Tag Archives: libido

Bahar geldi, hala libidom düşük.

Nasıl olacak da olacak?

Kışın hadi havalar soğuk, kat kat giyiniyoruz. Dışarıda olsan paltolu kadının çekici bir yeri olsa da göremezsin, ev de soğuk zaten öyle ten tene dokunmak pek mümkün değil. Kışın libidom düşük oluyor genellikle, ona tamam.

Yazın da öyle sıcak oluyor ki bazen, sevişip bir de bu yüzden terlemeye üşeniyorum. Üstelik bir de sevişirken iyicene ısınıyoruz, hava zaten 35 derece, iyice bunaltıcı oluyor.

Ama bahar? Bahar gelince benim libidom normalde tavan yapar. Alçak tavanlı bir cinselliğim olduğunu kabul etsem de, yine de bir kış gibi olmaması lazım durumların. Cidden kaygılandım bak kendi hakkımda şimdi. Belki geçici bir şeydir, belki havaların ısınmalı soğumalı dalgalanması kafamı karıştırmış olabilir. Ama ya bu bir cinsellikten soğuma belirtisiyse? Ve hatta daha genel bir depresyon yolundaysam? Ay bir bu eksikti dert edilecek.

Bak bunları seninle paylaşıyorum, çünkü bu blog da sanki bu duruma katkıda bulunmış olabilir. Ergenlikte, porno ve arkadaşlar sağ olsunlar, seks benim başkalarına yaptığım şeylerden ibaretti. Mastürbasyon yaparken de genellikle bu açıdan, yeni benim hayal ettiğim (ve çoğunlukla tanıdığım bildiğim) o kadına neler yaptığımı gözümün önüne getirirdim.

Sonra biraz daha adam oldum, gerçek hayatta da cinsellik yaşadım az çok. Pek daha sonra, üniversitenin ortalarına doğru muhtemelen, duruma ayar gibi oldum. Bu konuyu düşünürken blogda da yazdım aklımdan geçenleri. Zamanla, seks, benim bir başkasıyla beraber yaptığım bir etkinlik olmaya başladı.

Bundan öyle kayda değer bir feminizm falan çıkmaz bence, ama şundan eminim: kadını nesneleştirmediğinde, cinsellik hem daha derin bir şey oluyor, hem de daha çok emek istiyor.

Libidoyla ilgili sorum biraz da bu: Böyle bir derinliğe ihtiyacım var mı? Ve bu kadar duygusal emek vermek istiyor muyum?

Derinliğe ihtiyacım var, ama cinsellik yoluyla sağlanması gerekmeyebilir. Zaten bir dünya performans kompleksim var. Derin ve sağlam bir ilişkiyi başka şekilde de kurabilirim. Duygusal emek hakkında da iki aydır yazıyorum (bak önceki yazılara dilersen), özetle: zahmetli bir şey ve çoğunlukla kadınların erkekler adına da yaptıkları bir şey – yani benim için ekstra zor: hem yapmayı öğrenmek zahmeti var, hem de sonra emeğin kendisi var. Kim uğraşacak bunlarla? Hadi diyelim ki uğraşacağım, niye bunu seks gibi kaygan bir zeminde yapayım?

Ayrıca benim libidom hep de düşük olmuştur. Hiçbir partnerimin cinsellik talebini karşılayabildiğimi hatırlamıyorum – üstelik burada niteliği görmezden gelsek de, nicelik olarak bile arz talep dengesi kurulmamıştır hiç.

Sorularım çok genel, ve de yanıtım yok. Hayattan mı soğudum? Cinsellikten mi soğudum? Uğraşasım mı yok? COVID-19’un bir yan etkisi olabilir mi? (Yani, virüsün fizyolojik etkisi olabileceği gibi, aylarca evde kalmanın psikolojik etkisi de olabilir.) Yeni bir partnerim olsa durum değişir mi? Reddedilmekten sıkıldım da içime mi kapandım? Geçici bir durum mu, kalıcı mı?

