangi tür pornoyu ne motivasyonlarla izlediğimiz.

Bundan önce, ilişkilenebildiğim ve bir şeyler öğrenebildiğim için amatör çekimleri izlediğimi, yapamayacağım ama yapmak isteyebileceğim şeyler için kamusal alan pornosu izlediğimi anlatmıştım.lolita

Şimdi bunlardan ikincisinden devam edeceğim, ama biraz farklı bir açıdan.

Kamusal alanda cinsellik yaşamak, değil yapmaya cesaret etmek, partnerime söylemeye dahi utandığım bir şey. Ama yapmaktan hiç de rahatsız olmayacağım halde insanlara söyleyemeyeceğim başka bir cinsellik deneyimi daha var: Kendi yaş grubumdan olmayan insanlarla sevişmek.

Hayal etmek zor

Her şeyden önce, kendi yaşımla uzaktan yakından alakası olmayan insanların ciddi bir kısmı, fiziksel olarak çekici bulsam da, gerçekten sevişmek isteyeceğim insanlar değil. (Sevişmek “sadece seks” değil benim için, öyle olaydı daha kolay olurdu herhalde bazı şeyler.) Birbirimize karşı hislerimiz, karşımızdaki insandan beklentilerimiz vb. çok farklı oluyor ve ben o ölçüde bir yakınlaşmayı gerçekten istemeyebiliyorum.samantha jones wisdom

Bu tabii ki onlarla seviştiğimi hayal etmeme engel değil, nitekim engel de olmuyor. Ancak bu sevişmeyi hayal etmek, kendi yaş aralığımdaki insanları hayal edişim kadar kolay olmuyor. Bazen çok zor olabiliyor hatta. Bu noktada, ilgili yaş grubundan* kadınların videolarını izlemek sahneyi gözümde canlandırmama yardımcı olabiliyor.

Buraya kadarki kısmı yazının “ısınma turu” sayın. “Ay hayal etmek zor, o yüzden iyi ki porno var.” demekle ne okumaya değer yazı çıkacağını ne de porno izlemeye motivasyon açıklamış sayılacağımı biliyorum.

Aslında ortada daha büyük bir zorluk var.

gerçekleştİrmek daha da zor

Kendi yaş grubum dışındaki kadınlarla cinsel olarak yakınlaşmamam bekleniyor. Bu, sırf tuhaf değil, aynı zamanda bir miktar ayıp da karşılanıyor.

Henüz “çıtır” sayılacak ölçüde genç bir kadından etkilendiğimde ya da tam tersi “kart” sayılan, orta yaşlı (veya daha da yaşlı) bir kadınla yakınlaşmak istediğimde, iki kez düşünüyorum. Çünkü iki kez düşünmem icap ettiriliyor.

Oysa çok bariz bir durum var:

Etrafımdaki insanlar içinde, yaşıtım kadınlar içinde etkilendiklerimin oranı çok düşük, oysa örneğin benden yaşça gayet de büyük olan kadınlar içinde etkilendiklerimin oranı bayağı yüksek. (Benden çok daha genç olan kadınlar içinde oran yine yüksek ama şaşırtıcı ölçüde yüksek değil.)

Bak sayısı değil oranı diyorum. Ve bu kıyası etrafımdaki insanlar içinde yapıyorum. Etrafımda zaten yaşıtım olmayan çok insan yok, bu bir. Ama daha önemli olan ikincisi, benim bulunmaktan keyif aldığım ortamlarda bulunduklarına göre, benim (yaştan bağımsız olarak) bu insanlarla paylaşabileceğim bir şeyler var.

Buna rağmen, yani paylaşabileceğimiz şeyler olduğuna dair somut bir veri olmasına rağmen, benim bu kadınlara yaklaşmam garip karşılanıyor.

Burada pornonun rolü bence “Ay gerçekte yapamıyoruz, bari videosunu izleyelim.”den çok daha farklı. Yukarıda oranlarla ilgili yaptığımız kıyası şimdi yineleyelim:

Gerçek dünyada, farklı yaş gruplarından insanların cinsellik yaşama oranı çok çok düşük. Pornografik yayın yapan sitelerde, farklı yaş gruplarından insanların seviştiği videoların diğer videolar içinde oranı düşük, ama çok da düşük değil. Öte yandan, kendisinin dahil olmadığı yaş grubundan insanların pornosunu izleyenlerin oranı görece yüksek.**dove ad

Üstelik bu izleyici davranışı çift yönlü çalışıyor: Yaşlılar gençleri izliyor, hadi onu anladık diyelim, ama gençler de yaşlıları izliyorlar gayet.

Demem o ki, yahu madem bu videoları izliyoruz, madem böyle şeyleri düşünüyoruz, neden bu konunun gerçek dünyada karşılığı yok?

Daha doğrusu, odamızda yalnız başımızayken kurgulamayı hiç de dert etmediğimiz bir arzuyu odamızdan çıktığımız anda tuhaf karşılamamızın kendisinde bir tuhaflık yok mu?

BelİRLİ BİR TÜR pornoYU İZLİYOR OLMAMIZ ne anlama gelİr?

Lafın bizi nereye getirdiğini fark ediyor musunuz?

Belki de, yalnız kaldığımızda ve tüm seçeneklerle serbestçe karşılaştığımızda yaptığımız tercihler (yani, bu yazı bağlamında, tercih ettiğimiz porno türleri) bize arzularımızla ilgili sosyal hayatta görmediğimiz ve göremeyeceğimiz şeyler anlatabilir.

Belki de, porno izleme alışkanlıklarımız üzerine düşünmek, kendi cinselliğimizi keşfetmemiz için, kendi cinselliğimizle barışmamız (ya da tersine, mücadele etmemiz) için bir fırsat sunabilir.old man pick up of barney

Belki de porno, cinsellik açısından, sadece toplumsaldan bireysele (örneğin erkek egemenliğinin yeniden üretimi) doğru değil, aynı zamanda bireyselden toplumsala doğru da bir değişime imkan sağlayabilir. Belki hepimizin zaten aklında olan şeylerin gerçek dünyada konuşulabilir olmasına ön ayak olabilir.

Belki de bunların hiçbiri olmaz. Ama bence porno izlemenin, cinsellikle ilgili tüm seçeneklerle bu kadar doğrudan ilişki kurduğumuz bir deneyimin bir anlamı olmalı.

***

* Yazdıktan sonra fark ettiğim bir nokta var. Bu yazının herhangi bir manası olması için, benim bulunduğum yaş aralığının porno endüstrisinin büyük çoğunluğunu içerdiğini, dolayısıyla “farklı yaş grupları” deyince pornografik üretimde istatistiksel olarak marjinal kalan insanları (yaşlı, orta yaşını geçmiş olanlar veya çok gençler) kast ettiğimi varsaymak gerekiyor.

** Bu söylediklerim için maalesef somut veri yok elimde. Sadece en popüler internet sitelerini gezerek etiketleri ve tekil videoları taramak yöntemiyle edindiğim izlenim var. Yine de, tespitimin yerinde olduğu kanısındayım.