Çok-aşklılıkla ilgili en yaygın sorulara yanıtlar.
[Daha önce şurada değinmiş olduğum bu konuyla ilgili The Good Men Project’ten Noah Brand 19 Kasım 2012’de What is Polyamory? başlıklı bir yazı yazmış. Çeviri boyunca polyamory için çok-aşklılık, polyamorous için çok-aşklı sözcüklerini kullanacağım. – Şey]
Çok-aşklılık ne demek?
Eş zamanlı olarak birden fazla romantik/cinsel ilişkiyi sürdürme pratiğine çok-aşklılık deniyor. Çok-aşklı bir insanın birden çok sevgilisi olabileceği gibi bu insan evli de olabilir. Partnerleri de başka ilişkilere sahip olabilir. Herkes herkesten haberdardır.
Aldatma dediğimiz bu değil mi?
Değil. Aldatmak, yalan söylemeyi ve verilen sözleri tutmamayı içerir. Çok-aşklılığın en iyi çalıştığı – ve işin aslı, gerçekten çalışabildiği tek – durum, son derece açık ve dürüst bir iletişim tabanında kurulduğu durumdur. Çok-aşklı ilişkilerde, aldatmak hâlâ mümkündür: örneğin mevcut partnerinize aksini söylemiş olmanıza rağmen bir kişiye çok yakınlaşabilirsiniz. Bu çok kötü bir davranıştır: Çok-aşklı olsun olmasın, kimse aldatanları sevmez.
Hiç kıskanmıyor musun?
Bazen. Çok-aşklı insanların çoğu kolaylıkla kıskanmaz, ama pratikte başka bir partner yüzünden yeterli ilgiyi görmediğini hissetmek, veya partnerine yetmediğin hissi, veya dışarıda bırakılmışlık hissi gibi sebeplerle kıskanmak mümkün. Aradaki fark, kıskançlık hissinin tüm ilişkiyi bitirmek anlamına gelmemesi.
Daha çok keyfi kaçmak veya siniri bozulmak gibi düşünebilirsin. Partnerinin asla keyfini kaçırmadığını veya sinirini bozmadığını söyleyen ya bir azizdir ya da yalancının teki, ve dünyada da öyle çok aziz olduğu söylenemez. Bu tarz küçük tatsızlıklar yüzünden partnerimizi terk etmeyiz; sorunun kökeni hakkında konuşuruz ve hislerimizi yetişkin insanlar gibi idare ederiz.
Çok-aşklı insanlar kıskançlığa da böyle yaklaşırlar.
Dahası, çok-aşklı insanların çoğu, İngilizce’de “compersion” adı verilen bir duyguyu hissederler. “Compersion” eşinin bir başka kişiyle birlikte olmasından zevk alma duygusudur, ve kıskançlığın tam tersi olarak tarif edilir. Bu duygu, partnerin sana “Randevumda çok iyi zaman geçiriyorum!” diye mesaj attığında içten bir mutlulukla gülümsemendir. Bunu hayal etmekte zorlanan tek-eşli ahali: sevdiğiniz insanın çok önemsedikleri bir şeyden keyif aldığını izlediğinizi düşünün – ve o şey bir bardak çaydan ibaret olmasın lütfen. Ne bileyim, onun koşmaktan zevk aldığını ama sizin hiç koşmaya meraklı olmadığınızı varsayalım; onun koşudan kan ter içinde nefes nefese gelip size yeni kırdığı rekoru anlattığını düşünün. İşte öyle bir şey.
Yani ha bire onunla bununla sevişiyorsun?
Yok artık daha neler. Çok-aşklılık sırf seksten ibaret değildir. Tamam, bazen sırf sevişmek için ilişkiye başladığın olur, ama “aşk”ın sözcüğün içinde olmasının bir sebebi var. Çok-aşklı insanlar aynı anda birden fazla kişi için derin romantik aşk hissedebilirler ve hissederler. Bu çok derin bir duygusal yetenek olabilir, ama aynı anda birçok ciddi duygusal ilişkiyi sürdürmek anlamına da geliyor ve böyle ilişkileri sürdürmek için yapmanız gerekenlerden biri de sırf onunla bununla sevişmemektir. İletişim ve anlaşma yine kilit rol oynuyor.