Acaba başka erkekler de benzer şeyler yaşıyorlar mı? Yaşıyorlarsa, nasıl tepki veriyorlar? Ne yapıyorlar konuyla ilgili?

Seks yoksa ilişki yok mu?

Burada birçok kez “İlişki yoksa seks yok mu?” sorusu hakkında yazdım. Yani, biriyle seks yapmak için illa ki onunla bir aşk ilişkisinde mi olmamız gerektiğini sorguladım. (Sorgulamak lafı çok moda olduğundan böyle yazıyorum. Yoksa sorguladığım falan yok, basbayağı kendi yanıtları yazdıydım.)

Şimdi bunun tersini sorgulamak istiyorum. Bu sefer net bir yanıtım da yok hem.

Uzun süreli bir ilişki, cinsellik olmadan sürdürülebilir mi? Tabii ki, yaşıma başıma bakmadan 20-30 yıllık ilişkileri eleştirmek niyetinde değilim. Benim derdim daha ziyade şu: Tek bir partnerim olduğu zamanlar cinsel ilgim zamanla ve hızla azalıyor.

Eğer partnerimin ilgisi de aynı hızla azalmıyorsa ortaya dengesiz bir durum çıkıyor.

Asıl soru ise şu: Diyelim ki hem benim hem de partnerimin libidomuz azalarak bitiyor ilişkide. İlişkinin geriye kalan kısmını nasıl değerlendiririm?

Örneğin başka bir ilişki düşünürsem: hiç sevişmeyen bir çiftin ilişkisi bence mutlu bir ilişki midir? (Burada politik doğruculuk adına konunun aseksüellik olmadığının altını çizeyim: İlişkiden önce – ve varsayımsal olarak ilişkiden sonra da – cinsel arzusu olan insanlardan bahsediyorum.)

Sanırım sarılıp uyumadığım, sokakta el ele yürümediğim bir ilişkiye ilişki demem. Ama seksi bu gibi küçük romantik şeylerle değil, arzu, heyecan, ihtiras gibi şeylerle ilişkilendiriyoruz galiba genellikle: Sevgilini çekici bulmak, sevgilini arzulamak, ilişki için gerek şart mıdır?

Bunlara yanıtım büyük ölçüde evet. Ama tekrar edeyim: Hiç on yıllık ilişkim olmadı, öyle bir durumda ne yapılır nasıl edilir bilmiyorum, burada ahkam kestiğim konu 4-5 yıllık ilişkiler. (Zaten ohooo, bende libido azalması ilişkide birinci yılın bitmesiyle başlıyor bile.)

Daha doğrusu şöyle söyleyeyim: İki insan, aylarca hiç cinsel ilişki yaşamadan gayet mutlu mesut yaşayabilirler. Ama geçmişte birbirlerine duyduğu arzudan geriye hiçbir şey kalmadıysa, ilişkileri çok başka bir yere gitmiş demektir. Bu gittiği yer iyi de olabilir kötü de, bununla ilgili doğrudan bir yargıda bulunacak değilim. Kendi durumumda ise gereği düşünüldü: eğer epi topu bir yılda ilişkimde arzum sönümleniyorsa, yani ilişki bir yılda başladığı noktanın çok ötesinde bir yere erişiyorsa, bende bir öküzlük var demektir.

Kelebek eki köşe yazarı değilim ama, bir anlamda, partnerimle ilişkiye başlarken duyduğum hisleri kendime hatırlatmamda fayda var. Yani bu libido azalmasına karşı aktif direniş örgütlemem lazım.

Birkaç yönteme önceki yazılarda değinmiştim. Bu listeyi çeşitlendirmeliyim.

#direnlibido

Soyunup durmayın karşımda!

Tek bir partnerim olduğu zamanlar cinsel ilgim zamanla ve hızla azalıyor. Eğer bu aynı anda partnerine de olmuyorsa veya oluyorsa ama o bundan rahatsızsa, seks hayatınız çizik VCD’den film izlemeye benzeyebilir: görüntü akıyor ama arada kayıyor (bu partnerim olsun), arada bir gıcırtı sesleri, çok seyrek olarak da konuşmalar duyuluyor (bu da libidosuz ben).

