Tag Archives: eğitim

Seks sınavı (vize)

Seks eğitimimin yedinci haftasında sınava girdim. Konular: öpüşme, güvenli bölgeleri okşama öpme falan, göğüsler, klitoris, parmakla vajinal uyarma, ve hem klitoral hem vajinal uyarma. Yani, derste şimdiye kadar işlediğimiz konuların hepsi.

Tek bir soru vardı. Ve gerçek bir vize ruhu vermek adına, bu tek sorunun altında bilmem kaç tane alt-soru vardı. Olay kabaca, bir koreografiyi sonuna kadar götürmekti. Sonunu göremesen de gidiş yolundan puan alınabiliyordu.

Koreografi şöyle: Ayakta başlıyoruz, kalçalarını okşuyorum, öpüşüyoruz, yavaşça yatağa uzanıyoruz, boynunu öpüyorum, yavaşça göğüslere geçiyorum (bu arada ellerim de kalçalardan göğüslere geçiyor), sonra bir elimle klitorisi uyarıyorum, partnerim yeterince ıslandığında parmağımı kullanıyorum penetrasyon için, son olarak da penetrasyonun yanında diğer elimle klitorisi uyarıyorum.

Genel anlamda sınavı geçtim, hocama bakılırsa. Ama öyle A+ falan almadım hiç de. Mesela öpüşme sorusundan ancak yarım puan alabildim. Ayrıca, kimi ilk adımları biraz hızlı geçtiğim, kimi ilk adımları ise çok uzattığım uyarısı aldım.

Son aşamalarda hocamın kafasını karıştırmayı başardım biraz, işe hile hurda karıştırarak: Önce davrandım ve bir sonraki dersin tekniklerini kullandım azıcık.

İşin ilginci, normalde dersler yarım saat sürüyor, ben sınavın daha uzun sürmesini bekliyordum. Aksine, on beş – yirmi dakikada tüm soruları yanıtladım ve sınavı bitirdim. (“Bitirdim”den kastım, partnerim orgazm oldu. Evet, bu blogda söylenen şeyler ve onlarla kast edilenler biraz tuhaf eşleşiyor.) Dönüp yanıtlarımı kontrol etme gibi bir hakkım da yok, nihayetinde sözlü idi sınav. Sonra hoca yarım saatte notlandırmayı açıkladı. (Neden öpüşmeyi öğrenemiyorum yahu?) Böylece sömestrın yarısını geçmiş olduk. Derslere devam etmek için de “vize” almış oldum.

Sınavın ardından bir hafta tatil ilan ettik. Sonra kaldığımız yerden devam edeceğiz. Sıradaki konular:

  • Combo (hem eller hem ağız)
  • Küçük oyuncak (aletle klitorisi uyarma)
  • Büyük oyuncak (aletle penetrasyon)
  • Büyük oyuncak + El
  • Final sınavı
  • Gözlem (partnerimin bu öğrettiklerini kendine nasıl yaptığını gözlemleme; final sınavının cevap anahtarı olarak düşünebilirsin)

Parmak olayları

Seks eğitimimin beşinci haftasında partnerimi parmak penetrasyonu ile uyarmayı öğrendim. Uzun uzun ne yaptığımızı anlatacak değilim. Ama şunları söyleyeyim bak:

Ne ben, ne de partnerim, G noktası diye bir şeyden haberdarız. Ortada bir noktadan ziyade uyarılabilecek genişçe bir alan varmış gibi görünüyor.

Böyle değil.

Bu geniş alanı uyarmak için genel olarak söylenen, parmağını veya parmaklarını partnerinin vajinasına sokup “Buraya gel” işareti yapacak şekilde hareket ettirmen.

Anladığım kadarıyla bu iyi bir başlangıç olabilir, ancak olay bundan ibaret değil. Asıl mesele, görmediğin, yarım yamalak hissettiğin bir bölgeye dokunuyor olman.

Cidden şiddetle herkese, bir kez bunu bir egzersiz olarak yapmalarını öneriyorum: Konuşun.