Ama yine gırla seks partileri ve orjiler oluyordur, değil mi?
Kime sorduğunuza göre değişir. Kimi insanlar onlarca yıldır çok-aşklıdırlar ama asla aynı yatakta iki kişiden fazla olmamışlardır. Diğerleri ise üçlü seks yapmadan haftasonunu geçiremezler. Çok geniş bir kitlede ortalamaya bakarsak, yılda kişi başına ortalama orji miktarı sandığınızda çoooook daha düşüktür muhtemelen.
Çok karışmıyor mu işler?
Evet. Evet, karışıyor. Sırf zamanı yönetmek bile… Çok-aşklı camiadaki standard espiri, Google Calendar’ın çok-aşklılığın şimdiye kadar aldığı en büyük hediye olduğudur. Dahası, ilişkiler emek isterler.
Eskilerin bir lafı vardır: Her evlilik üç kişiliktir; çünkü bir sen, bir eşin, bir de evliliğin vardır ve hepinizin de kendi ihtiyaçlarınız vardır. Üstelik bu, sırf iki kişi için. Kişi sayısı arttıkça ilişki sayısı geometrik olarak artar ve her birinin kendi ihtiyaçları vardır. Kimileri sürekli ilgi bekler kimi beklemez, kimi tam zamanlıdır kimi part-time, ama hiçbir basit değildir ve hiçbirini verili kabul edemezsiniz.
Bir de buna, durumu daha da karıştıran sosyal faktörleri ekle: Carl’ı akşam yemeğine davet edemezsin çünkü daha yeni Mabel’dan ayrılmıştır ve bu tuhaf kaçabilir, ve Mabel’ın kocası kendi yeni kız arkadaşı Ellie’yi getirip getiremeyeceğini sormaktadır, ancak Ellie ve Darren’ın arası daha geçen ay Drew yüzünden açılmıştır, ve Darren’ın geleceği kesindir. Google Calendar konusunda dalga geçmiyorum gerçekten.
Ancak eğer istediğiniz buysa kesinlikle değer tüm emeklerinize.
Birçok insanla seks yapmak tehlikeli değil mi?
Teknik olarak evet, tamamen tek-eşli bir ilişkiye kıyasla, cinsel yoldan bulaşan hastalıklar ve cinsel yoldan bulaşan enfeksiyon riski daha yüksektir. Ancak pratikte bu hesabı değiştiren iki temel etken vardır.
Birincisi, riskli bir şey yaptığınızın farkındaysanız, bu riski giderecek adımlar atarsınız. Araba kullanmak tehlikelidir, bu yüzden emniyet kemeri takarız ve trafik kurallarına uyarız. Benzer şekilde daha güvenli seks pratikleri ve düzenli testler yaptırmak çok-aşklı çevrelerde şiddetle önerilir ve benim tanıdığım insanlarından çoğu bu ikisinden birini olsun es geçen biriyle asla takılmayacaklardır.
İkincisi çok-aşklılığın dayandığı açık iletişim, riski büyük ölçüde azaltır. Şu dünyada, tek-eşli ilişkileri onların sandığı kadar tek-eşli olmadığı ve partnerleri bir anda kullanmaya başlamak şüphe uyandırır diye prezervatif kullanamadığı için cinsel yoldan bulaşan hastalık kapan bir dünya insan var. Temkini alışkanlık edinmek ve açık iletişim kurmak genel olarak daha güvenli pratikler sağlar, bununla sırf seksi kast etmiyorum.
Aynı anda iki veya daha çok insanı gerçekten sevemezsin ki?
