Daily Archives: December 14, 2014

Bizim Bedenlerimiz, Bizim Kararlarımız – Tom Gualtieri (#3)

“Genç oğlanlarda [mastürbasyonu durdurmak için] neredeyse daima başarılı olan bir çare, sünnettir… Operasyon bir cerrah tarafından anestezi yapılmaksızın uygulanmalıdır ki operasyona eşlik eden kısa süreli acı akılda faydalı bir etki bırakabilsin, özellikle de cezalandırma fikriyle birleştirilmesi durumunda. Birkaç hafta süren acı pratiği durduracak … “ John Harvey Kellogg, hekim (1852-1943)

Kellogg’un geç Viktoryan çağda önerdiği suistimal 21.yüzyılda herhangi bir ebeveynin midesini kaldırmaya yetecektir. “Suistimal” böyle bir standart prosedür için ağır bir sözcük gibi görünebilirse de, Kellogg’un sünneti bir “çare” olarak gösteren tasviri durumu hem yanlış tanıtıyor hem de iğrenç bir şekilde, olduğundan hafif gösteriyor. Kellogg’a göre eğer oğlunuzun kendine dokunduğunu görürseniz, onu penisinin bir kısmını keserek cezalandırmalısınız – bir çeşit Pavlovcu eğitim. Bence psikotik bir şey bu. Continue reading

Bizim Bedenlerimiz, Bizim Kararlarımız – Tom Gualtieri (#2)

Makalenin şurada bulabileceğin ilk parçası, şöyle bitiyor:

“Cinsel zapt, tahakkümle alakalıdır.

Peki, oğullarımız doğar doğmaz elimize bir bıçak alıp anatomilerinin en hassas ve duyarlı bir parçasını keserek ne gibi bir tahakküm uygulamış oluyoruz? Anne-çocuk ilişkisine ne oluyor mesela, yeni doğmuş bebeğini ona en korkunç acıyı yaşatacak bir yabancıya teslim ettiğinde?”

Flowchart1

Ben sünnetten kalıcı hasar gördüm. Kötü uygulanmış bir ameliyat beni, bazı cinsel faaliyetler sırasında katlanılmaz acılar yaşatan ciddi yara ve aşırı duyarlılıkla baş başa bıraktı. Bu duyarlılık yaşlandıkça daha da kötüleşti. İşin özü, bir kısımdan olması gerektiğinden fazla parça alınmıştı. Yetişkinliğimde, hastaneden eve penisimde dikişlerle geldiğimi öğrendim. Muayenenin ardından, bir ana damarın zarar gördüğü ve kesimin çok derinden yapıldığı açıkça ortaya çıkmıştı. Continue reading

Bizim Bedenlerimiz, Bizim Kararlarımız – Tom Gualtieri (#1)

“Benim bedenim, benim kararım.”

Bu lafı seviyorum, indirgemeci basitliğine rağmen. Bunun yanında tüm argüman manasız duruyor.

Amerika’da biz bedenimizle ne istersek yapabiliriz, intihar (bu başka bir yazının konusu) ve yasa dışı maddeler kullanmak dışında. Piercing’ler, dövmeler, kollajenler, cinsiyet değişiklikleri ve hormonlar, göğüs büyütmeler… Liste uzadıkça uzuyor, üstelik müdahale içermeyen diyet, güzellik rejimi, ağda, epilasyon, saç stilleri, klasik saç kesimi ve boyatma, ve hatta (yok artık!) egzersiz yapmayı saymıyorum bile. Kendimizi güzel veya özel hissetmek ya da sırf ortama uyum sağlamak için kendimizi maviye boyayabilir, burnumuza halka takabilir, kulağımızı esneten devasa küpeler takabilir, deri elbiseler giyebilir veya dağlar kadar silikon kullanabiliriz. Haklarımız için savaşırız. Continue reading