Bendeki bu durumun birkaç sebebini tespit ettim.

Birincisi ve bence en önemlisi, benim çok mıncık mıncık biri olmam. Hayatın normal akışı içinde partnerime sıklıkla dokunuyorum, onu okşuyorum, öpüyorum falan. Bu da bedeniyle ilişkimi “normalleştiriyor”, bir doygunluk hissi yaratıyor, heyecanı azaltıyor.

Yalnız burada dikkat etmen gereken, cinsel ilgimin azalmasının sadece partnerime dönük değil, genel olarak libidomla ilgili olduğu. Yani hani “Ay bundan bıktım.” deyip başkalarına bakmaya bile başlamıyorum. Hatta pek mastürbasyon da yapmaz oluyorum.

not-necessarilyTersine, şu veya bu şekilde başkalarına bakmaya (ya da başka insanlarla sevişmeye) başladığımda partnerime olan ilgim de artıyor.

İkincisi belki biraz daha benimle ilgili bir şeydir: İki insanın birlikte yapabilecekleri şeyler belli… Sınırlarınız, beğenileriniz ve geçmiş deneyimlerinizden öğrendikleriniz, yatakta (veya koltukta, veya sandalyede, veya halının üstünde) yapabileceklerinizi az çok belirliyor. Sonrasını meraklısı kitaplar, meraksızı porno sitelerinden öğreniyor.

“Birbirini keşfetme” sürse sürse birkaç ay sürüyor. Bu “birlikte keşfetme” kısmı da hadi zorlasan bir yıl sürüyor. Gerisi patinaj. Ve bu iki keşfetme süreci olmayınca da benim ilgim azalarak bitiyor.

Bu ikisinin çözümü şu veya bu şekilde açık ilişki gibi bir şeyden geçiyor benim açımdan. Ama ona gelmeden önce, şu üçüncü hususu fark ettim:

Her sabah duş alan partnerim sonrasında odaya giriyor ve havlusunu çıkarıp giyinmeye başlıyor.degas2

Her sabah.

Lan daha gözümü yeni açıyorum, bir dur.

Üstelik çoğunlukla da kalkıp hemen kahvaltıyı hazırlamam gerekiyor, çünkü sonra o işe gidecek oluyor. Yani bu manzaranın keyfini çıkarmak, oradan küçük bir amateur couple porn senaryosu uydurmak falan da elde değil.

Alışmışız biz cinsel organların falan gizlenmesine. Kendi anne babamızı bile çıplak görmemişiz. Sokakta desen rüzgar esse diye beklerdik ben ergenken, şimdi maşallah şort giyene uçan tekme atıldığından benim devreler biraz şaşırdı. Böyle her gün her gün bu memeleri nereden buluyorsunuz, diye de soramıyor insan uykulu kafayla.

degasNeyse efendim, uzun lafın kısası, bu “görüntüye alışma” hali yüzünden yarın öbür gün daha seksi bir zamanımız olacaksa da hakkıyla olamıyor.

Bu yüzden, bu libido, cinsel ilgi alaka sorunuyla ilgili partnerime ilk somut önerim alakasız sekssiz zamanlarda karşımda soyunup giyinmemesi oldu. (Ha yok, enteresan bir fantezinin falan parçasıysa eyvallah, ona lafım yok.)

Bilmem ki başka çiftlerin de böyle heyecan yitimi sorunları oluyor mu, oluyorsa da nasıl çözüyorlar…

***

PS: “Aferin, kendi libidonun düşmesine dair aklına gelen ilk somut öneri, partnerinin konuyla ilgili bir şey yapması olmuş” dediğini duyar gibiyim. Haklısın, aynen öyle oldu.get-dress

PPS: Bu da benim, partnerimin nerede ne kadar çıplak olacağıyla ilgili ilk müdahalem olarak kayda geçsin madem. (Hayır gitsin koridorda giyinsin, salonda giyinsin, banyoda duştan çıkar çıkmaz giyinsin beni bağlamaz. Bana görünmesin de kime isterse görünsün.)