Öncelikle, kim demiş sevemeyiz diye? İkinci olarak, kim demiş her birini tamamen aynı şekilde sevdiğimizi? Sevginin birçok formu vardır ve çok-aşklılığın en eğlenceli yanlarından biri de bu farklı tür sevgileri aynı anda hissedebilme deneyimidir. Şansınız yaver giderse, aynı hafta içinde hem o sıcak ve rahat aşkı, hem çılgın, öngörülemez, sıkıysa-dene tipi aşkı, hem de o samimi, sıkı fıkı, birbirinin cümlesini bitirenler türünden aşkı hissedebilirsiniz. Eh, şansınız yaver giderse ve Google Calendar kullanıyorsanız diyelim.
Kimileri ilişkilerini spesifik biçimde sıralar ve öncelik belirler: birincil, ikincil ve üçüncül mesela duyduğum terminoloji sistemlerinden biri. Diğerleri ise daha serbest-şekilli modeller kullanırlar ve her ilişkinin kendi dinamikleriyle gelişmesine izin verirler. Farklı türden ilişkilere sahip olmanın avantajları vardır; önünüzü görmenizi sağlar. Mesela çok-aşklı insanlar Yeni İlişki Enerjisi diye bir şeyden bahsederler: hani o yeni biriyle görüşmeye başlayıp da dur otur onun nasıl da müthiş bir insan olduğunu anlattığınız ve (geçici bir süre için) dünyanın en ilginç insanı olduğunu düşündüğünüz zaman var ya, işte o. Birçok ilişki içindeyken bu hissin ne kadar eğlenceli olduğunu ve ama pek de uzun sürmeyeceğini fark etmek ve kendi stabil sevgi türüne doğru evrilmesi için zamana ihtiyacı olduğunu anlamak daha kolaydır.
Biriyle ayrıldığında ne oluyor?
Dostça bir ayrılıksa, biraz ağlaşırız, kederleniriz, ve hayatımıza devam ederiz. Hırçın bir ayrılıksa, biraz ağlaşırız, küfrederiz, hiç de öyle sandığımız kadar iyi olmadıklarından yakınırız, ve hayatımıza devam ederiz. Niye sordunuz, siz ne yapıyorsunuz ki?
Cidden… Çok-aşklı ayrılıkların tek farkı, biriyle sırf hayatımızın geri kalanını birlikte geçirmek istediğimiz tek kusursuz insan olmadığı için ayrılma ihtimalizin düşük olmasıdır. Kimseden böyle bir şey talep etmiyoruz, bu sebeple de ayrılıklarımız daha az dramatik sebeplerden oluyor. Belki artık o aşık olduğumuz insan değildirler, belki affedemeyeceğimiz kadar kötü bir şey yapmışlardır, belki diğer ilişkilerimize zarar veriyorlardır. Bir çiftin ayrılmasına sebep olabilecek birçok şey var, ama bizim mümkünse arkadaş kalmak için bir motivasyonumuz var. Sonuçta eski sevgililerde sosyal ortamlarda karşılaşmak olası bir şeydir ve daha da önemlisi, çok-aşklılık her bir ilişkinin yegane kusursuz ilişki olmak zorunda kalmamasıı, her ne ise o olabilmesi ve biterse biraz daha kolayca rafa kaldırılabilmesi demektir.
Yani sence herkes çok-aşklı olmalı, öyle mi?
Yok daha neler. Herkesin tarzı aynı olacak diye bir şey yok. Tabii yer yer o aşırı heyecanlı ahmakla karşılaşacaksınız ve size bizlerin nasıl da daha evrimleşmiş olduğumuzu, o zavallı tek-eşli avanaklara nasıl da acıdığımızı söylecek. Ama yani doğruya doğru, her tür grupta bu tarz ahmaklar bulunur. Kimileri çok-aşklı olarak daha mutludur, kimi değildir. Ve herkes gibi çok-aşklılar da sadece mutluluk ararlar.
