Daily Archives: April 29, 2022

Duygusal zeka

Nihayet oturdum ve duygusal zekayla ilgili yazılmış ilk ciddi kitabı okudum. Daniel Goleman’ın 1995’te ortaya attığı ve sonra hızla popülerleşen bu kavram hakkında artık binlerce araştırma ve yüzlerce kitap var.

Bugün artık Goleman’ın söylediği bazı şeyler fazla basit kalıyor. Mesela “Başarılı olmak istiyorsanız IQ her şey değil.” argümanını uzun uzun ve farklı açılardan savunuyor, ama biz bugün artık bunu tabii ki biliyoruz.

Seninle bu kitaptan öğrendiğim iki şeyi paylaşmak istiyorum.

Duygu ne demek?

Biz Türkçe’de emotion ve feeling kelimelerinin ikisini de duygu/his olarak çeviriyoruz. Bazı yazarlar bu ikisini ayrıştırıyor. Ben de şimdilik emotion=duygu, feeling=his diye bir sahte eşleştirme yapıp ilginç bulduğum bir detayı paylaşacağım.

Duygu, beynimizde amigdalanın yönettiği sinirsel ve hormonal bir tepki. His, bu duyguyla bizim kurduğumuz bilinçli ilişki. Mesela, bağırış çağırışlı bir kavgada ‘Neden bu kadar öfkelendiğini anlamıyorum.” diyen birine “Ben öfkeli değilim!” diye bağırdığımızda, öfke duygumuzu hissetmediğimizi, yani onun bilincine varmadığımızı söyleyebiliriz. Daha makul örneklerde, duygularımıza tam isim veremediğimizde “Nasılsın?” sorusunu “İyiyim.” veya “Eh işte.” diye geçiştiriyoruz.

Duyguyla hissi ayırmanın bir avantajı var.

Duygular, eylem gerektiren nörolojik programlar.

Duygunun tanımı bu. (Emotion kelimesinde gizli motion=hareket köküne dikkat et.)

Eğer duygunun gerektirdiği eylemi yerine getirirsen, duygu geri çekiliyor. Getirmezsen, duygu seni tüketmeye devam ediyor. Demek ki, duygunun farkında olmazsan ve onunla konuşmazsan, olaydan çıkmana imkan yok.

Ve tersi de doğru! Duygu olmadan eyleme geçmek mümkün değil.

Antonio Damasio’nun çok meşhur bir araştırmasını örnek veriyorlar bununla ilgili. Damasio, beyni hasar gördüğü için duygularına erişimini kaybetmiş biriyle yaptığı bir sohbeti aktarıyor. Bu kişi son derece sağlıklı, zihinsel işlevlerine hakim, hafızası yerli yerinde biri. Damasio bu kişiye, bir sonraki randevu için iki öneride bulunuyor. Ama bu kişi bu soruya yanıt veremiyor. Yarım saat boyunca, iki seçeneğin artılarını ve eksilerini listeliyor (ajandasındaki diğer işler, trafik koşulları, hava şartları, vb.) ama bir sonuca varamıyor. Sonra Damasio iki seçenekten birini önerince hemencecik kabul ediyor ve rahat biçimde ayrılıyor. Damasio’nun tespiti, bu kişinin iki seçenek arasındaki farkları rasyonel olarak ayırt edebildiği, ama bu farklara anlam yükleyemediği ve bu yüzden de hangisinin ağır bastığına karar veremediği. Ve bu duygulara erişimsizlik öyle bir düzeyde ki, kişi Damasio’nun ‘hadi bitir ama’ anlamındaki bedensel sinyallerini (esneme, saatine bakma, sabırsızlanma) bile fark etmiyor. En nihayetinde de, hangi gün buluşulduğunun hiçbir önemi olmadığı ortaya çıkıyor.

Duygularımızla düzgün biçimde iletişime geçmezsek, kendi davranışlarımızı yönetemiyoruz. Başkalarının duygularını doğru biçimde analiz etmezsek, onların davranışlarını da isabetli biçimde yorumlayamıyoruz.

Beş adımda duygusal zeka

Bu alandaki her kitap gibi, Goleman da bir liste yapıyor. Her liste gibi bu da biraz rastgele. Ben kutular ve kategorilerle düşünmeyi seviyorum, o yüzden bu listeyi paylaşmak istedim seninle (listedeki her bir madde aslında kitabın bir bölümüne denk geliyor).

  1. Kendi duygularını bilmek.
  2. Duygularını yönetmek.
  3. Kendini motive etmek.
  4. Başkalarında duyguları fark etmek.
  5. İlişkileri idare etmek.

Kendi duygularını bilmek, kendinin farkında olmak anlamında. Yani duygu ve his arasındaki doğrudan ilişki. Bir duygu belirdiğinde ona isim verebilme (“Kendimi X hissediyorum.”) becerisi.

Duygularını yönetmek, baskınlaşan duyguları kontrol altına almak ve bilinçli bir biçimde onların gerektirdiği eylemi bulmak becerisi. Böylece duyguların seni ele geçirmesini veya duyguların altında ezilmesini önleyebilirsin.

Kendini motive etmek, bir duyguyu güçlendirmen gerektiğinde bunu yapabilme becerisi. Mesela çok sevindiğinde, ama ortam bu heyecanı yansıtmana izin vermiyorsa, bu tepkini geciktirebilmen.

Başkalarında duyguları fark etmek, empati becerisi. (Bununla ilgili yazıp duruyorum haftalardır.)

İlişkileri idare etmek, başkalarının duygularını tahmin etme ve buna uygun hareket etme becerisi.

Duygusal zeka geliştirilebilen bir şey. Bu beş becerinin her birini güçlendirmek için yapılabilecek bir dünya alıştırma var. Ayrıca, duyguların tanındığı ve aktif biçimde kullanıldığı ortamlar da daha sağlıklı çalışıyorlar.

Benim vardığım sonuçlardan biri şu: Eğer duygular eylem gerektiren nörolojik programlarsa, o zaman herhangi bir şey yapmak veya yapmamak istediğimizde, ve başka birinin bir şeyi yapmasını veya yapmamasını istediğimde, bunu elde etmek için duyguları kullanmam gerekiyor. Yani bu duygu meselesi hafife alınacak bir konu değil.