Bir kerelik, parmakla uyarma süresince tuhaf şeyler deneyin:

  • Birden fazla parmak kullan mesela. (Benim partnerimin canı acıdı. Zaten çok da derine gitmeme imkan olmadı.)
  • Farklı parmaklar dene: İşaret parmağı mı, orta parmak mı daha rahat hareket etmeni sağlıyor?
  • Parmağını kendi ekseni etrafında çevir, penetrasyonu böyle farklı şekillerde başlat ve sonra “Buraya gel” hareketini dene.
  • “Buraya gel” işareti yerine, yatay ve dikey daireler çiz.
  • Hatta, hareketi tersine çevir: Yani “Buraya gel” hareketini, filmi tersten izliyor gibi, fiske atıyormuşsun gibi ileri doğru yap. (Aman diyeyim vajinanın içinde fiske atayım deme – en azından partnerine danışmadan. Burada sadece parmak hareketini tarif etmeye çalışıyorum. Sonra benden bilmeyin.)
  • Partnerinin sana yakın duran bacağını kaldır, bu belki el bileğini rahatlatabilir.
  • Partnerini yan çevir, veya yüzükoyun uzanmasını iste. Kendi pozisyonunu da gözden geçir: Yanında mı duruyorsun, bacaklarının arasında mı, yoksa onun göbeğinin üstüne mi oturuyorsun, veya partnerinin yanında mı uzanıyorsun?

Tüm bunları bilinçli olarak ve mesela birer dakika boyunca dene. Sen denerken de partnerinden yorum yapmasını iste. “Ben her şeyi deneyeyim, sonra nasıl hissettiğini sorarım.” diye düşünme. O anda, sen bir şey denerken anlatsın o şeyin nasıl hissettirdiğini.

Bunu böyle önermemin sebebi, başta da dediğim gibi, ne yaptığımızı pek bilemiyor olmamız. Görmüyoruz; zaten dokunmakta olduğumuz alanın nasıl bir şey olduğu hakkında da pek fikrimiz yok. Bundan dolayı, senin benim belki de hiç farkında bile varmayacağımız küçük değişiklikler (özel bir noktaya özel bir şekilde dokunmak, veya açıyı azıcık değiştirmek gibi) partnerlerimiz için çok şey ifade ediyorsa bunun ayırdına o anda varmamız çok zor, bu yüzden de partnerimizin hoşuna giden bir şeyi keşfetsek de sonrasında tekrarlamayı beceremeyebiliriz.

Konuşun işte.

Bir kerelik.

Evet, tuhaf hissediyor insan sevişirken “Hah şöyle yap.”, “Ay ne yapıyorsun?”, “Dur oraya değil”, “Biraz daha yavaş.” gibi laflar duyunca.

Ama bir kerelik dene. Deneyin.

Eğer kötü giderse, suçu bana at. (Eposta olarak at mesela: birseyinanilari [malum a işareti] riseup.net )

Memeler

Seks101 dersinin üçüncü haftasında memeleri işledik.

Müfredattaki konular arasında benim bundan daha az ilgimi çeken bir ders olmayacak muhtemelen. Normalde, ne insanların memelerine bakan bir insanım, ne büyük (veya küçük) memesi var diye birinden hoşlanmışlığım vardır, ne partnerimin memesine dokunmakla uğraşırım, ne de birinin benim mememe dokunmasını isterim.

İşin aslı, başkası benim göğüslerime dokunmaya başlayınca biraz huzursuz olurum. Hele meme uçlarıma dokunulmasından hiç hazzetmem. (Başka dokunacak yer mi kalmadı?) Porno falan izlerken de memeli göğüslü bölümleri atlarım (bir kere atlamayı unuttum, ay ne korkunç şeyler yapıyorlar insanlar birbirlerine bazen!).

Durum böyle olunca, göğsünün okşanmasından özellikle tahrik olduğunu söyleyen birinden nereye nasıl dokunulacağını öğrenmek tuhaf kaçtı. İnsan kendini soyutlayıp “La dur, bu ben değilim, başka bir insan. Şu anda, ben onun yerinde olsam hissedeceklerimi hissetmiyor.” deyip olaya yoğunlaşamıyor.