Çok-aşklı insanların daha avantajlı olduğu tek alan, daha iyi iletişim kurmak için motivasyonları olmasıdır. Yapısal olarak, bizim için bazı şeyleri verili kabul etmek, varsayımları gizli tutmakve duygularımızı yansıtmamak daha zordur. Çok-aşklı topluluklarda geliştirilen iletişim pratikleri ve alışkanlıklarının tek-eşli ilişkilerde birçok uygulaması vardır; dünyada, daha iyi iletişimle güçlenmeyecek tek bir ilişki dahi yoktur.
Çok-aşklılığı deneyip başına [şu ya da bu berbat şey] gelen biriyle tanışmıştım. Bu çok-aşklılığın işe yaramadığını göstermez mi?
Bu berbat bir şey. Kim olursa olsun birinin aşk ve seksle ilgili kötü bir deneyim yaşaması çok kötü bir şey; bunların hayatımızdaki mutluluk kaynakları olması lazım ve tutup da acı kaynağı olmaları berbat bir şey. Gerçi çok-aşklılığı topyekün suçlamadan önce kendinize şunu sorabilirsiniz: tek-eşli ilişkilerde korkunç, acı veren deneyimler yaşayan kaç kişi tanıyorsunuz? Aldatma, yalan söyleme, kötüye kullanma, tecavüz, darp, veya sadece dandik ilişkiler? Bunları tek-eşliliğin işe yaramayan bir sistem olduğuna kanıt olarak görüyor musun?
Çok-aşklılığın bende işe yarayıp yaramayacağını nasıl bilebilirim?
Bir ölçüde bu seninle kalbin arasında bir mevzu. Ama yardıma ihtiyacın varsa kendine şunları sorarak başlayabilirsin: Duygusal iletişim kurmakta iyi misin ya da en azından daha iyi olmaya istekli misin? Yakın olduğun insanlara karşı dürüst olabiliyor musun? İlişkilerine bilinçli emek koymakta iyi misindir, yoksa bazı şeyleri verili kabul edip akışına mı bırakırsın? Partnerinin başka ilişkiler yaşamasıyla ilgili kendini rahat hissediyor musun, yoksa kıskanır mısın? Önceki ilişkilerinde meseleleri konuşup çözüme ulaştırdığın oldu mu?
Bu sorulara yanıtların çok-aşklılığın senin gerçekten istediğin şey olup olmadığını söyleyemeyebilir, ama tamamen çuvallayacaksan bunu fark etmeni sağlayabilir.
Çok-aşklılık hakkında başka ne gibi iyi kaynaklar var?
Franklin Veaux bu konuda birçok yazı yazdı, pratik örnekler vererek birçok önemli ayrımı açıklığa kavuşturan adı çıkmış tek-eşli olmama haritası Map of Nonmonogamy [aşağıda] da dahil. Kitap olarak, Tristan Taormino’nun Opening Up kitabı ve Dossie Easton’ın The Ethical Slut kitabı iki iyi, ayakları yere basan kaynak. Ayrıca yaşadığın bölgede bir çok-aşklılık grubu olabilir ve şu internet sayfası onları bulmana yardımcı olacaktır.
Kendimden bahsetmem gerekirse, çok-aşklılık hayatımı ölçülemeyecek düzeyde zenginleştirdi ve çok-aşklılığı benimsemiş olmama minnettarım. Başka insanların başka deneyimleri oldu, kimi daha iyi, kimi daha kötü, ve bu onları ilgilendirir. Tek-eşliliği yürütebilenlere saygım var (Kim elli küsur yıldır birlikte olan ve hala birbirine sevgiyle bakan sevimli yaşlı çiftleri sevmez ki?) ama bu benim kendime seçtiğim yol değil. Başka yollarda olanlar için umarım bu makale faydalı olur. Daha önce de söylediğim gibi, dürüst iletişim ve gelişmiş anlayış her şeyi daha iyi kılar.
Pingback: OkCupid tespitleri: Çok-aşkçılar bitirdi beni. | Bir Şey'in Anıları