Birçok şart altında başladılar oynaşmaya.
Erkeğin hem ereksiyonunu korumakla sorunu vardı, hem de boşalmakla. Kadınsa yıllardır vajinismusla mücadele ediyordu: Kitaplar okuyor, alıştırmalar yapıyor, doktora gidiyordu.
Ortamın gergin olmamasında anlaştılar sessizce. Maksat başarı değildi (çünkü ikisi de peşinen kabullenmişti başarılı olmadıklarını), maksat keyif almaktı. Erken mi olmuş, geç mi olmuş dert etmeyeceklerdi. Beklentiler arasında penetrasyon zaten yoktu ya, orgazmı da “opsiyonel” kabul ettiler.
Sonra bir şey oldu. Erkeğin kalçası mı, kadının beli mi, tam bilinmiyor. Ama bir şey, ikisinin de heyecanını dengeledi ve birlikte heyecanlanmaya devam ettiler.
Kokular birbirine karıştı, saçları birbirinden ayırt edilemez oldu. Erkeğin önceliği gerilmemekti. Bu yüzden her şeyi bıraktı, kadından sözlü izin aldı ve onun özellikle hoşlanmadığını bile bile oral seks yapmaya başladı. (“Bunu ben kendim istediğim için yapıyorum, öyle çok çok hoşuna gitmiyor biliyorum.” dedi kadına.)
Daha yalamaya başlarken, kadının ıslaklığı çekti dikkatini. Hiç beklemiyordu bunu. Hemen ardından, vajinasının ne kadar açılmış olduğunu fark etti. Çok kafa yormamaya karar verdi buna – kadın çok heyecanlanmışsa ve başka beklentiler yaratmışsa da, bunların onun üstünde baskı kurmasına izin vermeyecekti.
Ancak “Bunu ben kendim istediğim için yapıyorum” lafı boş laf değildi. Kadının kalçalarına ve ayak bileklerine dokundukça, o da heyecanlanmaya başladı. Kadının bir bacağını yatağa uzatmasını sağladı ve penisini kadının bacağına sürtmeye başladı. Onun ereksiyonu kadını daha da kızıştırdı.
Erkek bir hamlede doğruldu, yataktan kalktı, bir prezervatif alıp penisine taktı. Kendi kendine “Sadece sürtüneceğim, bunu da sırf güvenli seks için takıyorum.” diyordu, beklentilerini aşağıda tutmak konusunda çok hassas davranıyordu. Kadının ne hissettiğini, ne istediğini ise hiç bilmiyor, bilmek de istemiyordu. (Böyle bir anda kadın ne isterse istesin onun kaygılanmasına yol açacaktı.)
Erkek kadının üstüne çıktı.
Kadının söylediğine göre, penetrasyon sırasında çok dikkatli olması gerekiyordu ve vajinanın alt kısmına (kadının sırt üstü yatarken aşağıda kalan kısmına) sürtünmemesi gerekiyordu. Bunlar hızla geçti aklından, ve “Bana ne, ben istediğim pozisyonda olmak istiyorum, penetrasyonla uğraşamam şimdi.” diye düşündü. Kadının bacaklarını omzuna aldı. Böylece hem onun ayaklarını okşayabiliyor, hem de kadının tüm vücudunu seyredebiliyordu. Bir süre bu pozisyonda sürtünmeye devam etti, sonra kadının bacaklarını açtı, göğüsleri birbirine temas edecek kadar yaklaştı ve onu öpmeye başladı.
Sonra başka bir şey daha oldu. Sürtünürken, hiç beklemedikleri bir anda, rahatlıkla penisini vajinanın içine soktu. Duraksadılar. Derin bir nefes aldılar ve birbirlerine sımsıkı sarıldılar. Kadın usulca “Bu çok iyi bir his.” diye fısıldadı, erkek yanıt vermedi. Çekine çekine, penisini ileri geri hareket ettirmeye başladı. Kadının canını acıttığına dair hiçbir emare yoktu. Erkeğin kafası karışmıştı, ama bir yandan da çok heyecanlıydı.
İşte ilk penetrasyonları, ilişkiye başlamalarından üç ay sonra, böyle gerçekleşti.
O gece, kadının değil denemek, değil kendisinin yapabilmesi, herhangi bir şekilde mümkün olduğunu dahi bilmediği birçok pozisyonda seviştiler. Kadın müthiş bir merakla kendi bedenini keşfediyordu; erkek de kadının bedeniyle deneyler yapıyordu.
Uzun bir geceydi, çok uzun. O geceden sonra seks hayatları tamamen değişti.