Her neyse, diğer güvenli bölgelerdeki gibi burada da bir crescendo olayı varmışmış. Tercihen göğüslerin öncelikle çevresine masaj yapıp, sonra yavaş yavaş merkeze doğru (ve şiddeti arttırarak) geliniyor. Bu sırada yavaştan öpmeye de başlanabilirmiş. Sonra meme uçlarının etrafından dolaşıp gerilimi arttırırmışsın. Sonunda da meme uçlarını dilinle uyarırmışsın.

Açık konuşalım: Bence bunların hepsi bir korku filmi sahnesi gibi. Bana yapılsa ortalığı birbirine katarım ayol. O ne öyle!

Bir de tabii, partnerine bağlı olarak, emmeli ısırmalı versiyonlar var. Neyse ki biz oralara hiç bulaşmadık, yoksa yüreğim dayanmazdı bu acıya.

Sonra konuşurken, “Ay valla mı? Bence sana o crescendo‘yu doğru yapmamışlardır da ondandır. Aceleye getirilince, o bölgeler çok hassas olduğundan canın yanabilir evet. Ama böyle sabırla yavaş yavaş hazırlarsan…” falan filan dedi partnerim. İyi peki madem, oturduk denedik. Tık yok. Yarım saat sonra pes etti de neyse de rahatıma kavuştum.

Asıl soru tabii şuydu: Ben göğüslerini uyardığımda bunun partnerime etkisi nedir?

Anlaşılan, etkisi olağanüstü.

Öyle sürreal bir şey ki. Benim açımdan bak: Sana hiçbir şey ifade etmeyen bir şeyler yapıyorsun. Ne bileyim, partnerinin burnuna parmağını koyup daireler çiziyorsun mesela. Sonra iki parmağını kullanıyorsun. Sonra burnu öpmeye başlıyorsun. Bunları yaparken partnerin ıslanıyor ve açılıyor. Olacak iş değil! Ama tam da böyle oluyor. Burada asıl sıkıntı şu: Partnerim bu kadar hazır hale geldiğinde, bende hiçbir şey harekete geçmemiş oluyor. Ne kalp atışım hızlanmış, ne ereksiyon, ne başka bir şey. (Birinin burnunu mıncıklayarak sen ne kadar tahrik olurduysan işte öyle düşün.)

Bu derste böylece iki şey öğrenmiş oldum.

Birincisi, partnerimi çok heyecanlandıracak bir etkinlik öğrendim. (Kelimenin tam anlamıyla bir “önsevişme” etkinliği, çünkü benim açımdan ortada seksi hiçbir olay dahi yok.)

Bunu beni kendi halime bıraksan asla keşfedemezdim, çünkü kendi şahsi deneyimimden yola çıkarak bu kadar manasız bir eylemi denemekle uğraşmazdım. Bu da öğrendiğim ikinci noktaya getiriyor beni:

Partnerimin hoşuna giden her şeyi sırf kendi deneyimimden yola çıkarak keşfetmeme imkan yok. Bir kere, bana boş ebleh gelen şeyler onun hoşuna gidebilir. Daha önemlisi, benim aklıma bile gelmeyecek şeyler onu heyecanlandırıyor olabilir. O yüzden, mutlaka konuşmak lazım, açık açık, uzun uzun konuşmak hem de. (Konuşup da partnerinin her istediğine okey diyeceksin diye bir kural yok elbette. Belki seni huzursuz eden şeyler ister partnerin. Yine de önemli olan bunları konuşmak.)

Bir sonraki dersimizde daha hardcore konulara geçeceğiz.

Güvenli bölgeler

Seks eğitimimin ikinci haftası kalça ve boyun odaklıydı. Yani, beni germeyen, yanlış bir şey yaptığımda önemli bir sonucu olmayan, “güvenli” bölgeler.

