ETİK SÜRTÜK, ALIŞTIRMA #8: İşte, zor zamanlarda bile partnerinle birbirinize “kıyamaaam”ayı öğrenmek için yapabileceğiniz bir alıştırma.
Partnerinin sana güven vermek için yapabileceği on şeyi yaz.
Soyutlamalardan kaçın – duygulara değil davranışlara odaklan. “Beni daha çok sev.” bir duygudur ve eyleme geçirmesi zordur: Partnerinin seni daha çok sevdiğini nereden bileceksin? “Bana bir gül getir.” cebinde birkaç lirası olan herkesin yapabileceği bir davranıştır. Listeni gizli olarak çıkar, partnerin de aynısını yapabilir, sonra bir araya gelin ve birbirinizin listesine bakın. Elde liste olunca, birbirinize güven vermenin ne kolay olduğuna şaşıracaksınız.
Bu ödev göründüğünden daha karmaşık olabilir. Aklına birçok soru gelebilir: Onu nasıl isteyeyim ben yahu? Partnerimin zaten biliyor olması gerekmez mi? Ben istedikten sonra, aynı şey olur mu? Eğer partnerim beni sevseydi tüm bunlar zaten olmaz mıydı?
Böyle düşüncelere dalıyorsan, partnerin senden güven vermeni istese nasıl olacağını düşün. Nasıl yardımcı olacağını bilmek daha iyi hissettirmez miydi? Birbirimizin aklını okuyamayız, ama partnerimizi önemsiyoruz ve nasıl yapacağımızı anlar anlamaz da yardımcı olabiliriz.
Bu alıştırmayı şu anda birlikte olduğum bir kadınla birlikte yapmayı denedim, çünkü onun ilişkiye güvenmesini sağlamakta zorlanıyordum. Tabii bunun gibi alıştırmaların hiçbiri, yazarların tam söylediği gibi yapılamıyor: İnsan alıştırmayı yaparken aklına başka şeyler geliyor. Eh, aklına geliyorsa önemli olmalı, o patikayı takip ediyorsun, belki alıştırmadan biraz uzaklaşıyorsun ama asıl mesele kendine yaklaşmak değil mi zaten?
İşte bu alıştırmada da öyle oldu. Ama sonucu iyi mi kötü mü bilemiyorum. Bak şimdi:
Ama ondan önce: Ben liste yapamadım. Aklıma tek bir şey gelmedi. Daha doğrusu, aklıma gelen şeyleri zaten çoktan istemiş olduğumu fark ettim. (İstediklerimi de mümkün olduğunca gerçekleştirmeye çalışıyoruz hali hazırda.) Mesela birlikte bir kitap okuduk, birlikte tatile çıkma planı yaptık, birlikte bir dizi seyretmeye başladık. Sanırım bunların ortak özelliği, görece uzun vadeli etkinlikler olmaları. Yani bu planları yaparken bir bakıma “Evet, ben bu ilişkinin önümüzdeki dört ay boyunca devam edeceğini düşünmek istiyorum.” demiş oluyoruz. Özellikle önemli olan da, plan yapmayı hiç bırakmamamız.
Plandan kastım hayal değil. Gerçek, somut plan yapmaktan bahsediyorum. Bu olduğu sürece, yani karşımdaki insanın ilişkiyi hayatının bir parçası olarak ciddiye aldığını ve onun için emek sarf ettiğini gördüğüm sürece, pek güven sorunu yaşamıyorum.
Bunun dışında, partnerimin liste yapmaya karar verdi.
Ama ortaya birden fazla liste çıktı!
Benim, “E bu aklıma gelenleri zaten yapıyoz ki” diye düşündüğüm şeyler partnerimde bir liste haline geldiler: “Zaten yapmakta olduğum ve ona güven veren şeyler” listesi şimdilik 14 maddeden oluşuyor.
“Ona güven vermek için yapabileceklerim” listesinin ilk maddesinde “Önceki listedekileri yapmaya devam.” yazıyor. (Bu “yapabileceklerim” listesinde şimdilik toplam 5 madde var.)
Bu “zaten yaptıklarım” listesi ile ilgili hislerim biraz karışık…
Bir yandan, “A ne güzel, aslında güven verecek birçok şey yapıyormuşum.” diye düşündüm. Üstelik bu liste alıştırması, partnerimin birçok yaptığımı fark etmesini sağladı.
Öte yandan doğal olarak yaptığım birçok şeyi “güven vermek için yapıyor” olmak biraz yabancılaştırdı beni davranışlarıma. Şimdi bir de bunları yapmaya devam etmek güven bağlamına oturmuş oldu ve bunun dışına nasıl çıkabileceğimi bilmiyorum.
Ben onların hiçbirini o kendini iyi veya güvende hissetsin diye yapmıyordum.
Hatta listede bence partnerimin kendini güvensiz hissetmesine yol açması gereken ancak onun yanlış yorumlayıp güven kazandığı şeyler var! Bak şöyle:
Onunla tanışmak istediğimde, hali hazırda birlikte olduğum kişi kıskançlık etmişti ama ben “Hayır, tanışacağım.” demiştim ve haftalar süren ciddi bir kriz yaşamıştık. Partnerim bundan “Seçmek zorunda bırakıldığında beni seçmiştin.” sonucunu çıkarmış. Oysa ben o tarihte “onu” değil, “yeni bir insanı tanıma özgürlüğünü” seçmiştim. Yani eğer şimdi bugün bambaşka biri ilgimi çekerse ve partnerim beni engellemeye kalkarsa, ben yine “yeni bir insanı tanıma özgürlüğünü” seçeceğim. Ve bu talebim çoğunlukla kişilerin kendilerinden bağımsız oluyor: Ne önceki ilişkilerimi, ne önceki hislerimi etkiliyor.
Picasso’nun resimlerini beğeniyorsam, Edvard Munch’ün resimlerini görüp beğendiğimde Picasso’yu bu sebeple beğenmemeye başlamam. Picasso’yu, Munch’ün eserlerini tanımadığım için değil, Picasso’nun eserlerini tanıdığım için seviyorum.
Konuya dönelim… Liste…
Alıştırmanın formülasyonunda da “Ben istedikten sonra, aynı şey olur mu? Eğer partnerim beni sevseydi tüm bunlar zaten olmaz mıydı?” gibi şüphelere değinilmiş. Oysa şimdi ben, elimde listeyle, aynı kaygıları tersten yaşıyorum. Partnerim ben bunları yaparken ne hisseder bilemem; ama peki ya ben bu güven verici şeyleri yaparken ne hissedeceğim?
Gerçi haksızlık etmemem lazım. “Yapabileceklerim” listesine tekrar bakıyorum şimdi. Beş maddenin üç tanesi gerçekten de aklıma gelmemiş olan, aklıma gelse kendiliğimden yapacağım şeyler. Yani Etik Sürtük yazarlarının yapmamızı önerdiği alıştırma işe yaradı gibi.