Genel kural olarak şunlardan bahsettik:

1) Partnerime, onun istediğinden biraz azını vermeliyim. (Bunu yalnızca seks açısından söylüyorum, abartma olayı. Üstelik bunu ben değil öğretmen söyledi aynen böyle.) Onu heyecanlandıran bir şeyin bir tık altını verdiğimde onu daha da tahrik ediyormuşum, böylece daha da heyecanlanıyormuş.

2) Heyecanı hem şiddet, hem hız, hem de bölgesel olarak arttırmalı. Yavaş ve yumuşak öpücükler daha emmeli öpücüklere, nazik okşamalar daha kavramalı dokunuşlara evrilebilir mesela.

*

Onu en çok heyecanlandıran noktaları tespit ettik kalçasında ve boynunda. Sonra, öperek veya okşayarak oraya gidebileceğim yollar tespit ettik. Örnekle açıklayayım:

Ensede en hassas nokta köprücük kemiğinin biraz üstüne denk geliyor. (Bu benim şimdiki partnerime özel bir durum olabilir, fizyoloji dersi alıyormuşum gibi olmasın.) Oraya mesela şöyle bir “uzun yol” var:

Zarifçe elini öperek başla. Yavaşça kollarına geç. Oradan omza ulaş. Omuzdan boynuna geçerken şiddeti azıcık arttır ve kulağın arkasında doğru devam et. Sonra öpüp ısırarak boyundan aşağı in. Sonuçta köprücük kemiğine ulaş.

Bir de “kısa yol” var (ama “kısayol” değil):

Dudak dudağa öpüşerek başla. Yanağı hızla geçip üst çene kemiğine, oradan kulağın altına ulaş. Böylece boyna gelmiş oldun. Yavaşça enseye doğru devam ederek şiddeti arttır. Aşağı inerek omuzların yanından köprücük kemiğine ulaş.

Böyle iki yol bulduk köprücük kemiğine giden.

Benzerini kalça için de yaptık. Hassas noktayı tespit ettik, oraya giden yollar bulduk. Tabii bu durumda daha çok ellerimi kullanıyordum.

Bunlar böylece sevişmeyi başlatmanın birkaç farklı yolunu veriyor bana. Dahası, birçoğunu yapmak oldukça kolay ve eğlenceli, o anda içimden sevişmek gelmese bile. Sonra bu işler sırasında partnerim heyecanlandıkça benim de heyecanlanmam gayet olası. Ve belki de en önemlisi, penetrasyon vb. belalarla uğraşmadan partnerime zevk verebilecek yeni araçlarım oldu bu dersin sonunda.

Not: Şimdi ben böyle anlatınca, sanki bu zamana kadar partnerimin kalçasına hiç dokunmamışım, ensesini hiç öpmemişim gibi geliyor kulağa. Durum tabii ki o kadar vahim değil. Yine de, daha dikkatli olmak ve partnerimin hoşuna gidecek şeyler yapabilmek için, bu dersi özetleyen crescendo stratejisinin önemini öğrenmiş oldum diyebilirim.

Haftaya güvenli bölgelere devam edeceğiz, ama özel ilgi isteyen ve başlı başına bir dersi hak eden memelere odaklanacağız.

Nasıl öpüşülür? ya da Yılanların Dansı

Partnerimle, seks eğitimine başladık. Daha doğrusu, o beni eğitmeye başladı diyelim. On üç haftalık bu SEKS101 dersinin amacı, bana, partnerimin hoşuna giden ve/veya onu tahrik eden şeyler yapmayı öğretmek.

Öğretmenimin de izniyle, burada ders notlarımı paylaşacağım. Tabii dersler uygulama ağırlıklı olduğundan, aslında notları burada yazacağım da denebilir.

İlk dersimiz, öpüşmek.

Üç çeşit öpüşme tanımladık. 1.Tür: çocuk öpüşmesi. 2.Tür: film öpüşmesi. 3.Tür: ateşli öpüşme.

1.Tür: Çocuk öpüşmesi

Bununla, eve geldiğimizde, birbirimizden ayrılırken, birbirimize şefkat ve sevgi gösterirken yaptığımız, dudağı dudağa dokunduran öpücüğü kast ediyoruz. Bu dokunuş elbette uzun olabilir, arada nefes alıp verilebilir, partnerini koklayabilirsin, ama nihayetinde olayın özünde ihtiras değil, sevgi yumağı var.

Öğretmenim bu öpüşmenin onda yarattığı hissi, sıkı sıkıya sarılmaya benzetti.

Bu öpüşme onu hep mutlu ediyor ve onunla ilgilendiğimi hissettiriyor, ama seksle alakası yok.

2. TÜR: FİLM ÖPÜŞMESİ

Bu, biraz daha ateşli bir öpüşme. Hani, ağzını balık gibi açıp kapadığın, birbirinizin dudağını emdiğiniz öpücük var ya, işte o.

Benim için en ateşli öpüşme buydu, ama partnerim için durum hiç de öyle değilmiş. Meğer bu 2.Tür, sevişmenin ilk aşamalarında, 3.Tür’e geçmek üzere onu tahrik etmeye yararmış. 2.Tür öpüşme, mutlaka, ya 3.Tür’e giden yolu açarmış, ya da mesela birbirimizi heyecanlandırmak için park/bahçe gibi yerlerde (yani, tam gaz sevişmemizin mümkün olmadığı ama birbirimizi arzuladığımız durumlarda) işe yararmış.

Bu 2.Tür öpüşmeyi şöyle bir 5 dakika kadar çalıştık. Üst dudakla alt dudak arasında gidip gelmeyi, öpüşürken saçlarını ve ensesini okşamayı denedim. Sonuçlardan memnun olsak da, dananın kuyruğu 3.Tür öpüşmede kopacağından fazla uzatmadık.

3.TÜR: ATEŞLİ ÖPÜŞME

Halk arasında (hangi halksa o) Fransız öpücüğü olarak geçen bu 3.Tür öpücük, ağzın açık, dudakların emmeli olmasının yanında, dilin de dudakların hizasında kadar gelmesini içeriyor.

Öğretmen, dillerin birbirine ve dudaklara masaj yaptığından bahsetti. Bense hala bunu yapış yapış, salyalı bir etkinlik olarak görüyorum.

Efendime söyleyeyim, bu öpüşme partnerimi çok heyecanlandırırmış. Hatta öyle ki, birlikte olduğu insanlardan biriyle ilgili şöyle bir durumu anlattı: Bu insanı öyle pek de ilginç bulmuyor, ayrı olduklarında onu hiç özlemiyor, onunla görüşesi gelmiyor. Ama bir şekilde randevulaşırlarsa, randevu hep iyi geçiyor. Bunun sebebinin, o adamın çok iyi öpüşmesi olduğunu söyledi.

Dikkat edilecekler: 1) Dil yukarı aşağı gidecek ve dudaklara odaklanacak, çünkü dillerin birbirleriyle etkileşimi çok sınırlı ve sıkıcı oluyor. (bkz yandaki şekil) Bundan kaçınmak önemli. 2) Eğer partnerinin üst dudağı inceyse dikkatli olman lazım, çünkü ağzını açıp partnerine yapıştırınca dişleriniz çarpışabilir. 3) Enteresan bir şekilde, bu öpüşmede yönlendiren-yönlendirilen ilişkisi var (dans gibi). O yüzden kendini çok kaptırmamanda, partnerinin inisiyatifi alıp hızı ve kimin nereyi yalayacağını belirlemesine izin vermende fayda var.

Biz bunu yaklaşık 10-15 dakika kadar çalıştık, arada öğretmenin yorumlarını da sayarsak.

Sonra ben dersin sonunda iki soru sordum.

Soru 1: İYİ bir öpüşme ne kadar sürer?

Yanıt beni çok şaşırttı. Ben ki tüm öpüşme olayını, asıl mevzuya girizgah olarak görürüm, bu derste şunu öğrendim: Ağızlardan biri başka bir şeyle meşgul olmadığı veya ağızların birbirine değemeyeceği bir pozisyonda olunmadığı sürece, tüm sevişme boyunca öpüşmek vacipmiş.

Bunu ne kadar yaparım emin değilim, ama seksin yalnızca ve yalnızca başında öpüşmemin hatalı olduğunu öğrendim böylece.

SORU 2: ÖPÜŞMENİN SANA ETKİSİ NEDİR?

Öpüşmek partnerimi çok heyecanlandırırmış. İyi bir öpüşme, doğru bir zamanlamayla, bedeninin açılıvermesini sağlayabilir, hatta hafiften ıslanmasına bile yol açabilirmiş.

Bu etki meselesi, tüm konuyu baştan değerlendirmemi sağladı. “Olay bu kadar kolaysa öpüşülür ki ne var” dedim kendi kendime. Bana hiçbir masrafı yok, beni geren sıkan bir etkinlik değil, biraz vıcık vıcık ama idare edebilirim; nihayetinde ise tahrik olmuş bir partnerim olacak. Bu mudur? E iyiymiş böyleyse.

Bir sonraki konumuz güvenli bölgeler, yani bacak, boyun, sırt gibi bölgeler. Haftaya görüşmek üzere.

Seks Eğitimi

Amatör, DIY (do it yourself) sürekli eğitim merkezi açtık. Ama kamuya açmadık, kendimize açtık. Benim cinsel cehaletimden ikimize de gına geldi. Madem öyle, o zaman bu çocuk özel ders alsın dedik.

Özel dersi, partnerim verecek.

Haftada bir gün (belli bir gün seçtik), yarım saatle bir saat arası sürüyor dersler. Ücret yok, maksat kamu hizmeti. Ders kitabı, materyal kaygısı da yok. Tek materyal, partnerimin bedeni.

Şöyle bir müfredat çıkardık, en az bildiğim konuları içerecek şekilde.

SEKS101

(Not: Ders notlarına ulaşmak için konu başlığına tıkla.)

  1. hafta: Yılanların dansı (frenç kiss, dilli gürültülü öpüşme)
  2. hafta: Güvenli bölgeler (kalça, boyun vb.)
  3. hafta: Memeler
  4. hafta: Eller klitte (elle klitorisi uyarma)
  5. hafta: Parmakla (elle penetrasyonu)
  6. hafta: Parmak + Klit (önceki iki haftanın eş zamanlı uygulaması)
  7. hafta: Vize (evet, sınav var…)
  8. hafta: No-dick combo (hem elle hem ağızla uyarma)
  9. hafta: Küçük oyuncak (aletle klitorisi uyarma)
  10. hafta: Büyük oyuncak (aletle penetrasyon)
  11. hafta: Büyük oyuncak + El
  12. hafta: Final
  13. hafta: Gözlem (partnerimin bu öğrettiklerini kendine nasıl yaptığını gözlemleme; bunu bir çeşit final sınavının cevap anahtarı olarak düşündük)

Benim özel dersim bunlardan oluşuyor, çünkü bir türlü beceremediğim, aklımın ermediği ve acilen öğrenmem gereken etkinlikler bunlar. Ama elbette başka bir bağlamda, cunnilingus ve coitus (cinsel birleşme) gibi konular da içerilebilir. Ya da bunlara belki SEKS102’de değinilebilir.

Benim zaten malum olan cinsel gerginliklerim yüzünden, bu dersi almak iyice telaş ve de panik olmama yol açabilir diye düşündük. O yüzden, şunda anlaştık: Ben bu dersi alacağıma, derslere geleceğime söz veriyorum. Ama dersi geçeceğimin garantisi yok. Belki bütünlemelere kalırım, belki tekrar etmem gerekir, kim bilir.

Aslında daha önemli husus şu olmuş oldu: Ben, on üç hafta boyunca, haftada en az bir kez partnerimin cinsel ihtiyaçlarına ve önceliklerine zaman ayırmaya söz vermiş oldum. Dersi geçemezsem de, en azından bu on üç hafta partnerimin yanına kar kalır.

Gazamız mübarek olsun.